22 Ocak 2010 Cuma

Jô ve Galatasaray


Futbolun maçtan sonra en ilgi çekici yönü transfer. Maç için nasıl her kafadan bambaşka yaklaşımlar ve yorumlar çıkabiliyorsa, transfer için de aynı durum geçerli. Transferin ne kadar başarılı olduğuna kimi mali dengeler üzerinden karar veriyor, kimi salt futbol üzerinden ahkam kesiyor. Para konuşanların bir kısmı kulübe kaça patladığına bakıyor, bir kısmı oyuncunun imaj haklarının ve futbol yeteneğinin paraya ne kadar tahvil edilebileceğine. Parayla işi olmayıp futbola bakanların öncelikleri kariyer ya da yetenek diye ayrılabiliyor. Kısacası transfer başarısının cevabı nereden baktığınıza göre değişiyor. Değişmeyen bir gerçek varsa o da yapılan transferden beklentinin asla bitmeyeceği. Türkiye'de en çok iz bırakan iki yabancı için dahi böyle oldu. Hagi keşke daha genç gelseydi, Alex biraz daha hızlı ve tempolu olsaydı...

İngiltere Premier Ligi'nde 22 milyon € para sayılacak saf yeteneğe sahip, Brezilya Milli Takımı kariyerli, henüz 22 yaşında ve kariyerinde çıkış arayan Jo için beklentiler şüphesiz daha da yükselecektir. Üstelik bu ligde 20 gol atan ve Galatasaray'ın oyun formatı içinde en kilit oyunculardan Milan Baros'u ikame edecek. Bu beklentileri satınalma opsiyonlu kiralık kontrat imzalayarak düşürmek Galatasaray'ın yaptığı akılcı hamlelerden biri. Türkiye'de sergileyebileceği olası bir kötü performanstan doğabilecek mali riskleri minimuma indirmek de cabası. Nonda ve Kewell transferleriyle girilen bu yol Galatasaray'ın içinde bulunduğu mali şartlar da düşünüldüğünde gayet mantıklı.

Bizim ligde, hele ki forvet arkası oyuncuyla oynamayı adet edinmiş 3 büyüklerde daha ziyade fiziğini iyi kullanan, mücadeleci, boylu, ortasahasına duvar olabilen ve cezasahasına hakim santrforlar iş yapıyor. Ariza Makukula bu ekolün en taze ve başarılı örneği. Jo, boyuna rağmen bu özellikleri olan bir oyuncu değil. EPL'de tutunamayışının, 36 maçta sadece 6 gol atabilmesinin arkasındaki sebeplerden biri o fizik kaliteden yoksun oluşuydu. Hareketli, top taşıyabilen, fuleli, teknik ama boyuna oranla çıtkırıldım bir yapısı var Jo'nun. Fenerbahçe'ye transfer olsa bu eksikleri problem yaratırdı, verimi düşerdi. Fakat Galatasaray'ın merkezden ziyade oyunu kenarlara taşımak isteyen ve ofansif yetenekleri yüksek kanat oyuncularına yaratılacak boş alan üzerinden işleyen oyun formatında daha rahat edecektir. Yukarıda bahsi geçen özellikleri daha ön plana çıkabilir. Hareketli yapısıyla ortasahanın işini de kolaylaştırabilir. Hem kendisi hem Galatasaray kazanabilir. Milan Baros buna en güzel örnek. Çek forvet Galatasaray öncesi kariyerinde oynadığı 219 maçta 58 golü atıp, maç başına 0,26'lık bir ortalama yakalarken; Galatasaray'da 41 maçta attığı 25 golle maç başına 0,61 gol ortalaması tutturdu.

Jo'nun rakamları da benzer. Rusya kariyeri bir tarafa bırakıldığında Brezilya ve İngiltere liglerinde çıktığı 116 maçta sadece 19 gol atabilmiş. 5 maçta 1 gol dahi atamamış. Rusya'da ise 53 maçta attığı 30 gol ile maç başına 0,57'lik gol ortalaması var. Baros'un bu çıkışında Galatasaray'ın Arda başta olmak üzere kanat oyuncularının yaptığı katkının etkinin benzerini Jo için CSKA Moskova'da Zhirkov, Daniel Carvalho ve Krasic yaratmıştı. Bu açıdan bakıldığında Galatasaray adına doğru bir transferdir Jo.

Fakat işin bir de Avrupa Ligi ve öncelik boyutu var. Jo, Avrupa Ligi'nde oynayamacak. Vizyonunu her zaman Edirne'nin ötesine taşıdığını deklare eden bir kulüp için eksi puandır ve eleştirilecektir de. Öncelik meselesinde Galatasaray'ın en büyük sorunu savunma ve ortasaha rotasyonundaydı. Savunma için Lucas Neill alındı ama ortasahada nitelikli oyuncu eksikliği hala duruyor. Mehmet Topal, Barış Özbek, Mustafa Sarp 4-3-3'te iç oynayacak adamlar değiller. Tek tabanca Ayhan ile idare ediliyor. Bunun ceremesi ilk yarı boyunca da çekildi. Dolayısıyla Milan Baros'un uzun sürecek sakatlığında Avrupa Ligi'nde oynayabilecek bir santrfor düşünülmüyorken, elde de Türkiye Ligi'nde iş yapan Nonda varken ben yabancı tercihimi santrfordan yana kullanmazdım. Jo yerine yerli bir alternatifi düşünürdüm. Yabancı hakkımı da kat eden, oyun kurabilen, duran toplar dışında da hücuma destek verebilen bir ortasaha oyuncusundan yana kullanırdım. Açıkçası bekliyordum da. Zira Frank Rijkaard benzer bir sorunu Barcelona'da da yaşamıştı. Edgar Davids'i almış ve felaket geçen ilk yarının ardından, ikinci devre hızlı bir çıkış gerçekleşmişti. Galatasaray'da zaman gösterecek herşeyi.

Jo ile ilgili son söz bu disiplin meselesiyle ilgili olsun. İngiltere'de kötü referansları var. Lincoln'den ağzı yanan Galatasaraylılar haliyle ikircikleniyorlar. Haksız sayılmazlar ama İngiltere'nin ortamı hem sosyal hem de coğrafi açıdan zor. Sıcak ve aristokrat yapının olmadığı ülkelerden gelen oyuncular için daha bile can sıkıcı. Bunu deklare eden çok oyuncu var EPL'de. Jo'nun Brezilya ve Rusya'da tertemiz olan sicilinin İngiltere'de bozulmasını ben biraz da buna bağlıyorum. Türkiye'de daha rahat edecektir. Memleketinden ve Corinthians'dan kankası Bobo'da burada üstelik. Orjinal bir hikayedir. En kısa zamanda söz...

Etiketler: , ,

14 Yorum:

Blogger Bericco dedi ki...

Alper Bey hikayenizi sabırsızlıkla bekliyoruz. Bir de Dentinho içinde bir sozunuz vardı yakın zmanda buyuk ıhtıyac olucak gıbı!!

22 Ocak 2010 19:28  
Blogger Confeng dedi ki...

"Vizyonunu her zaman Edirne'nin ötesine taşıdığını deklare eden bir kulüp için eksi puandır ve eleştirilecektir de." ibaresine şunu eklemek isterim izninizle, Edirne'nin ötesinde sadece Uefa Avrupa Ligi yok, gruplarına katılma hakkı elde edildiğinde Avrupa Ligi'nde alınacak çoğu başarıdan daha yüksek bir maddi getirisi olacak Şampiyonlar Ligi var.

Jo transferi sonrası direk "Galatasaray da Avrupa'yı boşlamış, prensiplerinden vazgeçmiş" çıkarımını yapmak bence hatadır, zira Rijkaard'ın gelişi sonrası çoğu Galatasaray blogunda anahtar kelimenin "sabır" olarak belirlendiğini görmek ve gerekirse Avrupa'da daha büyük bir başarı için bu sene Avrupa Ligi'nde başarısız olmaya sabredilebileceğini kestirmek çok da güç değil.

Yalnızca kısa vadede düşünülmemesi gereken bir hamle. Kaldı ki Jo transferinden önce özellikle Sercan için yönetimin ne büyük çabalar verdiğini biliyoruz, bence Jo devre arasının başında planlanmış bir transfer değildi.

22 Ocak 2010 20:21  
Blogger dncrdnc dedi ki...

acıkcası okumak istedgim tek şey dentinho ve fluminenseli maicon =)

22 Ocak 2010 22:33  
Blogger yes dedi ki...

Opsiyon olayı 2 kulübün sitesinde de yazmıyor, açıklama falan oldu da ben mi kaçırdım ?

23 Ocak 2010 00:16  
Blogger Unknown dedi ki...

"Vizyonunu her zaman Edirne'nin ötesine taşıdığını deklare eden bir kulüp için eksi puandır ve eleştirilecektir de"

Ara transfer döneminde:
-Avrupada oynatabileceğiniz
-Hızlı
-Son vuruşları iyi
-Kaliteli/reputationu yuksek
-Disiplin sorunu olmayan, melek gibi profesyonel
-Turkiye ligine gelmeye sıcak bakan
-Kulübü tarafından gitmesine izin verilen
-Maliyeti uygun
-Tercihen genc

3 tane oyuncu ismi sayar mısınız tüm dünya futbolcuları içersinde...Yukarıdaki maddelerin 5-6 tanesini saglasa da kabulum. Yani kim gelseydi avrupa vizyonu yonunde sizi tatmin ederdi mesela? Ikinci sorum da Nistelroy un GS den istediği para hakkında bilginiz var mı? yada real den şu an kazandığı paradan.

Yani bu islerin pazardan domates almaya benzemedigini cok iyi bilmeniz lazım. Fenerbahce paulsen gibi bence 3. sınıf bir onlibero icin bile aylarca ugrastığı halde ikna edememişken, senna yerine josico'yu zar zor getirebilmisken, sercan icin 12M euro istenirken, kim olsa Jo dan daha mantıklı bir transfer olurdu onu da soyleseydiniz keske.

23 Ocak 2010 00:44  
Blogger Alper Öcal dedi ki...

@Ümit

Ben o yorumu oyuncunun kalitesinden ve diğer niteliklerinden bağımsız olarak sadece Avrupa'da oynayamıyor oluşu üzerinden yaptım.

Galatasaray'ın yüzü Avrupa'ya dönüktür, Türkiye'yi Avrupa'da en iyi temsil eden kulüptür diyorsanız transfer yaparken bunu dikkate alırsınız.

Doğru dürüst bir tarama ağın varsa oyuncu bulmak çok da zor değil ayrıca. Sadece EPL'den dahi 3 oyuncu söyleyebilirim.

Kalinic, Rodallega, Pavlyuchenko.

23 Ocak 2010 01:22  
Blogger pink dedi ki...

Pavlyuchenko gençmiş onu da öğrenmiş olduk =))).Ucuzmuş bi de.

23 Ocak 2010 01:54  
Blogger Alper Öcal dedi ki...

@Falagar

Ümit'in yorumunu iyi okuyunuz. 9 şart koşmuş. 5-6 tanesini sağlasa da kabulüm diyor. Capisci ?

Elano'dan da yaşça küçüktür kendisi. Benzer paraya alınır. Zira kendisi ayrılmak istiyor. Tottenham da satmak.

23 Ocak 2010 02:23  
Blogger pink dedi ki...

Amacım polemik yaratmak değil ancak Pavluychenko Elano'yla yaşıt olmakla birlikte çok daha da maliyetlidir tahminen.

23 Ocak 2010 03:12  
Blogger Valthord dedi ki...

biz, daum "önceliğimiz lig" deyince "vizyonu küçük" takım oluyoruz ama gs kewell ve baros'un sakatlıklarında transfere en çok ihtiyacı olan bölgeye avrupa'da oynayamayacak bir oyuncu alınca "seneye cl'ye gitmeyi düşündüğü için vizyonu geniş" takım oluyor. :)

o da iyiymiş.

23 Ocak 2010 10:26  
Blogger Jackie Brown dedi ki...

@ Falgar

Pavluychenko'nun maliyeti konusunda sana pek katılmıyorum açıkcası.
Satın alma opsiyonlu kiralama ile gayet de mantıklı olabilirdi diye düşünüyorum ,ayrıca maaş olarak da Elano'dan fazla alacağını düşünmüyorum.
Tabi bunlar benim fikrim. Benim de polemik yaratmak gibi derdim yok yanlış anlaşılma olmasın.

23 Ocak 2010 13:32  
Anonymous Adsız dedi ki...

asıl ilginci bugün ortaya çıkan satın alma opsiyonu diye bir şeyin olmamasından sonra Gs'li blog sahibi arkadaşların övgü dolu sözleri bir anda kesildi, tek satır yazılmadı konuyla ilgili..

23 Ocak 2010 21:48  
Blogger Unknown dedi ki...

@Alper

Madrid maçlarında Kalinic veya Rodallega'nın Galatasaray'ın birinci forveti olabilecek oyuncular olduğunu cidden düşünüyor musun hocam? Yani Nonda şu bitik hali ile bile o oyunculardan daha etkili olur o maçta. Genç oyuncular ama şu an Galatasaray'a avrupa kupalarında katkı yapabilecek oyuncular değiller. Kaldı ki Kewell düşünülüyordu o maçlar için ne yazık ki Jo transferinden sonra kasığında yırtık tespit edildi.

Pavlyuchenko'yu Türkiye'ye getirmeye ise Fenerbahçe'nin bile maddi olarak kolay kolay ikna edebileceğini zannetmiyorum, hem kulübünü hem kendisini. Galatasaray'ın o oyuncuya o kadar paralar vermesine imkan yok. Şimdi isteseniz 13M-14M Eurodan aşağı alma imkanınız yok.

Evet o maddelerden 5-6 tanesini sağlasa da kabulüm dedim ama maddi kaygılar bu sıralamada kulüp açısından en üstte.

Ben Jo transferinin şartlar dahilinde en uygun adaylardan biri olduğuna inanıyorum. Hesapta olmayan Kewell'ın transferi idi maalesef, bu durumda Avrupa liginde oynayabilecek bir forvet transfer edilecektir mutlaka, bir kaç gün sonra sen de yazarsın muhtemelen yeni transferi.

23 Ocak 2010 22:57  
Blogger sin dedi ki...

dncrdnc:
yanı bı kere alper abının bıze jo yu anlatmasına gerek yok, bız o abının kendı fıkrılerını guzel bır sekılde yazıya dokmesını ve yorumlarını sevdıgımız ıcın tercıh edıp okuyoruz, ortada bır anlatma veya tanıtma yok. jo ya 2 senedır ne oynadıgı bellı dııl demıssın alper abıne sor 1.5 sene once ne kadar transfer oldugunu anlatsın sana, hayatında hangı vasatı asamamıs futbolcu ya 22 milyon pound verıldıgını gordun, cahılmısın?? su gs yazarken kı 6 yı kullanman bıle garıbıme gıtti bundan mı zevk alıyorsun, bu kadar mı ufaksın, yapma allah askına..
lambuja: verdıgın ornege bı tane de ben solıyım dun pennearabiatada okudum robınhoyu santosa gerı kıralamak ıstıyormus cıty hemde aldıgı parasının yarısını kendılerı odeyerek, cok mu ucuyorum yoksa...:)

24 Ocak 2010 03:03  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa