5 Şubat 2010 Cuma

Fenerbahçe 3 - 0 Bursaspor



Türkiye Kupası'nın bu formatıyla tek cazibesi Fenerbahçe'nin 26 senedir kazanamıyor oluşu. Başka bir heyecanı ve özelliği yok. En azından benim için. Biraz bundan, biraz da Fenerbahçe'nin Denizli ve Sivas maçlarında oynadığı oyun ve sergilediği karakterin daha organize ve sert bir takım karşısında nasıl şekilleneceğini görmek açısından izlenilir bir maçtı. Fenerbahçe açısından beklediğim gibi de başlamadı maç.

Fenerbahçe bu ligin en kaliteli kanat beki rotasyonuna sahip takımı. Avrupa için dahi üst düzey kaliteye ve tempoya sahip iki kanat beki var. Bu kaliteyi sahada fark yaratacak bir oyun kurgusu ve açık uyumuyla birleştirebildiği zaman, takımın neler başarabileceğini 2007-08 sezonunda görmüştük. Gökhan Gönül ve Andre Santos'un önlerinde oynayan tamamlayıcılarıyla yaşadığı sorun ve oyuna bir türlü giremeyişleri, takımın pas alışverişinde önemli bir işleve sahip olan Alex ve Özer'in pasifize oluşu ve Bursaspor'un Bekir Ozan, Kirita ve Ergic gibi hem rakibini bozan hem de topu bu seviye için iyi kullanan ortasahası Fenerbahçe'nin elini kolunu bağladı. Bursaspor ise deplasmanda, büyük bir takıma karşı maçın başında oynayabileceği en iyi 10 dakikayı oynadı. 6. dakikada Sercan'ın hazırladığı pozisyonda Ozan İpek adımını düzgün alabilse bu etkinliği gole de çevirebilirlerdi. Başaramadılar.

Fenerbahçe ortasahası bu dakikadan itibaren rakibinin presine ve temposuna karşılık vermeye başladı. Denizli ve Sivas maçında taraftarını mutlu eden karakterini yakaladı. Semih ortasahasına duvar olarak, Fenerbahçe'nin oyunun merkezini rakip yarısahaya taşımasını sağladı. 17. dakikada da ilk ciddi pozisyon gelişti. Semih'in indirdiği topa, Alex plaseyi kötü yaptı. 21'de Andre Santos, sezon başında Sivas maçında yaptığı slalomun benzerini yaparak, kaleci Ivankov ile karşı karşıya kaldı ama son vuruşu yapamadı. 22'de ise Alex'in kullandığı serbest vuruşta direkten dönen topu iyi takip ederek golünü attı. Sol beke geçtiği Sheriff maçından bu yana yükselen formunun ödülünü de almış oldu.

Bursaspor gibi bir rakibe karşı, iki ayaklı bir kupa maçında hele de zemin bu kadar bozuksa tempoyu kesip 1-0'da pusuya yatmak makul bir stratejidir. Kaldı ki, Daum bunu bu sezon lig maçlarında dahi yapmaktan çekinmiyordu. Belki savunma arkasına koşu yapmaktan başka numarası olmayan Güiza'nın yokluğu, belki de takım ritmini bulmuş olmasından ötürü Fenerbahçe bu kez pusuya yatmadı. Tam aksine temposunu ve presini arttırmaya, rakibini dövmeye devam etti. 25'te yine Alex'in kullandığı bir duran topta Lugano skoru 2-0'a getirdi. İngiliz buna "a quickfire double" diyor. Üstüste yedikleri 2 gole rağmen Bursaspor'un krizden çıkabilecek fırsatı buldu. 27. dakikada Sercan çok iyi taşıyıp, çok çabuk önüne çektiği topa aynı çabuklukta vuruş yapabilseydi oyuna yeniden dönebilirlerdi. Ama bu bir yana, Sercan sakatlanarak oyunu terketmek zorunda kaldı. Bursaspor sadece en etkili hücum silahını kaybetmekle kalmadı, Fenerbahçe de savunmasını daha ileride kurma fırsatını elde edip daha kompakt bir yapıya bürünme şansına sahip oldu. Solda Uğur pek katkı yapmasa da, sağ kenarda Özer'in etkisi hissedilmeye başladı. 40. dakikada gelen 3. golde yaptığı katkı muazzam. Sezon ilerledikçe Özer'in bu takımdaki dakikalarının ve rolünün artacağı, hatta bu takımın kilit oyuncularından biri olacağı aşikar.

İkinci devre ise 3-0'ın etkisiyle maç uzun süre düşük bir tempoda seyretti. Daum'un oyuncu değişiklikleri de skoru korumaya yönelikti. Bursaspor'un yüklendiği dakikalarda Iglesias ile attığı nizami gol geçerli sayılsaydı, kuşkusuz maçın seyri değişebilirdi. Benzer yorum Mustafa Keçeli'nin ikinci sarıdan atılmadığı pozisyon için de yapılabilir elbette; ama bu düdükler doğru çalınmadı. Maç da son 10 dakikadaki panik ataklar dışında aynı rölanti seyrinde ilerledi. Bu sürede hoşuma gitmeyen tek detay Gökhan Ünal'ın Güiza'ya çalan Bezgin Bekir haliydi. Yakaladığı 3 pozisyonda çok daha kararlı olabilir, golle tanışıp stresini atabilir ve takımını da havaya sokabilirdi. Velakin başaramadı.

Yine de ilk yarıda şiir gibi top oynayan, üstüste 4 maçtır aynı yüksek standardı sahaya yansıtan bir Fenerbahçe izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Zico döneminden beri hasret olunan bir tablodur bu.

Fenerbahçe yönetimi biraz daha proaktif davranıp 3 oyuncuyla yollarını ayırdığı ara transfer döneminde, iş bittikten sonra "istediğimizi alırız" diye caka satmak yerine doğru takviyeleri yapsaydı şayet; sezon sonuna dair daha emin konuşmak mümkün olabilirdi. Şimdi ise 2007 - 08'de üç kulvarda da devam eden, çekirdek kadrosu çok iyi olan; ama dar rotasyona sahip takımın yaşadığı sezon sonu gerçeği geliyor gözümün önüne.

Oysa Kazım'ın ipi kesileceği belliydi. Deivid ve Ali Bilgin çoktan oyunun dışına itilmişler. Gökhan'ın önünde oynayabilecek yegane safkan sağ kanat oyuncusu Mehmet Topuz var. O da maliyet - beklenti kıstasının uzağında. Roberto Carlos'un ayrılışı ve Uğur'un bugünkü sakatlığından sonra sol kanat rotasyonu da 2 oyuncuya düştü. Bir tek joker kabilinden Özer Hurmacı var. Gökhan Ünal transferiyle birlikte 3'e çıkan forvet rotasyonu, İstanbul ağırlıklı fikstür de düşünüldüğünde, Daum 4-2-3-1 dizilişinden vazgeçip baklavalı bir 4-4-2'ye dönebilir. Zira Fenerbahçe bu şablon için gereken kanat beki, ortasaha ve forvet rotasyonuna sahip. En uygunu da açıkçası bu gibi gözüküyor.

Uğur Boral'a büyük geçmiş olsun.

Etiketler: ,

8 Yorum:

Blogger sukullaci dedi ki...

bence rotasyon açısından da yeterliyiz. solda uğurun sakatlanması kötü oldu tabi ama özeri(wederson da yedek) oraya yazabiliriz. sağda deivid-topuz ikiliside bence yeterli olur çünkü daum un yedekleri ne kadar hazır tuttuğunu geçen hafta görmüş olduk bence deivid de şuan gayet formdadır. takımda her mevkide 2 oyuncu bide olmasada olur ali bilgin var şuan. başka bi ciddi sakatlık olmadığı sürece bu sezonu rahat geçiririz bence. çünkü özer ve topuzun bi çok bölgede oynuyabiliyo olması santos un sol un her yerinde oynaması dar gibi gözüken kadroyu genişletiyo.

5 Şubat 2010 02:03  
Blogger Tuğberk dedi ki...

Fenerbahçe Özer ve Mehmet'i almasının meyvelerini toplamaya başladı..Sadece bu iki oyuncu bile rotasyonu mükemmel zenginleştiriyor..Özellikle Özer'in orta sahanın her alanında rahatlıkla oynayabiliyor olması takıma müthiş bir dinamizm ve yaratıcılık getiriyor..

Dün Gökhan - Özer uyumu harikaydı..Özer'in üstün futbol zekası sayesinde hem Özer hem de Gökhan sağ kanattan önemli pozisyonlara giriyor..Ayrıca Özer'in asla bölgesinde kilit kalmayan , sürekli bölge değiştiren oyununu düşününce takımı mükemmel etkiliyor bu..

Uğur'un sakatlanması çok kötü oldu elbette ancak orayı bir şekilde idare eder yine Daum..Gün gelir Deniz yine sol bekte oynar bir sakatlık ceza oldu mu..Ön de Özer oynar yine..

Takım öne doğru oynamaya başladı artık..Emre - Cristian - Özer - Gökhan - Santos - Alex bazen de Mehmet..Topu aldığı an direk öne oynamayı düşünen oyuncuların ilk 11'de fazla olması Fenerbahçe'yi geçen seneki uyutan futboldan sürekli ileriye oynayan futbola çevirdi..

Geçen sene takımda öne oynayan Gökhan ve Alex vardı sadece..Emre bu kadar fit değildi..Aradaki fark çok açık..

Özer'i izlemek büyük keyif..

5 Şubat 2010 08:51  
Blogger Nerazzurri dedi ki...

sukullaci ye katılıyorum. Mehmet Topuz'u denediğimiz kadar Deivid'e de şans vermeliyiz bence. Malum bir zamanlar Gökhan Gönül-Deivid ikilisi hayran bırakmıştı kendilerine. Ayrıca keşke iyi bir sağbekimiz daha olsa ve Gökhan Gönül'ü bir de sağ açıkta oynatabilsek.

5 Şubat 2010 09:08  
Blogger varol döken dedi ki...

böyle oynayın canımızı verelim tezahüratı geldiğinde dakika 40ı gösteriyordu tribünde...

fenerbahçe böyle oynarsa biz canımızı vermeden rakipleri verecektir ilk yarıda...

inanılmaz bir ilk yarı izledim, ne ufak rakının etkisi kaldı ne soğuk havanın...

fenerbahçe'yi en çok orta sahayı geçince seviyoruz...

borges'in geçenlerde daum neden sevilmiyor sorusuna cevaptır bu aslında... bu futbolu oynatırsa ki zaten bunun başlangcı daum'dur demiştim, herkes sever daum'u...

uğur boral'a ne kadar üzüldüğümü beni yakından tanıyanlar bilir, tam olacaktı bu çocuk tam cevap verecekti, gerçekten içim kırıldı...

ama ben de bu kadronun yeterli olduğunu düşünüyorum, sadece sağ bek yedeği dışında...

güzel günler göreceğiz alper... güneşli günler...

5 Şubat 2010 12:01  
Blogger kaktus dedi ki...

ya arkadaş bu kaçıncı direkten dönen toptur..

5 Şubat 2010 14:42  
Blogger Erdem dedi ki...

fbahce adına ugur boral'ın eksikliği kadronun daralması bakımından önem taşıyor. ama onun haricinde?

eğer kazım ve r.carlos değişiklikleri yaşanmasa, u.boral sezonu ilk yarı bitirdiği yerde, yani klübüde bitirecekti muhtemelen. her ne kadar formayı söktü aldı dese de bazı yorumcular; sökmedi, daum'dan formayı sökmek öyle kolay iş değil :) şartlar öyle gerektirmişti ki u. boral'ın sakatlığı geldi cihana. sivas macındaki oyununu (ya da hala beklenen sevilla!) istikrarlı bir biçimde sürdürebilir miydi orası da tartışılır.

tüm bu mevcut durumda deivid kadroya derhal monte edilmeli. sol olur, sağ olur. sürekli ilk onbir olmasa bile denenmeli. sol kanatta belki santos ve deivid çok yumusak ve teknik bi ikili olabilirler ama bunun savunmaya eksileri neler olabilir tartışılır.

bu arada g.gönülden sağ açık yaratmak isteyen arkadaşa hiç katılmıyorum, hiç mümkün değil bu hele ki belden yukarı orta yapamayan (yaptığı zaman da vederson ortası dediğimiz arka direğe kimsenin ulaşamayacağı yükseklikte top atan) biri olarak.

5 Şubat 2010 15:26  
Blogger admin dedi ki...

Gökhan Gönül Gençlerbirliği'nde o 18 golü nasıl atmış merak ediyorum. Hücuma çıktığında eli ayağına dolanan, ne yapacağını şaşıran bir futbolcu. Ayrıca ikili mücadelelerde ayakta kaldığını pek görmedim. Adaşımdır, efendidir, kültürlüdür ancak kusura bakmasın; hücumunu biraz daha geliştirsin. Fanteziye gerek yok, böyle iyi.

5 Şubat 2010 20:25  
Blogger o diil de dedi ki...

"Kupaları anlamlandıran Fenerbahçe'dir" aldıklarıyla veya alamadıklarıyla...

Gökhan Ünal transferiyle ilgili en güzel sözleri Bilgin Gökberk söyledi. Adam oyuna girdi o kadar taraftarın önünde güzel bir ortamda, kontra atakta ayagına top geliyo ne bi heyecan var ne bi umut.. Ama yine de derinlik açısından kesinlikle iyi oldu gelmesi.

6 Şubat 2010 18:20  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa