Twente 0 - 1 Fenerbahçe
Nietzsche'yi boşverin. İnsanoğlu umutsuz ve hayalsiz yaşayamaz. Hele takım tutmak gibi bir yükün altına girdiyseniz bu imkansız. Benim sezon başında Fenerbahçe'ye dair umutlarım ve hayalletim öyle çok büyük değildi. Ne yaptığını bilen, karakter sahibi bir takım istiyordum. Bunun sonu benim için mutluluktur. Fenerbahçe'nin kalitesi ve çapıyla birleştiğinde de başarıdır.
Daum bu görevi başarmak için daha önce denenmiş ve başarıya ulaşmış bir tercih. Velakin yöntemleri, seçimleri, tavırları rahatsız edebilir. Daha önceden içine girdiğiniz bu rutin, hepsini birden çok daha spontane ve sevimsiz bir şekilde sergileyen Aziz Yıldırım ile birleşince keyfinizi kaçırtır. Fenerbahçe hakkında eskisi kadar sık yazmadığım için sitem edenlere cevabım budur. Maçlar benzersiz ama sezonun toplamında bir daha aynı bulmacanın içinde debelenmekten sıtkım sıyrılıyor bazen. Yazasım gelmiyor. Kazanmak ya da kaybetmek esas mesele değil.
Şu maçı yazmamın sebebi ise başka bir görüntüyü vermesi, şüphelerimi silmesi. Biraz baştan alalım.
Birincisi, teknik direktörünüz Daum ise sürprizlere açık olacaksınız. Oyuncuları dönüştürmeyi, çok seviyor. Tekniği ve atletik yetenekleri vasat olan libero Ümit Özat'tan ortasaha oyuncusu ve sol bek yaratbiliyor. Çıtkırıldım, sağ açık ve forvet arkası Aurelio'yu güçlü ve kollektif bir defansif ortasaha oyuncusuna çevirip milli takımın birinci opsiyonu haline getirebiliyor. Forvet Tuncay'ı sol açık yapabiliyor. Örnek çok.
İkincisi, çaptan düşenleri tekrar vitrine çıkarabiliyor. Çapsızlara takıma katkı sağlayacak bir rol biçip, verim verecek bir hale getirebiliyor. Marcio Nobre, Tomas, Petkov, Mehmet Yozgatlı, Yusuf Şimşek, Serhat Akın gibi.
Kısacası elindeki kaynağı türetebilen bir hoca Daum. Bu sezon, benim nazarımda buna en uygun oyuncularla çalışacak olması en büyük umudumdu. Mehmet Topuz, Özer Hurmacı, Bekir İrtegün, Andre Santos takımın yenileri. Dönüşüm için biçilmiş kaftan hepsi. Birden fazla mevkide oynayabilecek özellikleri var. Vederson, Deivid ve Deniz Barış bu işi zaten daha önceden başarmışlar. Guiza, Emre ve Kazım tekrar vitrine çıkabilecek ve fark yaratabilecek oyuncular. Önder, Selçuk ve Uğur ise bana kalsa bu takımda dakika tutmayacağım ama işleyen bir sistemin içinde zaman zaman katkı alınabilecek adamlar.
Velakin evdeki hesap çarşıya uymadı. Hiçbirini beceremedi Daum. Şu ana dek oynanan 20 küsür maç içinde deplasmandaki Steaua Bükreş, içerideki Galatasaray ve Gençlerbirliği maçları dışında hafızamda kalan ve gönlümü okşayan bir maç yok. Daum'un tek yapabildiği mevcut bir formasyon ve anlayışı, artan teknik ve fizik kalite ile işler hale getirmesi. Josico - Maldonado - Selçuk'tan; Cristian - Emre - Mehmet Topuz'a terfi eden bir ortasaha ve bu sayede verimi artan Alex buna en güzel örnektir.
Daum böylece 8'de 8 yaptı. 24 puan aldı. Sonra ? 6 maçta 7 puan ile tepetaklak olundu. Sebep ? Daha önce geçtiği derslerden çakması, eskisi kadar türetememesi. Bazı oyunculara zaten benim ya da taraftarın güvendiği kadar inanmıyor. İmkanların azalıp, mevcutların formunun düşmesi, Daum'un temelsiz denemeleri, yönetimin 'oyuncular niye bu kadar agresif, biz de anlayamıyoruz' gibi sezon başında deklare edilen öpücük ideolojisini tarumar eden açıklamaları. Hepsi Kasımpaşa faciasını tetikleyen unsurlar.
Ve Fenerbahçe'nin şu 6 maçlık periyodunda takımın omurgası hep eksikti. Alex, Emre, Bilica üçlüsünden bir ya da birkaçı eksikliği takımı stop ettirdi. Zaten iki forvetten bir Bobo çıkmıyor. Cristian'ın sağ iç, Mehmet Topuz'un sol iç, Selçuk'un önlibero oynadığı bir ortasaha; ve Önder kifayetsizinin sol stoper oynadığı, Gökhan Gönül'ün bu sayede iyice bozulduğu bir savunmayla dağılmak normal.
Şu facia periyodunun UEFA Avrupa Ligi'nde grup liderinin belirleneceği, önemli bir deplasmanda galibiyetle kapamak ise çok güzel.
İlk ve son 20 dakika dışında çok da matah bir oyun yoktu aslında. Hatta kalan bölümde kötü bir oyun vardı. Fenerbahçe ilk maçta bundan çok daha etkili oynadığı halde kalecisinin basiretsizliğiyle maçı vermişti. Bu maçta şans yanındaydı. Volkan'ın yine bir Avrupa kupası maçına daha limon sıktığı gecede neyse ki direkler ve ofsayt vardı. Roberto Carlos'un da kademe yapası tuttu. Ama Selçuk ve Guiza hariç bütün bir takım vasat ya da üstü görüntü verdi. Rakibe verilenlerin yanı sıra kaçan pozisyonlardan da bahsedebiliniyor. Cristian'ı ayrı bir yere koyuyorum. O bölgede Fenerbahçe formasıyla izlediğim en büyük oyuncu bu adam. Bundan şüphem yok artık.
Hülasa; Beşiktaş ve Mustafa Denizli için neler söyleniyorsa, o felaket başlangıçtan bu ikili neler öğrendiyse Fenerbahçe ve Daum için de aynıları geçerli. Mücbir sebepler dışında Volkan - Bilica - Lugano - Emre - Cristian ve Alex'ten oluşan omurga bozulmamalı. Mecbur kalındığında doğru seçimler yapılmalı. Ara transfer döneminde de bu omurga zenginleştirilmeli. Kaleci, stoper ve Emre'nin alternatifleri yok. Üstelik ceza almaya ve sakatlanmaya da çok meyilliler. Şahsen ilk hedefim bu mevkiler ve olmayan santrfor olurdu. Peşinden Gökhan'ı zaman zaman dinlendirebilecek bir sağ bek.
Başka türlü faktörler belirmezse, şu yapı içinde sonuçlar kendiliğinden gelecektir zaten.
Ayrıca Twente güzel takım, Stoch iyi oyuncu.
16 Yorum:
Resimdeki ikili Fenerbahçe'nin sadece defanını değil , tüm oyun şablonunu etkiliyor..Bu maçtan çıkardığım en önemli sonuç bu..Forveti olmadan Avrupa Ligi'ni lider bitirmek önemli bir şey olsa gerek..
İki takımda açık oynayınca bol pozisyonlu bir maç izledik. Şansı olan kazanacaktı ve biz şanslıydık.
Öte yandan Cristian'ın verilmeyen %100'lük penaltısı da kafamda çizgi hakemleri konusunda soru işaretleri yaratmadı değil. Tekrarını sadece 1 kere izlediğimiz halde bariz penaltı olduğu çok açık fakat hakemler büyük bir soğukkanlılıkla pozisyonu öldürdüler.
Kotu oynayarak kazandik. Selcuk-Cristian orta sahasi gercekten cok kisir, hicbir hucum etkinlikleri yok. Alex'in faydasini da eritiyorlar. Vederson-Mehmet-Cristian-Ozer neden oynanmiyor anlamiyorum. Ozer'e guvenmiyorsa Deivid oynasin. Guiza'nin 11 basladigi, Selcuk ve Cristian'in ortada birlikte oynadigi bir maci kazanmak guzel ama her zaman sans yanimizda olmaz.
guiza gönderilsin semih stoper oynasin lugano forvete gelsin (bu lugano ceza sahasindan nekadar uzak olursa okadar iyi) mümkünse volkan da top toplasin
Kısa ve net:
Pana - Gs maçı gibiydi.
O yüzden ben hala temkinliyim.
Bu maçın bence 2 yıldızı vardı birisi Bilica diğeri Lugano 2 stoper garip ama gerçek.
Yarın bizde koyalım şu yunanlara bizim de keyfimiz yerine gelsin :))
Avrupa kupalarinda ülke olarak rakibimiz olan hollandadan böyle bir galibiyetle dönmek ayri bir güzel oldu..iki takim da açık oynayınca karşilikli bol ataklarla geçti tabi carlos'un topu çizgiden çıkarmasi maçin dönum noktasi..hakemlere de ayrica değinmeden edemeyeceğim..elini cebinden hiç çıkarmadi nerdeyse saçma sapan sari kartlar verdi vedersonun çıkmayan topu sonrasinda yaptiği orta sebebiyle alexin tartişilabilecek el pozisyonu için..çok kalitesizdi hakemler..abi hele ekstra kale hakemleri daha da berbatti abi maça müdahil olmayacaksan penaltiyi vermeyeceksen yoldan herhangi birini çevir koy orda dursun yani..
http://cineshoot.blogspot.com/2009/12/fener-avrupada-iyi.html
Ben de karaladım bir şeyler.
Beşiktaşlı olsam da takımlarımız dışarıda kazandı mı seviniyorum ben...
Abi sadece şunu söyleyeyim, Beşiktaş maçından sonra yazdığın şey aklıma geldi Baroni'yi izlerken. Bu mevkide Fenerbahçe tarihinin gördüğü en iyi oyuncu olma konusunda hızla ilerliyor. Bir büyük maçta daha kusursuz oynadı.
Karamsarlığa gerek yok.Bence hafife alınmayacak kadar önemli bir galibiyet.Özellikle de rakibin kalitesini düşününce.Zaman zaman pozisyon verdiysek de pozisyon üretmeyi de bildik. Kadrodaki isimler hemen hemen aynı olmasına rağmen hücumda da takım savunmasında da Kasımpaşa maçına nazaran çok daha istekli ve dikkatliydik.Mühim olan da bu. Darısı üst turlara.
maçın yıldızı baroniydi defansta da ilerde de iyi işler yaptı. carlos da iyiydi. baroni bi pozisyonda kaydı şutu engelledi o engellememiş olsa volkan tutamasa carlos yine arkadaydı baktı kaleci tutmuyo o çıkarıyo topları. gökhan gönül formsuz önüne deivid'i koysun topuz'un yanıltıcı koşuları var ama tam anlamıyla yardım etmiyo adama. bilica oynayınca farklı oluyo önder'le selçuk defolsun gitsin. onlar yerine genç 2 adam oynasa ne kaybeder takım acaba merak ediyorum? en azından genç der sabır gösteririz bunlara niye sabrediyoruz?
abdülkadir oynasın razıyız selçuk oynamasın nolur.. furkan a da razıyız mümkünse guiza da oynamasın..
corinthians neden santos için değil de baroni için ağladı anlıyorum şimdi... biz santos dedik ama piyangodan baroni çıktı... ercan saatçi hiçbir şey bilmiyorsun da maçın 3 adamından birine baroni yazmayı da mı bilmiyorsun... inanılmaz oynadı adam, nasıl çıkıp biri yazmaz bunu delireceğim ya...
1 milyon euro edip etmeyeceği tartışma konusu iken, 3 milyon euro alıp, 82. dakikada oyundan çıkmasına tepki gösteren ve iki bacağıyla bir topu doğrultamayan bir forvet ile gerçekten büyük iş başardı fenerbahçe...
insan hayalsiz ve umutsuz yaşayamaz da alper valla billa selçuksuz yaşar!
Alper de yazıyı yazarken Baroni'yi yeni transferler, adapte olacaklar, performansı yükselecekler gibi tanımlardan uzak tutup 1907den beri önlibero oynuyor kabul etmiş ki, Baroninin performansının & özverisinin hakkının teslimi bu. Aurello'yu badem gözlü ilan ettiğimiz sezonun ardından bu adamın adının dahi anılmadığı bir 20 maç izledik.
Bilica'nın bir iki maçlık performansını izleyince bu adam bozmazsa gol görmez bu kale diyordum. Yanlış motivasyon ve tecrübesiliğin kurbanı 3 maç ceza aldı. Defanstaki görevi Lugano'dan çok daha kritik, Bilica'nın devamlılığın ciddi şekilde disiplin altında tutulması lazım.
Guiza'nın varlığı takıma sadece bir eksik oyuncu ile oynamaktan çok daha büyük zarar verdi. Anelka'yı havuza mahkum ederken formda Semih, Pvh, Nobre gibi seçeneklerle çıkıyorduk sahaya. Elimizde bu üçlüden geriye formsuz bi Semih kaldı. O formsuzluğun dolaylı sebebi yine Guiza.
Skor üretemeyen takıma da yeni oyuncu adapte etmek, rotasyon sağlamak imkansız. Deivid de kötü dönem geçirdi, potansiyelini gösteremedi. Gün gibi aşikar, oyunda gördüğümüz performans Guizanın bizzat potansiyeli.
Devre arasına transfer ve tadilat umutlarıyla girmek bizim geleneğimiz. Nobre transferinden beri de devre arası takıma bir çivi bile çakmamak yönetimin geleneği.
Takımın bir 6s maçı ile zıvanadan çıkmasının sebebi Aykut'un yetersizliği mi, yoksa Aykut'u göreve getirip her ota karışan yönetici tipi geleneğini sürdüren değerli yöneticlerimiz mi...
Parayı veren düdüğü çalar anladık da öttüremiyorsun birader, ötmeyince de düdüğe kızmak anlamsız. Bırak çalan çalsın, ezgiyi beğenmezsen değiştirirsin çalanı.
İş bilenin, düdük çalanın. Illa çalarım birader ben diyosan da düdük kırılır, dibi ağzında kalır emzik gibi.
@varol döken
Ben yazdıydım baroni iyi diye :))
en etkili oyuncuları zaten stoch idi.zamanında bu stoch chelsea'ye mi ne gitmiş,sonra buraya gelmiş işte.ayrıca twente'nin taraftarıda iyi,baskıyı iyi kuruyorlar.adamlar hiç geri çekilmedi. Guiza,zaten ayrı bir tripte sormayın.saygısızlık yapıyor.Türk yapsaydı böyle yollanmıştı kesin.yabancılara farklı davranılıyor.Oyunu beğenmedim,ama mücadeleyi beğendim.baroni ve bilica göze batan futbolcular.bilica,defansı toparladı diyebilirim.
sallanyuvarlan.blogspot.com
saygılar
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa