Galatasaray Özhan Canaydın yönetimindeki 6.senesine girerken 5 teknik direktörle çalıştı; eğer söylentiler doğru çıkar da Kalli ile yollar ayrılırsa bu sayı 6 olacak. Sürekli teknik direktör değiştirmekle eleştirilen Yıldırım Demirören’in 4. senesinde 4. teknik direktör performansına oransal olarak benzer bir veri.
Aziz Yıldırım’ın ilk senelerindeki dinamizmine ise henüz ulaşamadı Canaydın; ancak bunu biraz da haklılık oranı yüksek bir şekilde eleştirilmesine rağmen, aynı zamanda kulüp için hayli önemli olan ketum, gelenekçi ve güncel rüzgarlara kapılmaktan uzak olan lise tabanına borçlu olduğunu kabul etmek lazım.
Galatasaray, Lucescu’nun gönderilişinden ve Özhan Canaydın’ın önderliğinde giriştiği yapılanmadan bu yana sportif olarak arzuladığı hedeflerden ve istenilen süreklilikten uzak. Yaşanan ekonomik sıkıntıların bu başarısızlıklardaki payı elbette su götürmez; ancak aynı dönemde harcanan parayı daha iyi yönetip, bu teknik direktör akışına rağmen 5 sene boyunca şu an elde olanlardan daha fazlasını kazanmak mümkün olabilirdi.
Nasıl mı ?
Türk kulüplerine örnek olarak sunulan Lyon ve Lyon kadar dikkat çekmemesine rağmen son yılların en iyi çıkış yakalayan ekiplerinden biri olan Werder Bremen’e bakması yeterli Galatasaray’ın.
Fakat adresi doğru tespit etmeleri lazım. Bu kulüplerin gelişimlerine, ekonomiden ziyade idari yapılanma olarak bakılması gerekir. Ve bu yapıldığında göze çarpacak en önemli şey uzun süredir birlikte çalışan ikililer olacaktır.
Lyon 1987 yılında Jean-Michel Aulas tarafından alınmasına rağmen çıkışını 2000’li yıllarda yakaladı. Herkes bu çıkışta en büyük payeyi Jacques Santini’ye verirken perde arkasında sessiz sedasız bir yapı kurup beraber çalışan 2 isim üzerinde fazla durmadılar. Başkan Aulas ile birlikte çalışan Bernard Lacombe futbolculuğundaki başarısını 8 sene boyunca teknik menajerlikte de sürdürdü ve sağlam bir temel kazandırdı Lyon’a Aulas ile birlikte. Onun görevini 96 yılında devralan Guy Genet mirası yemeyip iyice geliştirdi ve şu an gıpta ile izlenen Lyon’u oluşturdular.
Aulas ile Guy Genet’in birlikteliği halen devam ediyor, Lacombe ise resmi olarak görevde değil; fakat hala kulübün güvendiği danışmanlarından, duayenlerinden birisi.
Werder Bremen ise Almanya’nın her zaman önemli kulüplerinden biri olmuştur. Fakat 1990’ların ortalarından itibaren düşüşe geçip sıradanlaşmaya başladılar. 1999 yılı Werder Bremen için bir kilometretaşı oldu. Kulübün hem mali hem halkla ilişkiler hem de başkanlık işlerini yürütmek için Jürgen L.Born geldi. 1999 yılında atılan imza sadece bu değildi; aynı zamanda bizdeki karşılığı futbol şube sorumluluğu olan görev için kulübün zamanındaki önemli futbolcularından Klaus Allofs da ekibe dahil edildi. Teknik direktörlük görevi ise yine kulübün eski bir futbolcusu olan ve o sırada Bremen’in tüm altyapı takımlarını çalıştırmış olan Thomas Schaaf’ın oldu.
Allofs ve Schaaf birlikteliği 8 seneyi devirdi ve 9. senesine girdi. Bremen bu süre zarfı içerisinde 1 Bundesliga Şampiyonluğu, 2 Almanya Kupası, 1 Almanya Lig Kupası almakla kalmadı, 4 senedir de üst üste Şampiyonlar Ligi vizesi alıyor. Devler arenasında yapılanlar ise küçümsenemeyecek cinsten.
Galatasaray da Faruk Süren ve Fatih Terim ile yakalamıştı aslında benzer bir ikiliyi. Bir süre Lucescu ve Abdürrahim Albayrak ile bu bayrağı yine taşıyabildiler; fakat Özhan Canaydın ile birlikte bu tür bir ikili asla yakalanamadı.
Ali Dürüst, Adnan Polat, Adnan Sezgin, Haldun Üstünel gibi genelde seçimle göreve gelen isimlerle de yakalanması mümkün değil. Galatasaray bir ara Bülent Tulun ile denediğini yine denemeli, atanmış ve doğru bir idareci, teknik direktör ya da yönetim; kim olursa olsun orada olmalı.
Bremen ve Lyon gibi örnekler çok uzak geliyorsa, Boğaz’ın diğer yakasındaki Fenerbahçe ve Volkan Ballı’yı görebilirler. Fenerbahçe’nin 2003 ve sonrasındaki çıkışında Volkan Ballı’nın gelişi ve sergilediği yöneticiliğin öneminin ve etkisinin farkına varmaları uzun sürmeyecektir.
Tabi hepsinden önemlisi Özhan Canaydın’ın böyle bir niyetinin olması.
Şu ana kadar pek göremedik, bundan sonrası için de fazla umut beslememek akıllıca; fakat bu örnek yapılar en azından muhalefete ait bir projeksiyon olabilir diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder