Türk futbolu ile ilgili yazarken daha hassas, daha dengeli olmaya dikkat ediyorum. Fenerbahçeli olmanın rüzgarına kapılmamaya, futbolun dışına çıkmamaya çalışıyorum. Galatasaray maçlarının öncesi ve sonrasında bunu yapmak gerçekten çok zor. Ama ilk defa yakındım buna. Zira Cuma akşamına kadar içimde neredeyse sıfır ümit taşıyordum. Sezondan sıfır ümit taşıyan bir taraftar için, derbi maçının halet-i ruhiyesinin böyle olması felaket birşey. Ama öyleydi, alıkoyamıyordum kendimi. Takımların teknik ve moral değerlendirmelerini objektif bir beyin ile yaptığımda Saraçoğlu'nda senelerdir yaşanan kaderin artık değişeceğini düşünüyor ve kendimi bir Galatasaray mağlubiyetinin hüznüne hazır hale getirmiştim. Sakin ve soğukkanlı bir şekilde olası sonu bekleyecektim. Metin olacaktım. Bu halet-i ruhiye Cumartesi günü GS Store'un çıkardığını öğrendiğim çıldırın geliyoruz t-shirtleri ile değişti. Süt dökmüş kediden farksızken gerildim. Fenerbahçe'nin Galatasaray galibiyetlerindeki en büyük sihirlerden birisine sahiptim artık. Galibiyet için motivasyon gerekiyordu ikinci olarak. Fenerbahçe'nin bu görüntüsüne rağmen kazanmaya motive olabilmek zordu. Sevgili Bozkurt K Yılmaz'ın enfes kitabı "Bu Aşk Bizi Canlı Tutacak" gözüme çarptı kütüphanenin rafında. Rastgele birkaç paragraf okudum, 1-0 iken 3-1 olan Ankaragücü maçının devre arasını anlatan bölümü denk gelmişti tesadüfen. Canlandım.
Ama yetmezdi, kazanmaya inanmak için fazlasına ihtiyacım vardı. Aklıma Nick Hornby'nin Fever Pitch kitabı geldi. 18 yıl sonra şampiyon olmak için Liverpool deplasmanında 2 golle kazanmak zorunda olan Arsenal'in bir Arsenal taraftarının kaleminden hikayesi. Velakin okumakla olmazdı o iş, hissetmek lazımdı. Filmi koydum dvd playera. İşe yaramaz Michael Thomas golü attığında Paul Ashworth'u görmem bu işin olabileceğine dair inancımı biraz daha arttırdı. Fenerbahçe'nin de işe yaramazı çoktu nasılsa. Acaba kim utandıracak diye düşünmeye başladım. Doğrusu bunun Selçuk olacağına hiç ihtimal vermiyordum. Ama oldu. Lugano kafayı vurduğunda ise bu iş bitmişti. Sonrası ise yemeğin üzerine yenen tatlı gibiydi. Deivid'in golü, çıldırtmaya gelenlerin çıldırma anlarını izlemek mesela. Arda'nin ağlamaklı suratı, Ayhan'ın çaresiz bakışları... Kasım'da bu aşk hakikaten bir başka. Büyüleyici ve mutlu. Mayıs mı ? Ben Zico gittiğinden beri hayal kurmuyorum ki 2009 Mayıs'ı için. Kuranlar düşünsün, Jethro Tull'dan "A New Day Yesterday" dinlemeye başlasınlar.
"it was a new day yesterday
but it's an old day now."
Ama yetmezdi, kazanmaya inanmak için fazlasına ihtiyacım vardı. Aklıma Nick Hornby'nin Fever Pitch kitabı geldi. 18 yıl sonra şampiyon olmak için Liverpool deplasmanında 2 golle kazanmak zorunda olan Arsenal'in bir Arsenal taraftarının kaleminden hikayesi. Velakin okumakla olmazdı o iş, hissetmek lazımdı. Filmi koydum dvd playera. İşe yaramaz Michael Thomas golü attığında Paul Ashworth'u görmem bu işin olabileceğine dair inancımı biraz daha arttırdı. Fenerbahçe'nin de işe yaramazı çoktu nasılsa. Acaba kim utandıracak diye düşünmeye başladım. Doğrusu bunun Selçuk olacağına hiç ihtimal vermiyordum. Ama oldu. Lugano kafayı vurduğunda ise bu iş bitmişti. Sonrası ise yemeğin üzerine yenen tatlı gibiydi. Deivid'in golü, çıldırtmaya gelenlerin çıldırma anlarını izlemek mesela. Arda'nin ağlamaklı suratı, Ayhan'ın çaresiz bakışları... Kasım'da bu aşk hakikaten bir başka. Büyüleyici ve mutlu. Mayıs mı ? Ben Zico gittiğinden beri hayal kurmuyorum ki 2009 Mayıs'ı için. Kuranlar düşünsün, Jethro Tull'dan "A New Day Yesterday" dinlemeye başlasınlar.
"it was a new day yesterday
but it's an old day now."
Bu cildirin geliyoruz, t-shirtunde cok buyutulecek bir $ey yok, basit bir pazarlama taktigi sadece. Fenerbahce taraftarini kizdirdigi kesindir tabi ama buna ki$kirtici hamle olarak bakmamak lazim bence.
YanıtlaSil@mustafa
YanıtlaSilKızmadım zaten, aksine teşekkür etmek lazım. Fenerbahçelileri motive ettikleri için. Elbette bir t-shirte bağlamıyorum ama yadsınamaz bir unsurdu bu. En azından benim için.
Bu tür derbilerde bu işlerin maçtan sonra yapılması daha uygun. Hangi takım olursa olsun. Sonra elinizde kalıyor...
çıldırıp geldiler çizidirip gittiler. 6s kitlesi kadar kolay havalara giren, burnu havada bir toplumun yapabileceği bir şey bir derbi maçın galibiyetinden bu kadar emin olmak. Kadıköye büyüyü bozmaya, üstüne bir de fark atmaya gelmişken yine mabedin büyüsüne yine çarpıldılar. 10 senedir burda galibiyet almamışken hangi akla hizmet uefa finali oynama ve kazanma hayalini taşıyor 6s'liler o da ayrı bir muamma.
YanıtlaSilDurmak yok, terbiyeye devam