30 Kasım 2009 Pazartesi
Everton 0 - 2 Liverpool
İngiltere'de futbolun lig statüsünde oynanmaya başladığı tarih 1888. Liverpool şehri o günden beri, Everton ve Liverpool kulüpleri sayesinde aralıksız olarak bu ligde temsil ediliyorlar. İngiltere'de bunu başaran başka bir şehir yok. Liverpool şehri demek futbol demek, şampiyonluk demek, başarı demek. Oysa iki temsilcisinin son 10 lig maçında çıkan galibiyet sayısı sadece 2. 6 maçtır da kazanamıyorlar. David Moyes'in 7,5 yıllık organizasyonunun son 5 yılında harika işler çıkaran Everton, bu sezon sakatlar mangası. Tüm düzen allak bullak olmuş durumda. Skorbord bu sene Everton'un rakipleri için 5 ve 6 yazdı. Son olarak da kifayetsiz Hull'dan 30 dakikada 3 gol yediler. Küme düşme korkusunu iliklerinde hissediyorlar.
Liverpool'un şampiyonluk iddiası yok. Son yıllarda iddialı oldukları tek yer olan Şampiyonlar Ligi'nden de elenmiş. Seneye de katılamama tahlikesiyle karşı karşıyalar. Takım Gerrard ve Torres'in sırtında kör topal gidiyor. Torres'in arkasında bekleyen adam PSG'nin rezerv takımından gelen David N'Gog ! Küme düşme hattına sürüklenen Everton'un aynı bölgedeki rotasyonu ise Saha, Yakubu, Jo.
Bu gidişata bir derbi mağlubiyeti iyice tüy dikerdi. İki takım için de. Haliyle temposuz, sıkıcı, ve dengesiz bir derbiye hazırlamıştım kendimi. Ortasahasında Heitinga oynayan Everton'un domine ettiği ve Mascherano'nun 25 metreden attığı kontrpiye golle başlayan maça şaşırmadım. Rafael Benitez de zaten önceliği 7 deplasman maçında 10 gol atabilen takımın hücuma çare bulmak yerine, 12 gol yiyen savunmayı iyileştirmeye vermiş. Garibim Ryan Babel tribünde. Özer Hurmacı ile grup terapisine katılması daha iyi olur bu saatten sonra. Pienaar'a karşı sol kanada iki bek Insua ve Fabio Aurelio ile önlem alınmış. Fellaini ve Cahill karşısında da ortada Mascherano ve Lucas Leiva ile oluşturulan sert bir set konmuş. Hücum etmek Gerrard ile sağ kanattaki Glen Johnson - Kuyt ikilisine emanet edilmiş.
İşe yaradı bu düzen. Oyunu belki Everton yönlendirdi, ve şanslar da buldu ama Reina karşı koydu o ataklara. Cahill ve Fellaini'nin altıpastan peşpeşe iki topunu aldığı pozisyon maçın dönüm noktası. Sonrasında da Kuyt'un kontra golü geldi. Everton evinde uzun bir aradan sonra kaybederken, Liverpool bu sezon ilk kez bir deplasmanı gol yemeden evine döndü. Kriz şehrin bir bölümünde şimdilik duruldu. Haftaya da Blackburn'ü ezip düze çıkmaya başlarlar ama uzun vadede bana göre kaybediyorlar.
Şu maçta işlerin gittiği bir anda Benitez'in kenardan oyuna sürebileceği tek forvetin El Zhar olması açıklanamaz. Bu kadro çöküşünün bedelini Şampiyonlar Ligi'nden UEFA Avrupa Ligi'ne düşerek ödediler. Ligde lider Chelsea ile fark 14 puan ! Hızla level iniyorlar. Daha da üzücü olan futbol ve felsefenin de sonuçlarla paralel evrilmesi. Bir zamanlar şampiyon kelimesinin doğal çağrışımı olan Liverpool'un artık yavaş yavaş o karakterini unutmuş.
Bir hikayeyle perçinleyelim. Michael Owen sezon başında Manchester United'a transfer olduğunda rivayet olunan bir hikayedir. Doğru olmasa bile içerdiği mesja mühimdir. Ryan Giggs ilk gününde Owen'ın oryantasyonundan sorumlu. Birlikte antrenman tesislerini gezmekteler ve Owen yeni arkadaşlarıyla tanışmaktadır. Sıra Danny Welbeck'e gelmiştir ve Giggs Welbeck'i takdim ederken gülümseyerek şöyle der;
"18 yaşında ve bir şampiyon."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder