10 Ağustos 2009 Pazartesi

Lider



Elektrik kesintisi sadece takımların değil benim de konsantrasyonumu ve iştahımı törpüledi. Ancelotti'nin ilk kupasını, Rijkaard'ın ilk lig galibiyetini de yazacaktım ama mecalim kalmadı. Fenerbahçe'ye dair kısa bir değerlendirmeyle geçiştirelim haftasonunu. Diğer konularla birlikte hafta içi detaylandırırız.

Şablon geçen seneki şablon. 4-2-3-1 devam ediyor. Değişen Daum ile Fenerbahçe'nin rüzgarı ve Andre Santos - Emre - Cristian katkısı ile artan kadro kalitesi. Girilen gol pozisyonları da geçen seneye göre doğal olarak daha fazla. Eğer bunlardan bir tanesi daha değerlendirilip, ilk devre 2. gol bulunsaydı Denizli sezona ağır bir hasarla girebilirdi. 2-0, Denizli için iyi sonuç. Şimdilik yeterli ama sezon ilerledikçe, havalar serinledikçe, sezon öncesinde yapılan yüklemelerden oluşan hantallık atılınca Fenerbahçe'nin temposu, oyun anlayışı, kalitesi istikrara kavuşacaktır. Birkaç bireysel değerlendirmeyle bağlayalım postu.

Kazım önceki dönemlere göre daha çalışkan, daha disiplinli ama üretkenlik kazanması lazım. Şu an sadece göze hoş geliyor ama skora etkisi yok. Cristian'ın bu maçın sonundaki ya da Beşiktaş maçının ikinci devresindeki agresifliğini oyun geneline yayması şart. Brezilya'dan bildiğim Cristian'ın bu kapasitesi var. Yine de şu hali bile tek top ve isabetli pas yüzdesi sayesinde Fenerbahçe'yi olumlu etkiliyor. Selçuk girdikten sonraki 3 dakikalık görüntü bile bunu anlamak için yeterli. Guiza'nın oyununda ve bitirme yüzdesinde ilerleme var. 2 gol attı ama hala sürüyle de harcıyor. Arkadan gelenlere atamadığı birçok direk gollük de pas var. Andre Santos'u izlemek Uğur'dan sonra rüya gibi. Kaçırdığı iki gol yakışmadı ama güçlendikçe ve devamlılığı arttıkça yüzdesi ve oyuna da katkısı artacaktır. Brezilya'nın en iyisi de olsanız Avrupa futboluna evrilebilmek için zaman şart. Takımın en zayıf bölgesi olan savunma göbeği bu maçta başta Bilica olmak üzere iyiydi. Denizli'nin zaafiyetine de verilebilir elbette. Kanat bekleri Vederson'u ve son gole kadar Gökhan'ı beğenmedim. Volkan ise imzayı atmış ama kafa başka yerde sanırım. Çok dalgındı. Denizli bu denli ofsayta düşmese bugün darağacındaydı.

Ve Alex. Bu kadar akıllı, çevresini bu kadar iyi tarayan ve bu kadar keyif veren bir oyuncuyu izleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Bir de düşünebildiği kadar hızlı koşabilseydi.

Lider başladı Fenerbahçe, lider bitirecek.

9 yorum:

  1. abi bu gökhan beğenilmez mi ya... benim için alex ve gökhan ama alex gidici olduğuna göre en çok gökhan'dır fenerbahçe (sevgi anlamında)... dün de süperdi be abi, top vermedi, ne bangura ya ben tanguraya:) alex ise, ah alex... güiza nın pası atamadığı yerde bir arka direk koşusu var... bu adam yüzünden erman toroğlu'nu seviyorum ya, gerçekten çok iyi arka çıkıyor...

    fenerbahçe de bu sene biraz öne çıkıyor...

    not: andre santos benim beklediğim kıvamda değil daha:)

    YanıtlaSil
  2. gökhandan beklentiler çok byük olduğu için sanırım alper bey beklenilen düzeyde olmadığını söylüyor. ki haklı, bence ligin arda ile birlikte en değerli 2 türk oyuncusundan birisi.

    inşallah çok başarılı oluruz

    YanıtlaSil
  3. hızlı olabilse alex zaten ispanya da oynardı.istikrara kavusur insallah.

    YanıtlaSil
  4. Şu Selçuk linçine mana veremiyorum...
    Olası top kayıplarının oynadığı pozisyonun kritikliğinden ötürü rakip adına tehlikeler yarattığı aşikar ancak dünya üzerinde kazandığı topların neredeyse hepsini olumlu kullanabilme meziyetlerine sahip kaç tane ön libero var ki?...
    Cristian'ın kötü topçu olduğunu söylemiyorum ancak lambalar sönmeden Denizli'nin son pası yapamadığı için mutlak bir pozisyondan olduğu,hocasının saçını başını yolmasına sebep olan pozisyon, yeni Brezilyalı'nın takım çıkarken sağ kanada açmaya çalıştığı ancak topu rakibe atmasıyla kaybedilen topun ardından gelişti.
    Diyeceğim o ki, Xabi Alonso'yu alıp getirebilirsen oturur izlersin gerine gerine...Amma velakin elde Selçuklar , Denizler varsa ve alıp getirdiğin yabancı oyuncular yetenek olarak onlardan bir gömlek dahi üstün değilse bizim çocuklara biraz daha iyi gözle bakılmalı...

    YanıtlaSil
  5. Cristian'ın oyunu okuma, karar verme hızına ben adapte olamadım. Alışmışım top ayağına gelince rok mu yapsam fil mi sürsem gibi düşünen oyunculara. Aurellonun bile topu oyuna sokması ömür törpüsüydü. Topu ben tv başında hangi alana oynanması gerektiğine karar veremeden Cristian topu o bölgeye ulaştırmış oluyor. Defansif ortasahanın işi topu alıp hızlı oyuna sokmakla bitmese de, top hakimiyeti açısından oldukça ümit veren bir durum. Arkasında "pas atabilen" bir adamın bulunması Alex'in de verimini arttırır.

    Selçuk'u severim, yıllardır bizde bir ariza da çıkarmadı oynamadım-oynadım, 3 milyon dolar isterim gibi... Günümüz futbolunda ne kadar yeri olduğu tartışmalı "Bizim çocuğumuz" edebiyatı üzerinden Cristian ile karşılaştırılması oldukça abes. Soru şu: 6 yabancı kısıtlaması olmasa kim öper yalova kaymakamını, kaç Türk oyuncuyu "Bizim cocuğumuz" diye takımda tutardık?

    Denizli şanına yakışır derecede zayıf bir takım kurmuş, yanar döner başkanlarıyla beraber en kısa zamanda ligden düşmeleri tek dileğimiz. Ayakları bok içindeyken ötebilen tek hayvan olan horozu simge kabul eden güzide takımız Denizlispor Bilica-Önder ikilisini pek zorlayamayınca süregelen bir adaptasyon var mı, yoksa savunmamız hala kalbur kıvamında mı onu anlayamadım.

    YanıtlaSil
  6. Lider Fenerbahçe'ye bu sezon çok iş düşüyor. Bir yandan Avrupa Liginde top koşturan bir yandan da Süper lig'deki yerini korumaya çalışan Fenerbahçe çok yorulacak gibi görünüyor. Son zamanlarda gayet iyi performans gösteren futbolcuların moralleri baya yerinde.

    YanıtlaSil
  7. İyi totem.

    Bu işleri sağlam yapmak lazım yoksa pek iyi olmuyor sonu :)

    YanıtlaSil