23 Mayıs 2009 Cumartesi

Where Amazing Happens



I Love This Game sempatikti, bir dönemi çok iyi ifade ediyordu ama NBA'i en iyi anlatan motto kesinlikle budur. Bu seneki Chicago - Boston, Lakers - Houston ve son olarak Cleveland - Orlando serileriyle gerçekten acayip şeylerin şöleni NBA. Tek bir hareket ile 47 dakika 59 saniyelik koca bir maçı şöpe atabiliyorsunuz. Skorborda 96-95 yazdıran, Lebron James'in o muazzam buzzer beater üçlüğün ardından hangi yorumu getirebilirsiniz ki bu maça ?
Yine de birkaç kelime etmek lazım.

Cleveland Süreyya Ayhan gibi takım. Startı Road Runner misali yapıyor ama iş finişe geldiğinde aynı enerjiyi, aynı kararlılığı, aynı konsantrasyonu sergileyemiyorlar. Coyote'nin kendine gelmesine, avının peşinde koşmasına imkan tanıyorlar.
Cleveland koçu Mike Brown ilk maçta pota altını döven Dwight Howard'a çare olarak da double team düşünmüş bu kez ve Ben Wallace'ın dakikalarını arttırmış. İdeal bir çözüm değil belki, velakin Ben Wallace'ın pozisyon bilgisi ve Varejao'nun aldatma temsilleriyle epey hızını kesti Dwight Howard'ın bu ikili sıkıştırmalar. Dışarıdaki opsiyonlar Hidayet, Rashard Lewis ve Rafer Alston'un da o dakikalarda yerlerde sürünen bir şut performansı sergileyince, 23 sayıya kadar çıkardı Cleveland farkı 2. çeyrek ortalarında. Devre sonuna doğru Reddick'in çabası ve isabetli şutları Magic'i biraz olsun ateşledi. Hidayet ve Lewis'in de ufak kıpırdanışıyla devre 12 sayıyla bitti.

Bu doping ve Polonyalı Gortat ile savunmayı da oturttu Magic. Lebron dışındaki bütün alternatif sayı kanallarını kapattı Cleveland'ın. Hido ve Lewis de hücum ritimlerini iyiden iyiye buldular ve çaylak Courtney Lee'nin katkısıyla maçın bitime 5.27 kala ilk kez 86-84 ile öne geçtiler. Courtney Lee'ye kısa bir paragraf açmak lazım. Tayshaun Prince'den beri star olarak NBA'e gelmeyen bir çaylağın ilk kez bir Playoff maçının sonuna bu denli katkı yaptığını gördüm. Tayshaun savunmasıyla yapardı bunu, Lee ise hücumuyla başardı. Acayipti ama Mo Williams'ın attığı 7 sayıyla Cleveland'ı o dönemde kaostan kurtarması daha da acayipti.

23 sayılık geri dönüşün ardından Hido'nun bitime 1 saniye kala attığı şut mizansen olarak yıllar önce Jordan'ın aynı takıma, aynı yerden Ehlo üzerinden attığı şutu getirdi akıllara. Ancak Hidayet sözkonusu olunca aklıma Horry'nin Sacramento'yu yıktığı an canlandı ilk olarak gözümün önünde. Hidayet o günün acısını çıkarıyordu sanki ve mutlu sonu kafamda yazmıştım. Lebron'u unutmuşuz. Hatırlattı kendini. Ama ne hatırlatma.

Duygular da karışıyor haliyle. Bir tarafta Lebron - Kobe kapışması, diğer tarafta bir Türk'ün all star seçilmekten daha da büyük bir iş başarıp şampiyonluk hedefi olan bir takımın oyun lideri olması. Gel de çık işin içinden...


Son notum da Kaan Kural için olsun. NBA, bu sempatik ve lafı gediğine koymaktan çekinmeyen adamla bir başka keyifli. Sabahın köründe Seinfeld ya da Coupling izlemezken evde kahkaha atacağım aklıma gelmezdi. Varejao için söyledikleri hem doğru hem de komikti. Yattığı yerden oynuyor lafı yorumculuk literatürüne yeni bir ufuk açmıştır. Beğeniyle izliyoruz...

Etiketler: ,

1 Yorum:

Blogger papaz dedi ki...

ben Where Lebron Happens'ı tercih ediyorum :)

yıllar boyunca izlenecek harika bir şuttu. 2 final serisi de süper geçiyor şu ana kadar.

23 Mayıs 2009 13:28  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa