10 Temmuz 2009 Cuma

Çok Yönlü Fenerbahçe



Fenerbahçe Mehmet Topuz, Özer, Bekir ve Bilica gibi iç pazarda Fenerbahçe rotasyonuna girebilecek kaliteli oyuncuları birbir kadrosuna katarak çok hızlı başladığı transfer sezonunda şu an durgun. Galatasaray'ın Rijkaard, Keita, Leo Franco, Gökhan Zan; Beşiktaş'ın Fink, Ferrari, Nihat Kahveci, İsmail Köybaşı ve Rıdvan Şimşek hamlelerinden sonra ise Hasan Ali Atasoy'da bile başgösteren bir sabırsızlık var. Rakpleriyle nicel olarak aynı doğrultuda transfer yapmış olmasına rağmen böyle bir havanın oluşmasının en büyük sebebi ise yabancı transferde yönetimin Zico ve Aragones dönemlerinde alınması zor hedefler seçip, 3 ay süren transfer dönemini verimli kullanamaması; ve sonunda nitelik olarak düşük ya da düşüşte profil çizen Josico, Maldonado, Kezman, Deivid gibi oyuncuları transfer etmesi. Kalite olarak güven veren Edu ve Lugano gibi oyuncuları da bırakın sezon öncesi kampa ligin başlangıcına dahi yetiştirememesi. Hayalkırıklığından da öte güvensizlik var Fenerbahçe taraftarında yönetimine karşı. Taraftar artık kamp döneminde tam kadro bir Fenerbahçe görmek ve içindeki kurttan kurtulmak istiyor. Normal şartlarda ben de bu gruba dahilim elbette, ama takımın başındaki teknik adam Christoph Daum olunca rahatlıyorum.


Bu rahatlığımın arkasındaki en büyük sebep; Daum'un Fenerbahçe'ye geldiği ilk dönemde karavana transferinin Fabiano dışında hiç olmaması, Koch ile beraber uyguladığı modern antrenman teknikleri ile aldığı oyuncuların hazırlanma ve uyum sürecini minimuma indirip üstüne de hemen verim verecek oyun şablonunu yerleştirebilmesi. I. Daum döneminde alınan Stjepan Tomas, Petkov, Nobre ve Copa America'dan ötürü 2004-2005 sezonunun 2. maçı olan Samsunspor maçına ancak yetişebilen ve hiç hazırlık dönemi geçirmeyen Alex De Souza aklıma bu minvalde gelen örnekler.

İçeriden alabildiğini aldı Fenerbahçe. Bundan sonra rotası başta Hamit Ve Halil olmak üzere dışarıdan alınabilecek yerliler ve yabancı transferler. Eğer Fenerbahçe o dönem kariyerinde zirve yapmış, ha deyince alınamayacak Alex, Appiah misali oyuncuları kovalıyorsa yabancı transferde, alternatiflerini hazırlayıp çıkmaz sokağa girinceye kovalayacaktır bu oyuncuları. Daum kendisini benden daha iyi tanıyordur şüphesiz ve konuşup yönetime bu garantiyi bizzat kendisi vermiştir. Önce listenin 1. sırasındaki oyuncuların alınmaya çalışıldığına eminim. Son zamanlarda popülarite Galatasaray'a kaymış olsa da yabancı transferde şaşırtmayı en çok seven yönetimdir Fenerbahçe ve Poulsen'in dahi birinci tercih değil alternatif olması muhtemeldir dolayısıyla.

Aziz Yıldırım yeni dönemde rakiplerini öpen bir Fenerbahçe olacak vaadini verdi kongre öncesi. Alınan teknik adam Daum olunca yeni sezonda dinamik, tempolu ve mücadeleci bir Fenerbahçe olacağı su götürmez. Oysa Fenerbahçe'nin yaratacağı fark bu değil, sadece Fenerbahçe için değil birçok takım için bunlar temel gereklilikler. Fark yaratabilmeniz ve yarışta 1 adım önde olmanız için daha fazlası lazım. I. Daum döneminde farkı duran toplar ile, ekstra meziyetleri ve birden fazla mevkide oynayabilecek oyuncular sayesinde, birden fazla dizilişi oynayabilecek kadro zenginliğiyle yaratıyordu Fenerbahçe.

Filmi geri saralım ve 2003 - 2004 sezonuna geri dönelim. Daum'un aldığı takım 51 puanla ligi 6. bitirerek dibe vuran bir takımdı. Daha vahimi mental olarak dağılmış, ve birlikteliğin zerre olmadığı bir takımdı. Büyük bir temizlik yapılarak 21 yaş altı milli takımın önemli oyuncuları alındı ve saha içi lideri olarak da Pierre Van Hooijdonk transfer edildi. PVH dışında alınan yabancı oyuncular Enke dışında hepsi düşük profil çizen ve maliyeti çok uygun oyunculardı. İtalya Serie B'nin Como takımından alınan Stjepan Tomas, Trabzonspor'dan alınan Marco Aurelio, İstanbulspor'dan alınan Petkov, Corinthians'tan kiralanan Fabio Luciano. Devre arasında da Cruzeiro'dan Nobre kiralandı.

Daum ilk senesinde Hollanda usulü bir 4-3-3 oynattı. Libero diye bilinen Ümit Özat'ı ortasahaya monte etti ve kariyerinin en verimli sezonunu yaşattı 7 gol 8 asist ile. Forvet diye alınan Serhat ve Tuncay'dan ülkenin en skorer sol ve sağ açıklarını yarattı. 27 gol ve 11 asistle oynadı bu ikili. Ortasahanın sağına alınan Marco Aurelio'dan Türk Milli Takımı'na da derman olacak bir defansif ortasaha yarattı. Fabio Luciano ülkeye Popescu'dan gelen sonra oyunkurucu stoperdi ve üstelik oyun sıkıştığında yıllar önce Beckenbauer'in yaptığını yapıyordu Fenerbahçe ölçeğinde. Yusuf Şimşek'in nasıl kullanılması gerektiğini de Mustafa Denizli'den çok daha önce keşfetmişti. Yeni kurulan takımın yaşayabileceği tıkanıkları da yaşadı Fenerbahçe. Mücadelesi, temposu iyi olsa da üretkenliği ve verimliliği aynı seviyede değildi. Onu da duran top taktikleriyle çözüyordu.

Devre arasında alınan Marcio Nobre ile ortasahasından bir oyuncuyu eksiltip 4-2-4 oynamaya başladı Fenerbahçe. İkinci devre performansına 6 puan fazladan ekleyerek 41 puan aldı ve toplamda da 76 puanla ligi şampiyon olarak kapattı. Ertesi sezon alınan Alex De Souza ile de içeride dominasyon kurulmaya başlandı. Şimdi sorun olarak gösterilen Alex De Souza ve 2-3 mevkide birden oynayabilen Deniz Barış ve Serkan Balcı transferleri sayesinde Fenerbahçe'nin oynayabildiği diziliş sayısı 5 olmuştu. 4-3-3 ve 4-2-4 sonrasında 4-2-3-1, 4-1-3-2, 4-3-1-2 dizilişlerinin tamamını efektif olarak oynadı Fenerbahçe.

Ligi tamamen domine eden, kalitesizleştiren ve Avrupa'da da adım adım ilerleyen sisteme çomağı sokan ise Aziz Yıldırım ve Hakan Bilal Kutlualp oldu. Galatasaray en büyük açığını Ribery'yi alıp kapatırken, Fenerbahçe sistemde hem kafa hem de oyuncu yapısıyla en büyük arızayı yaratabilecek yegane ismi, Anelka'yı transfer etti devre arasında. Anelka kesilemeyeceğinden Fenerbahçe asimetrik bir 4-2-2-2 oynamak zorunda kaldı. Güle oynaya alınacak şampiyonluk Galatasaray eğer öne geçtiği maçta Gençlerbirliği'ne kendi evinde yenilmese kaçıyordu 2004 - 2005 sezonunda. Anelka en büyük numarasını 1 sene sonra yaptı, ve gerçekleşti o senaryo. Galatasaray'ı içeride, dışarıda, kupada yenen ve 90 gol atan Fenerbahçe ligi 2. bitirdi 2005 - 2006 sezonunda. Daum gitti, kavga bitti.

Üç sezonda sırasıyla 76-80 ve 81 puan alıp, ortalama 83 gol atan takım; daha sonraki 3 sezonda 75 puan ve golü geçemedi. Şimdi aynı reçeteye geri dönüyor Fenerbahçe.

Yapılan transferler ve ismi geçen oyunculara bakıldığı zaman yine aynı yolun yolcusu olduğu görülüyor Fenerbahçe'nin. Hamit, Halil, Borowski, Vargas... Hepsi birden fazla pozisyonu oynayabiliyorlar. İsimler farklı olabilir elbette ama ortak özellikleri bu olacaktır alınan adamların. Alınan yerliler de maliyeti eskiye göre çok yüksek olsa bile bu düsturu karşılar nitelikte. Hepsi birden fazla mevkide oynayabilen, farklı özellikleri olan ve çok yönlü oyuncular.

Özer'i herkes formasyonda sağ açığa yazıyor. Kazım, Deivid, Mehmet Topuz ve hatta alınması muhtemel Hamit ile birlikte orada yığılma olacağını söylüyor. Oysa Özer Ankaraspor'da bu sezon genellikle sol açık oynadı. İnönü'de Beşiktaş'ı dağıttığı maçta da, Saraçoğlu'nda aldığı sarı karttan sonra oyun konsantrasyonunu kaybedip kenara alındığı maçta da sol açıktı. İleri ikilinin arkasında ve sağ açık da oynayabiliyor elbette. Deivid ve Kazım da çift santrforlu bir dizilişte ileri ikiliye alternatif olabilirler ha keza.


Mehmet Topuz sağ koridorun her yerinde ve forvetin arkasında oynayabiliyor. Daum muhtemelen şut tehdidi ve driplingi sayesinde ters kanatta da kullanacaktır Mehmet Topuz'u. Hatta devamlılığını ve fizik gücünü de düşünürsek Topuz'dan çok önemli bir ortasahaya oyuncusu da yaratabilir Aurelio'dan yarattığı gibi.

Bekir tam bir defansif joker. Size olarak kalın bir oyuncu değil. Hatta ortalama stoperlerden biraz daha ince ve atletik, ayağı ise daha düzgün. Önder'den daha iyi bir oyuncu bana göre ve en kötü ihtimalle stoper ve sol bek ( edit ) olarak rotasyona girecektir. Bir tek Bilica var mevki olarak tekdüze oyuncu, onun da frikik atma ve oyun kurma becerisi var.


Hülasa Köln döneminde Rinus Michels'den birebir feyz alma şansını yakalamış bir teknik adamdır Daum ve Fenerbahçe yine birden fazla dizilişle oynayacaktır yeni dönemde. Birçok da sürpriz göreceğizdir sahada oyuncu anlamında.

Üstelik bu kez daha şanslı Daum, zira elinin ilk dönemde en zayıf olduğu bek pozisyonu, bu kez Fenerbahçe'nin en güçlü olduğu mevki. Gökhan Gönül ve Roberto Carlos sayesinde daha korkusuzca yapacaktır denemelerini. Alex'in olmadığı klasik bir 4-4-2 dahi ekleyebilir diziliş çantasına; güçlendirilen yerli rotasyonu ve şayet ismi geçen oyuncular ya da ismi geçen mevkilere benzer nitelikte oyuncular alındığı takdirde.

Etiketler: ,

22 Yorum:

Blogger granger17 dedi ki...

hocam çok iyi analiz yapmışın en kilit nokta appiahın kafa vurşunun direk dönme noktası fenerbahçeyi üç sene geri götürdü

10 Temmuz 2009 10:50  
Blogger varol döken dedi ki...

yalnız alper bu sefer rakipler o döneme göre daha iyi, galatasaray'ı dibe vurdurma şansını yakalamışken ölüyü dirilten denizli öpücüğümüzden sonra gerçekten derslerine iyi çalıştılar ve kadro kaliteleri çok iyi...

zico'yu karşılıksız sevsek de daum'dan başarılı olduğunu söyleyemeyiz, iki dönem tablolarını karşılaştırınca gördük bunu... bir de fenerbahçe'de modern futbolun miladıdır daum, kimse de yadsıyamaz bunu... sadece inatçıdır, fena inatçıdır ama 3.5 milyon euroluk lavabo aç, inaçtı kirleri çıkartır, lavaboları açar:)

böyle aklı başında yazılar okuyup, herkesin hurraaa diye bakmadığını görünce daha çok hoşuma gidiyor, keşke bu kafada adamlara özel bir tribün de olsaydı, mantıklı tribün diye, söz çekirdek yemezdim lan maraton ne bağırıyorsa ben de bağırırdım allahına kadar:) neyse artık fenerim üstten roberto carlos'a bağıracağız çakal diye:)

ben sol açıkta uğur boral'ın daum un elinde bir yıldız olacağını düşünüyorum... şut var, kafa var, dripling var, teknik var, orta var, güç var... sadece hepsinden azar azar var ve dengelerini bulamayacak kadar savruk... benim çok sevdiğim bir oyuncudur ve vargas a falan kalmadan daum un elinde o koridorun yeniden yıldızı olacaktır... sevmeyen çok biliyorum ama birileri bu çocuğa inandığında neler yapabildiğini de biliyorum... tek şanssızlığı roberto carlos gibi sahketar bir adamla arka arkaya oynaması...

15 haziran'da bitiyordu transfer, biz görevimizi yaptık 14 haziran'da şak diye aldık kombineyi, sıra artık yönetimde!

ellerine sağlık alper...

10 Temmuz 2009 11:31  
Blogger Alper Öcal dedi ki...

Ligin panoramasını ve analizini transferler tamamlanınca yaparız Varol.

Ama kalite bireysel olarak arttı elbette. Galatasaray örneği bile tek başına yeterli. Carrusca, Inamoto, Prates, Saidou ile filan oynamıyorlar artık. Katılıyorum sana.

Uğur için de blog arşivinde Capel karşılaştırmalı kısa bir post olması lazım. Uğur'un meziyetleri hakkında dediklerine katılıyorum ama oyun zekası ve bireysel taktiği eksilerde seyrediyor Uğur'un. Zico'nun oyunculara saha içinde özgürlük veren anlayışında dahi ligi 0 gol 0 asist ile kapatabiliyor sol açık olarak. Ve bence senin söylediğinin tam tersine bunun ceremesini de Roberto Carlos çekiyor. Adamın kaç deparının boşa gittiğini saysam dünyanın etrafını 2-3 kez filan dolaşırız herhalde :)

Umarım dediğin gibi olur ve Daum ile başka bir oyuncu olur Uğur. Yetenekli topçu, su götürmez...

10 Temmuz 2009 11:41  
Blogger armgn dedi ki...

ben bu yazıda transfer dönemindeki gelişmelerin değerlendirmesinden çok daum analizine takıldım. Daum ile ilgili her kelimeni altına imzamı atarım. fenerbahçe onsuz geçen yıllarda muhtemel 2-3 lig şampiyonluğunu kaçırmıştır. Avrupa'da başarı birkaç sezon da gelmiyor, daum bu konuda yeterli performans gösterdi mi tartışılır ancak ben daum ile devam edilseydi de şl'de iki sezon önceki başarılı dönemin yine yaşanmış olacağına inanıyorum. daum'u belki de en iyi özetleyen söz şu olur: yaratıcılığının sınırı yok...

10 Temmuz 2009 11:57  
Blogger ubs17 dedi ki...

Hocam Analizinize büyük ölçüde katılsamda yorumlarda da bahsi geçen Daum'un Zicodan daha başarılı olduğu konusuna katılmıyorum. Evet daum 3 sene ligi şampiyon olacak seviyede tamamladı. tamamladı diyorum çünkü 2006 dan bu yana hiçbir takım 80 puanı göremedi.
Zira Zico ve Daum vizyonu farklı antrenorler bana göre örnek vermek gerekirse. Morinho chelsea daki ilk yıllarında senesinde Premier ligde yardırırken ederken Benitez liverpool la ligde ilk 4 e bile girmekte zorlanmış hatta bir sene girememiş ti ama aynı dönemde 3 sezonda liverpool 2 kere final oynayıp birkez şampiyonlar şampiyonu olmustu. İki kere chelsea yı geçtiler üstelik.

şimdi Benitez mi daha başarılı oldu yoksa morinho mu? başka bir deyişle hangi fenerbahceli 2007-2008 senesinde avrupadan yaşanan başarıyı lig şampiyonluğuyla değiştirmek ister.

10 Temmuz 2009 12:02  
Blogger alperensaylar dedi ki...

abi çok güzel bir değerlendirme olmuş. naçizane yorumumu da yapmak isterim:)

daum konusunda sezon başı hep demişimdir; her ne kadar eskiye dönme, yine yerel başarılara odaklanma gibi gözükse de kabul etmek gerekirdi ki yönetim zico ve aragones'den sonra ülkeyi ve ligi tanıma şansı verebileceği bir teknik direktör daha getiremezdi. işi şansa bırakmamak için daum'a ihtiyaçları vardı. ayrıca şunu da itiraf etmem gerekir ki koch kadar fizik kondisyon yüklemesinde başarılı 2.bir antrenör daha görmedim. bu yüzden daum tercihi biraz rahatsız etse de yapılabilecek en iyi tercih.

anelka konusunda da katılıyorum. her ne kadar onu izlemek apayrı bir zevk olsa da onun transferinden sonra yönetim 1.5 sezon uzak durduğu yıldız oyuncu alalım mantığına geri döndü ve en sonunda biza güiza ve josico'yu yıldız diye yutturmaya çalışarak dibe vurdular. misal anelka yerine asıl biz alsaydık ribery'i...elde edeceğimiz geliri geçtim, gerçek anlamda domine edebilirdik ligi ve avrupa kupalarında daha istikrarlı olabilirdik.

transfer konusunda ise vargas ismi her ne kadar heyecanlandırsa da beni gelmeyeceğini düşünüyorum. ayrıca uğur'a zaman zaman kızsam da severim. hırslıdır, yeri geldiğinde tekniktir ve de en önemlisi hızlıdır. koch ve daum'un elinde daha iyi olacağını düşünüyorum. fakat burda önemli olan bir husus daha var transfer konusunda; o da belli başlı oyunculara odaklanmamak. geçen sene xabi alonso ve senna yüzünden 3 ay boşa gitti ve sonunda kaliteli oyuncu diye (ki ben halısahaya çağırmam) josico geldi. aynı hatayı bu sene yapmamaları gerekiyor. yani şimdi sadece poulsenle görüşmek yerine, emana ile görüş, borowski ile görüş, aurelio ile görüş vs. en azından vakit kaybı olmaz.

@burak şahin

eğer 2007-2008 sezonunda şampiyonluğu kaptırdık diye üzülmediysem önceki senelere göre bunun tek nedeni o seneki çeyrek final ve şl de oynadığımız futbolun gelecek sezonlara dair verdiği umuttu. tabi zico gitti umutlar yerini başka şeylere bıraktı o ayrı:)

10 Temmuz 2009 12:34  
Blogger flyingdupe dedi ki...

Daum hakkında okudugum en ıyı analız dıyebılırım, bravo.
Daum un gerı donusu her nekadar Yıldırım ın 3sene sampıyonluk mottosuna baglansada bırcoklarınca, gozden kacırılan en onemlı noktalardan bırısı bugun GS nın yapmaya calıstıgı seyı, yanı futbol takımına hatta klübe bır futbol kısılıgı,yapısı yerlsetırme ısının ılgınctırkı FB tarafından bundan 5/6 yıl once yapılmıs olması. Zico nun ılk donemlerı ve Aragones donemı bunun en buyuk gostergesı bana kalırsa. Onlar ne oynatmaya calıstıysa takım sahada bas bas bagırdı aslında bir "sistem takımı" oldugunu. Aragones buna hıc bır sey katamazsken Zico ancak takımın karakterını degıstırmeyı basarabılmıstı. Ne olursa olsun, ben Daum un gelısını bu acıdan cok ama cok onemlı goruyorum. Bırcok takının barca nın basarısı yuzunden pesınden kosmaya basladıgı bır "sistem klubu/takımı" olgusunu Daum bu takıma 6 yıl once yerlestırdı. fenerbahce baskanı bu sefer belkıde farkında olmadan 6 yıl once atılan temelın uzerıne kat cıkması ıcın getırdı Daum u. Degınmek ıstedıgım nokta alex ferguson un, arsen wengerın, o'neıl ın ve son donemde benıtez ın takımlarında olan sey. Bu adamlarda bır makına yarattılar kluplerınde, işleyen bir sistem, futbol karakteri. Şimdi bunun üzerinden yürüyor hersey. barca dada aynı sey var, yıllarca aynı klüp karakteri korundu, gecen sezonsa guardiola gibi çogunlugun kuşkuyla yaklaştıgı adam bıle bunun ekmegını 3 kupa olarak yedı. Ne yapdı guardıola, daha dogrusu ne yapmadı, rıjkaard dan suregelen futbol karakterıne dokunmadı, sistemi ters yüz etmedi, oyuncularıyla kapışmadı, karizmasını ve pozitifliğini takıma yaydı(chelsea maçlarının son dakikaları vs). Yani gecen sezon aragones in yapmadıklarını yaptı.
Bu yuzden Daum FB ıcın bır modern futbol miladının dönüm noktasıdır, baslangıcıdır. cümlesi cok dogrudur, zamanında Löw le (ki Löw FB ün gönderılmesi, hiddnik ln gonderılmesinden sonrakı en buyuk hatadır bence. Boyle adamlara gerekırse takıma kume dusurme noktasına kadar tahammul edılebılmelı) yakalanabilecegine inandıgım bir karakter Daum la gelmıstır. Fb bır sıstem takımı olmus, futbol karakteri kazanmıştır ve bence bunun en buyuk kanıtı Daum suz gecen 3 sezonda gorulmustur. Fb kım gelırse gelsın kımlıgının dısına cıkarıldıgı an basarısız olmus, baska bır kımlıgı bunye kabul etmemıstır.
Su an ıcın bana gore (kımse kızmasın ama) berlusconı mılan, cruyf barca, daum da fenerbahce dır.

10 Temmuz 2009 12:41  
Blogger sembolist dedi ki...

Kardeş yazı harika olmuş..Bir Galatasaraylı olarak Daumun ilk dönemdeki ligi domine eden Fenerbahçesi'ne diğer rakiplerinin(Gs-BJK-Ts) teknik-yönetimsel kaoslar yaşayıp,net transfeler yapamamaları da büyük katkı sağlamıştı.
Bence fenerbahçe için asıl hassas nokta Guiza-Semih-Alex üçlüsünden hangisinin maça yedek başlaycağı ve yedek başlayanın problem çıkarıp çıkarmayacağıdır.
Ben hala Defans hattında problem oldğunu düşünyorum.(yanlıyo da olablrim).
saygılar.

10 Temmuz 2009 12:43  
Blogger Ortega dedi ki...

Bu youmların üstüne fazla söylenecek bir şey kalmamış aslında. Eline sağlık Alper Abi.

10 Temmuz 2009 12:45  
Blogger ubs17 dedi ki...

@alpersayanlar

Benim söylemek istediğim şey Daum ne vereceği belli bir hoca (bu arada fenerbahce taraftarı değilim. Sonra hariçten gazel okuyor denmesin) ben fenerbahcenin bu sene ligde 75 puan alacak bir takım kuracağına inanıyorum. İdda oranlarını da 2.70 küsür verilmesinin de sebebi bu.Çünkü Daum TSL için biçilmiş kaptan ve Aziz Yıldırımında istediği bu.

Daum için kötü hoca demek zaten ancak fanatik taraftarlıkdır. yalnız ben zico nun Daumdan daha başarısız görülmesine anlam veremiyorum. Daumdan daha başarılıdırda demiyorum ama Zico fenerbahcede başarılı olmuştur ve Fenerbahceye getirdiği vizyonla kulübü yıllarca hapsolduğu T.C sınırlarından çıkarıp Avrupada da
başarılı olabileceğini göstermiştir. Belki ligi kaybetmiştir. Ama çok daha fazlasını kazandırmıştır.

Ayrıca transferler konusunda en az futbolculuk kadar yetkinlik gerktiği düşüncesindeyim.Kim ne derse desin ben Hakan Bilal Kutlualpin kaybedilmesinin etkili olduğunu düşünüyorum(Sadettin saranı daha önce kaybetmişlerdi) .Zira en son gelen iyi transferin imza fotograflarında(appiah )Kutlualp vardı. daha sonrası malum...

10 Temmuz 2009 12:59  
Blogger alperensaylar dedi ki...

@burak şahin
yok zaten katıldığımı belli etmek için öyle dedim. o sene avrupada geldiğimiz yer benim için lig şampiyonluğundan daha değerliydi. kaldı ki zico'ya başarısız demek daum'a kötü hoca demekten daha büyük bir cahilliktir bence. her ne kadar keşke zico gitmeseydi desem de, yönetime de hak verdiğim nokta bu sene işi sağlama almaları gerektiği için riske girememiş olmaları. ha ben kişisel olarak daum yerine getirilebilseydi rijkaard veya le guen'i tercih ederdim, sistemleri ve oynattıkları futbol açısından. benim için 1 sene şampiyon olmaktan daha önemli olan üst üste yıllarca şampiyon olacak veya şampiyonluğa her sene ortak olabilecek takım yaratmaktır. yani başka bir hoca gelse ve yeniden yapılanıyoruz deseler ve biz bu sezon şampiyon olamasak ama geleceğe yönelik olumlu işler yapabilecek bir takıma sahip olsak bu beni hiç rahatsız etmez. ama çoğu taraftar uzun vadeli değil kısa vadeli bakıyor işe. bir an evvel şampiyon olalım diye bakıyorlar. mesela o yüzden denizli döneminde zar zor elde ettiğimiz şampiyonluğun sonraki 2 senede bize kattığı hiçbir şey olmadı. bu yüzden daum tercihi yapılabilecek en garantili tercihtir.

10 Temmuz 2009 13:47  
Blogger mondo trasho dedi ki...

daum'un ilk döneminde transfer edilen enke'yi isabetli trensfer mi sayıyorsunuz? fabiano öksüz kalmış o değerlendirmede sanki...

10 Temmuz 2009 15:33  
Blogger Murat Aydin dedi ki...

Ellerine sağlık Alper, uzun zamandır böyle güzel bir yazıya(incelemeye) hasret kalmıştım.

10 Temmuz 2009 15:39  
Blogger hcan cizel dedi ki...

harika bi yazı gercekten.elinize sağlık.

10 Temmuz 2009 15:52  
Blogger Alper Öcal dedi ki...

@monda trasho

1 maçla hüküm verilmez, adam asılmaz. Taraftar astı, verdi maalesef. Adam da kaçtı gitti. O yüzden Enke'yi bir yere konumlandırmadım. İyiler arasında da yok dikkat ettiysen.

Kalsaydı faydalı da olabilirdi.

Mourinho Benfica'nın hocasıyken takımda PVH ile birlikte elle tutulur tek oyuncu demiştir onun için.

10 Temmuz 2009 16:13  
Blogger A. Eren Logoglu dedi ki...

Daum'un 1. yılı ne olduysa oldu, Lucescu'nun makina düzeninde oynayan Beşiktaş'ı, şampiyon olamadı.

Daum'un 2. yılı şampiyonluk kafa kafaya geçti, kanımca en çok hak eden Şenol Güneş'in Trabzonspor'uydu, Kadıköy'de ellerinden alınan bir maçla şampiyonluğu kaçırdılar.

Daum'un 3. yılı Fenerbahçe de Galatasaray da şampiyon olabilirdi, Fenerbahçe 4 - 0'lık zafer sonrası girdiği şaşalı, hindili, absürd ve çok gereksiz erken şampiyonluk kutlamalı havayla Denizli maçını 16 bin dakika da oynasa kazanamayacağını göstermişti.

Daum'un Fenerbahçe'ye, model, fiziksel güç ve oyuncu çerçevesinde katkılarını içeren değerli bir analiz ancak Daum'un takımları Türkiye Ligi'nde şampiyonluğa çok yakındır imajına hiç katılmıyorum, verdiğim örnekler de bunu net ifade ediyor.

Eren.

10 Temmuz 2009 17:11  
Blogger Sinan Yılmaz dedi ki...

Ankaraspor'da çok önemli bir sol kanat eksiği olduğu için Özer ters ayakla bu sene boyu o kanatta oynadı... Halbuki ilk çıktığı sene sağ açık, daha sonraları ise ortasaha ortası oynuyordu. Kendisine sorduklarında Emre Belezoğlu vari, çift yönlü ortasaha ortası olduğunu söylemişti.

Bekir'e gelecek olursak, Bekir her iki ayağınıda kullanıyor. Sol bek ve stoperde oynayabiliyor fakat sağ bek oynamışlığı yok.
Sağ bek rotasyonu için Önder, solbek rotasyonu için Bekir'in yazılmasında yarar var. Saygılar

10 Temmuz 2009 17:38  
Blogger varol döken dedi ki...

zico'ya başarısız demek değil benim söylediğim, tabloları yan yana koyduğumuzda istatistiki açıdan daum daha başarılı... tabi bunun şampiyonlar ligi tablosu var...

zico benim için bambaşka bir adamdı asla gitmesini istemedim, bir arkadaş daum fenerbahçe'yi demiş bence zico fenerbahçe, fenerbahçe de zico'ydu... kalsaydı ligi de domine edecek bir takım yaratacaktı... daum kadar iyi bir antrenör değil zico ama çok büyük bir adam ve dinlemesini, ders çıkarmasını biliyordu... daum bir mentor ve taktik adamıysa zico bir karakter adamıydı...

ancak daum'un fenerbahçesi bir istikrar abidesiydi, beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz her maç aynı istikrarı gösteriyordu... şampiyonlar liginde de çok kötü oynamadılar...

sonuçta bu bir tercih meselesi ben bile bazen kararsız kalıyorum kendi içimde ama kimse zico'ya haksızlık yaptığımı düşünmesin, bizzat blog sahibi bilir zico'yu ve oynattığı futbolu ne kadar sevdiğimi:)

10 Temmuz 2009 17:44  
Blogger Oğuz Serdar dedi ki...

Süper tespitler. Daum'un emeğini saha dışı faktörlere bağlamak anlamsız, Galatasaray ve Beşiktaş'ın şampiyonlukları ne kadar meşru ise Fenerbahçe'ninkiler de, Trabzonspor'unkiler de aynı derecede meşrudur, bu tartışmaları aşmış olmalıyız artık.

10 Temmuz 2009 18:58  
Blogger solomon dedi ki...

fenerbhaçenin 2 yabancı hakkı var. ve bence fenerbahçenin 3 kaliteli isme ihtiyacı var. 1 defansif ortasaha, bir stoper 1 de forvet. guiza yerine. tercihlerim luisao hamit ve vagner love..

gökhan bilica luisao carlos
topuz hamit emre özer
semih love..

bu takıma ne dersin lambuja ?. solaçıkta bir sene daha uğur boralı kaldıramaz bu taraftar. özer her türlü iyidir. tıpkı sağayakı ardanın gs de solaçık oynaması gibi olsun

10 Temmuz 2009 19:21  
Blogger solomon dedi ki...

ayrıca bu takımda deivide gerek yok kesinlikle ve kesinlikle aldığı ücret bir yana bu adam forvet yada sağaçık oynuyor. forvette smih guiza + alex-kazım sağda topuz, ali, özer hurma. nereye monte edeceksin bu adamı. deivid gönderilmeli. ilk 11 de keinlikle yer yok kendisine. bu kadroda ilk 11 e deividi yazanla patlıcan musakka konuşmayı tercih ederim. 6 + 2 içinse 2.5 milyon luk maliyeti çooookkkkkkkk fazla

10 Temmuz 2009 19:23  
Blogger İlker Yılmaz dedi ki...

bu tarz bir yazı yazmak benim de kafamdaydı. yazılanların hepsine kelime kelime katılıyorum.
Aynı şekilde sağ kanata çok yüklenildiğini söyleyen arkadaşları da anlamıyorum. Günümüz futbolunda bence sağ açık, sol açık yoktur. Açıkta oynayan futbolcu vardır. Tuncay'ı sol açığa koyduğu için küfür bile yedi Daum. Özer olsun, Colin Kazım olsun bu sene sol açıkta görebiliriz. Sadece nokta isabet, gerçek manada kaliteli bir defansif ortasaha alınırsa yeterli benim için. Sol açık işin kaymağı olur. Tabi ülke insanımız Emana için çıldırmazsa daha çok sevineceğim. Emana değilde schalke ve sevilla maçlarında çirkefliğine küfrettiğimiz Poulsen gelseydi çok iyi olacaktı.
Daum'a transfer açısından çok güveniyorum. Mutlaka kaliteli bir defansif ortasaha getirtecektir. Aziz Yıldırım da Daum'a Anelka gibi süprizler yapmazsa Fenerbahçe Avrupa'da da başarıyı sağlayacaktır. Daum Parreira döneminden sonra ilk 11 i bize ezberleten tek ilk hocadır.

10 Temmuz 2009 21:28  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa