Ev sahibi olmasına rağmen turnuvanın en mistik takımıydı benim için Avusturya. Evet bazı oyuncularını bireysel olarak biliyordum fakat bunları takım halinde en son 2006 Almanya elemelerinde izleyebilmiştim. Ve o takımın teknik direktörü de şu an görev yapan Josef Hickersberger değildi. Bunun yanı sıra rakip de turnuvanın en potansiyelli takımlarından biri olan ve elemelerdeki İngiltere performansıyla gündeme oturan Hırvatistan olunca daha bir dikkatli izledim maçı.
Hırvatistan Moldova ve Macaristan ile oynadığı hazırlık maçlarının kadrosu ile çıktı sahaya. Kranjcar, Kovac, Modric ve Srna’dan oluşan hayli hücumcu bir ortasaha ve klasik 4-4-2. Avusturya ise Avrupa’da CSKA Moskova’dan başka temsilcisi olmayan 3-5-2 dizilişinin bir türevi olan 3-2-3-2 ile yayıldı sahaya.
Avusturya’nın Stranzl liderliğinde statik oynayan savunması rakibin iki santrforundan Petric’i, geçen sene Kanada’da oynanan FIFA 20 Yaş Altı Dünya şampiyonasında yıldızı parlayan Werder Bremen oyuncusu, Prödl ile; diğeri Olic’i ise belki de yeryüzünün en sakar savunmacılarından Pogatetz ile kontrol ediyordu. Önlerinde ise Aufhauser ve Saumel’den oluşan bir duvar vardı. Kenarlar ise bütünüyle birer oyuncuya teslim edilmişti.
Hırvatlar bu zaafı iyi değerlendirdiler. Sağ ve sol kanatlar atılan ters toplarla sürekli bu bölgeyi forse ettiler. Hatta ikişer kenar oyuncusuyla yetinmeyip, ortasahayı tutan Modric ve Kovac ile de deplase oldular kanatlara.. 4. dakikadaki penaltının arkasında da bu plan vardı. Sol açık mevkiinde topla buluşan 23 milyon avroluk Modric, cezasahasına attığı diagonal bir pasla Olic’i topla buluşturdu ve sonrasında Aufhauser’in hamle hatasından doğan penaltıyı gole çevirdi.
Hırvatlar gole rağmen tempoyu kesmediler. Bu basit planla birçok duran top kazandılar, birçok kez ceza sahasında golle burun buruna geldiler. O anlardan birinde, 35. dakikada Corluka’nın sağ çaprazdan attığı top ile sol çaprazda bomboş kalan Petric estetik gol sevdasına yenik düşmeyip, topu düzeltip net bir gol vuruşu yapsa belki de çok daha farklı bir maç izleyebilirdik. Kırılganlığı her dakika artan Avusturya, alacağı kontrolsüz risklerle evinde tarihi bir skorla mağlup olabilirdi.
Fakat bu dakikadan sonra maç tersine döndü. O dakikaya kadar topa sahip olmakta güçlük çeken ve sadece uzaktan cılız denemelerle gol girişiminde bulunabilen Avusturyalılar, Petric’in kaçırdığı pozisyondan 5 dakika sonra sağ kanattan kaçırdıkları Harnik ile ilk tehlikeyi yarattılar. 42. dakikada ise takımın oyun lideri Ivanschitz’in soldan yaptığı ortayla Standfest’i net bir pozisyona daha soktular.
İkinci devrede Avusturya top hakimiyetini iyice arttırıp maçında başında sıkıntı yaşadığı kanat bindirmelerinde daha dominant olmaya başladı. Özelikle de oyundan düşen Krajncar’ın savunduğu Hırvat sol kanadından Standfest ve Harnik ile yaptığı akınlarla baskıyı iyice arttırdılar. Öyle ki Bilic dayanamayıp Krajncar’ı oyundan aldı ve yerine bir sol kanat savunucusu yoktu.
Fakat Hickersberger’in Vastic ve Ümit Korkmaz hamleleriyle oyunu kendi insiyatifinde tutmaya devam etti Avusturya, hatta daha da fazla domine ettiler oyunu . Zira deneyimli veteran Vastic sadece pas kalitesini arttırmakla kalmadı aynı zamanda Avusturya’nın sahadaki tek hücum organizatörü Ivanschitz’i rahatlatıp arkadaşlarına ikinci bir opsiyon oldu. Ümit Korkmaz da
dinamizmi ve süratiyle sol kanadı çalıştırmaya başladı.
Eğer Avusturyalıların elinde doğru düzgün bir santrfor olsa maç 1-0 bitmeyebilir, uzaktan şutlar ve Kienast’ın direği yalayan kafasından çok daha fazlasını üretebilirlerdi. Hırvatlar böyle oynarlarsa Almanlar karşısında bu kadar şanslı olmazlar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder