19 Mayıs 2009 Salı

Mirandinha



Fenerbahçe'nin son 5 sezonda Türkiye'ye getirdiği Brezilyalıların büyük katkısıyla aldığı başarıların ardından konuşulmaya başlandı ülkemizde Brezilyalıların, hatta Güney Amerikalıların, Avrupa futboluyla ne kadar kaynaşabildiği. Kısa ve öz olarak belirtmek gerekirse bu konunun özü oyuncunun milliyetiyle değil yapısıyla ve bunu yönetebilmekle alakalıdır. Biz hala tartışadursak da Avrupa bu yeteneği görmezden gelmektense bunun üstesinden gelmeyi seçmiş ve başarmıştır. Başarısız olanlar da vardır muhakkak ama bugün herhangi bir ligde, Dünya'nın en iyi takımları da dahil olmak üzere, takımı için kritik rol üstlenen sürüyle Brezilyalı var. Bu ülkelerden gelen oyunculara en soğuk bakan İngilizlerin dahi inadı kırılmıştır artık.

Örneğin geçen hafta İngiliz basınında küçük puntolarla 16 yaşındaki Brezilyalı Dodo'nun Manchester United'a transfer olduğu yazıldı. Yoğun futbol gündemi içerisinde pek ilgi çekmedi ama geçen ay Arjantin'i yenip kıta şampiyonu olan Brezilya U-17 takımının en önemli oyuncularındandı Dodo. İlginç olan bu transferin Fluminenseli ikiz bekler Fabio ve Rafael ile Internacional'den alınan Possebon'un ardından Alex Ferguson'un akademisine kattığı 4. Brezilyalı olması. Halihazırda takımın önemli parçalarından olan Anderson'u da 5 ediyor Uniteddaki Brezilyalınüfusu. 3 Brezilyalı ve takım olmak klişesine merakı olanlar bir daha düşünürler belki şu tablonun ardından.

Peki ya İngiltere liglerinde forma giyen ilk Brezilyalı ? Geçen hafta Mirandinha Newcastle'ın ligdeki durumundan ötürü Shearer'a okyanus ötesinden ayarı vermese unutulup gidecekti. Şu an Brezilya'da Fortaleza takımını çalıştıran ve Newcastle için oyuncu izleyen Mirandinha'nın hikayesini anlatmak için daha iyi bir zaman bulamadım.



Newcastle United'da dönemin en önemli iki oyuncusu Chris Waddle ve Peter Beardsley'in peşpeşe Tottenham ve Liverpool'a satıldığı yıllar. Taraftarlar yönetim için istifa şarkıları söylüyorlar. Şehrin bir de konuğu var. Humberto Silva. Brezilya'dan İngiltere'ye dil öğrenmek amacıyla gelmiş bir öğrenci. Don Peckham adında şehrin sevilen bir esnafının evinde kalıyor. Bu sırada Humberto Silva birgün Peckham'a Avrupa'da forma giymek isteyen futbolcu arkadaşından söz ediyor. Peckham futbolla ilgisi olmadığını ama bir Newcastle efsanesi olan kadim dostu Malcolm Macdonald'a nam-ı diğer Supermac'e konuyu açacağını söylüyor ve yapıyor da. Supermac de Peter Beardsley'i satmaya hazırlanan Newcastle menajeri Willie Mcfaul'e telefon açarak oyuncuyu öneriyor.

Ve ne tesadüftür ki, Brezilya'nın Rous Cup kapsamında İngiltere ile Wembley'de 1-1 berabere maçta ülkesinin tek golünü atıyor Mcfaul'e önerilen Mirandinha. Mcfaul bu performansın ardından futbolcunun kariyerinde o zaman dek 300'den fazla, son senesinde de Palmeiras için ağlara 60 gol bıraktığını öğrenince onayı hemen veriyor. 575,000 £ bonservis ve 3 senelik kontrat karşılığı 1,250,000 £ karşılığında Newcastle'a imzayı atıyor Mirandinha.

Dönemin koşullarına göre büyük paralar olmasına rağmen Supermac'in tabiriyle göre bir golcüde bulunması gereken her özelliğe sahip olduğundan bu paraya değecek bir oyuncudur Mirandinha. Çok çabuk, çok hızlı, her iki ayağıyla da sert şutlar atabilen, herkesin pası düşündüğü anda golü koklayan bir forvet. 3 kere de milli olmuş. Tek kötü referansı bencilliği ve çelimsizliği. Burada da devreye Mcfaul giriyor. Çelimsizliği konusunda İngiliz stoperlerin ona tekme atması için önce yakalaması gerektiğini; bencilliği konusunda da kendisinin de zamanında aynı şekilde suçlandığını ve işi gol atmak olan bir forvetin bundan başka birşey düşünmemesinin doğal olduğunu söylüyor. İngiliz yaşam tarzına, bilhassa da sıcak ülkeden gelmesi dolayısıyla İngiltere'deki soğuk ve yağmurlu havalara, nasıl alışacağına dair olan soruları ise alaycı bir şekilde stada daha yeni alttan ısıtma döşettiklerini söyleyerek geçiştiriyor.

Mirandinha transferiyle birlikte Brezilya'dan gelen bu hava Newcastle United yönetimine olan güven sorununu da rafa kaldırır. Bilet satışları maç başına ortalama 2000 koltuk artar. Mirandinha da bu popülariteden faydalanarak sponsorlardan malı götürür. İşin futbol tarafı da fena gitmemektedir. 3. maçında Manchester United ağlarına 2 gol birden bırakır Mirandinha. Liverpool ve Everton'u da boş geçmez. İlk sezonunda 12 gol atmayı başarır. Takım ligi 8. bitirir. Bir önceki sezon küme düşmekten zor kurtulan ve üstelik Peter Beardsley gibi bir oyuncuyu satan bir takım için bu klasman hayli başarılıdır. İkinci sezon da 11 gol atar Mirandinha ama Mcfaul'un düşündüğü kadar kolay olmamıştır bu kez İngiliz stoperlerden kaçmak. Sadece 26 maç oynayabilir Mirandinha 1988 - 89 sezonunda ve Newcastle United küme düşmekten bu kez kurtulamaz.

Üstelik bencilliği de artık çıldırtacak boyuttadır. Hızı, çabukluğu ve driplingi sayesinde takımını ceza sahasına çok çabuk getirse de pas vermek yerime en imkansız açılardan dahi kaleye şut çekmeyi denemesi Mirandinha'nın takım arkadaşları arasında infiale yol açar. İş öyle bir noktaya gelir ki oynadığı 2 sezon boyunca 3 forvet takımdan ayrılır. Bir tanesi de Fenerbahçe'ye yar olmayan Frank Pingel'dir.

2 yıllık bu macera 89-90 sezonunun başında Mcfaul'un yerine gelen Jim Smith'in Mirandinha'yı serbest bırakmasıyla sona erer. Geride bıraktığı ise Saint James Park müdavimlerinin unutmayacağı o tezahürattır.

We've got Mirandinha,
He's not from Argentina,
He's from Brazil,
He's fucking brill'.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder