11 Mayıs 2009 Pazartesi

Brezilya Serie A 2009



İlk haftası tamamlandı Brezilya Serie A 2009'un, ayrıca yazacağız ilk haftaya dair ama ligin genel yapısına bir bakmak lazım öncelikle.

Brezilya ligi kendi bulunduğu kıta dışında adından pek bahsettiren bir lig değil. Arjantin kadar yer bulmuyor en azından dış basında. Çok daha fazla oyuncu ihraç etmesine, çok daha rekabetçi olmasına, ambians ve kalite açısından da fazla eksiği olmamasına rağmen üstelik. Bunun en büyük sebebi ülkede oynan liglerin çeşitliliği ve statüsündeki istikrarsızlık. Ülkenin zorlu coğrafi koşulları ve genelde ekonomik darboğaz içerisinde olması nedeniyle Brezilya'da futbol ligleri ilk olarak eyaletler düzeyinde organize ediliyordu. Çok daha eski bir gelenektir Brezilya'da. Şu an sayısını bilmediğim kadar fazla eyalet şampiyonası oynanıyor ancak içlerinden sadece 4 tanesi elle tutulur bunların. Paulista, Carioca, Mineiro ve Gaucho. Ocak ayında başlayıp Mayıs ayı başında son bulurlar ve ardından ulusal şampiyona başlar.

Ulusal ligin başladığı tarih ise 1971 ancak bana göre başlangıç olarak 2003 yılını almak daha doğru olacaktır. Zira 2003 yılına kadar istisnasız her sene statü değişikliğine uğradı Brezilya Serie A. Her sene katılımcı sayısı, turnuvanın organizasyonu değişti. 2003 yılından önce ilk 8 takım şampiyonluk için çift maç üzerinden play-off oynuyordu örneğin. Santos'un Robinho, Elano, Diego, Alex gibi şu an Avrupa'nın önemli oyuncularından oluşan kadrosu normal sezonu 8. bitirmiş ancak play-off sonunda şampiyon olmuştu.

2003 yılında Avrupa'da olduğu gibi deplasmanlı lig usulüyle oynanmaya başlandı Brezilya Serie A. 20 takımdan oluşuyor artık lig. Brezilya pasaportu olmayan 3 oyuncu oynatabilme hakkı var takımların. Ligi en üstte bitiren şampiyon oluyor. Sonraki 4 takım, kupa şampiyonuyla beraber Copa Libertadores'e katılıyorlar. 5-12. klasmanda yer alan takımlar ise UEFA Kupası ile eş tutabileceğimiz Copa Sudamericana biletini alıyorlar. Son 4 takım ise küme düşüyor. Sıralamada ikili averaja değil genel averaja bakılıyor. Genel averaj eşitse atılan toplam gol sayısı dikkate alınıyor.

1971 yılından bu yana tam 17 farklı çıkartmıştır bu lig. Rekabet ve heyecan açısından Dünya'nın en iyisidir diyebilirim gözü kapalı. Tahmin edilmesi en zor olan, bahisçileri sürekli ters köşeye yatıran, kaotik bir lig Brezilya Serie A. Kaliteden ziyade kulüplerin kötü yönetilmesi, uzun vadeli planlamanın olmayışı, kısa süreli kontratlar, ekonomik ve tesis bazlı sorunlar ile bizimkilerden çok daha kötü hakemlere sahip olmalarının ve sezon ortasında Avrupa'ya transfer olan yıldız oyuncuların da da büyük etkisi var bu belirsizlikte. Yine de çok heyecanlıdır. Oyun mücadele olarak sizi tatmin etmeyebilir, teknik olaraksa büyüler. Türkiye liginin tam zıttıdır bu bakımdan ve tercihim eğer aynı saatte yayın olsa kesinlikle Brezilya olur. Başı kesik tavuk gibi koşan oyunculardansa, biraz zarafeti tercih ederim. Kaldı ki artık Avrupa futboluna da daha yatkınlar. Eskiye oranla, daha tempolu ve daha mücadeleciler. 2014 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacaklar ve olimpiyat adaylıkları sözkonusu olduğundan tesis olarak da çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Sponsorluk ve merchandising olarak eskisine göre çok ilerlediler. Uluslararası yatırımcıların da katılımıyla çok renkli bir atmosferi var artık ligin.

Ronaldo, Adriano, Fred gibi süperstarlar da boy gösterecek bu sezon Brezilya Serie A'da. Nilmar, Neymar, Keirrison, Ramires, Hernanes, Marquinhos, Leo, Dentinho ve daha onlarca genç yetenek de cabası.

Küme düşme adaylarım Botafogo, Vitoria ve Goias. Nautico, Atletico Paranaense, Avai ve Barueri ile çekişeceklerdir.

Şampiyonluğun en büyük adayı ise 3 senedir üstüste şampiyon olan Sao Paulo doğal olarak. Teknik direktör Muricy Ramalho gördüğüm en çalışkan ve gelişime açık teknik adamlardan. Saha kenarında hareketlidir, mıymıntı mıymıntı durmaz. Son 3 şampiyonluktaki payı çok büyüktür. Zamanında kulübün altyapısında da görev yaptığı için genç oyuncu bulma, yetiştirme ve parlatma konusunda başarılıdır. Geniş ve verimli kadrolar kurar.Velakin çok da eleştirilir, Daum misali eleştirilir. Takımın küçük maçları domine edip, büyük maçlarda varlık gösterememesi eleştirilerin temel noktasıdır. Sao Paulo'nun bu 3 yılda Paulista Eyalet Şampiyonası ve Copa Libertodares'te çuvallamasının altında bu gerçeğin olduğunu söyleyenler epeyce var. Öyle ki, bazı kulüpler açıktan olmasa bile alttan alttan ligin play-off usülüne geri dönmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorlar. Bir diğer eleştirdiği nokta da transfer ettiği oyuncuların bazılarını asıl pozisyonlarında oynatmaması. Bilhassa bek transferi yapıp ortasahada oynatması, ortasahaya transfer yapıp bek oynatması. Takımdan bu sene 4 bekin ayrılıp 2 yeni bekin alındığını düşününce en azından tutarlı olduğu açık bu eleştirinin.

Bu sene yapılan en önemli transferler sağ bek Wagner Diniz ( Vasco De Gama ), ortasahalar Eduardo Costa ( Espanyol ) ve Arouca ( Fluminense ) ve forvet Washington ( Fluminense ). Takımın en önemli oyuncusu ise ortasahaya maestroluk yapan Hernanes. Bu oyuncu beraber oynadığı bir diğer ortasaha oyuncusu Jorge Wagner ile tandemde görev yapan Andre Dias - Miranda ve en uçtaki Washington - Borges ikilisiyle birlikte takımın omurgasını oluşturuyor. Yaratıcı ayak sayısı fazla değil ve çok da pozisyona giremiyorlar aslında, ama gol yüzdesi çok yüksek Sao Paulo takımının. Bu sene en büyük sıkıntıyı yine bu eksiklikten çekecekler ve eğer ilk golü bulamadıkları maçlarda hayli zorlanacaklardır. Şampiyonluk da geçen sezonlara oranla daha zor olacaktır.

Sao Paulo'yu en çok zorlayacak takım ise geçen sene ligden düşen Corinthians. Karakter olarak da Sao Paulo'ya benzer bir takım Corinthians, tek farkları 3-5-2 oynamaları. Dentinho ve Lulinha gibi çok büyük iki 2 ofansif yeteneğe sahipler. Elias, Andre Santos, Chicao, Jorge Henrique, Douglas gibi 25-30 yaş aralığında olan ve en verimli çağlarını yaşayan oyunculardan oluşan bir omurga var. Valencia'dan alınan tecrübeli bir ortasaha oyuncusu Edu ile birlikte iyi bir ortasahaları olduğu kesin Corinthians'ın ama yaratıcı ayakları pek fazla değil. Ronaldo transferi bu yüzden çok önemli bir transfer. Gitgide form tutuyor ve takımın eksik olan özgüvenini de mutlaka etkileyecektir. Öne geçemedikleri maçlarda ise tıpkı Sao Paulo gibi zorluk çekeceklerdir sezon boyunca.

Bir diğer şampiyonluk adayı ise basınımızın en iyi bildiği takım olan Cruzeiro. Bu sene epey safra attı Cruzeiro, Birçok oyuncusuyla yollarını ayırdı ama öz transfer yaptılar. Kaybettikleri en büyük değer, geçen sezon takımın en golcü oyuncusu olan genç Guilherme. Ama karşılığında aldıkları santrfor Kleber ile bence Kiev'e büyük bir kazık attılar. Wellington ve Thiago Ribeiro ile birlikte iyi bir hücum hattına sahip Cruzeiro. En sağlam bölgesi ise ortasahası. Ramires daha önce bloga konu olan, ve Hernanes ile birlikte şu an ülkenin en önemli ortasaha oyuncusu. Alex De Souza'nın çekirgesi Wagner ve defansif ortasaha Fabricio ile arasındaki uyum muazzam. Bekler Jancarlos, Jonathan ve Juan Pablo Sorin önlerindeki bütün kulvarı kullanacak kapasitedeler. Cruzeiro'nun en büyük problemlerinden biri teknik anlamda stoperler Leo Fortunato ve Leonardo Silva arasındaki uyum, zira Leonardo Silva bu sezon katıldı takıma. Olası bir sakarlıkta fazla izleme şansı bulamadığım ama Brezilya'nın bel bağladığı stoperlerden biri olan Thiago Heleno hazırkıta bekliyor. Bir de idari problemleri var. Cruzeiro yönetimi parlayan oyuncusunu iyi para verilirse gözü kapalı satar. Ve Ramires, Wagner gibi oyuncular büyük ihtimalle tüm sezonu oynayamayacaklardır.

Benzer durumda olan bir başka takım da Vanderlei Luxemburgo'nun çalıştırdığı Palmeiras için geçerli. Keirrison, Cleiton Xavier ve Diego Souza gibi uluslararası piyasası çok yüksek oyuncular var takımda. Keirrison'un ayrılacağı neredeyse kesin gibi. Marquinhos ve Lenny çok yetenekli, hatta Keirrison'dan daha potansiyelli oyuncular olsa da çok ham ve tecrübesizler. Marquinhos'un sakatlıktan çıkmış olması da cabası. Geçen sene tecrübeli Alex Mineiro epey iş görüyordu, bu kez ellerinde bu tür bir oyuncu yok. Keza savunmada Barcelona'ya giden Henrique'nin yeri dolmadığı gibi Roque Junior, Gladstone, David ve elder Granja gibi o bölgenin diğer isimleri de kadrodan ayrıldılar. Yerlerine oyuncu alındı fakat uyumları zaman alacaktır. Eyalet Şampiyonası'nda bunun sıkıntısını zaten yaşamışlardı. Spartak Moskova'dan Mozart'a çok bel bağlıyorlar. O kalitesi var ama Sandro Silva ve Villareal'den alınan Edmilson'un uzun sürecek sakatlığında çok yorulacağı da kesin. Luxa ilk 10 haftayı iyi atlatamazsa sezon sonunu göremeyecektir bana kalırsa, zira geçen seneden de ona gıcık olan epeyce taraftar var ve basının pek sevdiği bir adam da değildir.

Internacional da kan kaybedenlerden. Alex, Daniel Carvalho, Fernandao, Renan gibi kalburüstü oyuncularını sattılar. Arjantinli D'Alessandro istikrarsız. Gençlere bağlamış durumda Internacional umudunu. Genç forvetler Nilmar ile Taison uyumlular. Walter gibi süperstar olabilecek yetenekte bir yedek ve Giuliano gibi milli takımda oynayan Elano'dan daha kapasiteli bir sağ açıkları var. Ortasahadaki Guinazu, Magrao ve Andrezinho istikrarlı oyuncular, ancak savunmadaki iki stoper 32 ve 34 yaşında ağır oyuncular. Beklerin işi pek kolay olmayacak Internacional'de.

Ligin kodamanlarından Santos, Gremio ve Flamengo'nun kadroları dar. Gremio geçen sene teknik direktör Celso Roth sayesinde geçen sezon hiç beklenemedik işler yaptı. Uzun süre lider götürdüler ligi ama dar yüzünden son düzlükte geçildiler. Bu sene ağırlığı lige değil Libertadores'e vereceklerdir. Flamengo ise Adriano'nun ayağına bakacak tüm sezon. Kaptan Fabio Luciano'nun da futbolu bırakmasıyla takıma liderlik oyuncuları kalmadı. Ligi orta sıralarda bitireceklerini düşünüyorum. Santos ise Neymar gibi süperstar karakteri olan yeteneğine güveniyor ama bence o role hazır değil henüz. Kleber'in alternatifsizliği başlarına iş açacaktır. Libertadores vizesi alamaları sürpriz olur benim için bu sezon.

Son kısmı başka bir sürprize ayırdım. Şampiyonluk sürprizim Fluminense'ye.

Teknik direktörleri Carlos Alberto Parreira. Fenerbahçe ve Brezilya Milli Takımı'nda çok verimli bir düzen oluşturmuştu. Fluminense'de de aynı düzenin temellerini atıyor. Altyapısı da çok iyi çalışan bir kulüp Fluminense. Yapılan transferler kağıt üzerinde isabetliı. Hamburg'da başaramayan Thiago Neves, Lyon'un kıdemli forveti Fred takıma katılan en önemli oyuncular. PSG'den geri dönen forvet Everton Santos ve Sao Paulo'ya giden Washington yerine Vasco De Gama'dan alınan bir başka tecrübeli santrfor Leandro Amaral da forvet rotasyonuna zenginlik katacaklar oyuncular. Savunmada oynayan Luiz Alberto ve Edcarlos Avrupa formasyonu olan, sağlam ve tecrübeli oyuncular. Uyumları zaten iyi, CAP'nin sisteminde daha da iyi olacaktır. Ancak bek rotasyonu yetersiz Fluminense'nin. Mariano ve Joao Paulo gelecek vaadeden genç iki bek, ama Eduardo Ratinho'dan başka yedek yok. Takviye bekliyorum bu pozisyona. Ortasahada ise CAP'nin forma vermeye başladığı 21 yaşındaki Mauricio çok iyi bir 8 numara. Sezon sonunda Ramires ve Hernanes'in yanında ismi anılabilecek kalitesi var ve haftanın da en güzel gollerinden birini attı. Mauricio ile birlikte oynayan Wellington Monteiro takımın Kemalettin'i. Sakatlıktan dönecek Diguinho ile olan rekabetleri izlemeye değer olacak. Yedekten gelen Tarta ise gelecek vaadeden bir 10 numara.

Fluminense'ye dair son notum yine bir oyuncu üzerinden olacak.

Sao Paulo'yu 1-0 yendikleri maçta izledim. Daha önce de bir kupa maçında izlemiştim. Adetim değildir bu kadar az maç üzerinden oyuncu yazmak; ama tıpkı Mourinho'nun Carlos Alberto'yu Porto'ya transfer etmesi gibi Maicon da bir istisna. Ronaldo'nun sol ayaklısı demek yeterlidir şimdilik Maicon için. Gerçek Ronaldo'nun elbette.

Etiketler: ,

4 Yorum:

Blogger papaz dedi ki...

eline sağlık abi, çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Bu arada Spormax bu sezon da verecek mi Serie A'yı.

11 Mayıs 2009 23:23  
Blogger Russell dedi ki...

ilk hafta hiç vermediler, bir şey mi oldu acaba? umarım yayın hakları yine elindedir digiturk'ün..

12 Mayıs 2009 01:36  
Blogger ERKUT dedi ki...

Brezilya liginin röntgenini çeken doyurucu bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz.

12 Mayıs 2009 09:32  
Blogger varol döken dedi ki...

çayla olmadı, öğle yemeği sonrasına kaldı ama cevaplarımı aldım... valla hayran kalıyorum bu yazılara bir de kendime baktıkça ya, abi ben 5 dakikalık özeti izlemeye dayanamıyorum, siz dayıyorsunuz da dayıyorsunuz bilgiyi... neyse okumaktan bıkmadık hala, idare ediyoruz bir şekil...

brezilya ligi ise çok şekilmiş bunu anladık:)

bütün yorumları okudum ve fluminense sana laflar hazırladım:) sao paolo, santos ve vasco ya her zaman sempatim vardı, güçsüzlerden yana santos tur be sene favorim:)

12 Mayıs 2009 14:40  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa