22 Mayıs 2009 Cuma

Hizmette Sınır



Telekom'un ülke çapında iletişim altyapısı elden geçirdiğini, her yere fiber optik kablolar çekildiğini ben kısa bir süre önce istifa ettiğim işimin de etkisiyle biliyorum. Bu altyapının bir amacı bi directional dönüştürücülerle hanelere fiber üzerinde hızlı internet verebilmek ama sadece halkı için adım atmaz bizim kurumlarımız. İşin ucunda çok daha büyük bir rant olduğu bilinen bir gerçek. Telekom ve TRT'nin 2010 yılında yapılacak Süper Lig ihalesine büyük bir ilgisi olduğunu bir süredir okuyoruz; hatta şu an LigTv'de çalışan Şansal Büyüka ve ekibinin TRT'ye geçeceği dahi yazılıp çiziliyor. Benim umurumda değil, sözkonusu futbol olduğunda bu ülkede yayıncıların bakıç açısı, programcılık anlayışlarını belirli bir eşiğin ötesine zaten geçemiyor. Okuyabileceğiniz ve dinleyebileceğiniz spor gazetecilerinin sayısı az ve birçoğu da zaten ekranlar da fazla boy gösteremeyen isimler. Onlardan biri olan Caner Eler gibi bir değer Fenerbahçe TV'de Bona Fides adında enfes bir program yapabiliyor ama NTVSpor'un Yenilsen de Yensen de programına Galatasaraylı taraftar kimliği ile katıldığından ötürü güzelim program yayından kaldırılıyor. Böyle bir ülke Türkiye ve hala Türk sporu geyikleri yapıyor kulüplerimiz.

Geçsinler bunları ve teknik olarak kaliteli ve verdiğim paraya değecek maç yayını sunsunlar bize. Avrupa Ligleri ayağımıza geliyor artık. Avrupa'nın üst düzey liglerinde yapılacak yayıncılığı filan da örnek göstermiyorum. Kişisel merakımdan ötürü takip ettiğim Brezilya Liglerini yayınlayan kanallar kadar olsunlar kafi. Daha spesifik olmak gerekirse;

1 - Cam gibi ve canlı bir görüntü istiyorum. Tamam bizim stadlarımız kötü, tribünler çirkin ve renksiz ama biraz parlaklık, biraz ışık ayarlamak pek de zor birşey olmasa gerek. UEFA finalinde 31 kamera kullanıldığını öve öve anlatmak yerine siz de arttırın biraz kamera sayısını ve kalitesini. Maç öncesinde ve sonrasında seyircinin gözüne hemen de reklamı dayamayın. O anki atmosferi, duyguyu yaşamamızı ve izlememizi çok görmeyin. Para ödüyoruz size efendiler, hem de gereğinden ve uluslararası muadillerinizden çok daha fazla para. Kıçımızdan saatlerce ter akıtıyoruz o paraları kazanmak için. Maç öncesi ve sonrasındaki şu toplam 5-10 dakikayı çok görmeyin müşterilerinize. Ve biraz da estetik sahibi olun. Sergen'in dediği gibi "Josico'yu bulmak da marifet ister hocam, nasıl buluyorlar bu yöneticiler bu kadar kötü oyuncu anlamıyorum" Ben de anlamıyorum bu kadar kötü skor ve istatistik barlarını nasıl bulduğunuzu.

2 - Spikerlerden maç esnasında çok bir şey beklemiyorum, bu iş için ahkam kesecek kadar da bilgi sahibi değilim. Gol atıldığında ya da önemli bir pozisyon olduğunda o güzelliği bana yaşatın yeter. Oyuncuların sülalesi beni ilgilendirmiyor, Ercan Taner yapıyor mu hiç öyle şeyler ? Bana maçın o an en önemli anlarını yaşadığımı hissettirin yeter. Bu minvalde ne kulağı tırmalayacak şekilde aşırı bağırın ne de heyecansızca "Alex ve gol" diye golü anlatın. Ne Ertem Şener gibi ne de Onur Şahin gibi olun. Eurosport Türkiye'nin genç spikerlerini izleyin anlarsınız neyi istediğimi istediğimi. Yeri gelmişken şurada bir eleştiri de Ersin Düzen'e getireyim. Beğendiğim bir spikersin, auran ve maç esnasında seyirciyle iletişimi de iyi. Bilgisiz bırakmıyorsun izleyiciyi, güzel anektodlar da veriyorsun ama o sesinin pozisyon esnasında tizleşmesi yok mu ? O an patlamak istiyorsun besbelli ama yetmiyor sesin. Ses tellerine biraz bakım yapmalı, içiyorsan sigarayı bırakmalısın. Böyle temiz yüzlü çocuğu da boş bırakmazlar, kesin sevgilin vardır. Ona da az bağır, sesin bize kalsın. İşin esprisi bunlar tabi ama spikerin sesinin o anlarda artması gerekir azalması değil. Merak edenler NTVSpor'da dönen La Liga VTR'lerini biraz dikkatle izlesin, anlarlar neyi eleştirdiğimi.

3 - Şu sıralar LigTV'nin pek bir övündüğü 7-8 maçı aynı anda yayınlıyoruz, aman ne büyük iş yapıyoruz hamasetinden vazgeçip yeni dönemde artık bütün maçları izletin. Kişisel merakımdan ötürü biliyorum. Brezilya dediğin bizden 3 kat büyük, coğrafyası daha zor olan, çok daha rezil iletişim ve stad altyapısına sahip bir ülke. Bu şartların yanında maç sayısı da daha fazla ve buna rağmen bütün maçları yayınlıyor bu adamlar.

Sadece yayınlamakla da kalmıyorlar. O maçları web sitelerinin video bölümüne yüklüyorlar. Ayda 10 Brezilya Real'i yani 5 USD vererek o maçların tamamını arşivleyebiliyorsunuz. Saat farkından ötürü canlı izlemek zor zaten Brezilya ligini, ben veriyorum o parayı ve bütün görüntüleri arşivliyorum bu sezondan itibaren. Spormax kazığına da oturmuyorum dolayısıyla. Sizin sitenizde ise sadece gol görüntüsü izleyebiliyoruz. O da siteye üye olur ve mail kutuma bir sürü spam mail yemeyi kabul edersem gerçekleşiyor. Hadi bu kazıkları atıyorsunuz bize utanmadan, bari hizmette sınır tanımayın ve yapın şu güzelliği. Para verip izlediği bir 90 dakikayı arşivleyebilsin bu futbolsever halk. Youtube'da telifli görüntü kovalayacağınıza azıcık nasıl daha fazla hizmet ederim diye düşünün. Şunun için bir de Plus kazığı geçirmeyin ve damarımıza da basmayın. Internet var, uydu var, teknoloji var.

Etiketler:

6 Yorum:

Blogger abeyle dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş.Fiyatlarla ilgili sezon başında Bülent abi güzel bir yazıyla konuyu ele almıştı.Bu da güzel tamamlamış.Parayı veriyoruz hizmeti alamıyoruz.Senin yazını aslında maillemek lazım.Bende benzer bir yazıyı dün yazacaktım.Sonra vazgeçtim ama çok şeyi hakediyorlar.Bu hafta Spormax Türkiye ligi için Premier ligden vazgeçti.Maç vermiyolar inanabiliyor musun?Premier ligin yayın hakkını aldılar maç yayınlamıyorlar.Yerine Yılmaz Vuralla süper lig maçlarını yorumlayacaklar.Haklarını yemeyelim.ManU-Hull maçını maç bittikten saatler sonra banttan yayınlayacaklarmış.Son olarak güzel yazın için tekrar tekrar teşekkür ederim.

23 Mayıs 2009 00:35  
Blogger arnawut dedi ki...

bu hafta ingiltereden maç göstermiyolarmış, istedikleri haltı yesinler bundan sonra!!!

23 Mayıs 2009 01:11  
Blogger Alper Öcal dedi ki...

Benim haberim yoktu bu meseleden ama şaşırmadım. Müşteri memnuniyeti filan nedir bilmiyor bu adamlar, zerre saygları yok bize. Ancak üyelik iptali için aradığımızda akıllarına gelip fedakarlık yapıyorlar.

Hayır işin ilginç tarafı sen dijital platformsun, tonla kanal var Spormax yerine lig maçını verebileceğin ama tabi kim uğraşacak.

Spormax üyeliğim olsa şikayetle kalmaz, bir avukata danışır ve dava açma imkanımın olup olmadığını sorgulardım. En kötü ihtimalle toplu bir şikayet mekanizmasını oluşturmayı denerdim.

En azından Hıncal Uluç ve Mehmet Demirkol'a yazmak lazım bunu. Bu ikisinden başka bu tür meselelerin üzerine giden yok. Maalesef. Zira bir şekilde çoğu bu gruptan ekmek yiyor...

23 Mayıs 2009 05:15  
Blogger mustafa taha dedi ki...

Caner - Emre ve Şevket'in yaptıkları programda FB TV'ye kızmıyorum ben. Sonuçta bir kulüp TV'sinde başka takımın taraftarı olarak başka bir kanalda yer alan birini çıkartmak istemeyebilirler.
Asıl acı olan bir sürü "gereksiz" programa kapılarını açan tematik kanalların "Bona Fides" projesiyle ilgilenmemeleri.
Gerçi kızmıyorum oralardaki çoğu insan o programda konuşulan konulardan bihaberdir. Anlamak isteseler de kafaları basmaz.
Yurdumda spor denilince futbol anlaşılır, Ömer Üründül de seyretmediği halde her spor yorumlayanilirim derse ortaya çıkacak tablo budur...

23 Mayıs 2009 06:52  
Blogger Turgay Keskin dedi ki...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

23 Mayıs 2009 13:05  
Blogger rıza yaşar dedi ki...

2. madde ile ilgili olarak Ersin Düzen aynı kanalda spikerlik yapan Şansal Büyüka'nın kızı Sine Büyüka ile geçtiğimiz sene evlendi :)
Seslerin tizleşmesi konusuna sonuna kadar katılıyorum. Bir maçta gol sırasında avzı çıktığı kadar bağırmak çok üzgünüm ama kaliteli spikerlik değildir. Zamanında burun kıvırsak da TRT'nin spikerlerinde bu özelliği göremezsiniz, hepsi özel eğitimden geçmiş sesleri tok spikerlerdi. Levent Özçelik, Yalçın Çetin, Erdoğan Arıkan, Güven Göktaş'dan bu tarz tiz bir bağırış duymamışsınızdır. Bu sebeple spikerlik için bilgiden çok daha önemli olan konu ses tonu ve sesin tokluğudur. Murat Murathanoğlu ve Fahri İkiler (TRT'de yıllardır tenis müsabakalarını anlatan spiker)ve okay karacan bu konuda diğerlerinden çok daha öndedir mesela ses renkleri spikerlik için bire birdir. Herkesin favori spikeri olmasına rağmen Murat Kosova'nın ses rengi de (tizlik bakımından) Ersin Düzenden aşağı kalır değildir. Dinlemek isteyenler NTVSporun internet sitesindeki Cleveland-Orlando maçının (lebron'un son saniyede basket attığı maç) özetini izleyebilirler. O son saniye basketinde pek çok kadının bile çıkaramayacağı tizliğe ulaştı sesi, ki benim kulağımı ziyadesiyle tırmaladı.Aynı kanalda Osman Sakallıoğlu'nun da ses tonu çok tizleşiyor mesela. Bu konuda NTVSpor benim için sınıfta kalmıştır. Bahsetmiş olduğunuz gibi Eurosport Türkiye'nin spikerleri bu konuda da çok üstünler diğer kanllara göre. Özellikle Caner Eler, nerede nasıl anlatılması hususunda adeta ders veriyor.

25 Mayıs 2009 11:28  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa