8 Haziran 2009 Pazartesi

O.Magic 96 - 101 LA Lakers



Orlando Magic finale gelene kadar oynadığı serilerde oyunun bir bölümünü çöpe atmaktan imtina etmeyen bir özgüven sergiledi playoff serilerinde. Özellikle Boston ve Cleveland serilerinde imkansız sayılabilecek yerlerden tarihi geri dönüşler sergileyince işlerin hep istediği gibi gidebileceğini de akıllarının kenarına yazmış gibiydiler ama sözkonusu final olunca Lakers'dan büyük bir ders aldılar ilk maçta. Nasıl playoff ve normal sezon konsantrasyonu arasında uçurum varsa, final ve playoff konsantrasyonu arasında da büyük farklar olduğunu öğrendiler. Koskoca bir ikinci çeyreği çöpe attıktan sonra oyunu çevirmeyi bırakın bir daha maça ortak olmaya dahi yaklaşamamalarından sonra bu kez işlerine hem oyuncular hem de koç Stan Van Gundy daha sıkı sarılmış. Bu manzara çok netti.

Lakers'ın yaptığı usta işi savunma karşısında Orlando Magic kendilerine enerji veren hücumlarındaki akıcılığı maçın ilk yarısında sergileyemedi aslında. Doğru pasları ve şutları zaman zaman bulsalar da süreklilikleri ve isabetleri çok düşük kaldı. Sadece 15 sayı atabildiler ilk çeyrekte. Üstelik Kobe Bryant'ı savunmakla görevlendirilen iki oyuncu Courtney Lee ve Pietrus da çok erken 2 faul aldı. Bu çeyrekte Cleveland serisinde olduğu gibi 10-15 sayılık bir fark yemedilerse bunu Kobe Bryant'ın alçakgönüllü oyununa borçlular. Potaya kendisi bakmaktan ziyade etrafındaki opsiyonları işlemeyi, onları oyuna sokmayı ve enerjisini saklamayı tercih etti Kobe. Orlando kadar düzgün ele sahip olmayan ve atmaya alışmamış bir back court için böyle bir tercih bence yanlıştı ve sahadaki kötü Orlando'ya da sadece 15 sayı atabildiler.




Phil Jakcson da böyle bir Kobe'yi sahada tutmak yerine nasılsa oyunu götürüyorum diye düşünmüş olacak ki ikinci çeyrekte kenara aldı. 4, 5 dakika da dinlenme fırsatı buldu Kobe. Orlando cephesinde ise hücumda adeta Kobe olmadan oynayan Lakers'a karşı düşülen bu duruma karşı Stan Van Gundy birşeyler yapma ihtiyacı hissetti ve son derece acayip bir 5 ile oyunu götürmeye çalıştılar. Pota altında Battie ve Gortat ikilisi ve Nelson - Lewis - Reddick back courtu ile sahaya çıktılar. Şu 5'te kendi pozisyonunu yaratabilen ya da arkadaşını pozisyona sokabilecek kısmen Nelson dışında tek bir adam yok; ve dahi ben bunların antrenmanda bile bir arada oynadığını düşünmüyorum. Zaten öyle felaket, öyle plansız ve kopuk kopuk hücum ettiler ki sahada birbirine çarpan Orlando oyuncuları gördük. Kobe'yi kenarda tutan Lakers da fırsattan istifade farkı 5 sayıya kadar çıkardı. Sahada belki Kobe olsaydı tıpkı ilk maçta olduğu gibi yine bu çeyreğin başında oyunu koparabilirlerdi, hatta Kobesiz dahi kopartacak gibiydiler ama Magic adına bir oyuncu sahada inanılmaz bir direnç gösterdi hücumda. Rashard Lewis Orlando'nun 20 sayı attığı bu çeyrekte, 4 tanesi üç sayı çizgisinin gerisinden olmak üzere tam 18 sayı attı ve diğer 2 sayının da asistini yaptı Battie'ye.


Bu performans sayesinde Orlando maçta kaldı ve 40-35'in dönüşünde ikinci devre adeta çehrelerini tamamen değiştirerek, klasiklerini ve alışkanlıklarını optimum sergileyerek oynadılar. Hidayet o oyunun merkeziydi. Bu çeyrekte attığı 14 sayı elbette çok değerli ama Orlando'nun sistemini tıkır tıkır işletmesi bundan daha değerliydi. 65 - 63 önde kapadılar 3. çeyreği ve öylesine akıcı bir oyuncu oynadılar ki Kobe insiyatif alma gereği duydu. O da maçta bulduğu 29 sayının 10'unu bu çeyrekte kaydetti.



Son çeyrekte ise NBA finalini izlediğimin farkına vardım. Atmosfer, mücadele ve basketbol. Hepsi üst düzeydi. Bir ara Jack Nicholson öylesine kaptırdı ki kendini, hakeme dalacak sandım. Bu çeyrekte de Hidayet aldı sırtladı Orlando'yu. Top getirdi, asist yaptı, şut kullandı ve Kobe Bryant da dahil olmak üzere üst düzey bir savunma sergiledi. Yapılabilecek herşeyi yaptı. Cleveland serisinde de sazı eline aldığı anlar yadsınamayacak derecede fazlaydı ama bu kadar uzun bir süreye yayılmamıştı. Cleveland süperstarının kilitlendiği bu anlarda başka bir oyuncu çıkaramıyor ve havluyu atıyordu ama Lakers atmadı. Lamar Odom'u piyasaya sürdüler. Maçın sonuna da Kobe'nin isabetli serbest atışları ve Gasol'un turnikesiyle 88-88 eşitlikle girmeyi başardılar. Üstelik Orlando hücum süresini maksimum kullansa dahi Lakers'a maçı çevirmek için yeterli süre kalacaktı.


Skor 88-88 iken Orlando 33.5 saniye oyuna başladı ve hiç de iyi top çevirip, doğru eli bulamadığı bir hücumda bitime 10.9 kala Courtney Lee ile bomboş bir koridor bulmayı başardılar. Lee'nin o koridoru değerlendirip turnikeyi atması işten bile değildi ama topu fileden geçiremedi. Son sözü söyleme şansı Kobe Bryant'ın elindeydi artık.



Bryant bitime 1.8 saniye kala soldan yaptığı driplingin ardından istediği şutu, serbest atış çizgisinin biraz önünden, yakaladı ama arkadan Hidayet'in jenerik olacak o müthiş bloğunu hesap edemedi. Aslında bloktan öte bir top çalmaydı pozisyon. Zira ağır çekim ve tekrarlarda Hidayet'in topa dokuşunun kusursuz ve tertemiz olduğunu gördük. Tereyağından kıl çeker gibi, topu Kobe'nin ellerinden çekti aldı ve molayı da almayı başarıp takımına son bir hücum şansı tanıdı Türk.




Vazifesi bitmemişti, kalan 0.6 saniyede topu kenardan oyuna sokacaktı daha. Courtney Lee'ye attığı alley-oop pasını şu göbeklenmiş halimle sahada ben tamamlardım turnike ya da tiple. Hani anlatılacak bir pozisyon değil, izlendiğinde anlaşılır ancak. Tırnak kalmamıştır bu pozisyonun ardından Florida'da.

Uzatmada ben faul problemli oyuncularının az olması sebebiyle Orlando'yu daha şanslı görüyordum ama gerçekten çok isabetsiz şut atıp, çok kötü top kullandılar. Hatta kullanamadan bir çoğunu kaybetti. Burada 4. çeyrekte Hidayet'i çok sert savunan ve yıpratan Ariza'nın payı büyüktü. Kobe ve Gasol ikilisi oyunu domine ederken, pili biten Hidayet ikinci devredeki kadar etkin olamadı oyunda. Yine de JJ Reddick biraz basiretli olabilse, çeyreğin başındak bomboş üçlüğü soksa ya da top kaybı yapmak yerine topu kolay pozisyonda Howard'a indirebilse maçı alma ihtimalleri hayli yüksekti. Oysa sadece bu ceza atışlarını soksun diye oyunda 27 dakika kalan Reddick 1/6 üç sayı ve 1/3 iki sayı isabetiyle oynadı. Yatacak yerin yok Reddick.

Bundan sonrası için Gina'ya duacıyız. Zira 2-2 bile olsa bundan sonra dönmesi hayli zor finalin bana göre.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder