İki mağluptan bir galip çıkacaktı diye düşünürken, tek galip çıkan umut oldu her iki takım adına da.
Avusturya ilk maçtakinden farklı olarak 50 sene öncesinin WW dizilişiyle, Saümel, Standfest ve Gercaliu’dan ibaret 3 oyuncusundan vazgeçmişti bu kez. Bu oyuncular yerine Garics, Leitgeb ve ilk maçın flaş ismi Ümit Korkmaz’ın oynadığı 4-4-2 dizilişine geçiş yapılmıştı.
Gerçi sol bek mevkiinde hiç yarı sahasını geçmeyen Pogatetz tercih edilse de, önünde hiç kendi yarısahasına gelmeyen Ümit Korkmaz ile nötrlenmişti bu durum.
Avusturya bütün bu seçimleriyle hücum yaparak ve bir an önce rakibine öldürücü darbeyi vurarak başlamak istemiş gibiydi. Yetenek açısından fakir olan, oyunu çevirmek için yedek oyuncu ve oyun opsiyonları olmayan bir ekip için doğru bir hamleydi bu.
Polonya da sanki buna imkan tanımak için sahaya çift santrfor, arkalarında ortasahayla hiç bağlantısı olmayan Guerreiro ile çıkmıştı maça. Buna birer ortasaha oyuncusu gibi oynaması gereken Krzynowek ve Dudka’nın da daha ziyade çizgide kalması ve Benhakker’in derinlikten uzak bir halde ileriye çıkan demode savunma anlayışı da eklenince; Avusturya eminim kendisinin de beklemediği kadar atak geliştirip daha maçın başında Harnik, Leitgeb ve Ivanschitz ile 4 inanılmaz gol pozisyonu yakaladı. Ancak kalede örümcekten farksız Boruc vardı. Doğrusu son yıllarda gördüğüm en etkileyici kaleci performansıydı.
Polonya cephesinde ise hücum anlamında pek bir plan yok gibiydi. Krzynowek, Guerreiro ve Smolarek’in bireysel becerisi ve Lewandowski’nin uzun menzilli şutlarıyla üretmeye çalışıyordu.
Lakin Avusturyalılar eski alışkanlıklarından pek kurtulmamış gibiydi. Savunmanın solunda oynaması gereken Pogatetz alışık olduğu üzre Stranzl’ın yanına kayıyor ve sol kanatta at koşturulacak bir boşluk oluşuyordu.
Polonya bu boşluğa iki kez sol kanattan atılan ters toplarla girdi ve iki net pozisyon yarattı. Birinde de yardımcı hakem Michael Mullarkey’in ofsayt katkısıyla öne geçtiler. Avusturya’nın gazı bu golle birlikte tamamen kaçtı. Duran toplar dışında hiç pozisyon üretemediler. Polonya ise maçı pas yaparak kontrol edip, Smolarek ve Krzynowek’in ani çıkılarıyla gol aradı.
Avusturya’nın gol için yaptığı Vastic ve Kienast hamleleri de tutmadı. Fakat tam maç bitecek derken, ekmek yediği ülkeye hıyanet etmek istememesinden midir bilinmez, Bak’ın bir işgüzarlığı ile büyük fırsatı tepti Polonya. Grup iyice arapsaçına döndü.
Son söz: Hırvatlar turu garantilemiş bile olsalar, bu boşlukları Avusturya kadar cömertçe harcamazlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder