23 Şubat 2008 Cumartesi

Yeni AJAX



Ajax'tan uzun uzun söz etmeye gerek yok, biliniyor ne olduğu. Fakat uzun süredir Ajax bilinenin dışında seyrediyor. İstikrardan uzak bir şekilde fazlaca teknik direktör değiştiriyorlar. 4 senedir şampiyon olamıyor, Avrupa'da nal topluyorlar tek tesellileri iki senedir üstüste kazandıkları Federasyon (KNVB) Kupası.

Bu gidişe dur demek için sarıldıkları yılan ise üst düzey liglerde tedavülden kalkmış vasat üstü isimleri trasnfer etmek. Luque, Kuffour, Davids, Rommedahl, Gabri gibi oyuncular.

Oysa PSV bu dönemde aldı yürüdü. Son 5 senede 4 şampiyonluk kazandılar, düzenli olarak Şampiyonlar Ligi'nde varlar. Üstelik bunu ekonomilerini diri tutmak için mecbur oldukları oyuncu sirkülasyonuna girmelerine rağmen yapıyorlar.

Ajax'ın ileri gelenleri de sorunun farkında ve bu dengeyi değiştirmek için bir hamle yaptılar. Kulübün yönetim ve görev yapılandırmasında değişikliğe gittiler. Bu yapıyı şöyle özetleyebiliriz. Kulübün hisselerini tutan bir tür meclis ve onların atadığı icra kurulu. Mesela kulübün şu andaki Başkan'ı olan John Jaakke bu meclis tarafından atanmış birisi ve istenildiği takdirde görevden alınabilir.

Yeni yapılanmada da bu hakkı saklı tutuyor bu meclis. Fakat son zamanlarda sıkça yaptığı üzere kulübün işlerine doğrudan müdahil olmayacaklar; bir tür ihtiyar heyeti misali sadece tavsiye kararları alıp, denetleyici bir rol üstlenecekler.

Kulübün futbol stratejisini kendi atayacakları ve şu andakinden daha özgür çalışıp cesur bir şekilde kararlarını uygulayabilecek profesyonel bir yönetim kurulu ile bu kurulun başında bulunacak, simge olmuş bir direktör belirleyecek.

O direktör Johann Cruyff.

Saha içerisinde ise bir başka efsaneleri olan Van Basten yönetecek Ajax'ı.

Cruyff, Rijkaard ile başardığını Van Basten ile de başarabilecek mi; bu yapılanma beklenilen sonucu verebilecek mi bilemiyoruz ancak geç kalındığı kesin.

Ajax bunu Ibra, Chivu, Van Der Vaart, Sneijder, Babel, Chivu, De Jong, Mido, Maxwell gibi oyunculara sahipken yapabilseydi şu an çok başka yerlerde olabilirdi. Şimdi ki malzeme de epey iyi gerçi. Ellerinde tutmaları çok zor olan Huntelaar dışında Suarez, Heitinga, Emanuelson, Verthongen, Stekelenburg, Poepon gibi isimler var.

PSV'yi rahatlıkla zorlayabilirler. Euro 2008 sonrası tablo daha net ortaya çıkar...

Etiketler:

Maç Var Maç Var



Fenerbahçe Bursaspor maçını izledik az önce, Türkiye'deki çoğu futbol izleyicisi de bu maçı izlemiştir. İzlediğim en kötü Fenerbahçe ve en kötü maçlardan biriydi. Bu maçı izlemenin maliyeti Torino Parma maçını izlememekti.

İyi halt etmişim.

4-4 bitti Torino - Parma maçı, asıl önemlisi ise 4-1'den 4-4'e gelmesiydi. Neden Coşkun Birdal gibi sürekli takım gezdiğini anlamadığım, her gittiği yerde vasat üstü oynamış, dripling yeteneği muazzam olan Gasbarroni'nin 2 golüne, Roberto Stellone aynı sayıda golle cevap verdi. Son dakikaların adamı Di Michele, bu kez Torino'yu kurtardı.

Bu 3 gollü avantajı koruyamamanın bedelini küme düşmekle ödemez umarım Parma.

Etiketler:

Eduardo Da Silva



Bu adını koyamayacağım müdahale sonrasında ayağı kırıldı Eduardo'nun, devamını koyamıyorum. O derece içi parçalanıyor insanın, bakamıyorsun. Sky Sports da maçı yayınlarken tekrarını göstermedi pozisyonun. Üstelik Eduardo'ya yapılacak ön müdahale için oyunun 7 dakika durmasına, saha küçük bir poliklinikten farksız olmasına rağmen.

24 yaşındaki Henry'nin halefi Eduardo Da Silva'nın futbol oynayıp oynayamayacağı belli değil ama Hırvatistan ile birlikte olamayacak bu yaz.

Eduardo'nun ayağını kıran Matthew Taylor için Arsene Wenger "bir daha asla futbol oynamamalı" dedi. Katılmamak elde değil...

Etiketler:

Di Stefano ve Lefter



Milan’da Maldini 1000. , Liverpool’da Carragher 500. maçını oynadı bir süre önce. Manchester United forması giyen Giggs 750’ye yaklaşıyor ve Sir Bobby Charlton’un rekorunu kırmaya çok yakın. Real Madrid Raul ve Casillas ile ömür boyu sözleşme imzaladı.

Totti, Gerrard, Puyol, Del Piero, Zanetti, Djordevic, Gökdeniz Karadeniz. Eskilerden Yashin, Facchetti, Baresi, Tony Adams, Le Tissier, Augenthaler, Metin Oktay, Can Bartu, Müjdat Yetkiner, Bülent Korkmaz, Rıza Çalımbay, Hakan Kutlu…

Onlar bir oyuncudan çok daha fazlasını ifade ediyorlar kulüpleri ve taraftarları için, kulüpler ve taraftarlar da onlar için elbette. Bayrak anlamına gelen İtalyanca “bandiera” terimi kullanılıyor futbolda bu tür oyuncuları anlatmak için.

Bayrak adamlık için çok yetenekli olmak , çok emek vermek, gol atmak, kupalar kazanmak, uzun süre aynı kulübe hizmet etmek, kaptan olmak bile yeterli olmayabiliyor. Hepsini yapıp da bayrak adam olamayan çok var, ya da çok azını yapıp da olabilen.

400’den fazla kez Fenerbahçe için ter döken Rüştü Reçber ile toplamda 50 civarı siyah beyaz ve sarı lacivert formayı giyen Pascal Nouma ve Milan Rapaic gibi.

Oyuncunun kulübüne, kulübün tüm dinamikleriyle oyuncuya sadakatle bağlı olduğu, ve nesilden nesile anlatılacak duygusal bir ilişki. Bacasız sanayi futbolun artık nesli tükenen hissiyat ve aidiyet temsilcileri. Yürekten, milliyet ayırt etmeden.

Alfredo Di Stefano ve Lefter Küçükandonyadis gibi.

Real Madrid onorer başkanı olacak, kulübün alt yapı tesislerindeki stada ismi verilecek kadar ve kendisi için özel bir müze yapılacak kadar değerli Di Stefano. Bunu bile yeterli görmedi Madridista. Sepp Blatter, Michel Platini, Eusebio, Beckenbauer gibi futbol adamlarının katıldığı bir törenle Valdebabas’taki tesislerin önüne dikilen heykelin açılışını yaptı. UEFA Başkanlık ödülü de ayrıca takdim edildi Platini tarafından.

Peki ya Lefter Küçükandonyadis ?

Evet taraftar hiç unutmuyor, hep hatırlıyor Ordinaryüsü. Ziyaretine gidiyor, ödülleriyle onurlandırıyor. Fenerbahçe Spor Kulübü de saygı da kusur etmiyor, ama yetmez. Hayat boyu yaşatılması lazım isminin, temsil ettiklerinin, anılarının tıpkı Di Stefano gibi.

Yaşarken, kaybettikten sonra değil...

Etiketler: ,

Daha Kompakt Bir Oyun



Fenerbahçe Sevilla maçı için söylenmemiş şey yok gibi. Tüm otoriteler yenilen 2 golü dezavantaj olarak nitelese de önemli olan Pizjuan’da, seyrettiğim en gürültücü ve organize taraftar gruplarından biri olan Biris Norte’nin yarattığı coşkulu atmosferde galip gelmek zorunda olmamaktı. 3-2’lik skor bu açıdan çok önemliydi, artık tedirgin olması gereken şu andakinden daha riskli oynaması gereken Sevilla.

Fenerbahçe’nin orada gol bulması imkansız değil ama yememek için daha kompakt oynamalı. Kezman’ın koşularını planlamalı, enerjisinin birazını orta sahasıyla paylaşmasını sağlamalı. Selçuk ile Alex arasında geniş boşluklara izin vermemeli. Çünkü herkesin kanatlarından hareket beklediği Sevilla, Kadıköy’de zaman zaman Keita ve Poulsen önderliğinde, Kanoute ve Fabiano’nun da yardımlarıyla orta sahada cirit attı. Sevilla kanatlarıyla başa çıkabileceğini gösteren Fenerbahçe takımı bunu da engelleyebilir.

Alkmaar’da sonunu getiremeseler de uzun süre başarmışlardı, bu kez daha deneyimliler. Neden olmasın ?

Etiketler: , ,

22 Şubat 2008 Cuma

Råsunda



Fenerbahçe de ziyaret etmişti bu stadyumu Lorant zamanında. Buraya koyma sebebimiz bu değil elbette. Brezilya ilk Dünya Kupası'nı kazanmıştı burada, Pele burada doğmuştu ve Halit Kıvanç'ın anıları da.

71 yıllık Råsunda yerini 3 sene sonra 192 milyon € değerindeki Swedbank Arena'ya bırakacak.

Etiketler:

Kaç PSV Ediyordu ?



Heerenveen'i elemişlerdi UEFA'nın ilk turunda, ilk o zaman farkına varıldı böyle bir takım olduğu. Sonra gruplardan çıktılar, üstelik Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı yenerek. Fenerbahçe de 1 gün önce PSV'yi evinde sürklase etmişti.

Bu maçların ardından Kemal Belgin 9 Kasım 2007 tarihli, Perşembe'nin gelişi başlıklı yazısında şöyle yazdı "ikinci önemli diyeceğim, Helsingborg takımının 5 tane PSV kudretinde oluşudur".

Olmaz olmaz deme olmaz olmaz demişler. PSV ile Helsingborg UEFA 3. turunda karşılaştılar, turu Helsingborg'dan 5 misli kötü takım olan PSV geçti, üstelik rakibini içeride dışarda yenerek. Ne olacak şimdi, ne gerek vardı yani ?

Etiketler: ,

Yargıç Bile Pes Etti



Valencia aile mahkemesi bugün yapıldı. Hiçbiri taviz vermedi, herkes eteğindeki taşı döktü, rahatladı bir güzel. Ama hakim Hulusi Kentmen tadında yaklaştı olaya. Uğraştırmayın beni, tatlıya bağlayın dedi.

Ne Koeman'dan ne de Başkan Soler'den hiçbir gerekçe duyamadan aforoz edildiği, hiçbir kulüple anlaşılmasına izin verilmediğini söyleyen Albelda memnun karardan. İstediği şeyin baştan beri diyalog olduğunu, mahkemenin insanların gerçeği görmeleri için gerekli olduğunu söylerek de bu memnuniyeti açıkça gösterdi zaten. Şu bold cümleyle sen nasıl Valencia'yı mahkemeye verirsin diye düşünebilecek romantik taraftarın da gönlünü almıştır artık.

Soler ve Koeman ise kadro dışı kararının sportif gerekçelere dayandığında ısrarcı. Hatta Koeman bunu Albelda'ya 5 dakika kadar anlattığını da söyledi. Bir şey daha söyledi, o da Albelda'nın bir daha Valencia forması giyemeyeceğini.

Ne olur artık bilinmez ama ama hakime uymayıp da tatlıya bağlayamazlarsa hakim ya reddecek ya da kabul edecek davacı Albelda'nın taleplerini. Her iki kararda da taraflardan biri işi CAS'a kadar götürecek gibi.

Etiketler:

Tribüncü Başkan



İngilizler mimlenmiş bir kere, özellikle de İspanyollar tarafından zira geçen sene Sevilla maçında Tottenham taraftarları kendilerince haketmedikleri sağlam bir sopa yemişlerdi. Bu kez Madrid polisi Bolton taraftarını hırpalamış epey.

Sporyazarları'nda polis zulmü ile ilgili yazdığım yazıdaki hususları dün akşam Vicente Calderon'da benzer zulmü yaşayan Bolton taraftarları da vurguluyorlar haliyle bu durumu. Polisin kendilerine hayvan gibi davrandığını, coplarını çekmekteki atikliklerini konuşmak ve iletişim konularında da sergilemelerine dair mesajlar ve demeçler var.

Taraftarın canı yanmış, copu yemiş, baldır yanmış. Onların konuşmalarından doğal birşey yok ama bir fark var. Onların yönetimleri de bu konuda gayet açık mesajlar vermekteler. Bolton Başkanı Phil Gartside çok hassas, yaralanan 17 taraftarı için ne lazımsa yapıyor.

Önce taraftarların geri bildirimlerinin de yayınlanacağı resmi siteden resmi bir protesto içeren yazı, sonra İngiliz Konsolosluğu ile irtibata geçip İspanya'ya konuyla ilgili resmi talep ve UEFA'ya şikayet.

Yönetim uyuma taraftara sahip çık şarkısını Bolton'lular hiç söyleyemeyecek, ne güzel ...

Etiketler:

21 Şubat 2008 Perşembe

Gazza Tımarhanede



Futbolun rock star ikonu olarak Beckham'ı herkes ilk sansa da rahmetli George Best ve Gazza'dır aslında öncüleri.

Velakin Gazza artık raydan çıkan bir trenden farklı değil. Yaptığı şeyleri tek tek sıralayacak değilim, ama sonuçları ağır oldu. Son olarak Newcastle'daki Malmaison Otelinde yaptıklarından sonra kendine zarar verebileceği ve akli dengesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle Akıl Sağlığı Kanunu kapsamında tımarhaneye yatırıldı.

Geçmiş olsun...

Etiketler:

Vuslat



Milan Sheva'yı, Sheva Milan'ı özlüyor ve daha da önemlisi birbirlerine ihtiyaçları var. Sheva da Milan'ın Londra ziyaretini haliyle kaçırmamış, bir uğramış kafileye eski arkadaşlarını görmek için.

Bizim bildiğimiz bunlar hasta ziyareti gibidir, kısa tutulur. Sheva uzun tutmakla kalmamış bir de Milan otobüsüyle ayrılmış Emirates'den. Abramovich bu işe ne der bilinmez ama üzmeyin artık birbirini sevenleri, vuslatı yaşasınlar.

Etiketler:

Saracoğlu Tiyatrosu



Fenerbahçe İspanyol fobisine de son verdi ve gecenin evinde kazanan tek Şampiyonlar Ligi ekibi oldu.

Sevincimden ötürü maçla ilgili teknik, taktik detayları sonra yazarız ancak Uğur Boral'ın sanki önceden yazdığımız şu yazıya nazire yaparcasına oynayıp, Dani Alves karşısındaki performansı hakikaten izlenmeye değerdi.

Akıl vermek gibi olmasın ama Zico'nun ikinci maçta tur için Selçuk'un savunmanın arasından çıkarıp biraz daha önde oynamasını, Kezman'ın o koşuların bazılarını ortasahası için yapmasını, geldiği günden beri inandığım ve beğendiğim Deivid'in daha fazla sorumluluk almasını sağlayarak Fenerbahçe'yi daha kompakt bir oyun için hazırlaması lazım. Çünkü düşünüldüğünden farklı olarak Sevilla kanatlardan ziyade iştahlandığı zaman ortasahayı ele geçirmeye başardı.

Şimdi yazının başlığına gelelim. Hakikaten bugün Saracoğlu maç öncesindeki renkli kareografileri ve silüetiyle, Sevilla oyuncularının rol kesmeleriyle ve hakemin yönetmenliğiyle; daha da kötüsü maç anındaki sessizliğiyle, gerçek bir tiyatrodan farksızdı.

Endüstriyelleşmenin, Anelka ve Roberto Carlos gibi oyuncuları alabilmenin yan etkisi tribünlere elbette yanısayacaktı ama böyle de olmamalı.

Birkaç mesaj aşağıdaki hakem yorumu için de pek haksız sayılmazmışım sanırım, umarım ikinci maç için gerçek bir cehennem olan Pizjuan atmosferinden etkilenmeyecek bir hakem atanır.

Etiketler: ,

20 Şubat 2008 Çarşamba

Yeni Transferler




Bazı oyuncular vardır, sakatlıktan ötürü bir türlü kulüpleri onlardan faydalanamaz. İyileşmeye başladıkları an da hemen bir umut alıverir kulüpleri ve taraftarları. En büyük transferimiz, yeni transferimiz diye lanse edilir.

Bu ekolün son halkası Bojinov. City onu 6 aya yakın süredir bekliyor, geçtiğimiz hafta rezerv takımla bir maç da oynadı ama haftasonu City'nin Everton ile yapacağı çok kritik maçta Sven Goran Eriksson'un onu oynatacağı yine de belli değil ama bu yeni transferimiz söylemi İsveçlinin de dilinde.

Yurdumdaki gelmiş geçmiş en büyük temsilcisi Rıdvan Dilmen, hali hazırdaki en büyük isim ise Cassio Lincoln olmakla beraber; sizin hatırladığınız diğer yerli/yabancı yeni transferleri de merak ediyorum. Aktif ya da emekli farketmez, yorumlara bekleriz...

Etiketler:

Yalnız Adamlar




Aslında çok daha uzun bir yazı yazmak lazım ama kısa tutacağım. Adalet dağıtmak Dünya'nın en zor işi, hele futbol gibi herkesin anladığı bir konuda bunu sağlayabilmek daha da zor. Mesela Borçlar hukukunu herkes bilmez, ya da ne bileyim balistik ve adli tıp raporlarını bizim eski mahallenin güzide şoförü Tevekkül Abi yorumlayamaz. Tevekkül Abi artistik buz patinajını ya da voleyboldaki pasör çaprazını da bilmez. Lakin söz konusu futbol olduğunda iş değişir, oyunun her anı için ahkam keser, öylesine işinize burnunu sokar insanlar.

Bunu yapanlar hep taraf oldukları için ve onlar için aslolan kazanmak olduğu için işinizi doğru yapsanız dahi illa ki beğenmeyenler çıkar ve hep yalnızdır ya da ibnedir bu amcalar. Dünya'nın her yerinde böyledir.

Son örneği ise Bernd Schuster'in açıklamaları.

Fotoğraftaki vatandaşı Herbert Fandel'e vermiş veriştirmiş deplasmanda 1-0 öne geçip Roma'ya kaybettiği maçtan sonra. Demiş ki "Fandel benimle aynı ülkeden olmayı haketmiyor, Almanya'da da işini kötü yapıyor. Sonucu etkilemedi belki ama onu sevmiyorum"

Edecek laf bulamıyorum gerçekten.

Etiketler:

19 Şubat 2008 Salı

Hamamda Torres Nasıl Bayılır ?




Nilay Yılmaz kızmasın ama ataerkil toplumumuzun eski toprakları öyle derler, hamamda bayılan genelde kadın olur. Bu kez İspanyol oldu, üstelik 2 kere bayıldı. Materazzi zaten mimlenmiş, yardımcının da gazıyla De Bleeckere atıverdi Inter'in son İtalyan oyuncusunu.

Maç yalan oldu bu kararla.

Edit: Üzerine bir de Cordoba sakatlandı ama Liverpool buna rağmen hiçbir pozisyona giremedi, Vieira'nın ortasahada vurduğu ve rakipten sekip Torres'in önüne düşen serseri topu da saymıyorum. Lakin klasik bir Liverpool balıyla Toraman'ın sırtına çarpan top bu kez Maicon'un topuğundan sekti gol oldu.

Kuyt'u sol açığa alan Benitez gene dahi olur şimdi. Olan da Gerrard'ın böyle saçmasapan bir kadroyla heba olan kariyerine oluyor.

Etiketler:

Juventus'un En İyi Transferi



Kesinlikle direktör Alessio Secco'yu kovmak olacaktır. Özellikle transferlerin idaresinde yaptığı hatalar, ki bir tanesini anlatmıştık kısaca, Juventus'un dahi kaldıramayacağı cinsten. İtalyan medyasının da bu bakımdan en büyük malzemesi durumunda bu akpak ve yakışıklı İtalyan.

Yerine konuşulan isim ise Pierpaolo Marino. Udinese'yi 90'ların sonu ve 2000'li yılların başında İtalya'nın esasoğlanlarından sonra saydıran zat-ı muhterem. Daha da önemlisi Napoli'ye Maradona'yı getiren ve başta Ma-Gi-Ca olmak üzere o muhteşem kadroyu kuran ve bu yapının bozulmasının ardından Napoli'nin sefaletten şu andaki konumuna gelmesindeki en büyük pay sahibi.

Juventus'a gelirse Ezequel Lavezzi, Marek Hamsik ve Walter Gargano gibi oyuncuları da yanında getireceği yazılıp çiziliyor. Şahsen Juventus'u günahım kadar sevmediğim için bu direktör transferini hiç istemiyorum ama olduğu takdirde de Juventus eski günlerine döneceği aşikar.

Etiketler:

Florian Meyer




Florian Meyer Fenerbahçe'nin Sevilla ile oynayacağı maçın hakemi olarak açıklandı. Dün Ahmet Çakar Manchester'daki bir restoranda Türk takımlarının kaderinin değiştiğini ve Avrupa kupaları maçlarına o gün bugündür baba hakemlerin verildiğini söylemişti. Lakin Meyer o baba hakemlerden değil. Zira Meyer'in Avrupa ve Dünya Şampiyonası finallerinde boy göstermişliği yok.

4 senedir Şampiyonlar Ligi maçı yönetiyor ve toplam 6 maça çıkmış sadece. 12 sarı göstermiş ve hiç kırmızı kart çıkarmamış. Bu sene yönettiği 3 UEFA Kupası maçında ise sadece çift sarıdan 1 kırmızı göstermiş. Bu müsabakalardaki sarı kart sayısı ise 11. Bu rakamların Bundesliga muadilleri ise 11 maçta 50 sarı ve 1 kırmızı kart.

Bu sene Almanya'da yönettiği maçlarda dahil olmak üzere yönettiği maçların hiçbirisi gerilimi yüksek maçlar değil, daha naif maçlar. Belki biraz Hamburg - Bayern ve Leverkusen - Dortmund maçlarını kategori dışı bırakabiliriz.

Bu tür polemikler UEFA sözkonusu olduğunda fazlaca gereksiz gibi görünebilir ama atamadan kıllandığımı da söylemeden geçemeyeceğim.

Etiketler:

Adriano'nun Cezası 2 Maç



Adriano'nun merakla beklenen cezası 2 maç olarak açıklandı, aşağıdaki postu okuyanlar Adriano'nun bunun 1 maçını zaten çektiğini bilirler.

Zaten Zidane ya da Arda turan misali bir kafa değildi onunkisi. Adriano'yu savunanlar da böyle savunmuş, hakem penaltı bile vermedi demişler, bu sadece agresiflik deyip işi Domingos'u yaralamaya kasıt güderek yapılmış bir düşmanca tavırdan çıkarmışlar. 5 kişilik kurul da ikna olmuş.

Bu aynı zamanda demek oluyor ki Fotomaç Aziz Yıldırım'ın sene sonunda vadettiği süper star yabancı oyuncu için bu cezaya dayanan senaryolarla Adriano'yu yazacaksa hiç uğraşmasın artık.

Etiketler: ,

18 Şubat 2008 Pazartesi

Brezilya'da Bu Hafta - #4




Campeonato Carioca'nın ilk bölümü sona erdi ve her iki grubun ilk 2 sırasında yer alan takımlar bu bölümün şampiyonunu belirlemek ve Taça Guanabra'yı alabilmek için maçlara başladılar. Botafogo, Fluminense'yi 2-0 ile geçerken Flamengo ile Vasco De Gama'nın mücadelesi nefes kesti.

Maça hızlı başlayan Vasco, Romario'nun ayrılışının dolaylı sebebi 19'luk Alan Kardec ile öne geçti ama bizim oğlan Fabio Luciano bildik gollerinden biriyle cevap verdi. Peşinden gelen penaltıyı değerlendiremeyen Vasco, bu kez Flamengo'nun bir başka stoperi Ronaldo Angelim'e engel olamadı ve Taça Guanabra finalinin adı Flamengo - Botafogo oldu.

***

Paulista'da ise liderliği Ponte Preta Guaratingueta'yı deplasmanda 3-0 yenerek devraldı. Bir başka deplasman fatihi ise haftalardır kazanamamasına rağmen iyi yolda olduklarını söyleyen Luxemburgo'nun Palmeiras'ı idi. Önce Guarani'ye 3, ardından Juventus-SP'ye 4 gol attılar ve sadece 1 gol yediler. Bu senenin bir başka hayal kırıklığı Santos ise Palmeiras'ın yaptığını yapamadı. Geçen hafta ezeli rakiplerinden Sao Paolo'ya kaybetmişlerdi, bu hafta da kazanamadı ve deplasmanda lig sonuncusu Rio Preto'ya 2-0 boyun eğdi.





Teknik direktör Emerson Leao ve savunma oyuncusu Betao için çanlar çalıyor, Santoslular buldukları her yeri bu isimlerin defolmaları için boyuyorlar. Sao Paolo ise Adriano'nun belirsiz akıbetinin ardından çıktığı ilk maçı 3-2 kaybetti.

Böyle giderse Paulista bu sene hayli beklenmedik olaylara gebe.

Etiketler: ,

Stoichkov'un Kehanetleri



1990 -95 arasında ortalığı kasıp kavuran Barcelona Rüya Takımının önemli oyuncularındandı, Barca'nın idollerindendi. Çok fena bir sol ayağı vardı, büyülenirdim izlerken bu meyhaneci kılıklı Stoichkov'u. Ama çok da fena bir çenesi vardı. Her maçtan sonra bir sohbet, bir demeç. Çekilecek gibi değildi hakikaten.

Yıllar geçti, Stoichkov'un sol ayağı emekliye ayrıldı ama çenesinde bırakın yaşlanmayı herhangi bir yaşlanma emaresi bile yok. Malum İspanya'da Barca son dakika penaltısıyla gülüp, Real Madrid de kaybedince puan farkı 5 oldu. Barca tekrar umutlandı, futbolculuğunda da Madridista'nın en sevmediklerinden olan Hristo da fırsat bu fırsat Real Madrid'i kendince bir güzel aşağıladı. Kadrosundaki 2-3 oyuncu olmazsa hep kaybederler, Barca daha kaliteli dedi ve patlattı asıl demeci. Mealen şöyle;

"5 puan için endişelenmeye gerek yok, gerekli olan Barcelona'nın maçlarını kazanması. Real Madrid kontrol edilmesi zor bir süreç olan kaybetme psikolojisinin içerisinde " ve Barca'nın temdit penaltısı ile Real Madrid medyasının yaptığı hakem propogandasına atfıta bulunarak ekledi "Hakemler Barcelona'ya yardım etmiyorlar, Real Madrid insanları oyalamak ve korktukları için öyle söylüyor"

Eto'o ise daha politik, tam bir Anadolu delikanlısı gibi konuşmuş "Barca ve Real Madrid hakemlerden şikayet ederse diğerleri ne yapsın"

Real Madrid'den de Barcelona'dan da hazzetmem ama bu seferlik Bernabeu'da atılacak tokadın taraftarı olduğumu belirtmek isterim nacizane...

Etiketler:

Savulun Bordeaux Geliyor



Ligue 1 bu sene Lyon hegamonyasından kurtulmaya and içmiş gibi. "Kral öldü yaşasın yeni Kral" mottosu için şartlar oluştu artık. Le Mans deplasmanından 1-0 ile üzgün dönen Lyon bir darbede Bordeaux'dan aldı.

Cavenaghi Arjantin günlerine, Micoud Bremen günlerine döndü. Bordeaux 39 dakikaya 6 gol sığdırdı ve artık Lyon'un sadece 1 puan gerisinde.

Bu Obertan da fena bir oyuncu olacak yalnız. Monaco'nun içler acısı hali ise başka bir yazı konusu...

Etiketler:

17 Şubat 2008 Pazar

A Planına Daha Çok Güveniyor



Hangi ülke ve hangi saha olursa olsun bir ekibin olduğu yerde başarıya ulaşmanın yolu ilk önce doğru metodoloji ve sistemi kurup, ardından sürekliliği sağlamaktan geçer. Türkiye’de ilk ikisi dönem dönem sağlanmıyor değil; ama asıl sıçramayı bu sürekliliği sağlayanlar yapıyorlar.

90 sonlarında Galatasaray’ın yönetim, teknik direktör, saha içi diziliş ve futbolcu uyumunda yakaladığı sürekliliği, Fenerbahçe 2000 ortalarında teknik direktör bazında ıska geçse de kulüp ekonomisi, saha içi diziliş ve çekirdek kadro bakımından yakaladı.

Daum’un son 1,5 senesindeki 4-2-3-1 dizilişi, Zico ile ilk birkaç haftalık deneme haricinde uzun süredir devam ediyor. Zico’nun Daum’dan farklı olarak bu dizilişe olan bağlılığı daha tutkulu.

“Inter’i de Rize’yi de aynı görüyor” gibi bana göre son derece sığ bir mantıkla eleştiriliyor olsa da, aslında tersi mantıkla Inter’e karşı sonuç alan bir dizilişin Rize’ye neden sonuç vermeyeceği sorusuna cevap verilemediği için kendi içerisinde son derece tutarlı.

Bu noktada getirilen bir eleştiri daha var. O da oyunun tıkandığı anlarda bile Zico’nun bu dizilişten vazgeçmek yerine, aynı bölgede oynayan oyuncular arasında bir değişiklik yapması. Aslında bu da bir kusur değil, ve elbette mutlak bir doğru da değil; lakin sonuç verdiği bilinen bir sistemde yaşanacak tıkanıklığı gidermek için, sistem yerine performansı düşük olan parçayı yenilemek gayet anlaşılabilir bir çözüm. Siz hiç bujisi bozuk olan bir motorun tamamen değiştirildiğini gördünüz mü ?

Mesela Milan.

Bu sene Şampiyonlar Ligi dahil oynadıkları sadece 4 maça bu seneki klasik 4-3-2-1 dizilişinden farklı bir dizilişle çıktı. Bu maçlardan ikisi zaten Pato’nun gelişinden sonra oynadıkları ve 2006 – 2007’den alışık oldukları 4-3-1-2 ye dönüşten başka bir şey de değildi.

Daha da ilginci Ancelotti’nin 4-3-2-1 oynarken çift santrfora döndüğü ya da 4-3-1-2 oynarken 3 santrfora döndüğü maç sayısı da çok az. O da, artık kaybedilecek bir şeyin kalmadığı anlar hariç, Zico gibi performansı alarm veren oyuncuları değiştirerek, işleyen sistemini toparlamayı ve takımın toplam kalite ve kapasitesinden düşmemesini sağlamaya çalışıyor. Yani bu, onların B planı olmamasından ziyade, A planlarına çok güvendiklerini gösteriyor.

Öyle ki Ancelotti Inzaghi kötüyse Gilardino’yu, Gattuso kötüyse Ambrossini’yi, Kaladze kötüyse Cafu’yu sürüyor ya da tam terslerini. Zico da Uğur kötüyse Vederson’u, Kezman kötüyse Semih’i, Deivid kötüyse Kazım’ı sürüyor sahaya. Bunun rakiplerce ezberlenmiş olması da çok önemli değil, önemli olan sonradan giren oyuncudan istenen verimi alabilmek.

Çünkü oyunu domine eden takımların rakiplerinden farkı zaten dizilişlerinin eşsiz oluşu değil; toplam oyuncu niteliklerinin veya bunların uyumlarından kaynaklanan oyun niteliğinin ulaşılamaz oluşu.

Etiketler: ,