1 Temmuz 2009 Çarşamba

Paris, Je Te Déteste



Paris, Je t'aime güzel filmdir. Aşka inanmayanlara umut verir, ilk uçakla Paris'e gidesiniz gelir. Aşk şehri, hayallerin şehridir Paris kime sorsan. Mevlüt Erdinç de hayallerinin peşinden gitti ama bunlar da gitmişti. Paris'te hayalleri yıkıldı, asla eskisi gibi olamadılar.

Xavier Gravelaine, 1991-93 yılları arasında Caen'de muazzam iki sezon geçirdi. Fransa Milli Takımı'na seçildi. Zidane ile birlikte en aranılan iki Fransız gençten biriydi. Arsene Wenger Arsenal'de olsa muhakkak alırdı da Monaco'nın başındaydı o zaman. Ağır abiler Marsilya ve PSG kozlarını paylaştı. PSG kazandı. Oynadığında fena değildi ama kenarda oturdu genelde.1 sezon kalabildi Paris'te. Strasbourg'a kiralandı. Orada özüne döndü Gravelaine. Paris'te yine şansını denemek istedi, yine olmadı. Guingamp'e kiralandı. İkinci geri dönüşünü yaptı Guingamp'ta ve Marsilya'nın yolunu tuttu. Marsilya'da geçirdiği iki iyi sezonun ardından Allah'ın hakkı 3 deyip yine Paris dedi. Bu kez kafa üstü çakıldı. İngiltere'ye gitti, Fransa'ya geri döndü. 6 kez daha kulüp değiştirdi, dikiş bir daha tutmadı. Kısa bir dönem antrenörlük denedi, şimdi tv yorumcusu olarak yolunu buluyor ve sorulduğunda Marsilya'dan ayrılmamalıydım diyor Xavier Gravelaine.

Jerome Rothen de Gravelaine gibi Caen'de topa vurmaya başlayanlardan. Evvelden Clairefontaine tedrisatı da var. Enfes bir sol ayağa sahip sol açık. Evra ile döktürürdü Monaco'da. Sponsorlar için kara bir final olan 2004 CL finalinde kariyeri zirve yapmıştı. Birçok kulüp istedi, ben Paris'e gideceğim dedi. Gidiş o gidiş. Kayıplar listesinde 2. sırada. Pires'ten sonra Malouda gibi kifayetsizlere emanet Fransa'nın sol kanadı.




Godwin Okpara ismini pek çok kişi hatırlamaz ama Suudi Arabistan'ın şampiyon olduğu 1989 U-17 Dünya Şampiyonası'nın en etkileyici stoperiydi. Oradan Belçika'ya, Beerschot'a transfer yaptı. 94'ün efsane takımı Nijerya kadrosuna giremedi ama 98 Dünya Kupası'dan yeşil beyaz için oynadı. Strasbourg'un yolunu tuttu. Çıkışını orada da sürdürdü ve ardından Paris. 1999 - 2001 yılları futbolunda en hatırlamak istemediği yıllar olsa gerek. En iyi arkadaşı yedek kulübesindeki battaniyesiydi. Belçika'ya geri döndü. Hiçbir şey istediği gibi gitmedi. Son olarak üvey kızına tecavüz edip, yakayı ele verdi. Hapiste Anılar dinliyor Coşkun Sabah'tan şimdi.

Bonaventure Kalou ASEC Abidjan'ın çıkardığı süper yeteneklerdendi. Rotterdam'ın yolunu tuttu. Feyenoord'da 6 sezon ofansif all arounder olarak döktürdü. Guy Roux onu Fransa'ya getirdi. Auxerre ile de çıkışı devam etti. Paris Saint Germain çeldi aklını. Zirveye oynarken, küme düşmeme mücadelesine başladı. Ne oynuyor, nerede oynuyor bilmiyorum artık. En son yine Hollanda'ya dönmüştü. Tek faydası küçük kardeşi aynı yolu adımlayan Salomon Kalou'ya oldu. Hollanda'dan direk İngiltere'nin yolunu tuttu.
Monaco son şampiyonluğunu elde ettiğinde Lyon modeli oluşmamıştı, çare Ajax modelindeydi. İnsanoğlu 2000 sendromuyla uğraşıyordu. Galatasaraylılar Aziz Yıldırım'dan nefret etmek bir yana destekliyorlardı. Marco Simone, Panucci, Giuly, Rafael Marquez, Trezeguet, Riise, Lamouchi, Christanval gibi oyunculardan oluşan efsane bir kadrosu vardı Monaco'nun. O kadronun en değerli elemanıydı Marcelo Gallardo. Yeni Maradona'ların ilklerindendir aynı zamanda. Arkadaşlarının büyük kısmı Avrupa'nın sayılı topçularından şu an. Gallardo Fransa'da yılın futbolcusu ödülünü aldı. Deschamps ile didişince ülkesine döndü. Riquelme gibi Arjantin'de de olsa star topçulardandı, ama büyük bir hata yaparak PSG kulübüne transfer oldu. Paris havası yaramadı, 30 yaşında futbolu unuttu. Önce emekliler diyarı ABD, şimdi Arjantin. Kimsenin umurunda değil artık.Türk medyası bile unuttu Gallardo'yu.



Nantes bir zamanlar Fransa futbolunun oyuncu fabrikasıydı. Marcel Desailly, Didier Deschamps, Claude Makelele, Christian Karembeu gibi yıldızları kazandırmıştı Kanaryalar. Patrice Loko ve Nicolas Ouédec de yakın jenerasyonun oyuncularıydı. Fenerbahçe'nin o solmuş, yeşile kaçan sarı mavi formasıyla Nantes'ın ki tıpkı ortak lakapları gibi çok benzerdi. Fenerbahçe Aykut'un yanına oyuncu aradı durdu yıllarca ama Loko ve Ouédec süper ikiliydi. 93-94 ve 94-95 yıllardında peşpeşe gol kralı oldular. Şampiyonluklar gördüler. İkisi beraber PSG'de buluştu 1998 - 99 sezonunda. Toplam 21 maç oynayıp 2 gol atabildiler. Nicolas Ouédec en son Çin'de top oynadı, Loko da Ajaccio da bıraktı futbolu.

3 yorum:

  1. Nantes'ın o muhteşem fabrikasından çıkan fakat yanlış tercihleri ile harcanan sol ayaklı Reynald Pedros geldi aklıma senin bu postunu okuyunca Alper.
    Eğer akıllı olup İtalya yerine İngiltere'yi tercih etseydi Pedros belki de Premier League'in en fazla akılda kalan yabancıları arasındaki yerini alacaktı.

    YanıtlaSil
  2. İnşallah bu listeye ilerde Mevlüt'te girmez.

    YanıtlaSil
  3. patrice loko inanılmaz bir adamdı ama psikolojik sorunları vardı, bu yüzden futbolu bıraktı hatta 1 sezon kadar... yanlış mı hatırlıyorum alper?

    YanıtlaSil