11 Haziran 2008 Çarşamba
Öldüren Maç
Yunanistan ve Rehhagel cephesinde pek bir değişiklik yok. Euro 2004 sonrası kaldıkları yerden aynı anlayış ile eskiyen parçaların yerlerine yenisini koyarak devam ediyorlar. Üstelik Euro 2004'e göre çok daha potansiyelli santrforlarla. Bundelisga gol krallığı tacı olan Gekas ve şu an Celtic oyuncusu olan Premier Lig havası koklamış Samaras gibi.
Fakat Euro 2004'ün en kilit ismi Charisteas müthiş formsuz.Nurnberg'de de berbat bir sezon geçirdi golcü oyuncu ama Rehhagel ondan vazgeçmiyor, üstelik oyun verimliliğini düşürecek şekilde kullanıyor. Zira eskisi gibi onu ileri uçta değil de arkadaki ikiliden biri olarak oynuyor Charisteas ve takım savunmadayken sağ kanadı da savunuyor.
Buraya kadar sorun yok ancak en uçtaki oyuncu formuna rağmen Kezman ile benzer özellikle taşıyan Gekas olunca Yunanistan'ın zaten çok da başarılı olan hücumu çalışmaz hale geliyor. Oysa Rehhagel Charisteas ya da Samaras'tan birini ileride kullanabilir, Gekas yerine tercih edilecek Salpigidis'i de bu oyuncuların arkasında yerleştirebilirdi.
İsveç ise klasik 4-4-2 ile yerleşti sahaya. Ne yazık ki onların da önceliği gol yememekti. Hücum gücü üretebilecek ortasahanın ortasındaki ve kenar bek tercihlerini de bu düstura göre yapmıştı Lagerback. Aksi takdirde Andersson yerine, Lyon'un emekliye ayıracağı Juninho yerine adapte ettiği Kallström'ün oynatılması gerekirdi ki böyle bir niyeti yoktu Lagerback'ın.
İsveç fizik olarak daha iyiydi, ikili mücadelelerde daha başarılıydı yaşlı ekibe rağmen ama tüm yapabilecekleri tıpkı Romanya karşısındaki Fransa gibi kanatlardaki Ljungberg ve Wilhelmsson ile oyunu forse etmek ve Ibrahimovic - Larsson ikilisinii pozisyona sokmaktı. Yunanistan ise buna pek izin vermedi. Sadece Torosidis birkaç kez aksasa ve arkasına 2 kez rakibini kaçırsa da kademeye giren arkadaşları sayesinde tehlike yaşamadılar. Wilhelmsson ise sadece bir kez kişisel becersini kullanarak sıfıra inebildi.
Ibra ise savunma ile ortasaha arasında serbest bir joker gibi oynayan Antzas'ın hışmından kurtulamadı ve maç tıkandı. Ibrahimovich'in kaleyi görmeden vurduğu kafa ve Basinas'ın yerden sekerek hızlanan şutu dışında hiçbir pozisyon olmadı koca 45 dakika. Bir ara Yunanistan'ın kendi yarısahasında antrenman rahatlığını dahi aşmış şekilde 1,5 dakika top yapması, seyircilerin ıslığı cidden futbola rahmet okuduğumuz anlardı.
İkinci devrede ha keza böyle giderken, Ibrakadabra 2004'teki turnuvadan aşağı kalmayan bir sihir yaptı ve oyun çözüldü.
Bu gol dışında maçtaki tek heyecan Isveç'in sapsarı ve Yunanistan'ın coşkulu tribünleriydi. Yunanlılar'ın bir ara orkestralarıyla Üsküdar'a Gider İken melodisiyle tezahürat yapması ise gecenin en unutulmaz anıydı benim için. Yunan kültürü bizimkiyle içiçe, biliyorum ama bu kadarını beklemiyordum. Yakında mehter marşını da duyarsak şaşırmayacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder