2 Şubat 2008 Cumartesi

Diego Alves Carreira



Takip edenler daha önce bu blogda Felipe'den bahsettiğimizi hatırlarlar, etmemiş olup da aranmak istemeyenlerin buraya göz atmaları yeterli. Şimdi de bir başka Brezilyalı kaleci
kasıp kavuruyor ortalığı.

1985 doğumlu Diego Alves Carreira diğer vatandaşları gibi şanslı da değil. Kalburüstü bir takımda oynamak bir yana, İspanya Liga BBVA'dan yeni La Liga'ya çıkmış ve küme düşmemeye oynayan tecrübesiz Almeria'nın kalesini koruyor.

Son 4 maçında gol yemedi Alves. Bu 4 maçın esas önemi ise Real Madrid, Valencia, Deportivo ve Espanyol'a karşı oynanmış olması ve hepsinde de Almeria'nın galip gelmesi. Daha önce de leblebi gol atan Sevilla takımından gol yememişti. İtalyan pasaportlu kaleci Brezilya Milli Takımı'nın 2007 Copa America havuzunda da yer alsa da hiç Canarinho'nun formasını giyemedi. Bu formunu devam ettirirse yaşından ötürü, Olimpiyatlar'da bu şerefe nail olabilir. Giyemese de diğer tüm yaş kategorilerinde seçilmesi ve oynamışlığıyla zaten yeteneğinin tartışılmazlığını kanıtlamış bir isim.

Alves'in dikkatimi çeken en büyük özelliği mükemmele yakın pozisyon alması ve kendisine karambollerde büyük avantaj sağlayan aksiyon süresinin çok düşük olması. 100 metre koşan bir sprinter olsaydı kesinlikle erken çıkmaktan diskalifiye olurdu.

Etiketler: , ,

Nijerya'nin Otel Çilesi



Haber Nijerya'nın Saturday Tribune gazetesinden. Chelsea'li Mikel Obi Gana maçının zorluğundan bahsediyor ama benim dikkaimi çeken alttaki başlık. Nijerya'nın bir otel keşmekeşinde olduğundan bahsediyor.

Afrika Kupası için Gana'ya giden Nijerya kafilesi Tarkoradi'deki Raybow Otel'de kalıyorlar. Fakat 23 kişilik kafile sınırını aşmışlar, ve otel yönetimine ekstra ödeme yapmaları istenmiş. Nijerya Futbol Federasyonu Raybow yöneticilerine söz vermesine rağmen bu ödemeyi yapmamış.

Otel yönetiminin iddiasına göre Nijeryalılar gruptan çıkamayacaklarının farkına varıp, fırsat bu fırsat deyip otelden kaçma planı kurmuşlar ama görünen o ki Benin galibiyetiyle bu teori ayyuka çıkınca otel yönetimi bu kez kafileyi otelden atmakla tehdit etmiş.

Türkiye'de derler ki "kimsenin 'X' kulübünde parası kalmaz", Nijerya Futbol Federasyonu da elbette otele borçlu kalmaz ama Gana maçı öncesindeki bu huzursuzluk Mikel Obi'nin bahsettiği zorluğu daha da arttıracak şüphesiz.

Etiketler:

Cassano Yarışı



Türkiye'deki futbol klasikleri arasında düz takım diye bir tabir vardır. Juventus Calciopoli'den sonra kaybettikleriyle, 1 sene sonra Serie A'ya tekrar çıktığında Inter, Milan ve Roma'ya nazaran düz kaldı. Zira Juventus'un elinde kalan yaratıcılardan Del Piero emeklilik beklemekte ve eskisi kadar aktif ve aç değil, Trezeguet çok gol atsa da Ibra misali kendine pozisyon yaratan cinsten değil. Hal böyle olunca Bianconeri'nin tüm yaratcılık yükü Nedved ve Salihamidzic üzerine biniveriyor.

Buna rağmen Ranieri gitti düzlerin de düzü Sissoko'yu aldı, en çok Sissoko'yu istedi.

Fakat yeni yeni aklı başına gelmiş Ranieri'nin ve Galacticos'ta söndükten sonra Sampdoria'a da küllerinden doğan Antonio Cassano'nun peşine düşmüş Tuttosport'a göre. Tabi tek uyanık kendisi değil, Milan ve Napoli de Cassano yarışının içerisindeler.

Cassano kime gider bilinmez ama senelik 4,5 Milyon € bedelindeki maaşını karşılayamayacak olan Sampdoria da kalmayacağı kesin gibi.

Etiketler:

1 Şubat 2008 Cuma

Çek Bir B12



İskoçlar, İngilizlerin olmayacağı Euro 2008'i bizzat rakiplerine ikram edince günahkeçisi olarak teknik direktör McGhee'yi seçtiler ve görevine son verdiler adamcağızın. Buraya kadar normal, anormal olan McGhee'nin bunu basından öğrenmiş olması.

İskoç basını da fırsatı kaçırmadı tabi Federasyon Başkanı Gordon Smith'i sıkıştırıyorlar habire.

Başkan'ın bahanesi Ulusoy'a bile taş çıkartacak cinsten.

Telefon numarasını kaybettiğim için arayamadım McGhee'yi demiş hazret.

B12 vitamin takviyesi lazım Smith'e anlaşılan, unutkanlığını unutmaması için.

Etiketler:

Ada'da Beckham Kampanyası




Malumunuz Beckham ile Don Capello arasındaki ilişkiler geçen sene epey gerilmişti. Real Madrid'in La Liga şampiyonluğuna rağmen her iki isim de İspanya'ya veda etti, bir daha buluşma olasılıklarına pek kimse ihtimal vermiyordu ama ani bir gelişmeyle Capello İngiltere'nin teknik direktörü oldu.

David Beckham ise 99 kez formasını ıslattığı milli takımı bırakmayacağını deklere etti.

Dalya demesine bir maç var ve Arsene Wenger'den, Martin O'neill'e kadar birçok teknik adam onun bu onuru yaşamayı hakettiğini düşünüyor. Yoğun bir demeç trafiği yaşanıyor Ada'da.

Gözler Capello'da.

Etiketler:

Dario Gradi Üzerinden Türk Futbolu



Dario Gradi İtalyan bir baba ile İngiliz bir annenin Milano doğumlu oğlu. Babasını küçük yaşta kaybedince ve İkinci Dünya Savaşı patlak verince annesi ile birlikte soluğu Londra’da alıyor.

Beden eğitimi öğretmenliği okuyor, okulunu başarıyla bitirdikten sonra öğretmenliğini icra ediyor. Sonra kendi varsayımıyla babasının İtalyan genlerinden ve San Siro’ya çok yakın bir yerde doğmasından olabilecek bir futbol tutkusuyla öğretmenliğini futbola adıyor.

29 yaşındayken Chelsea’de yardımcı antrenörlüğe yükseliyor; ama Dario Gradi için asıl yükseliş Crewe Alexandra gibi Andrew Longmore’un deyişiyle İngiltere Futbolunda isminin içinde “x” harfi geçen 5 kulüpten* biri olması dışında hiçbir şeyi hatta antrenman sahası dahi olmayan bir yerde başlıyor.

1877 doğumlu Crewe Alexandra kulübü, 1983 yılında Gradi geldiğinde 4 seviyeli İngiltere Profesyonel Liglerinden çıkmak üzereyken; sahası mezbeleden farksızken; kiralarını forma, top gibi malzemelerle öderken ve yardımcı hocası ücretsiz yarı zamanlı bir gönüllüyken; bugün 11,000 civarı koltuk kapasiteli, tamamı özkaynaklarla yapılmış bir stadyuma, modern antrenman tesislere, eğitimli ve profesyonel bir personele sahip.

Mazilerine kattıkları Championship Ligi mücadelesi ve Wembley’de oynamış olma onuru ise en büyük mutluluk anıları. Bizler için pek etkileyici olmasalar da her biri Crewe Alexandra için birer kilometre taşı.

Dario Gradi’nin teknik yönetiminde 24 seneye yayılan bir zaman zarfında bütün bunları yaparken oyuncu yetiştirme görevlerini ihmal etmek bir yana başarıyla uyguladı Crewe Alexandralılar. David Platt, Geoff Thomas, Danny Murphy, Robbie Savage, Neil Lennon, Dean Ashton, Seth Johnson, Rob Jones, Craig Hignett, Luke Varney gibi birçok Premier Lig ve milli takım oyuncusu Ada Futboluna kazandırırlarken kendilerine de 20 Milyon £ üzerinde bir kaynak sağladılar. Hatta Liverpool bu sebepten Crewe Alexndra’ya pilot takım olarak göz bile koydu bir ara.

Hepsi bir yana; kökleri olan ama hedefsiz ve sıradan bir kulüp, Gradi ile şehrinin ve futbolun gurur vesikası haline geldi; kimlik kazandı.

Türkiye’nin köklüleri olan Vefa, Beyoğlu, Beykoz, Feriköy, Üsküdar, Bakırköy, Zeytinburnu, Altınordu, Karagümrük, Karşıyaka, Göztepe gibi semt takımları bir yana; Eskişehir, Zonguldak, Bolu, İzmir, Adana, Mersin, Aydın gibi birçok il takımı dahi böyle bir kimliğe hasret. Halihazırda Turkcell Süper Ligi’nde mücadele eden takımlardan birçoğunun, şayet bazı alışkanlıklarına dur demedikleri takdirde, aynı klasmana katılması işten bile değil.

Başa güreşmemelerine, beklentinin rahatsız etmeyecek düzeyde olmasına rağmen sadece bu sezon, ligin 4 büyüğünü ayrı tuttuğumuz halde bile, sene başındaki koltuğunda olmayan teknik adam sayısının 10’dan fazla olduğunu görüyoruz.

İngiltere’de 9, İtalya’da 7, İspanya’da 5, Almanya’da 4, Fransa’da 5 olan bu sayı, bu büyük futbol ülkelerinden sonraki klasmana oturmak, ekol olmak ve altyapıda uluslararası teknik ve taktik düzeyde yarışabilecek futbol yetiştirmek niyetindeki 18 takımlı bir lig için çok fazla.

Türkiye’deki teknik direktör çeşitliliği ve devir daiminin bu ülkelere göre oldukça fakir olması, her hocanın senede rahatlıkla 2 farklı iş bulabilmesi, dönüp dolaşıp aynı kulüplerde yine çalışabilmeleri ise ne tür bir girdabın içerisinde boğulduğumuza işaret.

Pek tabii bir Akdeniz ülkesinde, Dario Gradi gibi 24 sene aralıksız aynı kulübe hizmet etmiş, kraliyet nişanına hasıl olup İngiltere şeref kürsüsüne girmiş portrelerin benzerlerine imkan sağlayabilecek futbol yönetimleri ütopyasının peşinde değilim. Ama en azından; teknik adamların, bir takıma futbol prensiplerini öğretecek ve uygulayacak kadar görev başında kalmasına razı olacak yönetimler istemek hakkımız. İ

İş sadece bununla da kalmıyor. Hayatında hiç Premier Lig takımı çalıştırmamış Dario Gradi'nin
İngiltere'de Alex Ferguson, Bobby Robson, Arsene Wenger kadar saygı gördüğünü düşünürsek, teknik adamlarımızın bu örnekten hareketle büyük bir teknik adam olmak için, büyük kulüpleri çalıştırmanın zorunluluk olmadığının farkına varabilmeliler.

Her ne kadar Futbol Federasyonu reklamcılıkla ve seçim ulufeleri dağıtmakla; kulüpleri kulislerle; yorumcuları polemik ve şovmenlikle; teknik direktörleri futboldan ziyade, menajerlikten tutun halkla ilişkiler ve kampanya organizatörlüğü gibi pek çok futbol dışı birçok meseleye mesai harcamakla meşgul bir ülkede pek mümkün olmasa da…

*-Diğer kulüpler Exeter, Halifax, Wrexham ve Oxford United.

Etiketler: , ,

Arjantin Duvarları #1





Etiketler:

31 Ocak 2008 Perşembe

Zico - Camisa 10 da Gávea



Son zamanlarına yetişebildik, jübilesini de izleyemedik ama o günün anılarından birine ulaştık tesadüfen. 50,000 kişi önünde Brezilya formasına veda ederken Rıdvan da oradaydı ama Flamengo'lular bir başka seviyordu Zico'yu. 90,000 kişi Maracana'da uğurladı onu.

Bu da bileti.

Başlıktaki ise Jorge Benjor'un ona ithafen yazıp seslendirdiği bir şarkı.

Etiketler: , ,

Sıradaki



Inter ilk maçında 2-2 berabere kaldığı İtalya Kupası maçının ikinci ayağında Juventus'u 3-2 mağlup etti ve kupada yoluna devam etti. Bu sezon resmi maçlarda da kaybetmeme geleneğini de sürdürdü. 2007 - 2008 sezonunda tek resmi mağlubiyeti Fenerbahçe'den başka tattıran olmadı Inter'e.

Bu maçın bir başka önemli hadisesi de daha önce burada anlattığımız 18'lik tabanca Balotelli'nin artık genç yetenek olmaktan çıkması ve yıldızlığa adım atması

Adriano'nun işi daha zor artık.

Etiketler:

30 Ocak 2008 Çarşamba

Los Fantasticos ?




Sanatsal figürlerin futbola sokulması artık alışılagelmiş bir hadise. Daltonlar, üç silahşörler, bitirim ikili vs... İspanya'da da Fantastik 4'lü ve Los Fantasticos tantanası var aylardır. Real Madrid'in Los Galacticos harekatından sonra Barcelona'nın bu seneki görüntüsüne bu isim yakıştırıldı. Yakıştırılmayacak gibi değil. Ronaldinho, Messi, Eto'o, Deco gibi oyunculara Calciopoli'nin kelepirleri Zambrotta ve Thuram ile birlikte son olarak Henry eklendi bu sene.

Bunlara altyapıdan gelen Dos Santos, Krkic ve kalitesi belli olan Gudjohnsen de eklenince gerçekten korkutucu ve fantistikler. Eto'o, Messi, Ronaldinho ve Henry'den oluşan hücum hattı Katalanlar'a Şahin K'nın plaj fantazilerine nal toplacak cinsten fantaziler kurdurdu muhtemelen; ama eskiye oranla oldukça sönük isimlerden oluşan Schuster'in Real Madrid'inden az gol attılar, az puan aldılar.

Ve o eski şiirsel oyundan da hayli uzaktalar.

Galacticos'a da böyle olmuştu, pek şaşırmadım.

Gidişat o ki; sene sonunda Barcelona'nın sıcak plajlarından öte, Madrid sokaklarının ışıltısını seyredecek gibiyiz..

Etiketler:

Bayern Münih Duruşu


Türk futbol kamuoyuna Beşiktaş ile girdi bu duruş hadisesi. Gerek yönetimi, gerek futbolcusu, gerek taraftarı, gerek yorumcuları dillerine her hadisede pelesenk ettiler bu deyimi. Tabi kimilerince bu duruşun ne olduğu anlaşılamayabiliyor, çünkü örfen var.

Bayern Münih son aylarda yaşadıklarından ( Kahn'ın Noel, Lell'in disko rezaleti ) sıtkı sıyrılmış anlaşılan ki, kendi duruşlarını bugün yaptıkları bir toplantıdan sonra yazılı bir metin haline getirdi ve örf olmaktan çıkarıp kanun hükmüne geçiş yaptı . Artık Bayern Münih duruşu dendi mi herkes o duruşun içeriğini bilecek. Neyi yapıp neyi yapmayacaklarından bihaber olmayacak Bayern Münih topçusu.

Bir tür anayasa yani ve uymayanlar hakkında da müeyyide uygulanacak elbette.

İçeriğini öğrenince yazarız yine buradan.

Etiketler:

29 Ocak 2008 Salı

Lyon Gaza Basacak



Fransa'ya pek fazla spekteküler Brezilyalı geldiği görülmemiştir, Ronaldinho sadece bir istisna. Ederson da bunlardan bir diğeri olacak gibi üstelik Brezilya'da doğru dürüst maç oynamadan gelmesine rağmen. O'nu Fransa'ya getiren takım ise 1950'ler hariç pek parlayamamış OGC Nice.

Fakat Ederson bu sene hem Nice takımını hem de kendisini oyle bir noktaya taşıdı ki, göz alıcı demek az kalır.

Lyon da fazla dayanamadı, yavaş yavaş emekliliğe yelken açan Juninho'nun arkasını sağlam tutmak için Ederson'u 15 milyon € karşılığında kadrosuna kattı. Ederson Nice'i Şampiyonlar Ligi'ne taşıdıktan sonra, seneye merhaba diyecek Lyon'a.

Benzema, Ben Arfa, Remy ve 22 yaşındaki Ederson. İzlemeye yorulur insan.

Etiketler:

İtalyan Kutsal İttifak Medyası



Inter'in Parma'yı tartışmalı bir maçın ardından yenmesinin ardından, İtalyan medyasında ,Berlusconi'nin parmağı var mı yok mu bilinmez, Türkiye'de 2 sezon önce yaşanan Anelka'nın eli etkisi uyandı. Kimse istifa etmedi belki, Milan, Juventus ve Roma ortak pankartlar hazırlayıp sahaya da çıkmadılar. Sadece Galiani yabancı hakem istedi, İtalyan medyası sürekli Inter'e yüklendi durdu. Velhasıl epey yaygara koptu.

Sonunda Inter bunların ardından oynadığı 2 maçta 3 kırmızı kart gördü, 1 de nizami golü verilmedi faul gerekçesiyle. Başkan Moratti de medyayı Anti-Inter olmakla suçladı.

Bir nevi İtalyan Kutsal İttifak Medyası, Hıncal Uluç'un kulakları çınlasın.

Etiketler:

Maradona Junior



Ne kadar da benziyor değil mi babasına Junior Diego. Sadece yüzü değil fiziği de hıh demiş burnundan düşmüş babasının. Babasının kupalar dışında Napoli'ye bıraktığı en özel hatıralardan Jr Diego, epey de Napoli alt yapısında oynadı; hatta İtalya 17 Yaş Altı Milli Takımı'na da çağrıldı ama hepi topu bu. Sonrasında amatör ve Serie D seviyesinin ötesine geçemedi ve yaş oldu 21.

Şu sıralar La Liga takımlarından taliplileri olduğu yazılıp çiziliyor. Hiç izlemedim Jr. Diego'yu ama genetik mirası sayesinde bir Jr Cruyff'un çıkabileceği seviyeyi yakalayabileceğini düşünüyordum.

Geç de olsa yapabilir bu atağı, bekleyip göreceğiz.

Etiketler:

28 Ocak 2008 Pazartesi

Dilin Kemiği



Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki rakibi olması dolayısıyla ülkede hatırı sayılır bir kesim Sevilla'yı göz hapsine aldı, NTV'de maçlarını sürekli yayınlamaya başladı. Osasuna maçını da ben uydudaki şifre gudubetinden ötürü izleyemesem de, epey kişi izlemiş olmalı.

Ben özetlerle ve basınla yetinmek zorunda kaldım lakin maçın sonunda Osasuna antrenörü Ziganda'nın takımı Osasuna'nın aleyhine verilen ve takımının 2-1 yenilmesine neden olan temcit penaltısından sonra sahadaki "kendinden geçmiş" halini gördüm. Yılmaz Vural at başı gider, o derece feciydi.

Kendisi zaten hatasını pişmanlıkla kabul etmiş, insanların oynadıkları futboldan değilde bu olaylardan bahsetmeleri kanına dokunmuş. Bu pişmanlık neticesinde yaptırım uygulanmayacak gibi İspanya Futbol Federasyonu tarafından Ziganda'ya. Fakat daha büyük bir sorunu var Ziganda'nın. Kedi köpek gibi olan Real Betis ile Sevilla'nın dahi bütün olmasına yol açan, tüm dünyada büyük bir yasa neden olan Puerta'nın ölümü üzerinden Sevilla'ya küfür ettiği söyleniyor Ziganda'nın.

İddaaya göre Ziganda'nın ağız dolusu küfrün ardından "Hepiniz Puerta gibi gebermelisiniz" dediği söyleniyor. Bunu iddaa eden Sevilla'nın tribünündeki bir taraftar olan Jesus Alvarado, iddaa ettiği yer ise bizimkiden hallice olan kişisel bir blog.

Adı çıkmış dokuza, inmez sekize demişler. Tam da bu durumda Ziganda, avukatları hakaret davası açmayı hazırlanıyor Alvarado'ya.

İspanyolca bilenler buyurabilirler, site bu

Etiketler:

Türk & İtalyan İş Birliği




Malumunuz bir zamanlar ülkemizde de yabancı hakemler denenmişti, hala da hakemlerimizin yetersizliğinden ötürü bu talepler mütemadiyen dile getirilebiliyor. Başını Milan'ın çektiği bazı İtalyan kulüpleri de şu an İtalya'da böyle bir uygulama istiyorlar. Zira Calciopoli skandalından sonra birçok üst düzey İtalyan hakem kızağa çekildiği için Serie A'da görev yapan hakemlerin şu anda Serie B'de görev yapması ve deneyim kazanması gereken hakemler.

Galiani, Genoa maçında durum 0-0 iken verilmeyen bir penaltı sonrası iyice bu tartışmayı alevlendirdi.

Bence de haklı Galiani.

Hilmi Ok İtalya'ya, İtalyan mevkidaşı Pierluigi Collina da Türkiye'ye gelsinler. Böyle bir konuda yapılacak Türk-İtalyan İş Birliği iki tarafında işine gelir...

Etiketler:

Kupa Bayramı



Fenerbahçe resmi sitesinden. Fazla söze gerek yok...

Etiketler: ,

Mestalla Eyleme Geldi





Valencia yine mağlup oldu ve yine gol atamadı. Almeria bu galibiyet ile altına aldı Valencia'yı.

Doğal olarak beyaz mendiller de sallandı Koeman için Mestalla'da, şiddetli bir protesto yükseldi tribünlerden. Koeman da cevap verdi "krizdeyiz ama bırakmıyorum" diyerek.

Real Madrid'in 4 puan gerisindeyken Florez'i gönderen Soler Başkan düşünsün artık ve başka diyarlardaki kulaklara da küpe olsun. Çünkü çok istisnai durumlar hariç fayda getirmiyor sezon ortası değişiklikler, getirmiyor yav.

Etiketler:

27 Ocak 2008 Pazar

St. Etienne - Lyon Derbisi Tribunleri #1









Etiketler:

St. Etienne - Lyon Derbisi #2




Derbiye saatler kala işin rakamsal yönüne girelim biraz. Şu ana kadar 41 kez karşılaşmış iki takım St. Etienne'in sahası Geoffroy-Guichard'da. Bu maçlarda St. Etienne 23 kez galip gelmiş, Lyon ise 7 kez. Kalan 11 maç berabere bitmiş. Atılan gollerde de Lyon'un attığı 34 gole 72 gol ile karşılık veren St. Etienne rakibinden önde.

St. Etienne 1994'te kazandığı 3-0'lık maçtan beri evinde Lyon'u yenemiyor. O maçtan sonra oynanan 7 maçtan 5 beraberlik, 2 de Lyon galibiyeti çıkmış ve sadece 1 maçta gol atılamamış. Fakat bu dezavantaj St. Etienne'in bu sene ligde galip geldiği 8 maçın 7 tanesini evinde kazanmasıyla ve Lyon'un bu sene toplamda aldığı 5 mağlubiyetin 4'ünü deplasmanda almasıyla dengeleniyor gibi.

Sadece bu da değil St. Etienne'in avantajı. Aynı zamanda bu sezon yediği 23 golden Guichard'da kalesinde gördüğü gol sayısı sadece 2. Evinde attığı 211 şuttan çıkardıkları gol sayısı ise 14. Ligin genelinde ise toplam 22 golleri var ve bu gollerin ilk yarı/ikinci yarı dağılımı eşit. Gollerin 16 tanesi ceza sahasından gelirken, 6'sı ceza sahası dışından gelmiş. Gollerin geldiği bölge ise kanatlar. St. Etienne'in buralardan yapılan bindirmelerden bulduğu gol sayısı 6.

Lyon'u ilgilendiren kısımdan bakıldığında ise St. Etienne'in yediği 23 golden 22'si nin ceza sahası içerisinden olduğunu belirtelim. Bu gollerin dağılımda ise en büyük zaafın kafayla yenilen 6 gol ve serbest vuruş sonrası dönen toptan yenilen 5 gol olduğu akıllarda tutulsun. Lyon'u ilgilendiren bir başka nokta ise St. Etienne'in sahasında genelde ilk golü bulmuş olması. Galip geldikleri maçların 7'sinde bunu başarmışlar.

Lyon'da Benzema 14 golle krallıkta başı çekiyor, Yeşiller'de ise gomis'in 6 golü var.

İki takımın üzerinde stres sadece derbi stresi de değil. Lyon son senelerdeki rahatlığında uzak, Bordeaux ensesinde. St Etienne ise son 10 yılda 5 yılını geçirdiği Ligue 2'ye geri dönmemesi için önemli bir kilometre taşı olabilir bu maç.

Maçın kilit adamları ise bana göre St. Etienne'in ve Lyon'un ortasaha organizatörlerinin performansı olacaktır. Yeşiller'in 20 yaşındaki genç kaptanı Perrin ile Lyon'un İsveçlisi Kallström arasındaki mücadeleyi izlemek hayli keyifli olacak.

Tabi St. Etienne kalecisi örümcek adam Janot ve St. Etienne'in kuzey ve güney kale arkası tribünlerini de.

Etiketler: