Dün akşam Cenevre'de oynanan maç ile ilgili Portekiz hakkında bitmek tükenmek bilmeyen bir futbol yazısı yazılabilir. Birçok tespit yapılabilir, ilginç detaylardan bahsedilebilir. Antrenman temposunda maç oynayıp, bu seviyede 5 gol çıkarabilecek pozisyonlar bulmalarına methiyeler düzülebilir. Oysa Türkiye hakkında yapılabilecek tek şey sorular sormak.
Mesela;
Turnuva öncesinde yapılan hazırlık maçları ilk 11 içerisindeki oyuncuların bazıları değişse de, mücbir sebepler dışında ortasahamızda Aurelio, Emre, Hamit üçlüsü değişmemişti. Üstelik Terim bu üçlüye ne kadar güvendiğini Portekiz maçında bu birliktelikten neden vazgeçildi ?
Yine elimizdeki oyunculardan ötürü ağırlık verdiğimiz kanat sağ iken, orada Sabri önünde Hamit ve ileride Mevlüt birlikteliği ile etkili olabiliyorken Portekiz maçında neden bu birliktelik bozuldu ? Mevlüt ne düşünülerek sol kenara yakın oynatıldı ?
Her iki kanadını da, beklerinin de desteğiyle, ikişer kişiyle kullanabilen bir takıma karşı çok önemli olan kenar bek pozisyonunda neden fundamental yetersizliği olan Hamit'i kullandık ?
Çok hakkını veremesek de, bazen bütünlükten kopsak da bir plan üzerinde çalışıyorduk. O planın felsefi tarafında oyunu bozarak değil kurarak oynamak vardı. Pas yapacaktık, hem de bol bol. Öyle diyordu Terim. Aslında ilk önce neden yılları yılı bozarak oynayıp pres yaparak ve fizik üstünlüğüyle başarılı olmuş anlayışı, üstelik en büyük katkıyı kendisi yapmışken neden birden bire terkettiğini sormak lazım; ama insanların en güçlü inanışları bile değişebilir. O yüzden pas geçiyorum.
Peki madem değiştik. Pas yapacaktık, yeteneğimizi harcamayacaktık. Öyleyse neden Tuncay ile Kazım oynuyordu ? Bu pas organizasyonunun merkezi kimdi sahada ya da var mıydı ? Yoksa bunu yapabilecek Yıldıray, Tümer, Nuri Şahin gibi oyuncular neden tercih edilmedi ?
Aslında kendimce en önemli soruyu ben maç başlamadan önce kadromuzu gördüğüm zaman sordum. Ayyıldızlıların sahaya nasıl bir diziliş ile çıkacağını sordum kendime. Savunma hattımız ve Aurelio dışında oyuncularımızın nasıl bir alan paylaşımı yapacağını düşündüm. Terim'in bundan birkaç sene önce diline doladığı 5 bloktan oluşan 2-2-2-2-2 sini bile kafa yordum ama bir türlü olmadı.
Oysa Terim turnuva öncesinde 4-3-3 dizilişinden bahsetmişti ve hazırlık maçlarımızı da buna göre oynamıştık. Neden bu maçta birden bire ne idüğü belirsiz, 4-4-2 kırması bir 4-2-4'e benzetilebilecek bir dizilişe döndük ?
Rakamlar neden bu kadar önemli diyeceksiniz. Çünkü ifade ettikleri şey basit bir matematik değil, oynanacak takım oyununun üç aşağı beş yukarı karakteri ve oyuncuların rolleri. Türkiye'de dün akşam olmayan şey.
Terim ilk önce cevap bu sorunu halletmeli, buna cevap bulmalı. Basın, cesareti varsa eğer, bu kadar yoklukta sahadaki bireysel form kalitesini yükseltmekten başka bir değer yaratmayan maç içi oyuncu değişikliklerinden ziyade bu soruyu sormalı Terim'e.
Zira önümüzde turnuvadaki ömrümüzün belirleneceği İsviçre ve Çek Cumhuriyeti maçları var. Ve bu iki takımın bize yegane fark atabildiği şey, bu bizde olmayan şey.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder