3 Şubat 2008 Pazar

De Klassieker



Simon Kuper "ülkenin spor takvimindeki en büyük maç" diye tarif ediyor Feyenoord - Ajax maçını.

Avrupa'nın en özgür, en medeni, en hoşgörülü ülkesinde söz konusu F'Noord-Ajax maçı olunca hepsi yok oluveriyor. Amsterdam'ın liberal ve sosyalist temsiline karşı Rotterdam'ın sağ ideoloji temsili; Amsterdam'ın rahat, zengin, bonkör ve bohem yaşayan sakinlerine karşı Rotterdam'ın emektar, özverili, kalender işçileri. Ve iki tarafın da asla bitmeyecek kini.

F'noord-Ajax maçının nüvesi bu. İşin çekirdeğine indiğimizde ise kimilerini insanlıktan çıkaracak bir Yahudi ve Nazi atışmalarını görüyoruz.

Hikaye Hollanda'da bazı çevrelerin Ajax ve taraftarlarını köklerine dayanarak Yahudi aşağılamasında bulunmasıyla başlıyor. Ajaxlılar da ilginç bir şekilde bunu sahipleniyorlar ve şeref timsali olarak gururla kimlik ediniyorlar. Öyle ki tribünlerinde İsrail bayrakları açmaya, davut yıldızını da alamet-i farikaları olarak kullanmaya başlıyorlar.

Ajax'ın De Meer stadından kalma en etkili taraftar grubu F-Side bu işin başını çekiyor. Web sitelerine girdiğiniz zaman bunu daha iyi anlayabilirsiniz.

Hal böyle olunca Feyenoord'un 3 ayrı jenerasyonun temsilcisi SCF, RCK ve FIIIR taraftar gruplarına ait kalabalıklar ortak olarak söylemlerinde bulunmakta çekinmediler. Nazilerin Yahudi karşıtı propogandalarının marşı olan "Juden Wir Kommen" şarkısını kendilerine uyarladılar. Yahudileri ölüme, Ajax'ı gaz odasına davet ettiler, gaz odalarından sızan gazın simgesi "tısssssssssssssss" sesini tezahürat öğesi olarak kullandılar. Filistin bayrağı açıp, Hamas sloganları attılar.

Filmin kopuşu ise Feyenoord'un 1996-1997 sezonunda AZ ile oynayacağı deplasmana giderken yolda Ajax'ın holiganlarının onları beklemesi sonucu çıkan çatışmayla başladı. O kavganın devamı bu kez bıçaklar, çekiçler, silahlar eşliğinde Beerwijk'te yaşandı. Carlo Picornie adındaki Ajax'li çamura bulanarak feci bir şekilde dövüldü ve öldürüldü, ona sahip çıkmaya çalışan bir diğer taraftarda göğsünden bıçaklanarak ağır yaralandı.

Ertesi sezon bir süre bizde de yapılan benzer bir uygulama ile deplasman taraftarı maçlara götürülmedi. Radikal sağcı, faşist politikacı olan Pim Fortuyn'in ardından benzer çizgide Anti Yahudi ve Müslüman çağrılarda bulunan gazeteci ve sinemacı Theo Van Gogh'un öldürülmesinin ardından artan anti-semitizm yüzünden bu içerikteki ya da ima edici tezahüratlar Hollanda Futbol Federasyonu tarafından yasaklandı. 2005 yılında kimse ölmemesine rağmen maç sonunda çıkan büyük olayların ardından güvenliğin dibine vuruldu.

Sadece taraftarlar değil futbolcular da nasibini almıştı derbiden. 1990'ların sonunda Froylan Ledezma Feyenoord için imzaya getirilmiş, fakat havaalanında Ajax yöneticileri onu kaçırıp kendi kulüpleri için imza attırmıştı.

2004 yılında Ajax ile Feyenoord arasında rezerv takımların oynadığı bir maçta Feyenoord futbolcusu Jorge Acuna'ya Ajax taraftarı sağlam bir sopa çekmişti. Aynı arbede de Robin Van Persie de Ajax'ın hocası Schip ve oyuncusu Daniel De Ridder tarafından dayak yemekten kurtarılmıştı.

Artık bu tür şeyler olmuyor. Hala çok renkli, gergin ve olaylı olmasına rağmen bu ölçütlerde eski seviyesinden uzaklaşıyor derbi. Herşeye rağmen Hollanda'nın bu en büyük spor olayı izlenmeye değer, hele ki yıllar sonra Feyenoord'un Ajax ile rekabet edecek sportif gücü varsa.

Bugün 13:30'da Business Channel'da maç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder