30 Ekim 2008 Perşembe

Gol Olmayınca



Jose Mourinho'nun İtalya günleri sıkıntılı geçiyor. Inter henüz onun istediği kıvamda değil, özellikle de hücum olarak. Aslında bu Chelsea'de geçirdiği son sezondan beridir içerisine düştüğü bir darboğaz Mourinho'nun. Hiçbir zaman hücumcu bir teknik adam olmadı gerçi Mourinho ve daha ziyade oluşturduğu kusursuz savunma sayesinde aldı şampiyonlukları. Ama ne kadar az yerseniz yiyin, Thierry Henry'nin dediği gibi futbolda bazen gol atmak zorundasınız. Chelsea'nin ilk 2 efsane sezondaki gol ortalaması 1,90 idi. 3. sezon bu rakam biraz düşüp 1,68 olunca ve şampiyonluk kupası da Ferguson'un ellerinde yükseldi. Chelsea'den kovulduğunda ise ortalaması 1,16'ya düşmüştü takımın ve üstüste üç EPL maçında gol dahi atılamamıştı. Inter de Serie A'da son 2 maçtır gol atamıyor ve liderlikten 5. sıraya düştüler. Şu ana kadar attıkları toplam gol sayısı ise 13. Maç başına 1,44 gole denk gelir ve bu hedefleri olan bir takım için hayli düşük. Forvetinde Ibrahimovic, Adriano, Mancini, Quaresma, Obinna, Cruz, Balotelli, Crespo gibi isimleri barındıran bir takım içinse garip. Ne reçete yazacak bakalım özel insan...

Etiketler:

MAGICA'dan Sonrası



Maradona - Giordano - Careca. Napoli'nin Napoli olduğu zamanlardaki en ünlü üçlü. Kısaca MAGICA diyorlardı onlara. İtalyanca da sihir anlamına gelir bu kelime ve bu üçlünün yaptıkları hakikaten de sihirden farksızdı. Onların döneminde İtalya ve Avrupa'nın en büyük takımı oldu Napoli. San Paolo'dan çıkabilen pek yoktu. Magica sonrası ise sıradanlaştılar hatta Serie A'ya veda ettiler, 3. lige kadar düştüler. Magica'yı geri getiremeyeceklerine göre onu oluşturan, transfer eden adamda aradılar çareyi. Pierpaolo Marino'da. Geri getirdiler 2004 yılında Marino'yu futbol direktörü olarak. Onun seçtiği teknik adam ve kurduğu takımla 2 senede Serie A'ya yükseldi Napoli. Ve yine bir üçlü var Napoli'yi sürükleyen. Hamsik - Lavezzi ve Denis. Bu akşam Reggina'ya 3 tane salladılar, 3 gol de Denis'ten. Lider Udinese ile aynı puana sahipler. UEFA hayalleri erken bitti ama Scudetto heyecanı yavaştan sarıyordur güneyi...

Etiketler:

10 Euro'luk Müzayede Atkısı



Ejido, İspanya'nın Endülüs bölgesinde 70,000 kişinin yaşadığı bir yerleşim yeri. Kentin ve halkın en kıymetli şeyi normalde meyve ve sebzeleri. Bugünse bir istisna. Kral Kupası maçında kentin 3.ligde oynayan takımı Villareal'e 5 attıktan sonra, sınırlı sayıda ( 100 ) üretilen bu atkılara değerinin hayli üstünde paraya sahip olmak isteyecekler. Oysa maçtan önce stad içerisinde Ejido'nun taraftar grubu Peña U.C.A. meyve tezgahının yanında 10 avroya satılıyordu, şimdi ise müzelikler. Yeri gelmişken soralım....Sıradan bir İspanyol taraftar grubunun düşündüğünü bizimkiler düşünebiliyor mu peki ? Var mıdır mesela Fenerbahçeliler de geçen seneki 2-1'lik Chelsea galibiyetine ait orjinal bir parça ? Anca derbi ya da şampiyonluk sonrası t-shirt bastırırlar...

Etiketler:

29 Ekim 2008 Çarşamba

Futboldan Var Olmak



Tezahüratlarımız aksini söylese ve sadece 90 dakikayla sınırlı olmasa da futbol taraftar olanların hayatları için bir varoluş değil. Taraftarın sahnesi olan stadyumda belki çok daha yüklü, çok daha samimi, çok daha hızlı ve ani olsa da; futbol olmadan da coşkuyu, hüznü, sevinci, aidiyeti, saygıyı, sevgiyi hayatın akışında hissediyoruz ve hissetmeye devam edeceğiz. Kazandıklarımızın veya kaybettiklerimizin pek azı futboldan. Öyle olmadıklarını söyleyenler varsa gidip kendilerine bir hayat satın alsınlar hemen. Oysa futbolcular için aynı şey sözkonusu değil.



Onlar futboldan doğdular, herşeylerini futbola borçlular. En azından bırakana kadar. İngiltere'nin en pespaye yerlerinden biri olan Essex doğumlu Tony Adams gibi.

27 Ekim 2008 Pazartesi

Cheik Diabaté



Fransızlar ve Fransa Ligi 98 yılından sonra sanki laboratuvarda üretilmişçesine hızı, gücü ve tekniği bünyesinde barındıran; uzun boylu ve uzun bacaklı futbolcular çıkarmaya başladılar. Mevki farketmeksizin... Malili Cheik Diabaté de bunlardan biri. 194 cm boyunda ve santrfor oynuyor. Henüz 20 yaşında. Bordeaux'un B takımında geçen sezon 35 maçta 18 gol atmış. Bu sene Ligue 2 takımı Ajaccio'da kiralık. Orada da 9 maçta 7 golü var. Birkaç özet görüntüden izlediğim kadarıyla her iki ayağını da iyi kullanıyor, dripling yapabiliyor, top hakimiyeti üst düzey. Bu boyu ile havadan da muhakkak iyidir. En önemlisi gayet yüzdeli atıyor. Bu tür adamların verimliliği genelde düşüktür ama Diabaté daha farklı şu ana kadar. Ben dahi farkındaysam bu adamın, Arsene Wenger'in elinde birkaç klasörlük dosya vardır muhakkak...

Etiketler: ,

David Beckham ve Milanello

Yakışmış bence...

Etiketler:

Yazın Modası Kimler Olur ?



Bir İspanyol daha memleketi dışında başaramayarak ülkesinde inzivaya çekildi. Juande Ramos artık işsiz ve av sezonu açılmış durumda. Del Nido'nun Jimenez'i postalama planları muhakkak hızlanmıştır bu ayrılık ve bugün Pizjuan'da alınan Malaga mağlubiyeti sonrası. Sadece Del Nido'nun Sevilla'sı değil sene sonunda birçok kalburüstü kulübün kapısını ilk çalacağı teknik adamlar Juande Ramos gibi boşta ve iyi olanlar olacaktır. Mesela Roberto Mancini, Frank Rijkaard, Kevin Keegan, Ronald Koeman. Roma ve Bayern bu gidişatı sürdürürse Luciano Spalletti ve Klinsmann. Keza hem liglerinde hem UCL'de hüsran yollarını aşındıran Porto ile Shakthar teknik adamları Jesualdo Ferreira ile Mircea Lucescu. Arap şeyhlerin şan şöhret kurbanı olabilecek Mark Hughes. Aragones Fenerbahçe ile yaptığı sözleşme için sezon başında son kontratım dediği için gözardı edilmiştir. Var mı arttıran ?

Etiketler:

26 Ekim 2008 Pazar

Lavezzi'nin Dili


Barcelona - Atletico Madrid maçını daha ziyade Messi - Agüero maçına dönüştürmüştü İspanyol medyası. İtalyanlar da Lazio - Napoli maçını bu sezon müthiş formlarıyla takımlarını zirveye taşıyan Zarate ve Lavezzi karşılaştırmalarıyla işlediler. Maçı naklen izleyemedik ama Lavezzi'nin oyununun resitalden farksız olduğunu anlıyoruz maç sonrasındaki yazılardan. Napoli 1-0 kazanmış, gol Lazio oyuncusu Siviglia'nın hanesine yazılmış velakin Lavezzi'nin bindirmesi ve kestiği topta yapacak fazla da birşeyi yok. Gollerden sonra çıkardığı bu dili de daha çok görecek gibiyiz. Ama ne şanssızdır ki Milli Takım için rakipleri çok güçlü. Tek şansı Napoli ile başaracakları. 20 yıl sonra da hatırlanması için ya Napoli'de daha fazlasını yapmak ya da büyüklerden birine imza atmak zorunda.

Etiketler:

Abel Balbo


Türkiye'de de adettendir önemli bir maçı, o maçı daha önce oynamış ve önemini bilen adamlara sormak. Bugün Udinese ile Roma karşılaşacak. İtalyanlar da Arjantinli Abel Balbo'ya sormuşlar maçı. Balbo'nun İtalya'daki ilk maçıdır Udinese - Roma maçı. 27 Ağustos 1989 yılında 1-1- biten maçla Udinese formasıyla adım atmıştı Serie A'ya. 4 sene sonra Roma'ya transfer olmuştu. Balbo Roma kazanır demiş Corriera Dello Sport'a. Sebebi hem Roma'nın kaliteli bir forvet hattına sahip olması, hem de başta Spalletti olmak üzere Romalılar için son şans olması. Londradaki oyun da umut vermiş Balbo'ya. Neyse, konumuz bu değil... Senede 2 defa oynanan bir maç sayesinde 90'lı yıllarda Bebeto ile Romario ile birlikte en sevdiğim forvet ikililerinden biri olan Balbo ile Batistuta'yı hatırladım. Abel Balbo Batistuta'nın gölgesinde kalırdı, hiçbir zaman esasoğlan olmadı Serie A'da. Hep yardımcı oyuncuydu. Serie A'da 306 maçta 147 gol atmak bu yüzden çok kıymetli. Müthiş güçlü, aynı zamanda tekniği de iyi olan bir forvetti. Kendisine kulvar açmak konusunda ustaydı. Topu öyle bir anda ve yerde alırdı ki, golü atmak tek bir hareketine bakardı. Copa Libertadores kazanmak için Boca Juniors'a gitmesi sanırım futbol hayatındaki tek falsosudur. Fotoğrafını, şarkısını bulamadım ama şu an müzisyenlikle uğraşıyormuş sanırım. Bulan, dinleyen varsa yorumlara bekliyoruz...

Etiketler: ,