16 Ocak 2008 Çarşamba

Nicelik Değil Nitelik



Başını Rıdvan Dilmen’in çektiği futbol yorumcularının Fenerbahçe için yazabildiği tek reçete, Türk futbolunun Anadolu karakterini açabilmesi için sunabildiği tek anahtar: Çift santrfor.

Ne bir detay, ne bir ince bakış, ne de tezi kabul edilebilir kılan karşılaştırmalı bir veri. Hiçbir şey… Bu açmazın içinde kıvranıp duruyor Fenerbahçeliler.

Oysa önemli olanın nicelik değil nitelik olduğu anlaşılsa bu kıvranış olmayacak. 11’e 11 oynanan bir oyunda galip ile mağlup arasında farkın başlangıcı, abecesi olan nitelik. Aynı takımın sürekli aynı skorları alamaması arasındaki farkın da o niteliğin sergilenebilme ağırlığı olması da bir başka açı. Futbol klişesi “kalitesini sahaya yansıtamadı” olarak bilinen şeyin ta kendisi işte.

İki türlüsü var bunun.

Bireysel ve takım.

Bireysel olanı tarif etmek yerine örnek vererek anlatmak daha kolay: 2002 Dünya Kupası yarı final maçında Ronaldo’nun pis burun şutuydu ya da 2001 – 2002 Şampiyonlar Ligi finalinde Zidane’ın Leverkusen kalesine gönderdiği voleydi mesela.

Bireysel niteliği düşük olanlar ise disiplin, gelişmiş alışkanlıklar ve oynanacak dizilişin karakterine uyum sağlamış oyuncular sayesinde takım genelinde toplam bir kalite yaratıp hiç beklenmedik skorlar, başarılar kazanabiliyorlar. Fazla uzağa gitmeye gerek yok, kanlı canlı izliyoruz Sivasspor’u. Uluslararası seviyedeki emsali açısından en çarpıcı olanlarını ise, yakın zamanda Yunanistan’ı Avrupa Şampiyonu ve Porto’yu Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olarak görerek yaşadık.

Bir de bu ikisini beraber yakalayabilenler var. Onlar bambaşka bir diyardalar. Son 3 senede ikişer kez Şampiyonlar Ligi’nde final oynayıp birer kez kupayı kazanan Milan ve Liverpool; Premier Lig’i son 4 senede ikişer kez domine eden Chelsea ve Manchester United ile Fenerbahçe’nin rakibi Sevilla gibi.

Bu noktada futboldaki pozisyon zenginliğine ve galibiyet ihtimalinin yüksekliğine sadece oyunun hücum yönünden bakıp ve üstelik bunu tek ve çift santrfor farkı olarak açıklayacaksak Liverpool’un İstanbul’da sevinmesini neyle açıklayacağız?

Tek santrfor Baros ile oynuyordu L’Pool, oysa Milan Shevchenko ve Crespo yetmezmiş gibi bir de Kaka desteğini alıyordu arkasına.

Konu Fenerbahçe olduğundan bir örnek de Fenerbahçe’den verelim. Hem böylece “Türkiye Ligi ile Şampiyonlar Ligi bir olur mu, burada takımlar kapanıyor” tezini de çürütmüş oluruz.

2005 – 2006 sezonunu çoğu Fenerbahçeli unutmak istese de benim gibi hatırladığınız zaman yapabileceğiniz önemli tespitlerden biridir 25 ve 30. haftalar arası oynanan 5 lig maçında, tek santrforlu ve Anelka olmadan oynanan düzenin karşılığında atılan 15 ve yenilen 1 gole karşılık; 20 ve 25. haftalar arası oynanan 5 lig maçında çift santrforlu ve Anelka’nın olduğu düzenin karşılığından atılan 9 ve yenilen 4 gol.

Bu seneye bakarsak şayet, bu ligin en dominant futbolunu oynadığı ve bundaki en belirleyici etkenin çift santrforla oynaması olduğu söylenip Fenerbahçe’ye örnek olarak sunulan Galatasaray, Fenerbahçe’den 2 gol fazla atmış bu sene. Üstelik bu hafta oynanmamış olsaydı bu fark Galatasaray aleyhine 1 olacaktı.

Bu hafta demişken değinilmesi gereken bir husus daha var. Futbolun abecesinde nitelik dışında fark yaratan ikinci bir faktör

Tempo !

Fenerbahçe İBB maçında ilk 80 dakikayı aynı yanlış tempoyla fakat çift santrforla oynadığı zaman bir şey kazanmadı, aksine 2 gol gördü kalesinde. Oysa aynı kadro doğru tempoyla üstelik birkaç dakikayı 1 kişi eksik oynadığı halde PSV deplasmanından gol yemeden sahadan ayrılmıştı.

Kısacası, eğer hakikaten sahadaki hücum oyuncusu sayısıyla, atılacak gol sayısı paralel olsaydı futbol, kuralsız oynandığı dönemdeki 1-2-7, 1930 Dünya Kupası’ndaki 2-3-5 veya 70’lerde Brezilya’nın oynadığı 4-2-4’ten vazgeçmezdi. Oysa gazeteler sütun sütun 4-6-0’ı işliyorlar.

Fenerbahçe ekseninde şunu da unutmamak lazım:

Bu sıralar sürekli ilaç olarak sunulan çift santrfor düzeni 2006 -2007 sezonunun başında Zico denemiş, ancak gene aynı yorumcular tarafından Daum’un tek santrforlu düzenini değiştirip macera aradığı için eleştirilmişti. Fenerbahçe’nin kaleci – çift stoper – çift ortasaha – Alex – santrfor olan sahadaki omurgasının değişmediğini düşünürsek hangi eleştiriyi ciddiye alacağız?

Fenerbahçe ve Zico için söylenen “Inter’e de Şanlıurfaspor'a da aynı dizilişle çıkıyor” ise bir başka yazının konusu olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder