22 Kasım 2009 Pazar

Kılıçla Yatan Kılıçla Ölür



Geçen sevgili Can'ın Konyalı Portlandlılar blogunda Kaan Kural'ın 2 bölümden oluşan röportajını bir çırpıda, keyifle okudum. Röportajın keyifsiz tek kısmı vardı. Kaan Kural şöyle diyor: "5 yıldır yazıyorum. Ben yazmaktan sıkıldım, anlatmaktan sıkıldım. Onun yönettiği maçı seyretmek istemiyorum yani, düşün ben ki her maçı seyrederim."

Bahsettiği kişi Fenerbahçe Ülker'in koçu Bogdan Tanjevic. Kaan Kural ile aynı hissiyatı paylaşan milyonlarca Fenerbahçeli var. Aydın Örs'ün kellesi Mahmut Uslu & Turgay Demirel ikilisinin usta katakullisiyle alındıktan sonra sportif organizasyon anlamında şubede doğru yapılan birşey yok gibi. Hiç bilmeyenler bile bu takımda 3 senedir Mirsad dışında bir 4 numara olmadığını, rakibin çabuk ayaklı, yüzü dönük oynayabilen ve şut tehdidi olan uzunların Fenerbahçe'ye karşı career high yaptığını bilirler. Takımda 2 ve 3 numara ganimet gibiyken bir adet uzun forvet alınmayışının, yine Solomon gönderildikten tek kalan Greer'i ikame edebilecek bir oyun kurucu alınmayışının açıklaması yok. Eldeki genç cevherlerin beklenen gelişmeleri gösteremeyişleri de cabası. Bu tür organizasyon ve coaching hataları saymakla bitmez. Meraklıları açar forumları okur.

Buna rağmen takımın taşıdığı potansiyel, ve takım sevgisi yine de Abdi İpekçi'yi ıssızlıktan kurtarıyordu. Taraftar olabildiğince maça gitmeye çalışıyordu ama geçen sene göz göre göre giden şampiyonluktan sonra sevgisizlik öyle bir boyuta ulaştı, insanların aidiyet duygusu öyle bir sarsıldı ki 4 sene önce Eurolig'de F4 hedefi koymuş kulüp aynı salonda ortalama 1000 seyirciye bile oynayamıyor. Önümüzdeki sene Eurolig'e girmesi tehlikede. Ve iş artık her spor dalından anlayan ama basketbol konusunda know-how mütevazılığı gösterebilen Aziz Yıldırım şubeye el atmasına kadar geldi.

Filmi başa saralım. Hikaye geçen sene ki Efes serisinde başlıyor. Konuşmalar birebir doğru olmayabilir ama aynı tandansta geçtiği güvenilir kaynaklardan doğrulanmıştır. Aziz Yıldırım bastı bacak Marques Green'i gördükten sonra "bu mu aldığınız basketbolcu" türünden bir fırça atarak Mahmut Uslu'yu kızağa çekmiş ve bununla da yetinmeyip Tanjeviç'e de oyuncuyu oynatmamasını, aksi takdirde işine son verileceğini söylüyor. Tanjeviç emre karşı gelmek bir yana 2-0'dan şampiyonluğu verince mücadele de başlamış oluyor. Kılıçla yatan kılıçla kalkıyor, doğal.

Şansa bakın ki o sırada persona non grata Tanjevic'in de İtalya'dan talibi çıkıyor. Virtus Roma'nın GM koltuğunda oturan eski öğrencisi Dejan Bodiroga takıma yatırım yapılacağını ve organizasyonu bir üst seviyeye çıkarmak istediklerini söyleyerek Tanjevic'e gel diyor. Fenerbahçe de o sırada Oktay Mahmudi ile anlaşıyor. Bildiğin win-win. İşi bozan ekonomik kriz oluyor. Virtus yatırımı askıya alıyor, Bodiroga da koltuğunu kaybedince Tanjevic kürkçü dükkanına geri dönüyor ama Greer ve Kinsey transferlerine kendisinin insiyatifi dışında çoktan karar verilmiş bile. Durum öyle vahim durumdaki Tanjevic oyun kurucu seçiminde kenarda oturacak oyuncuyu hangisini daha fazla istemediğine göre yapıyordu. 1 sezon önce gitsin dediği Mrsic'e sarılması bu yüzden.



Tanjevic buna rağmen gitmez istemezken Fenerbahçe kararlıydı. Tanjevic'in ipi kesilecekti. Bu noktada devreye Turgay Demirel giriyor. Tanjevic, Fenerbahçe Ülker'den kovulduğu takdirde Turgay Demirel'e FIBA başkanlığı lobisini baltalayacağını ima ediyor. Demirel'in devletin tepesinde hatırlı bir takım dostları var. Etekleri tutuşarak onları arıyor ve oradan Fenerbahçe'ye sabredin baskısı geliyor. Üstelik 3 milyon $ tutan sözleşme fesih tazminatını da Murat Ülker ödemeye yanaşmıyor. Aziz Yıldırım sabrediyor ve ertesi sezon için Doğan Hakyemez dahil o dönemde baksetbol camiasının neredeyse tüm uzmanlarından takım hakkında rapor istiyor. En bombası ise Aydın Örs'ü arıyor. Birkaç kez yemek yiyorlar ve hocayı ikna etmeye çalışıyor. Hoca uzun süre gönül koyuyor.

Velakin takım arka arkaya maçlar kaybedilince Aziz Yıldırım daha kararlı yaklaşıyor. Aydın Hoca'nın koyduğu tek şart gelmeden önce şubede temizliğin bitirilmesi. Mahmut Uslu'ya çoktan el çektirilmiş, Aydın Örs'e vaktinde yapılanlar açığa çıktıktan sonra arada dostluk filan da kalmamış sanırım; ama düne kadar temizliğin başı olacak Tanjevic ikna edilmemişti. Aziz Yıldırım'ın istenmediğin yerde durma, 2010'u kaybetme restini görememiş Tanjevic. Avukatlarını uzlaşma için çağırmış.

Gelen ve gelecek taktik yalanlamaları ciddiye almıyorum. Tanjevic ile ilişkinin sona erdirildiği, şubedeki Aydın Örs - Oktay Mahmudi yapılanmasının duyurulması an meselesi. Ben koç olarak görmek isterdim Aydın Hoca'yı ama erkek basketbolunu yapılandıracak. Tüm kaynaklar da emrine verilecek. Geçtiğim kaynağı ya da transferi, Hoca'nın getireceği sevgi ve saygı bile bu takımı kısa vadede diriltmeye yetecektir. Uzun vadede doğru bir organizasyon kuracağına eminim, basketbol aklına kimse su dökemez.

Hoşgeldin Hocam...

Etiketler: ,

11 Yorum:

Blogger Lord Ricko Joel dedi ki...

Bahsettiğin gibi siteden yalanlama geldi lakin Aydın Örs ve Oktay Mahmudi isimlerini içermeyen bir açıklamaydı. Ben de bu yalanlamayı ciddiye almak istemiyorum ve bu müjdenin duyurulmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Haydi inşallah.

22 Kasım 2009 15:18  
Blogger haute_couture dedi ki...

dünkü rezalet futbol maçımızdan sonra bu post'unla yüzümü güldürdün Alper Abi, ellerine sağlık.
hayırlı olsun hepimize :)

22 Kasım 2009 15:19  
Blogger invisiblekid dedi ki...

Artık öyle bi konuma geldikki fenerbahçe nin maçlarında rakip takımı destekler konuma geldik.Tanjeviç in gitmesi ancak böyle olucak.Geçen seneki Efes ile olan final serisinde Ömer Onan ı oyundan alışını hala akıl sır erdiremiyorum.

22 Kasım 2009 15:59  
Blogger hadrianus dedi ki...

En sonunda . Bugünkü en güzel haber. Ağzına sağlık bu haberi verenin

22 Kasım 2009 16:13  
Blogger Shareef dedi ki...

Allah tuttuğunuzu altın etsin, bu ne güzel haber böyle :)

Bırakın tribünleri ben evde açıp maçları izlemiyorum o kadar soğuttu bu adam bizi..

liverpoolicin.blogspot.com

22 Kasım 2009 17:36  
Blogger Kemal Mardin dedi ki...

Hadi geçmiş olsun. Milli takımı da kurtarırsak şahane olacak.

not: "kılıçla yatan kılıçla ölür" değil miydi?

22 Kasım 2009 18:06  
Blogger Alper Öcal dedi ki...

@twilo

İki türlü de kullanılıyor ama ölür tabiri daha sık sanırım. Değiştirdim.

22 Kasım 2009 18:24  
Blogger enis dedi ki...

hadi inşallah yarabbim

22 Kasım 2009 19:28  
Blogger Sohu dedi ki...

Bu sene maçları tv'den bile takip etmiyorum o kadar soğudum tanjevic sayesinde, inşallah doğrudur.

23 Kasım 2009 10:38  
Blogger Turiaf dedi ki...

batı ataşehirde yeni salon yapılıyor hergün geçiyorum yanından ve boşu boşuna yapıldığını düşünerekten o kadar harcanan paraya ve emeğe acıyordum takiiii alper hocadan müjdeli haberi alana kadar.

Aydın Örs Aykut'un basketbol karşılığı olur Oktay Mahmudi'de koçluğu ile yüzümüzü aydınlatır inşallah

23 Kasım 2009 18:00  
Blogger Cengizhan TÜRKİŞ dedi ki...

şu haber doğruysa ALLAH'A ŞÜKÜR!

24 Kasım 2009 01:05  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa