Milan’da Maldini 1000. , Liverpool’da Carragher 500. maçını oynadı bir süre önce. Manchester United forması giyen Giggs 750’ye yaklaşıyor ve Sir Bobby Charlton’un rekorunu kırmaya çok yakın. Real Madrid Raul ve Casillas ile ömür boyu sözleşme imzaladı.
Totti, Gerrard, Puyol, Del Piero, Zanetti, Djordevic, Gökdeniz Karadeniz. Eskilerden Yashin, Facchetti, Baresi, Tony Adams, Le Tissier, Augenthaler, Metin Oktay, Can Bartu, Müjdat Yetkiner, Bülent Korkmaz, Rıza Çalımbay, Hakan Kutlu…
Onlar bir oyuncudan çok daha fazlasını ifade ediyorlar kulüpleri ve taraftarları için, kulüpler ve taraftarlar da onlar için elbette. Bayrak anlamına gelen İtalyanca “bandiera” terimi kullanılıyor futbolda bu tür oyuncuları anlatmak için.
Bayrak adamlık için çok yetenekli olmak , çok emek vermek, gol atmak, kupalar kazanmak, uzun süre aynı kulübe hizmet etmek, kaptan olmak bile yeterli olmayabiliyor. Hepsini yapıp da bayrak adam olamayan çok var, ya da çok azını yapıp da olabilen.
400’den fazla kez Fenerbahçe için ter döken Rüştü Reçber ile toplamda 50 civarı siyah beyaz ve sarı lacivert formayı giyen Pascal Nouma ve Milan Rapaic gibi.
Oyuncunun kulübüne, kulübün tüm dinamikleriyle oyuncuya sadakatle bağlı olduğu, ve nesilden nesile anlatılacak duygusal bir ilişki. Bacasız sanayi futbolun artık nesli tükenen hissiyat ve aidiyet temsilcileri. Yürekten, milliyet ayırt etmeden.
Alfredo Di Stefano ve Lefter Küçükandonyadis gibi.
Real Madrid onorer başkanı olacak, kulübün alt yapı tesislerindeki stada ismi verilecek kadar ve kendisi için özel bir müze yapılacak kadar değerli Di Stefano. Bunu bile yeterli görmedi Madridista. Sepp Blatter, Michel Platini, Eusebio, Beckenbauer gibi futbol adamlarının katıldığı bir törenle Valdebabas’taki tesislerin önüne dikilen heykelin açılışını yaptı. UEFA Başkanlık ödülü de ayrıca takdim edildi Platini tarafından.
Peki ya Lefter Küçükandonyadis ?
Evet taraftar hiç unutmuyor, hep hatırlıyor Ordinaryüsü. Ziyaretine gidiyor, ödülleriyle onurlandırıyor. Fenerbahçe Spor Kulübü de saygı da kusur etmiyor, ama yetmez. Hayat boyu yaşatılması lazım isminin, temsil ettiklerinin, anılarının tıpkı Di Stefano gibi.
Yaşarken, kaybettikten sonra değil...
aceto'da değinmişti bi ara...
YanıtlaSilhttp://acetobalsamico.blogspot.com/2008/12/di-stefano-ve-gelenek.html
hep göz önünde o olduğu için senin güzel yazıların hakettiği değeri bulamıyo bazen burda olduğu gibi.
eline koluna sağlık.