Barcelona'dan Emrah geçen hafta bir mesaj attı. Bizim Jaume ve eşi ile akşam yemeği yiyip Barcelona - Valladolid maçını izleyeceğiz, sormak isteyeceğin soru var mı diye. Barca fizyoterapisti maç günü nasıl olur da dışarıda takılır diye soranlara, bazı haftalar dönüşümlü çalışıyorlarmış der selam ederim. Benim aklıma ilk gelen şey sakatlık meselesi oldu. Sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın da birçok önemli kulübü bu sene çok önemli oyuncularını çok ciddi sakatlıklardan ötürü verimli kullanamadı. Oysa Avrupa'nın en göze hoş gelen ve en tempolu oyunlarından birini oynayan, en çok maç yapan Barcelona bu konuda çok başarılı. Jaume de kulüpte fizyoterapist, merakımı mazur görsün dedim.
Gelen cevapta ilginç detaylar var. Öncelikle Guardiola ve ekibi futbolculardan 10 gün evvel iş başı yapmış. Son 5 sezonda gerçekleşen darbeden bağımsız sakatlık istatistikleri çıkartılmış. Birçok analiz yapılmış. Sözkonusu sakatlıklar türlerine göre sınıflandırılıp, hangi sakatlığın hangi oranda yaşandığını gösteren birer tablo oluşturulmuş. Daha sonra hem bilgilendirme hem de uyarı amaçı olarak, bu tablolar oyuncuların en çok vakit geçirdikleri soyunma odaları ve masaj salonlarına asılmış. Zira bu işin profesyonelleri sakatlıklar konusunda en büyük manipülasyonu oyuncuların yaptığına inanıyorlar. Gerçek bir doktorun bu işte hatalı teşhis koymasının elde yeterli teknoloji varsa mümkün olmadığına dair çok kesin konuşuyorlar. En büyük sorunun oyuncuların doktorları ağrım var ya da yok diyerek kandırması ve kendilerine iyi bakmaması olduğunu düşünüyorlar. O bakımdan her maçın ardından istisnasız tüm oyuncuları masaja alıyorlar. Jaume'nin bir notu daha var. Sakatlık konusunda oyuncunun güveninin çok önemli olduğunu üstüne basa basa söylemiş Emrah'a. Futbolcunun toplu ya da topsuz oyunda amiyane tabirle yere sağlam basması, hamleyi ve darbeyi kendine güvenerek güçlü bir şekilde yapmasının sakatlıkların önüne geçtiğini iletmiş. Gattuso gibi oyuncuların onca mücadeleye ve sertliğe rağmen neden az sakatlık yaşadığı da anlam kazanmış oluyor.
Yemeğin bir başka konusu da Türkiye - İspanya maçı doğal olarak. Maçın oynandığı Ali Sami Yen Stadı onları çok şaşırtmış. O kadar cehennem lafı ettiler, maçı Barcelona'nın antrenman sahası büyüklüğünde bir stadda oynadık demiş Barcelona'nın milli oyuncuları.. Kapasite konusunda haksız sayılmazlar zira ima ettikleri Mini Estadi'nin kapasitesi 16,000. Atmosferden de ayrıca hiç etkilenmemişler, Varol'u teyit etmişler bir bakıma. Ben Arda ismini beklerdim ama Türkiye'den en çok Volkan ve Tuncay'ı beğenmişler. Pique de karşısında oynadığı Semih için Beyaz Eto'o benzetmesi yapmış. Sevgili Emrah Guiza'yı sıkıştırmış arada; "evinin yolunu bilmez, birgün birinden hastalık kapıp geberip gidecek" demiş gülerek.
Barcelona hakkında da birkaç not var. Kulübün transfer konusundaki önceliği sol bek. Oraya muhakkak bir transfer yapacaklar. Lahm çok istenmiş ama Bayern vermemiş. Eto'o'nun gitme ihtimaline karşı blogda da hakkında not düştüğümüz, şu an Palmeira forması giyen Keirrison için görüşülüyormuş kulübüyle, daha doğrusu Traffic ile.
Muchas Gracias Jaume...
ya var ya hepinizi ayrı ayrı seviyorum ulan:)
YanıtlaSilrakı muhabbetleri artık şöyle dönecek ya en çok da ona seviniyorum:
- barcelona keirrison ı alacak oğlum...
- nereden biliyorsun atma!
- masörleri jaume arkadaşım, hatta geçen taylanda gittik masaj tekniklerini öğrenmeye, sağolsun beni de götürdü, bir kel masajı yapıyorlar (bundan sonra atış serbest on:)
ne yani alper şimdi koskoca barcelona benim ruhsuz tribünler konusunda ne kadar haklı olduğumu biliyor mu:)
harika bir yazı ellerine sağlık. Okurken keyif aldığım bir futbol yazısı olmuş. Teşekkürler.
YanıtlaSilBiliyorlar Varol, biliyorlar. Zubizaretta da yaşlandığını anlamıştır ayrıca :)
YanıtlaSilO zamanların kapalılarının yerinde yeller esiyor artık, az biraz İnönü işte.