12 Ocak 2008 Cumartesi

Müjdat Munua Elele



Resimde gördüğünüz ve sol gözü geçici bir süre görmeyecek olan Deportivo'nın Israilli kalecisi Dudu Aouate, onu bu hale getiren ise takım arkadaşı Uruguaylı Gustavo Munua. 8 dikiş atılmış Aouate'ye.

Zamanında sanıyorum bir Ankaragücü maçında Müjdat Schumacher'e hem de maç 5-1 iken patlatmıştı bir yumruk.

Bu olayı okuyunca aklıma o an geldi. Hadi Müjdat Schumacher'e yediği bir penaltı golünün ardından sırıtmış, o da Müjdat'a küfretmişti ve yumruğu yemişti de bunun böyle bir sebebi de yok.

Aouate antrenman bitiminde duş aldığını ve giyinirken Munua'nın kendisini sebepsiz yere yumrukladığını söylemiş. Tabi kimileri sorunun Aouate'nin hafta içinde, bir kaç maçtır yedek kalmaktan şikayet ettiği açıklamalarının da buna sebep olacağını söylüyor.

Sonuçta Munua takımda olduğu sürece Deportivo forması giymeyecek Aouate, kendi demeci.

Deportivo'nun Müjdat'ı Munua ise sessizliğini koruyor.

Olan zaten bu sezon hiç formda olmayan Deportivo'ya oluyor. El Madrigal'e bu iki kaleci de kadro dışı bırakıldığı için 3. kaleci ile çıkacaklar bu hafta.

Etiketler:

Essien'in İntikamı ?



Lyon'dan Chelsea'ye transferi epey olaylı olmuştu Ganalı'nın. Essien'in The Sun gazetesine verdiği röportaj da yeni birşeyi daha öğrenmiş olduk. Meğer önceden Sir Alex Ferguson keşfetmiş Essien'i.

2000 senesinde 17 Yaş Altı dünya Kupası'nın ardından 1 haftalık deneme daveti almış Essien Kırmızı Şeytanlar'dan. Hem Manchester United hem de Roy Keane hayranıymış zaten Essien ve koşa koşa da gitmiş.

Beğenilmiş de ama çalışma izni alınamamış, Essien de çaresiz Fransa'nın yolunu tutmuş ve ardından Chelsea günleri.

Şu an ise artık Chelsea taraftarı olduğunu, asla United'a gitmeyeceğini ve kendisini United'ın kaybeceği kupaların sahibi olmaktan daha mutlu edecek hiçbirşey olmadığını da söylemiş.

Hani beğenilmese anlayacağım bu intikam hırsını ama öyle de olmamış.

Tanrı'dan akıl fikir dilemekten başka birşey gelmez elimizden Essien'e.

Etiketler:

İkinci Bahar



1995 yılından bu fotoğraf, Almanların Bayern Münih forması giymeden uluslararası kariyer yapan ender oyuncularından biri olan Klinsmann Bavyera kulübü ile sözleşme imzalıyor. Sol yanında Milli Takım'dan hocası olan Kayzer ile bu kez Başkan ve oyuncu olarak mutlu bir poz veriyorlar.

Beraber Bundesliga ve UEFA Kupası şampiyonluğu yaşıyorlar.

Bu ikili yeniden buluşacak 2008-2009 sezonunda. Teknik direktör olarak Löw'ün akıl hocalığında sınıfı geçmişti Klinsmann, daha önce de Trapattoni ve Arsen Wenger gibi iki büyük isim ile uzun süre çalışmışlığı var. Oyunculuk tecrübesi, futbol zekası filan zaten benim laflarımla yüceltilmeyecek kadar üst düzey.

Şahsen bu ikinci baharın Bayern'e uzun süredir hasret olduğu mutluluğu yaşatacağını düşünsem de, merakla bekliyorum yeni Bayern'i.

Etiketler:

Thiago Neves



Nesli tükenen ve izlenmeye doyumu olmayan maestrolardan Thiago Neves. Enfes bir sol ayağı var, sağ ayağı da hiç fena değil. Fiziği, dengesi, koordinasyonu, tekniği muazzam. Fluminense'nin geçen sene Brezilya Ligi'ni ezeli rakibi Flamengo'nun ardından 4. olarak tamamlayarak1985 yılından beri katılamadığı Libertadores Kupası'na katılma hakkı kazanmasındaki esasoğlanlardan Thiago Neves.

22 yaşındaki ve 1,84 boyundaki Thiago Neves geçen sezon attığı 14 gol ile Brezilya'nın en saygın futbol yayını olan Placar dergisinin en değerli oyuncu ödülü olan Bola De Ouro ödülünü de aldı.

Fakat buna rağmen ne Avrupa'dan ne de Dunga'dan herhangi bir ilgiye mazhar olamadı. Copa Libertadores'de öne çıkmadan, Porto filan görmeden bitirmek lazım bu tür oyuncuların işini.

Fluminense bu tehlikeye karşı sözleşmesini 2010 yılı sonuna kadar uzattı bile Neves'in...

Etiketler: , ,

Alo, Santral...



El Diego'nun Napoli yılları. Etrafında kardeşleri, henüz cep telefonu icad edilmemiş ve Arjantin'deki ailesine ulaşmaya çalışıyor.

Rahatlık da kasıktan aşağılara akmış vaziyette.

Bundan ötürü sevmiyor muyuz zaten bu herifi.

Etiketler:

Michal Kadlec



Babası Miroslav Kadlec de iyi futbolcuydu Michal'ın. 90'lı yıllarda fırtına gibi esen Çeklerin kaptanı, savunma lideriydi. O zamanların önemli takımlarından Kaiserslautern'in de 200'den fazla kez formasını terletmişti.

23 yaşındaki oğlu Michal de babasının izinden giderek 2 ay önce Milli oldu ve artık Lyon'un bile transfer listesinde. Tercihinin ise Almanya olacağını söylemiş Kadlec. Yakında bol bol izlemeye başlarız Bundesliga'da.

Bakalım Euro 2008'de Grygera ya da Ujfalusi'den birini kesebilecek mi ?

Etiketler:

11 Ocak 2008 Cuma

Chelsea vs. Chelpool



Dünya'da bir futbolcuya bu kadar para harcanmamıştı daha önce.

Beckham'ı erkek güzeli olarak pazarlayan endüstriyel futbol, Anelka'yı da yatırım aracı olarak pazarlıyor. Yoksa saman alevi gibi parlaması dışında 1 seneye yayılmış istikrarı bile olmayan ve sürekli yaratacak sorun bulan bir futboluya bu kadar para verilmesine başka bir açıklama getiremiyorum.

Seneye bu zamanlar gene birşeyler bulacaktır, soluğu da havuzda alacaktır.

Sonraki durağının da St. James' Park ya da Stade Velodrome olacağı doğuyor içime.

Anelka'nın ne halt ettiği çok da umurumda değil ama toparlanan Chelsea'ye yazık olacak. Zira Chelsea'nin Chelpool'un üstesinden geleceğine inanmak bir yana şimdiden Arsenal ya da United'in şampiyonluğu hayırlı olsun.

Etiketler:

Barca İçin Sinek Vızıltısı



Sport'un haberine göre Barca 100 milyon € civarında bir para ayıracak bu yaz yapılması gereken transfer hamleleri için.

Transfer piyasası yüksek olan oyuncuları kaptırmamak için yenileyecekleri kontratlardan doğan artışlar ve alınacak yeni oyuncuları kapsıyor bu rakam.

Eskiden olsa bu rakam çok terletecek Barca'yı derdim, zira Real Madrid gibi harcayamıyorlardı; ama Medipro'dan gelen muazzam yayın ücreti, Nike ile yenilenen ve senelik 30 milyon avroya çıkan sponsor gelirini düşününce artık eskisi gibi terlemeyecekleri kesin.

Ronaldinho gibi satışı muhtemel oyuncuların getirecekleri de ayrı bir kaynak.

100 milyon Barca'nın bu seneki huzursuzluğuna çare mi olacak yoksa Galacticos'tan sonra bir de Fantasticos hadisesi mi izleyeceğiz onu zaman gösterecek.

Etiketler:

Sissoko ve Ranieri


Juventus 22 Milyon € bedelindeki Tiago ve Almiron karavanasına bir de Sissoko'yu eklemek için epey uğraşıyor. Sadece kesen, futbol oynayamayan ve kimin hangi parametrelerle Vieira yakıştırması yaptığını anlamadığım bu oyuncu için aşağı yukarı 15 Milyon € gibi bir para ödemesi muhtemel Bianconeri'nin.

Sebebi ise Claudio Ranieri, ta Valencia'dan gözağrısı olur Sissoko muhteremin.

Ranieri Chelsea ve Valencia'dan sonra bol paralı takımlara hiçbir şey kazandırmadan sürekli harcamaya devam ediyor.

Tanrı sabır versin Ranieri'nin yönettiği takımın taraftarlarına.

Etiketler:

Fenerbahçe Artık Geçmişinden Öğreniyor




Transfer dönemlerinin hiç tartışmasız en popüler, en renkli kulübüdür Fenerbahçe. Doğru ya da yanlış sürekli bir devinim, canlılık hakimdir. Birileri gelir, birileri gider ve bu hep herkesin gözü önünde cereyan ederdi. Davullu, zurnalı düğün dernekten farksızdı.

Böylesine uzun süreli bir alışkanlığın aniden saraydan kız kaçırma kıvamında ketumlaşması doğru mu yanlış mı başka bir konu; fakat bir gerçek var ki, bu durum fazlasıyla olağan dışı.

Nihayet bu suskunluğu Zico’nun açıklaması dağıttı.

İki önemli husus var Zico’nun açıklamasında:

1) Zico’nun Semih ve Kezman’ı bir arada kullanmayı düşünmediği,

2) Ortasaha için yerli bir oyuncunun gerekliliği.

Beni ilgilendiren kısım Semih ile Kezman’ın bir arada oynamayacak, diğer bir deyişle ileride tek santrfor oynanmaya devam edilecek olması.

Fazla değil, 15 -20 senelik yakın geçmişe baktığınız zaman Fenerbahçe’deki en temel sorunlardan birinin yıllar boyu kadroda yetenekli, kariyerli ve çok sayıda forvet bulundurarak sağlıksız bir kadro paylaşımına sahip olunmasının ve saha içerisinde bunlardan vazgeçilememesinden ötürü oynanan çok forvetli, fakat verimsiz futbol olduğunu göreceksiniz.

Verebileceğim en yakın örnek 2004 – 2005 sezonundan.

O sezon Fenerbahçe’nin elinde Van Hooijdonk, Nobre, Serhat, Tuncay, Semih, Murat Hacıoğlu ve hatta kariyerine forvet olarak başlayıp sonradan sağ kanat oyuncusu olan Mehmet Yozgatlı gibi forvetler varken tutup üzerine bir de Anelka getirilmişti.

Tuncay ve Serhat kanatlara monte edilmiş, ileride de Hooijdonk’un sakatlığı sebebiyle eğrisi doğrusuna gelerek, ileride tek Nobre ile 4-2-3-1 oynuyordu Fenerbahçe. 42 gol atıp ve sadece 9 gol yiyerek sezonun ilk devresinde 43 puan toplayan Fenerbahçe, Anelka’nın gelişiyle dizilişini ve oyun anlayışını bozmak zorunda kalmıştı. Sezonun ikinci devresinde, üstelik 2 santrfor oynamasına rağmen, attığı gol % 16,6 düşerek 35’e inmiş, yediği ise % 66,6 artarak 15’e çıkmıştı Fenerbahçe’nin.

Şayet Gençlerbirliği, Galatasaray’a Ali Sami Yen’de çelme takmasaydı, belki şampiyon olunamayacaktı o sezon.

Şu anki düzene uymayan Ronaldo ya da o kalibreye yakın olan benzer futbol karakterindeki bir oyuncu marka değeri açısından Fenerbahçe’ye çok şey katacaktır şüphesiz. Lakin bu, aynı geçmişteki gibi, Fenerbahçe’nin alışmış olduğu düzenden kopmasına ve kazandıklarını yitirmesine ya da istediği seviyede alamamasına da sebep olabilir.

Albert Einstein’in “Dünden öğren, bugün için yaşa, yarın için hayal kur” diye bir sözü vardır. Zico’nun tek santrfor düzeniyle devam edecek olması, zaten bugünü yaşayan ve geleceğini hep hayal eden Fenerbahçe’nin artık geçmişinden, dününden de öğrendiği anlamına geliyor.

Etiketler: , ,

Uğur Boral Diego Capel’i İzlemeli



Fenerbahçe’nin rakibi Sevilla’nın en tehlikeli oyuncularından birisi, alt yapı harikası 20 yaşındaki Diego Capel. En fark edilen özellikleri sürati ve çabukluğu.

Bunlar sonradan kazanılması çok zor olan Allah vergisi yetenekler. Ve benzer özellikler 25 yaşındaki Uğur Boral’da da var. Üstelik bunların seviyesi Capel’in sahip olduklarından hiç de aşağı kalır değil.

Hatta Capel duran top kullanamıyor ve uzaktan Uğur kadar da iyi vuramıyor. Fakat Capel’i büyük oyuncu yapan savrukluğunu kontrol edebilme ve oyun zekası sayesinde futbolunu daha avantajlı, daha akıcı hale getirebilme yeteneği.

Uğur Boral Fenerbahçe’de düzenli bir yer edinmek istiyor ve hedeflerine erişmek istiyorsa bir an önce futboluna bunları da eklemeli.

Hazır Zico, R. Carlos, Alex ile aynı ortamda çalışma fırsatını yakalamışken…

Etiketler: , ,

IFFHS Garabeti


Bonn şehri, Borsigallee 15‚ 53125 adresinde bulunan IFFHS genel merkezi!

İsmindeki uluslararası ibaresi, birkaç ülkede temsilci bulundurması dışında hiçbir uluslararası kimliği, tanınırlığı ve kabul edilmişliği olmayan bir garip şey bu IFFHS. O kadar okuma yaparım ve Dünya üzerinde Türkiye dışında başka hiçbir ülkede doğru dürüst referans olarak alındığına şahit olmadım.

Bizde ise yaptığı öznel ve hiçbir resmiyeti olmayan değerlendirmeler, sıralamalar, maşallah bütün ulusal gazetelerimizde ve ajanslarımızda haber olur çarşaf çarşaf. Hatta övünç ve utanç kaynağının vesikası bile olur.

Ve maalesef bunu kulüplerimiz bile sitelerine bu şekilde taşıyabiliyorlar.

Halbuki ne FIFA ne de UEFA ile hiçbir ilişkisi yok bu IFSGHSNFK’nin. Bonn’daki ufak bir büroda takılan birkaç kerli ferli adamın hokkabazlığı sadece.

Bir örnek vereyim ki anlayın ne saçmasapan bir kurum olduğunu.

Bu siteye göre Paraguay’ın Asuncion takımı 15., Almanya’nın Bayern Münih takımı ise 46. sırada.

Etiketler: ,

PELADA - Özgür Futbol



Burası Afganistan'daki Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçilik binasının önü.

Afgan kızlar Taliban filan dinlemeden topun peşine bırakmış kendilerini. Manda ve himaye altında olmalarına rağmen futbol sayesinde birkaç saat özgürlüklerini yaşıyorlar.

Etiketler:

10 Ocak 2008 Perşembe

300



Dünya'nın en sessiz sedasız, La Liga'da 100'den fazla golü olmasına ve bunu Espanyol gibi hiçbir zaman kafaya süt sıralara oynamamış bir takımda yapmasına rağmen en az konuşulan santraforlarından birisi Raul Tamudo.

Barcelona'ya attığı gollerle arada sırada bunun dışına çıkıyor elbette.

Espanyol'un gelmiş geçmiş en çok gol atan oyuncusu olmuştu ve bu hafta oynayacağı Almeira maçıyla da La Liga'daki 300. maçına çıkacak.

Böyle bayrak adamlardan pek kalmadı artık...

Etiketler:

Maç Başına 1,5 Milyon €




Bu sezon tplam 22 milyon €'ya alındı Almiron ve Tiago fakat şu ana kadar oynadıkları resmi maç sayısının toplam 13. Maç başına maliyetleri 1,5 milyon € civarı. Tabi buna kendi aldıkları maaşlar dahil değil.

Yılın en büyük kazığını yemiş gibi gözüküyor Juventus.

Ve Moggi'yi sadece telefon görüşmelerindeki maharetinden ötürü değil, transfer konusundaki nokta atışlarından ötürü de arayacağa benziyorlar.

Etiketler:

Basın'a Değil Pato'ya...


Ne Pippogol, ne Gilardino ne de Ronaldo'dan Milanese umutlu değil pek. Milan'da herkes Alexandre Pato'yu bekliyor. Dubai'de oynanan hazırlık maçlarında döktürmeye başlayan Pato artık 18 yaşında ve Serie A'da oynayabilir yasal olarak. Napoli maçında herkes sahne alacağını düşünüyor.
İtalyan basını sürekli bu konuyu işliyor, özellikle Brezilya'nın eski golcülerinden Careca'ya benzetiyorlar.
Galiani ise 18 yaşındaki birine bu denli baskı uygulanmamasını istiyor fakat bunu Pato'ya da söylemeli. Söylemeli ki Pato da Napoli'ye 2 tane sallayacağım türünden demeçler vermesin.

Etiketler:

Shearer Göreve



Son 15 yılda Kevin Keegan ve Sir Bobby Robson'dan dışında kimse Newcastle United menajerliğinde 100. maçını görmedi. Sam Allardeyce'dan epey ümitliydi St. James' Park sakinleri ama kulüple uzlaşarak karşılıklı feshetti sözleşmesini Allardyce, Sven Goran Eriksson'un desteği bile kar etmedi.

Başkan Chris Mort ne yapar bilemiyorum ama o göreve artık Shearer yakışır demekten de alıkoyamıyorum kendimi.

Etiketler:

9 Ocak 2008 Çarşamba

Dida Türkiye'ye



2003 senesi hariç yaranamadı bir türlü Rossoneri'ye ve futbol alemine Dida.

Hep oynadı, sportif açıdan çok alanda ilk oldu. Mesela Şampiyonlar Ligi'ni 2 kez kazanan tek Brezilyalı kaleci, Dünya Kulüpler Şampiyonası'nı 2 kez kazanan tek futbolcu, İtalya'da En İyi Kaleci ödülünü alan ilk yabancı gibi. Daha çok var başardıkları arasında; 200'den fazla Milan 90'dan fazla Brezilya Milli Takımı'nın formasını giydi ama bunlarla değil bambaşka şeylerle konuşuldu.

Önce sahte pasaport ve akabinde gelen cezalar, ardından Şampiyonlar Ligi'ndeki berbat bir performans sonrası kızan bir Milan taraftarının onu e-bay de satışa çıkarması, daha sonra olaylı Celtic maçında kestiği rol derken yaşı da 34 oluverdi.

Inter maçında Cambiasso'dan yediği gol ile Milan'ın gözünden tamamen düştü artık 196 boyundaki solak kaleci. Boys San'dan yediği meşaleler de cabası...

Brezilya'ya geri döneceğine Türkiye'ye gelse keşke.

Taffarel tadı bırakması işten bile değil çünki.

Etiketler: ,

8 Ocak 2008 Salı

Zico'nun Kudreti de Var



Bu sıralar kamuoyu Şekip Mosturoğlu’nun geçen sene Beşiktaş maçının ardından Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Türkiye Kupası vizyonu hakkındaki açıklamayı, Yıldırım Demirören’in bu sene yaptığı meşhur PAF açıklaması bir tutmakta. Genelde olaylara yüzeysel bakmayı alışkanlık edindiğimizden bir takım önemli detaylar atlanıyor.

Örnek vermek gerekirse Beşiktaş’ın açıklamasında sunduğu yöntemin ne idari, ne ekonomik ne de vicdani olarak uygulanabilme ihtimali sıfırdı ve uygulanamadı da.

Oysa Fenerbahçe’nin açıklamasında sunduğu yöntem uygulama açısından zorluk yaratacak cinsten değildi. Gayet kolay bir şekilde birkaç PAF takviyeli rezerv takımla oynayabilir ve bunun vebali de 24 yıldır alınamayan kupa için 1 sene beklemek olurdu.

Nitekim çok büyük kulüplerin bile Federasyon kupalarında basireti bağlanabiliyor. Misal birkaç sene öncesine kadar Milan 26, Inter 24 beklemişti İtalya kupasını kaldırmayı; 6 senedir üst üste Ligue 1 şampiyonu olan Lyon 35. senedir bekliyor Fransa Kupası zaferi için.

Bu 1 sene kesinlikle tolere edilebilirdi.

Bütün bunlar, arada fark olsa bile elbette her iki açıklamanın da hoyratça olduğu gerçeğini değiştirmez fakat burada gözden kaçan daha önemli bir husus var.

Hatırlarsanız Zico’nun bilgeliğini yazmıştım çala kalem son yazımda. Nedense bu özellik bizde genelde yumuşak yüzlü, otorite yoksunu, her istenilenin yaptırılabileceği ak pak yüzlü kişileri çağrıştırıyor. Onların kudretli de olabileceğini pek kimse düşünmüyor çünkü kudretin timsali olarak görülen şeyler başka.

Del Bosque’ye Yeniköy Kasabı denip Fatih Terim’e İmparator denmesinin altında yatan sebebi havsalam başka türlü almıyor zira.

Zico’ya da böyle yaklaşıldı, en büyük bombayı ise Erman Toroğlu Azizsilin ile patlattı. Sonra Gürcan Bilgiç devam ettirdi hikayeyi, denmedik laf kalmadı.

Ama kimse Fenerbahçe’nin Fortis Türkiye Kupası maçına olabilecek en as kadrosuyla çıkmasının ardında yatan sebebin Zico’nun bu kupaya verdiği değerin yanısıra, O’nun hedeflerinden, yarışmacı ve sportmen kimliğinden ötürü bu kararı Fenerbahçe yönetiminin kararına rağmen uygulamamış olabileceğini dikkate almadı.

Çünkü kendi yarattıkları imaja ters geliyor.

Ve zaten unutuyorlar Zico’nun bu karar açıklanırken Fenerbahçe yönetiminin yanında, Yıldırım Demirören’in yanındaki Ertuğrul Sağlam gibi durmadığını hatta yanlarında bile olmadığını.

Ertuğrul Sağlam da bu kararı güle oynaya karşılamadığı, şampiyonluk yarışında varolduğu halde bu karar sayesinde hedeften kopacağından ve parlak kariyerinin sekteye uğrayacağından ötürü keyifsizliği açıktı. Lakin ne sözleriyle ne de hareketleriyle karşı çıkma kudretini de gösterememişti.

Zico gösteriyor oysa.

Bilgeliğinin yanı sıra kudretinin de sergiliyor.

Ve hem saygım hem de güvenim gitgide büyüyor Zico’ya, yönetiminin üstelik taraftarının da destek verdiği hoyratlığa esir olmadığı için.

Etiketler: , ,

Kelebek Etkisi



16 yaşında Pele’nin ıslattığı Santos formasını ıslattı Diego Ribas. Hocası Emerson Leao Diego için “hücumu Zico’dan daha iyi yönetiyor” bile demişti onun yeteneklerini anlatmak adına. 19 yaşında bu tür yetenekleri parlatıp satmakta üstüne olmayan Porto’ya transfer oldu.

Deco’nun varisi olarak gösteriliyordu ve Mourinho’dan sonra Victor Fernandez ile çalışan Porto macerası da bireysel olarak mükemmel başladı. Oyunculuğunda Diego ile aynı pozisyonda oynayan Fernandez hem onun dilinden anlıyor hem de hücum oynayan takımında Diego’yu çok iyi kullanıyordu fakat Mourinho ile Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan Porto, Fernandez ile yerel liginde 3. sırada kalınca Diego’nun kaderi de birden değişti.

Fernandez’in gitti Co Adriaanse geldi. Fernandez’in ve elbette Diego ile de hiç uyuşmuyordu Adriaanse’nin tarzı. Diego önce yedek kaldı daha sonra da kulüpte geleceği olmadığı için 2 milyon € zararla satıldı Werder Bremen’e.

Almanların ünlü spor dergisi Kicker, 275 yetkin otoritenin oyuyla Diego'yu Bundesliga’da ilk yarının oyuncusu seçti. Üstelik Ribery ve Van der Vaart gibi çetin rakiplerinin önünde % 45 oranında bir çoğunlukla.

Dünya’nın en büyük oyuncularından birisi artık Diego.

Co Adriaanse mi ?

O Katar’ın Al-Sadd takımının başında.

Etiketler: ,

7 Ocak 2008 Pazartesi

Elder Granja



Bir ara sürekli Fenerbahçedeki Brezilyalı oyuncuların menajerine saran Fotomaç ve Sabah bu aralar pek bir menajercilik oynuyorlar. Adriano ve Ronaldo kadar olmasa da Sabah ve Fotomaç başta epey uğraştılar Internacional'in sağ kulvar oyuncusu Granja'yı Fenerbahçe'ye transfer edebilmek için.

Belki de Gökhan Gönül ile iyi bir ikili olabilirlerdi fakat işin aslının astırının olmadığı bir kez daha anlaşıldı.

Granja Palmeiras'a transfer oldu, üstelik de bonservissiz.

Pato, Sobis, Tinga, Fernandao, Edinho kadar öne çıkamasada Internacional'in 2005 ve 2006 senesinde yakaladığı çıkışın emektarlarındandı. Geçen sene ki kas sakatlıklarını yaşamasa belki İspanya, Portekiz ya da Almanya'da izleyecektik kendisini.

Yaşı henüz 26, geç değil...

Etiketler: ,

Sebil



Avrupa'da pek tutunamayanlardan Carlos Bueno. PSG'de olmadı, Sporting Lizbon'a kiraladılar. Orada Nacional'a karşı 20 dakika 4 gol atınca Boca Juniors'un yolunu tuttu fakat fırsat verilmedi 27 yaşındaki santrafora.

Boca serbest bırakmış.

Bizimkilerden biri akıl eder mi dersiniz ?

Etiketler:

NO8DO



Derbiyi hiç bir varlık gösteremeden, hem de 3-0 kaybetti belki Betis ama önceki senelerde yaşanan olayların hiçbiri yaşanmadı. Geçtiğimiz sene protokol kavgası veren ve vali sayesinde çözülen kriz bir yana bırakıldı. Maçtan önce birlik mesajları verildi, Puerta'nın anısına Sevilla şehrinden bir olunması istendi.

Bu birlik çok önceden gösterilmişti aslına bakarsanız. Fotoğraftaki figür bu birliğin simgelerinden bir tanesi. Sevilla şehrinin mottosu ve bayrağı bu fotoğraftaki. Sağ alt köşede acı bir şekilde kaybedilen Antonio Puerta'nın hatırası için verilen bir mesaj, Sevilla ve Betis'in içiçe geçmiş renkleriyle yeniden düzenlenmiş.

Derbide de olay olmadı, sahada gerginlik bekliyordum en azından ama o da olmadı. Görevli olan 500 polise şu ana hiç iş düşmediğini gördük.

Bir de Luis Fabiano o çirkin golü atıp, üzerine bir de pişkin pişkin sevinmeseydi kusursuz bir derbi olacaktı.

Etiketler:

6 Ocak 2008 Pazar

Shinawatra'nın Paşa Keyfi



Eski Tayland Başbakanı Thaksin Shinawatra Manchester City kulübünün en büyük hissedarı, kulübün % 75 hissesini 80 milyon £ civarı bir paraya satın almıştı. Bu küçük adamın City'nın şu andaki pozisyonunda payı büyük. City taraftarı da onu pek seviyor, soy isminin Sinatra'yı andırmasından ötürü Frank diyorlar.

Konumuza gelelim. Efendim Shinawatra Tayland Milli Futbol Takımını Manchester'a davet etmiş 2 haftalığına. Şubat ayında Japonya ile oynayacakları önemli maça City ile birlikte hazırlanmaları için. Sven amcama Tayland'ın meşhur kızlarının masörlerinden getirmişse The Sun'a gün doğdu demektir.

Bu arada masrafların çoğunu da Frank'in bizzat kendisinin karşılayacağını da belirtelim. Vallahi şöyle zevklerimiz olmadı gitti.

En azından FM 2009'da bu tür hadiseleri istiyoruz efendim.

Etiketler:

Sevilla vs. Real Betis #5



Etiketler:

ZICO: Futbolun Bilgesi



Nicholas Roerich yeryüzüne gelmiş en büyük ruhsal öğreticilerden biriydi. Onun aklı, kelimeleri ve eserleri hizmet ettiği insanlığın ve kültürün nerede ve nasıl olması gerektiğini gösteren birer hazine gibi. Asya gezisini yazdığı seyahatnamesini okumak, Himalayalardan taşıdığı renklerle yaptığı resimlerine bakmak ruhani bir terapi için bulunmaz birer kıymet.

1980’li yıllarda Zico’nun oynadığı futbol da böylesine bir etki yapıyordu futbolseverlerde. Bu etkiyi futbol oynayarak yapabilen birçok futbol insanı gördük; fakat yaşantısı ve kelimeleriyle de aynı etkiyi yaratabilen futbol insanın sayısı çok az.

Hele şu yaşıma kadar Türkiye’de hiç şahit olmamıştım ve ne büyük şanstır ki böylesine bir futbol bilgesini bizzat yaşayabiliyoruz. Bu kadar sade bir dinginliğe, böylesine bir aldırmazlığa, futbol adına bütün Dünya’nın hem fikir olduğu yaptıklarına rağmen böylesine bir kibirsizliğe alışık değiliz.

Zico’nun hangi muameleye tabi tutulduğunu, ne büyük bir kibir ve cüret ile sorgulandığını ve bunların karşısında Zico’nun tavrını kronolojik olarak tek tek anlatmaya gerek yok. Hepimiz hatırlıyoruz. Gittiği her yerde neden böylesine büyük bir saygı ve coşkuyla karşılandığını da biliyoruz.

Keşke Zico’ya yaptıklarını başkalarına yapamayanlar ve ders verip mezar kazanlar da anlayabilse. Ama pek ümitli değilim doğrusu.

Boşuna dememişler “bilgeliği anlamak da bilgelik gerektirir, dinleyen sağırsa müzik hiçbir şeydir” diye.


Alex De Souza & Javier Zanetti


Fenerbahçe’nin kadrosunda 6 Brezilya doğumlu oyuncu bulunuyor, Inter’in kadrosundaki Arjantin doğumlu oyuncu sayısı ise 7. Geçen sene Arjantin Açılış Lig’i şampiyonu olan Lanus’un ortasaha oyuncusu Diego Valeri Inter’in 8. Arjantinlisi olmaya oldukça yakın.

Fakat Valeri’yi bulan ne Inter’în yetenek avcıları ne de teknik direktör Mancini. Inter’in Arjantinli kaptanı Javier Zanetti’nin önerisi. Resmi ağızdan açıklanan bir hadise bu. Ancak ilginçtir Zanetti ne transferden nemalanmakla, ne de kulüpte Arjantin çetesi yaratıp Stankoviç’in ayağını kaydırmakla suçlanmıyor.

Fenerbahçe’nin kaptanı Alex De Souza geldi aklıma bu gelişmeyi öğrenince. Resmi ağızdan açıklanmadığı halde Deivid de Souza’nın kendi tavsiyesiyle alındığı söylenmiş ve daha da acısı sonu yuhalanmakla biten binbir ucuz suçlamayla uğraşmak zorunda kalmıştı.

O zaman bu rüzgara kapılıp Alex'i ve beraberinde Deivid'i yuhalayanlar umarım ettikleri ayıbın farkındadırlar.

Valencia’nın Ali Şen’i

Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en sansasyonel haberlerinin, en flaş gazetecilik resitallerinin başlıklarından biridir "neşter operasyonu". Sene başında Galatasaray yaptı, sezon ortasında Beşiktaş yapıyor şu an fakat hiçbirisi Fenerbahçe'nin en spekteküler, medyatik ve karizmatik başkanı Ali Şen'in yaptığı kadar ses getirmemişti.

Kulübe yıllarını vermiş olan Oğuz, Aykut ve Engin İpekoğlu'nun gönderilişinden bahsediyorum evet. Şu an benzer bir operasyonu İspanya'nın kulübü Ronald Koeman vasıtasıyla yapıyor. Kulübün emektar 3 oyuncusu olan ve hepsi aşağı yukarı 1o senesini Valencia'ya veren David Albelda, Santiago Canizares ve Miguel Angulo'nun ipi yeni teknik direktör Koeman tarafından çekildi.

Ali Şen'in neşter operasyonu tutmamıştı, Fenerbahçe'ye refah getirmemişti bu oyuncuların gönderilmesi ve direk bu konuyla ilgisi olmasa bile hiç beklenmedik bir şekilde genel kuruldan şirketleşme kararı alamayan Ali Şen de gitmişti. Koeman'ın bu yaptığının acısı da başka bir yerden çıkar, ve sonunda gider gibime geliyor.

Bakalım yine kılıçla yatan kılıçla mı ölecek.

Etiketler: , ,