28 Mart 2009 Cumartesi

Ana Gibi Yar



John Terry hayırlı bir evlat. Hem annesine hem de kaynanasına kendi oturduğu yerden ev alıp, ihtiyaçlarını karşılayacak kadar da cömert. Anası ile kaynanası ekmek elden su göldene alışıp herhalde biraz macera aramış olacaklar ki, geçen hafta Tesco ve Marks & Spencer mağazalarından 800 £ değerinde yiyecek ve kıyafet aşırmışlar. Yakayı da ele vermişler. Liverpool taraftarı değerlendirmiş fırsatı. Scouse denilen şey bir tür et güveç bu arada, Liverpool'da pek meşhurdur.

Etiketler:

Elton John'un Watford'u



Futbola ilgi duyan hatta adı kulüplerle özdeşleşen sanatkar pek çok, fakat profesyonel olarak futbola yatırım yapanı pek az. Elton John'un, müzik kendisine para kazandırmaya başladığında, yaptığı ilk yatırımlardan biri aynı zamanda taraftarı da olduğu Watford kulübünü satın almaktı. Sene 1976. 11 sene sonra kulübü satıp, Onursal Başkan olarak kalmayı tercih etti. 1997 yılında kulübü yeniden satın aldı. Kulüp tarihinde ilk kez Premier League organizasyonunda kendisini gösterdi. 2002 yılına girildiğinde kulübün ana hisseleri hala Elton John'un üzerinde olsa da biraz arka planda kalmayı tercih etti. Finansal destek vermekle yetinip işi profesyonellere verdi. Şu an ise ticari olarak herhangi bir bağı yok Elton John'un Watford ile ama gönül bağı bitmiş değil. 1-2 ay önce kulübü ziyaret edip oyuncularla tanışmıştı. Yakın zamanda da kulübün yaz dönemi transferlerine kaynak yaratmak için bir konser verecek kulübün maçlarını oynadığı Vicarege Road'da. İyice Fatih Ürek'e benzemiş bu arada...

Etiketler:

24 Yılın Ardından



Copa Del Rey yani Kral Kupası finali bu sene Valencia'nın Mestalla Stadı'nda 13 Mayıs tarihinde oynanacak. Finalistler Barcelona ve Athletic Bilbao. Bu iki takım bu kupayı en çok kazanan ( 24'er kez ) kulüpler olmalarına rağmen uzun süredir final dahi oynayamıyorlar. Barcelona'nın son finali ve kupası 1998 yılında. Athletic Bilbao ise 1985'ten bu yana final oynayamıyor. 1984'ten beri de kupaya hasret. İlginçtir bu iki finali de Barcelona'ya karşı oynamışlar, son finali kaybettiklerinden bu seneki finale bir tür rövanş gözüyle bakıyorlar. Kendilerine ayrılan 18,500 bilet var. Valencia'ya doğru yola çıkacak olan taraftar sayısı ise 25 Bin. Stada giremeyecekler için 28 Bin metrekarelik bir alan oluşturulacak stad etrafında. Bir tür Bask festivali olacağı kesin. Bask markaları dışındakileri de o alana sokmayacaklar...

Etiketler:

27 Mart 2009 Cuma

Berkant ve Hargreaves



Bayern Münih II, 1998

Etiketler:

Taraftar Kalabilmenin Bedeli



Geçen hafta 3 Bremen taraftarı 1 sene stad yasağı almıştı St Etienne maçında yaktıkları meşalelerden ötürü. Yakarmısın Meşaleyi başlığı ile yer vermiştik blogda. Yine bir meşale olayı var, yine Almanya'dan. Eintrach Frankfurt taraftarları yaklaşık 1 ay kadar evvel oynanan Karlsruhe maçında sağlam bir meşale şov yapmış. Bir tanesi Karlsruhe kalecisini teğet geçmek üzere, 6 meşale sahaya atılmıştı. Maçın durması bir yana 40,000 € ödedi Frankfurt ceza olarak. Kulüp de o günden bu yana tavır aldı taraftarına. Maçlarında, deplasman iç saha ayırt etmeksizin, taraftarlarının pankart ve megafon kullanımlarını yasakladı. Hatta deplasman maçları için rakip kulüp yönetiminden maç biletlerini taraftar oluşumlarına değil şahıslara yapmalarını istiyordu. Orta yolu nihayet bulmuşlar. Pankartlarına, megafonlarına kavuşmak yani taraftar kalabilmek için meşaleden ve bilimum dumanlı işten ( sis bombası vs.. ) vazgeçmişler Eintracht Frankfurt taraftarları. Bu sadakat ne kadar sürecek bilemiyorum ama fena halde canım sıkılıyor bu hakimiyete...

Etiketler:

26 Mart 2009 Perşembe

Tayfun Korkut



Fenerbahçe'nin bir dönemler en sevdiğim yerli oyuncusuydu Tayfun Korkut. Sonra Tuncay Şanlı çıkageldi. İş ahlakı, hırs, çalışkanlık gibi nitelikleriyle şimdinin Fenerbahçe'si için idol olabilecek bir adamdı. Beşiktaş imzasını anlamasam da yurtdışı macerası da gayet başarılıydı. En son Real Sociedad'ın altyapısında çalışıyordu bildiğim kadarıyla. Hala görevinin başında mı bilmiyorum, hiç de sesi çıkmıyor. Hergün vırvır konuşanlardan değil. Yarın saat 11:00'da Marca gazetesi okurlarıyla chat yapacakmış. Bizim medyamız uyuyadursun İspanyollar sayesinde öğreneceğiz neler yaptığını. Her ne kadar İspanya - Türkiye maçı ağırlıklı konu olsa da birkaç cümle ayıracağını düşünüyorum kendi kariyerine bu sohbette.

Etiketler: ,

Valencia Best XI



Valencia bu sezon başlangıcını 90. yılına yakışır yapsa da devamını getiremedi. Yerel basının da tadı kaçtı, aynı konular etrafında debelenmektense tiraj getirecek işler peşindeler. Malum kriz var. Superdeporte okurlarına Valencia'nın 90 yıllık tarihindeki en iyi 11'i sormuş. Ben kendiminkini yazayım izleyebildiklerim ölçüsünde.

Canizares

Angloma - Ayala - Tendillo - Carboni

Bonhoff - Mendieta - Kily Gonzalez

Villa - Kempes - Mijatovic

Teknik Direktör: Rafael Benitez

Etiketler:

25 Mart 2009 Çarşamba

Komplo Teorileri



Brezilya futbolu için ilginç bir gündü bugün. Neymar - Dunga - Pele - Robinho bir tür minyatür kale oynadılar. Neymar'dan başlayalım. Hakkında bloga not düşmüştük. Brezilya'daki en saf yeteneklerden biri hatta en büyük potansiyeli olanı kimilerine göre. Bu sezon giymeye başladı Santos formasını ve 5 maçta 2 golü var. Gollerini Santos'un idolü Pele'ye benzer şekilde kutluyor. Forma numarası takımın son süperstarı Robinho'nun da giydiği 7 olsa da, Robinho'yu pas geçip Pele ile kıyas ediyor bütün ülke Neymar'ı ve Milli Takım'a düşünülmesi gerektiğini söyleyenler dahi var. Bunun üzerine bu sabah Dunga; "henüz hiç uluslararası deneyimi yok, U-17 takımında bu deneyimi kazanabilir" diyerek bu atağı güzelce savuşturuyor. Birkaç saat sonra bu fotoğraf ile birlikte Pele'nin Neymar hakkındaki demeçleri patlıyor. "Robinho'dan iyi, benden de iyi olabilir". Sonra uyuşturucuydu, futbolculuğuydu filan çok mu yüklendik acaba diye mi düşündü bilemiyorum; ama şöyle bir açıklama geliyor. "Robinho'nun uyuşturucu kullandığına dair söylediklerim yanlış anlaşıldı. O bizim evladımız, bunlar gazetelerin tiraj için ürettiği uydurmalar. Değilse, çıkarsınlar bandı" Sonrasında Robinho resmi sitesinde Pele için kaleme aldığı tehdit ve öfke dolu yazıyı uçuruveriyor ve Pele'nin bu açıklamasnı koyuyor. Bir adam bir günde bütün gündemi belirliyor. Hıncal Uluç olsa ne komplo teorileri üretirdi. Aklıma gelenler...

- Pele'nin gözü Dunga'nın yerinde, Robinho üzerinden yıpratmaya çalışıyor.
- Pele Robinho'yu kıskanıyor. Neymar'ı kullanarak ve çamur at izi kalsın politikasıyla aleyhine gündem oluşturuyor.
- Robinho İngiltere'den, Pele gündemde olmamaktan. Danışıklı dövüşüyorlar, hepsi organize işler.

Etiketler: ,

24 Mart 2009 Salı

Brezilyalı Yılmaz Vural'lar



Brezilya futbolunun tarzına, Brezilyalıların sahadaki zerafetlerine her zaman kendimi kaptırmışımdır. Bulabildiğim ne doküman varsa okumaya, ne maç/belgesel varsa izlemeye çalışırım. Tribün desen tribün de var. Anlamadığım tek birşey var, bu ülke böyle düzensiz bir altyapı ve sürekli değişen teknik kadrolarla nasıl oluyor da bu kadar fazla yeteneği yetiştirip ihraç edebiliyorlar ? Bizim fırıldak hocalar malum. Lig TV ile dönüşümlü olarak senede 2-3 takım çalıştıranlar, sezon öncesi sözleşme yapıp daha resmi maça çıkmadan görevden ayrılanlar. Yılmaz Vural'lar, Hikmet Karaman'lar, Güvenç Kurtar'lar... Klişe bir konu, zaten oyuncu filan da yetiştiremiyoruz. Velakin Brezilyalı hocaların özgeçmişlerine, en kariyerlileri dahil, şöyle bir baktığınızda daha da ürkütücü bir tablo çıkıyor ortaya ve mantar gibi yetişen oyuncular.



2003 yılından bu yana Brezilyadaki teknik adam kıyımının resmi budur. Ligin en köklü ve popüler kulübü sezonda ortalama 3'ten fazla farklı teknik adamla çalışıyor. Ligin bu süre zarfında en dominant takımının ortalaması dahi senede 1 farklı teknik adam. Ki bu istatistiklere Cevat Güler, Tamer Güney gibileri dahil değil. Minimum 10 maça çıkmış isimlerden oluşturulmuş bir liste. Keza dün bırakıp aynı takıma bir daha dönenler 2 kere yazılmıyor. Peki oranın Yılmaz Vural'ları ?



Efsane kaleci Emerson Leao ve Cuca burun farkıyla öndeler. Cuca en son Zico'nun kardeşi Edu'dan boşalan Coritiba'nın koltuğuna oturuyordu, şimdi Flamengo'nun başında. Listenin tamamı aşağıda.

Flamengo: 16 trocas

2003: Evaristo de Macedo, Nelsinho Baptista e Waldemar Lemos
2004: Abel Braga, Paulo César Gusmão, Ricardo Gomes
2005: Júlio César Leal, Cuca, Celso Roth, Andrade e Joel Santana
2006: Valdir Espinosa, Waldemar Lemos e Ney Franco
2007: Ney Franco e Joel Santana
2008: Joel Santana e Caio Júnior
2009: Cuca

Fluminense: 16 trocas

2003: Renato Gaúcho, Joel Santana e Renato Gaúcho
2004: Valdir Espinosa, Ricardo Gomes e Alexandre Gama
2005: Abel Braga
2006: Ivo Wortmann, Paulo Campos, Oswaldo de Oliveira, Antônio Lopes e Paulo César Gusmão
2007: Paulo César Gusmão, Joel Santana e Renato Gaúcho
2008: Renato Gaúcho, Cuca e René Simões
2009: René Simões e Carlos Alberto Parreira

Atlético-MG: 14 trocas

2003: Celso Roth e Marcelo Oliveira
2004: Paulo Bonamigo, Jair Picerni, Mário Sérgio e Procópio Cardoso
2005: Procópio Cardoso, Tite e Lori Sandri
2006: Lori Sandri e Levir Culpi
2007: Levir Culpi, Zetti e Emerson Leão
2008: Geninho, Alexandre Gallo e Marcelo Oliveira
2009: Emerson Leão

Corinthians: 13 trocas

2003: Geninho, Junior e Juninho Fonseca
2004: Juninho Fonseca, Oswaldo de Oliveira e Tite
2005: Tite, Daniel Passarella, Márcio Bittencourt e Antônio Lopes
2006: Antônio Lopes, Ademar Braga, Geninho e Emerson Leão
2007: Emerson Leão, Paulo César Carpegiani e Nelsinho Baptista
2008 e 2009: Mano Menezes

Vasco: 13 trocas

2003: Antônio Lopes e Mauro Galvão
2004: Geninho e Joel Santana
2005: Joel Santana, Dário Lourenço e Renato Gaúcho
2006: Renato Gaúcho
2007: Renato Gaúcho, Celso Roth e Valdir Espinosa
2008: Romário, Alfredo Sampaio, Antônio Lopes, Tita e Renato Gaúcho
2009: Dorival Júnior

Botafogo: 11 trocas

2003: Levir Culpi
2004: Levir Culpi, Mauro Galvão e Paulo Bonamigo
2005: Paulo Bonamigo, Paulo César Gusmão, Péricles Chamusca e Celso Roth
2006: Carlos Roberto e Cuca
2007: Cuca, Mário Sérgio e Cuca
2008: Cuca, Geninho e Ney Franco
2009: Ney Franco

Grêmio: 10 trocas

2003: Tite, Darío Pereyra, Nestor Simionatto e Adilson Batista
2004: Adilson Batista, José Luis Plein, Cuca e Cláudio Duarte
2005: Hugo de León (abril), Mano Menezes
2006: Mano Menezes
2007: Mano Menezes e Vágner Mancini
2008: Vágner Mancini e Celso Roth
2009: Celso Roth

Cruzeiro: 9 trocas

2003: Vanderlei Luxemburgo
2004: Vanderlei Luxemburgo, Paulo César Gusmão, Emerson Leão e Marco Aurélio
2005: Levir Culpi e Paulo César Gusmão
2006: Paulo César Gusmão e Oswaldo de Oliveira
2007: Paulo Autuori e Dorival Júnior
2008 e 2009: Adilson Batista

Santos: 9 trocas

2003: Emerson Leão
2004: Emerson Leão e Vanderlei Luxemburgo
2005: Oswaldo de Oliveira, Alexandre Gallo e Nelsinho Baptista
2006 e 2007: Vanderlei Luxemburgo
2008: Emerson Leão, Cuca e Márcio Fernandes
2009: Márcio Fernandes e Vagner Mancini

Palmeiras: 8 trocas

2003: Jair Picerni
2004: Jair Picerni e Estevam Soares
2005: Estevam Soares, Candinho, Bonamigo e Emerson Leão
2006: Emerson Leão, Tite e Jair Picerni
2007: Caio Júnior
2008 e 2009: Vanderlei Luxemburgo

Inter: 6 trocas

2003: Muricy Ramalho
2004: Joel Santana e Muricy Ramalho
2005: Muricy Ramalho
2006: Abel Braga
2007: Abel Braga, Alexandre Gallo e Abel Braga
2008: Abel Braga e Tite
2009: Tite

São Paulo: 5 trocas

2003: Oswaldo de Oliveira e Roberto Rojas
2004: Cuca e Emerson Leão
2005: Emerson Leão e Paulo Autuori
2006, 2007, 2008 e 2009: Muricy Ramalho

Etiketler: ,

Can Dostlar



Senegalli Kader Mangane ve Fransız Jonathan Lacourt. Yolları Lens kulübünde kesişen iki oyuncu. Mangane İsviçre'nin Young Boys kulübünden 2007-08 sezonu için transfer edildikten sonra ona ilk hoşgeldin diyen isim Lacourt. Sadece 1 sene beraber oynamalarına rağmen de iki can dost. Geçtiğimiz hafta Rennes - Valenciennes maçında karşı karşıya geldiler. Mangane ceza sahasına 10 metre civarında bir yerde topu ıska geçip Lacourt'un ayağına daldı. Sonuç fibula kemiğinden kırılmış bir ayak, sezonu kapamış Lacourt ve Mangane'ye kırmızı kart. Şokun etkisinden yeni yeni kurtuluyor Mangane. Lacourt'u hastanede ziyaret ettikten sonra Le 10 Sport'a açıklama yapmış. Tuncay'ın Coupet'ye yazdığı mektuptan sonra okuduğum en içli özür bu.

"O an sesi duydum, hissettim. Ne olur olmasın diye dua ettim. Çok üzgünüm, acısı kalbime ok gibi saplandı. Ailesinden, kulübünden ve arkadaşımdan özür diliyorum. Futbol konuşmak istemiyorum. Ceza her neyse, üç maç, dört maç, iki ay...Önemli değil."

Etiketler:

Son Moda Grafite



Bundesliga'da sezon başında moda Hoffenheim forması giyen Boşnak forvet Ibiseviç'ti. Bu kez atamayacak, beleşçi bu filan diye diye17 maçta 18 gol attı. Gerd Müller'in rekorunu kırıp kıramayacağı üzerine konuşmalar başladı. Rüya gibi geçen sezondan sakatlıkla uyandı Ibiseviç. Buna rağmen şu haftaya kadar onun gol rakamına ulaşabilen çıkmamıştı ki, Wolfsburg'un Brezilyalısı yakaladı Ibiseviç'i. Üstelik 18 gole 16 maçta ulaştı Grafite. Bu performansı Wolfsburg'u da uçurdu ve son 9 maçta aldıkları 8 galibiyet ile ligin tepesine sadece 1 puan uzaklıktalar. Müller'in rekorunu kırması imkansız belki Grafite'nin kalan haftalarda. Fakat Müller'in 40 gol attığı o 71-72 seonundaki dakika/gol ortalamasını geçmiş vaziyette. Gerd Müller o sezon 77 dakikada 1 gol atarken, Grafite 72 dakikada 1 gol atıyor. Bu formu devam ederse Brezilya Milli Takımı'nın rotasyonuna da girebilir. Keirrison ve bilhassa da Luis Fabiano'nun yerini alabilir. 30 yaşında bu seviyeye ulaşmak nasıl birşey ? Onu da Borges'ten okuyun efendim.

Bkz: Grafite

Bkz: Petric & Grafite

Etiketler: ,

İtalya Da Stoper İthal Ederse



Bir ara Yunanistan şöyle bir diriltese de ömrü uzun sürmedi; ne adam adama markaj ne de libero kaldı artık futbolda. Catenaccio'nun ruhuna fatiha okuduk. Fakat herşeye rağmen bu düzenin yaratıcısı ve uygulayıcısı İtalyanlar ile futbol yanyana geldiğinde akla ilk gelen şey hala savunma. Teknik olarak ne kadar kısır olursa olsunlar, savunma becerileri sayesinde ayakta kaldılar hep. Tek yapmaları gereken ortasahalarına ve forvetlerine üst düzey yabancılar almaktı. Inter, Milan, Juventus, Roma ve 90'larda coşan Parma'nın kimyası futbolun kabuk değiştirdiği yıllardan beri hep böyleydi. Dünya'nın en iyi forvetleri ve İtalyan savunmacılar. Forvetler son zamanlarda İngiltere ve İspanya'nın yolunu tutunca, Serie A'nın çapı küçülmeye başladı. Ortasahalarını güçlendirerek ayakta kalmayı yeğlediler, Milan epey yolunu buldu böyle ama artık o da kar etmiyor zira futbollarının kalbi olan savunma pozisyonuna oyuncu çıkmıyor artık. Milan hala Maldini'nin eline bakıyor. Juventus Chielli'nin yanına oyuncu bulamadı sakar Legrottaglie'ye sarıldı. Rotasyondakiler İsveçli Mellberg, Sırp Knezevic. Roma ve Inter'in stoper rotasyonunda ise hiç İtalyan yok. Bu sorun kendini en iyi Avrupa Kupalarında gösteriyor. 7 İtalyan temsilcisi bu sene oynadıkları 52 Avrupa Kupası maçında 56 gol yedi. Juventus ve Roma dışında her kulüp maç başına 1 gol yemiş durumda. İtalyan karakterinin yerinde yeller esiyor. Bu kıtlık döneminde başta İtalyanlar olmak üzere Avrupa geneli rotasını Güney Amerika'ya çevirmiş durumda. Milan bile gidip Brezilya'dan stoper alıyor. Cannavaro da emekli olursa Azzurri'ye oyuncu vermek Genoa, Udinese, Napoli, Fiorentina filan gibi 2. sınıf İtalyan takımlara kalacak. Hatta kaldı bile. Karadağ maçı için Lippi Genoa'dan Bocchetti ve Fiorentina'dan Gamberini'yi çağırmış kadroya.

Etiketler:

23 Mart 2009 Pazartesi

Dansöz Ribery



Galatasaray nasıl elinden kaçırdı, gerekli gereksiz her Galatasaraylıya teklif götüren Fenerbahçe nasıl en ihtiyacı olan Galatasaraylıyı almadı hala anlamıyorum ama bir gerçek var ki Ribery artık bir süperstar. Gözümüzün pasını siliyor, silerken de biraz fazlaca faule maruz kalıyor. Son Karlsruhe maçında 9 kez indirildi. EPL'de filan bir takımın maç boyunca yaptığı faule tekabül ediyor bu rakam. En azından üst düzey maçlarda. Yeter demiş Ribery haliyle. Bild gazetesine hakemlerin kendisini sahada daha fazla koruması gerektiğini söylemiş. İş burada bitmiyor yalnız, bu demecin altında başka şeyler de var. Ribery ile Barcelona da birkaç gündür paslaşıyor. Önce Henry attı pası Ribery'ye "Bayern'in Messi'si" diyerek. Ribery şöyle bir stop etti ve Barcelona Dünya'nın En İyi Takımı diyerek geri yolladı pası. Dedikodular patladı hemen. Laporta "Bayern'in arkasından iş çevirmeyiz" dedi. Üstüne de bu faul ve Bundesliga'da beni korumuyorlar lafları. Real Madrid yeterince tırmalamayınca Ribery yolu değiştirmişe benziyor. La Liga'yı yağlayacak demeci yakındır. Münih havasına çok bile dayandı zaten, İspanya sıcak memleket. Madrid & Barcelona hangisini tutturursa artık.

Etiketler:

Anelka Şansı



Ligue 2'den gelip PSG'de banko oynamaya başladı Hoarau. Şu an 15 golle Gignac'ın ardından gol krallığında 2. durumda. PSG'nin UEFA'da ilerlemesinde de büyük katkısı var. Fakat iş milli takıma gelince forvet rotasyonundaki kalabalık bir yana, Domenech'in mantık ile açıklanmayacak seçimlerini de aşması gerekiyordu. 30 yaşındaki Savidan çağırılır o çağırılmazdı. Litvanya maçı için de çağırılmamıştı ama Anelka'nın sakatlığı Hoarau'nun şansı oldu. Domenech uygun görürse Fransa formasını ilk kez giyecek. Bu arada sakatlanan Hoarau, yerine çağırılan Anelka olsaydı ne olurdu diye de düşünmeden edemiyorum. Aslında cevabı Govou meselesinden belli gerçi...

Etiketler:

Collina ve Sarvan



Siftah Milan'a dedik ama olmadı. Milan yardımcı hakemin bu yanlış ofsayt bayrağı sayesinde yırttı mağlubiyetten. Hamsik'in golü güme gitti. Napoli'nin hakkını savunan ise hakemlerin başı Collina. İtalya'da her Pazartesi günü Collina hakem performansları ve haftanın tartışmalı kararları ile ilgili basın toplantısı düzenliyor ve yorum yapıyor. Bu kararın da Napoli'nin puanlarına sebep olan bir hata olduğunu belirtmiş, hatta Bekcham'ın da ihraç olması gerektiğini söylemiş iki sarı karttan. Yakın zamana kadar herşeyin kapalı kapılar ardında konuşulduğu ve Calciopoli skandalıyla sarsılan bir ülke futbolu için bu şeffaflığa ihtiyaçları vardı, darısı bizim başımıza. Oğuz Sarvan'ı da görmek isteriz aynı şekilde.

Etiketler:

22 Mart 2009 Pazar

Opus Magnum



Liverpool'un 13 gol attığı son 3 maç gerçek birer futbol şaheseri, Tanrı da Gerrard'ı sadece futbol için yaratmış. Hafta içerisinde Benitez'in gelecek sorunu da halledildi ve herşey yolunda gözüküyor. Liverpool yıllar sonra şampiyon olabilme hayaliyle giriyor Nisan ayına. Martin O'Neill ve Aston Villa ise Zico'nun tokadından beri belini doğrultamadı. Friedel bu seviyede oynayan takımın kalesine yakışmıyor, Heskey de forvetine. Bu mağlubiyetle Şampiyonlar Ligi mücadelesinde Arsenal'in gerisine düştüler, artık çok zor işleri.

Etiketler:

Siftah Milan'a



80'lerin son yarısı ile 90'lı yılların başında derbi niteliğinde maçlardı Napoli ve Milan arasında oynanan maçlar. Napoli'nin yeni teknik direktörü Roberto Donadoni'nin Milan için oynadığı yıllar. Napoli o seviyede fazla kalamayınca o niteliğini kaybetti ama yine de Kuzey ve Güney İtalya'nın mücadelesidir, sırf bu bile maçların gergi geçmesi için kafidir. O Donadoni şimdi Napoli'nin başında ilk kez San Paolo'ya çıkıyor ve 10 haftadır 3 puan yüzü göremeyen, son galibiyetini 18. haftada Catania'yı 1-0 yenerek alan Napoli'yi Milan galibiyeti ile çıkışa geçirme derdinde. Gönül her zaman olduğu gibi mavilerden yana, Lavezzi için de vitrin maçı.

Etiketler: