21 Şubat 2009 Cumartesi

Gerd Müller'in Güme Giden Rekoru



1. Raul (Real Madrid) 66 buts

2. Filippo Inzaghi (AC Milan) 66

3. Gerd Müller (Bayern) 62
4. Andrei Chevtchenko (AC Milan) 61
5. Ruud van Nistelrooy (Real Madrid) 60
6. Eusebio (Benfica) 56
7. Henrik Larsson (Helsingborg) 56
8. Thierry Henry (FC Barcelone) 55
9. Alfredo Di Stefano (Real Madrid) 50
10. Alessandro Del Piero (Juventus Turin) 50

UEFA haftasının önemli anlarından biri Inzaghi'nin Werder Bremen'e attığı goldu. Bu gol ile Raul ile birlikte Avrupa Kupalarında en çok gol atan iki oyuncudan biri oldu Inzahgi. Bu yukarıdaki de Avrupa Kupaları'nda en çok gol atan ilk 10 oyuncunun listesi. Fakat listenin 3. sırasındaki Gerd Müller'in o listenin 1.si olması gerektiğini savunanlar var. Zira Gerd Müller'in 1955- 1971 yılları arasında oynanan ve Fuar Şehirleri Kupası ile oynanan maçlarda 7 golü daha mevcut ve bana kalırsa pek de haksız sayılmazlar.



Ancak UEFA, Fuar Şehirleri Kupası'nı kendi resmi organizasyonu olarak tanımıyor. Oysa bu kupanın başlangıç tarihi ile Şampiyon Kulüpler Kupası'nın başlangıç tarihi aynı. Düzenleyicileri de daha sonra FIFA üyesi olan ve organizasyon başladığında kendi ülke federasyonlarında görev yapan kişiler. UEFA Kupası'nın prototipi olarak bakılabilir bu kupaya. Zaten 1971 yılında da yerini UEFA Kupası'na bıraktı.
Velakin iki önemli falsosu var kupanın.

Birincisi tek şehir, tek kulüp kuralı. Bu kuralın sakıncası sadece kupaya katılımı azaltması değil aynı zamanda seçim konusunda da ulusal liglerdeki klasmana bağlı bir düzenleme getirmemesi . Çünkü dikkat ettikleri konu katılımcı kulüplerin ticari fuarlar konusunda yetkin ve ünlü şehirlerin kulüpleri olması. Türkiye'den bu kupaya ilk olarak Altay ve Göztepe'nin katılması da bu yüzden. Kupanın başlangıç hikayesi de bu gibi şehirlerin takımları arasında oynanan dostluk maçlarına dayanıyor esasen ve birkaç ülke federasyonu üyesi iyisi mi biz bunu biraz daha geliştirip kupa haline getirelim diyorlar. Sonradan bu tek şehir ve tek kural durumu değiştiriliyor ve 1961-62 yılından itibaren her ülkeden 3 külübün katılımına izin veriliyor. 1-2-3. turlardan sonra çeyrek final, yarı final ve final maçları şeklinde oynanıyor kupa. Aynı statü Galatasaray'ın kupayı kazandığı sene gelen 4.tur uygulamasına kadar da UEFA Kupası'nda devam etmiştir.
İkinci falso ise bu kupanın 1955 ve 58 ile 1958-60 sezonları arasında senelik değilde dönemlik oynanması. Her sezon için bir kupa organizasyonu düzenlemesi 1960-61 sezonuyla başlıyor.



Fakat düşünüldüğünde Jules Rimet Kupası ile FIFA Dünya Kupası arasında da benzer bir ilkellik var. Malum 1974 yılına dek kupanın ismi yaratıcısı Jules Rimet ile anılıyordu ve tasarımı farklıydı. Katılım ve kupa statülerinde de farklılıklar görülüyordu. Mesela 1930 yılındaki ilk kupa önelemesiz oynanmış, ülkeler davet üzerine gelmiş ve o zamanlar Dünya'yı saran ekonomik krizden dolayı okyanus ötesi birçok Avrupa ülkesi kupaya katılamamıştı. Katılanların masraflarını da Uruguay hükümeti karşılamıştı. Bu türden sorunlar daha sonra yapılan düzenlemelerle giderildi ve katılımcılar kıtalarda oynanan elemelerle belirlenmeye başlandı. Sizlerin yorumunu da merak ediyorum bu husus hakkında.

3 yorum:

  1. Madem ki dünya kupasının bile falsosu var, Fuar Şehirleri haydi haydi kabul edilmeli.
    Ülkelerin kendi içlerindeki turnuvaların başlangıç tarihlerini kabul etmesi onlara kalmış fakat uluslarası turnuvalarda yetkinlik esastır.O yüzden 1950'ye kadarki dünya kupaları gözümde şüphelidir.

    YanıtlaSil
  2. Uefa'nın yaklaşımı mantıklı geliyor bana:

    Fuar şehirleri kupası bir Uefa organizasyonu değildi. Uefa'nın kendi düzenlemediği bir kupayı dikkate almamasını normal görüyorum. Zaten o kupa, kupayı ilk kazananla son kazananın oynadığı bir final sonucunda Barcelona'nın müzesinde yerini aldı. Ancak bu organizasyon, Uefa kupası için ilham kaynağı oldu. Özellikle Ernst Thommen, Ottorino Barrasi ve Stanley Rous'un çabaları ile Uefa kupası organize edilmeye başlandı. Uefa'nın organize ettiği kupa ile "Fuar Şehirleri Kupası" pek çok açıdan farklıdır zaten. Uefa, mevcut formatı alıp "bunu artık ben düzenleyeyim" dese ve aynı formatla devam etse durum farklı olabilirdi. Fakat ortada temelden birtakım farklılıklar var iki organizasyonun arasında.

    Dünya Kupası'na da bu mantıkla bakıyorum. Organizasyon, en başından beri Fifa'nın elinde. Onlarca defo sayabiliriz Fifa'yı eleştirmek adına:

    1934'e Uruguay katılmadı, şampiyon ünvanını savunmadığı kupa mı olur? İlk Asya takımı 1954'te Güney Kore'ydi. O zamana kadar dünyanın en büyük kıtasından katılımın olmadığı kupaya dünya kupası denir mi? Afrika'nın durumu daha da vahim: 1934'te İngiliz mandası altındaki Mısır'dan sonra ilk Afrika katılımı yanılmıyorsam 1970. Veya Fifa Çin'i değil, Tayvan'ı tanıdı. Dünyanın en kalabalık ülkesini futbolda yok saydı çok uzun süre, vesaire vesaire.

    Ama organizasyon hep Fifa'daydı. Yarın öbürgün sponsor bulup, "Toyota Cup" örneğinde olduğu gibi kupanın adını "xyz telecom cup"a da çevirir belki Fifa. Ama Dünya Kupası ortadan kalkmış olmaz, adı değişmiş olur ve yine Fifa tarafından organize edilir.

    Gerd Müller'i Raul'e de İnzaghi'ye de tercih ederim. Araştırmışlığım yok ama o dönemdeki formatı ve bu dönemdeki formatı göz önüne aldığımda Gerd Müller'in Raul ve İnzaghi'ye göre çok daha az maçta bu rakama ulaştığını, bu yüzden daha başarılı bir golcü olduğunu düşünüyorum. Ama konuya bakış açım budur.

    YanıtlaSil
  3. @hebenneka

    Muller 77 macta atmış 69 golü. Diğerleri 100 maçın üzerinde forma giymiş isimler.

    YanıtlaSil