15 Haziran 2009 Pazartesi
Efes Pilsen 74 - 68 Fenerbahçe
Fenerbahçe - Efes Pilsen serisinin başından bu yana farkedilir en büyük stratejiyi Ergin Ataman uyguluyor. Fenerbahçe kısalarına hem tam saha da hem de ön alanda baskı uyguluyor. Charles Smith, Thornton, Kerem Tunçeri ve kenardan gelen Sinan Güler, Shumpert gibi top çalma tehdidi olan oyuncularıyla da Fenerbahçe'yi doğru dürüst top çevirme ve pas yapma şansı tanımadan kilitliyordu hücumda. İçerideki uzunlar da Mirsad ve Oğuz dışında birebiri iyi oynayıp bitirebilen ya da tekrar dışarıya dönebilen oyuncular olmadığından iş tamamen kısaların bireysel çabalarına kalıyordu. Fenerbahçe'nin kısaları da aslında Solomon dışında kendine pozisyon yaratabilen oyuncular değiller ve o Solomon da ilk 4 maçta dökülünce Fenerbahçe'yi haliyle hep plansız ve verimsiz hücum etti seride.
Bu maçta da aynı strateji uygulandı Efes Pilsen tarafından ama Solomon bu kez attıklarında isabet buldu ve maçın ilk 5 dakikası ortada geçti. Ergin Ataman da daha 5. dakikada dolmadan Sinan hamlesini yapmak zorunda kaldı ve Fenerbahçe topal ayak hücum ederken adet sürünmeye başladı. Kabus gibi bir ilk çeyrek oynandı.
Fenerbahçe 6/13 isabet ile % 46 şut yüzdesi tutturarak; 9 ribaund, 1 asist ve 5 top kaybı ile oynadı bu çeyrekte. Yani şu asist ve top kaybı rakamlarından Fenerbahçe'nin ne kadar aciz hücum ettiğini pekala anlamak mümkün. Hücumdaki bu kısırlık savunmadaki arzuyu da düşürdü ve Efes Pilsen neredeyse her hücumunda kolay sayılar buldu. Efes pilsen 7/10 isabet ile % 70 şut yüzdesi tutturup; 7 ribaund, 7 asist ve 0 top kaybıyla oynadığı çeyrekte ikiye katladı Fenerbahçe'yi. Eğer Fenerbahçe hep yaptığı gibi üç sayılık atışlara bel bağlasaydı Efes Pilsen çok daha farklı bitirebilirdi ilk çeyreği ama parmak hassasiyeti düşük ve top kaybı riski yüksek uzunlarına rağmen topu içeriye indirmeye çalıştı Fener.
Tanjevic ikinci çeyreğe Ayhan Şahenk'te oynanan ilk 2 maçın kahramanı olan ama Abdi İpekçi'de unuttuğu Emir Preldzic ile başladı. Emir hem uzun kollarının verdiği fizik avantajı hem de cüssesiyle tam sahadaki baskıyı kırdı. Topu da elinde tutmak yerine arkadaşlarıyla paylaştı. Fenerbahçe daha sorumlu ve topu daha fazla dolaştırarak oynamaya başladı hücumda. Green'in 3 sayılık isabetiyle başlanan çeyrekte her dakika daha da ritim buldular. Ömer ve Semih ikilisine topu kullanabilecekleri yerlerde servis yaptılar ve Kasun'u sahadan sildiler. Savunması da sertleşen Fenerbahçe, Efes Pilsen'in ilk çeyrekteki akıcı hücumlarını kırdı ve Shumpert'in birebirleri ile Kaya'nın takipçiliği dışında Efes Pilsen'e sayı fırsatı vermedi.
Fenerbahçe 6/8 isabetle % 75 saha içi yüzdesi yakaladı bu çeyrekte. Top kayıplarını azalttı ve 0 asistlik ilk çeyrek performansını da 4 asiste çıkardı. İlk çeyrekte hiç top kaybı yapmayan Efes Pilsen'i de 4 top kaybına zorladı ve çeyreği 23 - 15 önde kapatarak, 12 sayılık farkı 4 sayıya indirdi. Bu bölümün yıldızı sayı atamasa da aldığı 8 ribaund ve oyun kurmadaki katkısıyla Emir Preldzic'ti.
3. çeyrekte de kaldığı yerden devam etti Fener. İlk dakikalar karşılık boş hücumlarla geçildi ama ardından Oğuz'un katkısıyla farkı eriten Fenerbahçe, Mrsiç'in üç sayılık saibetiyle maçta ilk kez 42-41 öne geçti. Efes Pilsen bu çeyreğin ilk 4 dakikasında sayı atamadı. Momentum Fenerbahçe'den yanayken Tanjevic ne hikmetse iyi giden beşi bozarak Green - Mrsiç ve Ömer Onan'ın back court oynadığı, Mirsad ve Vidmar'ın back court oynadığı acayip bir beşe döndü. Ergin Ataman ise doğru bir hamleyle Ender, Charles Smith ve faul problemine giren Kaya'yı kenara aldı. Kasun'un 5, Shumpert'in 4 numara oynadığı ve ön alanda fiziken Fenerbahçe'ye çok ters gelen Sinan Güler, Thornton ve Kerem Tunçeri beşini kullandı.
Hiçbirşey yapılamadığında bile Kerem Tunçeri alçak postta Green'in üzerinden post up oynadı. Fenerbahçe yardım getirdiğinde de boş adamı gördü ve bilhassa Sinan Güler üzerinden sayılar üretti Efes Pilsen. Tanjevic ikinci çeyrekteki geri dönüşün mimarı Emir'i hatırladı bu dakikalarda ve sahaya sürdü. Velakin savunmada Sinan ile değil Kerem ile eşleştirdi oyuncusunu. Green ikramiyesini bu defa Sinan işledi. Fenerbahçe alışılagelmişin dışında hatırı sayılır bir avantaj elde edebileceği 3. çeyrekte, koç Tanjevic'in kötü antrenörlüğü ve Ergin Ataman'ın da yerinde müdahaleleriyle Efes Pilsen karşısında 1 sayılık dezavantajla ayrıldı sahadan ve kenara da 56-51 geride gitti.
4. çeyrekte ise sahneye Fenerbahçe adına Semih ve Mirsad çıktı. O ana kadar SIFIR sayıyla oynarken 3 basket buldu boyalı alandan Mirsad. Efes Pilsen ise Shumpert - Smith ikilisiyle karşılık verdi ve maç bitime iki dakika kala 63-63 berabere duruma geldi.
Ve maçın kırılma anları. Semih başroldeydi. Smith'in kaçan serbest atışında ribaundu - kimilerince faul kokan bir pozisyonla - Kaya'ya kaptırdı ve akabinde hücum faul yaparak avantajı Efes Pilsen'e verdi. Maç Ömer Onan'ın serbest atışları sonrası 68-68 eşitliğe gelse de, 13 saniye kala verilen sportmenlik dışı faulle Efes maçtan galip ayrıldı. Seri henüz bitmese de Efes Pilsen büyük bir avantaj kazanmış oldu. Kendi sahanızda 2 maç kaybederek 2-0 geri düşülen bir seride 3 maç üstüste kazanmak ve öne geçmek psikolojik olarak büyük bir üstünlük.
Fenerbahçe oyun genelinde Efes Pilsen'den çok daha yüksek yüzdeli ettiği maçta 17 top kaybının kurbanı olurken, Efes Pilsen'in galibiyetinde başrolleri Thornton'un sustuğu bir günde Sinan ve Kaya paylaştı bana göre.
Doğrusunu söylemek gerekirse Efes Pilsen'de takım içi roller, oyuncu tercihleri daha belirgin durumda. Fenerbahçe'de ise durum tam tersi. Hala sahaya çıkacak ilk beş belli değil. Kim hangi rolü üstleniyor belli değil. Vidmar - Semih - Ömer ve Oğuz'dan oluşan uzun rotasyonunda kim ilk tercih, kim kimi ikame ediyor belli değil. Kısalarda da aynı durum mevzubahis. Tanjevic hala arayış içerisinde ve bu yüzden şu psikolojik motivasyona ve 12000 azmış seyirciye rağmen Abdi İpekçi'de kesin kazanır diyemiyorum.
valla alper ben tanjevic'i sevmem, kazandırırken başarılı sayılıyor ama bence kazançlardan çok kayıpların mütesebbibidir...
YanıtlaSilaydın örs'ten ne istemişlerdi?
ohh be.. maç konuşalım biraz...
YanıtlaSil@Varol
YanıtlaSilAbicim onu Mahmut Uslu'ya sormak lazım.
Turgay Demirel meselesini de.
Ben Tanjevic'in koçluğunu beğenirim aslında ve ilk 3 maçta iyiydi diyebilirim.
Aydın Hoca zamanında hücumda pek akıcı oynadığımızı söylemem yalnız ben. Aralarında çok fark olduğunu düşünmüyorum ama yeri başka elbette Aydın Hoca'nın.
Efes Pilsen de bu sene önemli bir kadro kurdu. Engin Atsür, Vujanic filan giremiyor rotasyona. Düşün artık.
Bizim kadromuz çok geniş, hatta Efes Pilsen'den daha geniş olsa da bireysel olarak Efes Pilsen kadar tecrübeli ve bazı pozisyonlarda kaliteli değil.
Yine de İpekçi'deki maç alınırsa Ayhan Şahenk'te oynanacak maçta şansımızın hiç de az olmadığını düşünüyorum.
Teknik Erşan gibi abuk subuk hakemler verilmesin de...