Hollanda her daim usta sanatkarların titizlikle ve büyük bir incelikle çalıştığı özgür ve hücumcu bir takımdı. Avrupa'nın Brezilya'sı yakıştırması Portekiz için yapılıyorsa da bence bu payeyi hakeden Hollanda'ydı. Oysa Brezilya'nın aksine Hollanda bugüne kadar bu bilindik karakteriyle, Euro 88 hariç hiçbir şey kazanamadı. Bert van Marwjik'in Hollanda'sı ise görülmemiş bir şekilde, klasik, defansif bir 4-2-3-1 oynuyor. Geri dörtlüde oynayan Van Bronckhorst, Mathijsen, Heitinga ve Van der Wiel hattını ben alıp da kendi tuttuğum takımın savunmasına koymam. İş savunma yapmaya geldiğinde her biri sakar ve hata payı yüksek oyuncular. Brezilya gibi rüştünü ispatlamış bir savunma hatları yok ve kaleci Stekelenburg da Julio Cesar gibi 1. sınıf bir kaleci değil. Hollanda'yı ilginç ve deneysel kılan da Marwijk'in bu 4'lüye güvenerek gücünü savunmadan alan bir Hollanda antitezi yaratıyor olması.
Hollanda'nın takım savunmasını defolu geri 4'lüye rağmen bu denli güçlü kılan Nigel De Jong ve Vam Bommel'in o savunmanın önündeki işlevi. Brezilya'daki Gilberto Silva ve Felipe Melo ile benzer rolü paylaşıyorlar. Takım savunmasına katkıları büyük. Brezilya'nın hiç çıkmayan ikilisinden farklı olarak, Van Bommel takım hücumdayken biraz daha girişken oynayıp, rakip yarısahada gözüküyor. Hollanda savunması sol kenarda oynayan, ve bir bek gibi ileri geri çalışabilen Kuyt ve Mourinho sayesinde Inter'de savunma ve pozisyon oyununu hayli geliştiren Sneijder'den de hatırı sayılır bir destek alıyorlar. Topa sahip olabildikleri zaman savunmada başlarına pek fazla iş açılmıyor. Çeyrek finale gelirken de rakipler Hollanda'yı hep bekledi. Savunmanın önündeki De Jong ve Vam Bommel istedikleri gibi top çevirdiler. Sadece Slovakya dönem dönem topa sahip olup, oyunu Hollanda yarı sahasında oynayabildi ama seçeneklerinin az olması yüzünden Hollanda geri dörtlüsünün sakarlıklarından faydalanabilecek kadar üretken olamadılar. Hollanda da temel planından şaşmadan ve kendini çok yormadan çeyrek finale kadar geldi.
Bert van Marwijk bu kez çok daha fazla bilinmeyi olan bir denklemi çözmek zorunda. Brezilya her ne kadar eskisi kadar şatafatlı olmasa da, Dunga'nın yaratttığı takım kendi içinde her probleme bugüne dek çözüm geliştirebildi. Kaka ve Robinho'nun düşük formları yüzünden rakip yarısahada o bildik dominasyonu kuramıyorlar ama beklerden adıkları destekle bu ikilinin patlayıcılığından faydalanıp Luis Fabiano'nun bitirmesi için gereken kontraları sağlamakta hayli ustalar. Şili'ye atılan 2. gol bu açıdan derslik.
Brezilya'nın bu karakteri yüzünden Hollanda'nın topa sahip olması bu maç özelinde önemini yitiriyor. Üstelik bir de şanssızlıkları var. Brezilya'da Elano yerine Dani Alves oynayacak. Elano olduğunda Brezilya oyuna daha iyi pas yapıp, takımın oyun zekasına büyük katkı yapıyor; ama Dani Alves'in varlığıyla Brezilya daha enerji ve güçlü oluyor. Brezilya'nın ortasahasından kopuk oynayan ve pres yapmayan ileri 4'lüsü, Hollanda maçında Dani Alves'in varlığıyla tek taraflı da olsa pres yapabilme yeteneğine sahip olacak. Turuncu'ların sevmediği ve bu maça kadar karşılaşmadığı bir tarz bu. Dani Alves'in varlığı Hollanda'nın sol bekinde oynayan Van Bronckhorst'a karşı takıma hız ve fizik avantajı da sağlayıyor. Geriden bir Maglev treni gibi gelen Maicon'u da düşünürsek Kuyt'un eskisine oranla çok daha fazla takıma yardımcı olması gerekecek. Hakem şanssızlığı ve duran top gibi tahmin edilemeyecek faktörleri bir kenara koyarsak maçın düğümü için en kilit eşleşmeler bu bölgede ve Brezilya favori. Brezilya'nın sağı, Hollanda'nın soluna göre hem savunmada hem de hücumda çok daha güçlü. Twitter'da da bu yüzden maçın beklenin aksine üst bitebileceğini yazdım.
Marwijk için solda bence durumu dengeleyebilecek tek unsur Eljero Elia. Hollanda savunması Elia ile belki daha incinebilir hala gelir ama en azından Hollanda hücumda rakibine cevap verebilir duruma gelecektir. Tıpkı diğer kanattaki Van der Wiel - Robben vs. Michel Bastos - Robinho ikilisinde olduğu gibi.
Velev ki kanatlarda bir şekilde denge sağlandı. Belirleyici faktör bu kez Kaka olacaktır. Hollanda'nın savunmasıyla Sneijder arasındaki bağlantıyı sağlayan oyuncu Van Bommel. Savunmaya katkı yaptığı için De Jong ile birlikte ikili gibi gözüküyorlar ama Hollanda hücuma kalktığında Van Bommel açıkça De Jong'un önünde oynuyor. Aralarında da hayki mesafe oluyor. Slovakya zaman zaman bu mesafeyi değerlendirmiş ve Vittek'e 2 net pozisyon hazırlamıştı. Brezilya eğer Hollanda hücumda iken presle kapacağı topları Kaka ile buluşturabilirse fark yaratabilir. Gol bulamasalar bile, zaten kontrolsüz girişler yapabilen Van Bommel - De Jong ikilisinden birini attırıp oyunda niceliksel bir avantaj yakalayabilirler. Bu seviyedeki bir maçta eksik oynayıp kazanabilmek çok zor.
Brezilya yarı final için favori. Skor tahminim de 3-1.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder