2 Ağustos 2008 Cumartesi

Boğa Nereye Gidecek ?



Rıdvan Dilmen'in "7 yesek 8 atardık" demecinden sonra verilmiş en sansasyonel demeçtir Serhat Akın'ın 6-0 biten Galatasaray maçından sonra verdiği demeç. Efsane olmuştu taraftarın gözünde. Hele Sakarya'da topu öpüp kullandığı kornerden sonra Luciano golü attığında iyice artmıştı ona olan sevgi. Ama bir Galatasaray sonrası herşeyi aldı götürdü, o köprünün altından çok sular aktı. Kadıköy Boğası Kadıköy'de pek sevilmiyor artık. Anderlecht ile de sözleşmesi sona erdi. Serbest durumda. Ve şu an bence ilk 5 klasmanına oynamak isteyen takımlar için alınabilecek en iyi yerli oyuncu. Kocaelispor ile adı geçiyor, Davids transferine benzemez umarım...

Etiketler: ,

Alexis Sanchez



Şili'li 3 oyuncu yazıldı bu blogda. Villanueva, Morales ve Valdivia. Villanueva bu yaz 4 milyon £ bonservisle Blackburn Rovers'a imza attı. Pedro Morales'i Modric'in yerini doldurmak amacıyla Dinamo Zagreb aldı. Muhtemelen 10 milyon üzeri bir paraya da onu satarlar 1-2 sezon sonra. Valdivia ise Almanya yolcusu. Sağ açık Alexis Sanchez bunların hepsinin üzerinde bir isim. Torres ile David Villa toplamı intiba uyandıran "El Nino Maravilla" olarak çağırılıyor. River'da iyi bir sezon geçirdi ve ona forma şansı vermeyen mal sahibi Udinese sonunda Serie A fırsatı tanıdı Şilili oyuncuya. Quagliarella'nın arkasında Di Natale, Floro Flores ve Sanchez olacağa benzer yeni sezonda Udinese'de. Sanchez Serie A'ya ayak uydurursa eğer bu hat Udinese'ye ŞL kapısını açabilir, Sanchez'e de daha büyüklerin yolunu. Tabii Udinese Başkanı Soldati enayilik edip Villareal teknik direktörü ve Sanchez'in vatandaşı Manuel Pellegrini'nin 10 milyon € olduğu söylenen teklifini kabul etmezse.

Etiketler: ,

Roma'nın Son Aşkı



Mutu, Baptista, Güiza, Podolski, David Silva, Huntelaar, Reyes, Malouda gibi isimlerle geçti Roma'nın adı bu transfer sezonunda. Kimisi dedikodu belki ama Mutu, Baptista ve Silva başta resmi ağızlardan doğrulananlar da var. Ama hiçbirini alamadı Roberto Sensi. Elde var sıfır. Marca'ya göre son aşkları Villareal'li Santi Cazorla. Mancini'den gelen 13 milyonun tamamını gözden çıkarmışlar. Bu da olmazsa benim önerim; Başkan Roberto Sensi transfer etmek istediği oyuncular için Aşk Çeşmesine turisti gezi ayarlasın önce. Birkaç bozukluk atsınlar Fontana Di Trevi'nin sularına. Yoksa transfer yapamayacaklar. Yaz boyunca tek dişe dokunur transfer Riise. Gidenler ise Giuly ve Mancini. Gene bütün yük Totti'nin omuzlarında.

Etiketler:

Ayak Oyunları



Barcelona'da kaptanken Real Madrid'e gidince kıyamet kopmuştu. Sonradan bu transfere ilişkin birçok hikaye anlatıldı fakat noktayı o zaman Figo'nun menajeri şimdi Swindown Town'un sahibi olan Jose Veiga koymuş. O dönem Lorenzo Sanz ve Florentino Perez arasındaki başkanlık yarışında Florentino Perez ile Figo adına ön sözleşme imzalamış. Amaç Barcelona'nın Figo'nun kontratıı iyileştirmesini sağlamak ve 3 milyon € komisyon koparmak. Fakat Veiga'nın hesap hatası yapıyor. Perez başkanlığı Sanz'dan devralıyor. Veiga Figo'ya durumu anlattığında 3 şansları olduğunu söylüyor. Ya Real Madrid'e gitmez 30 milyon € ödersin, ya bu parayı ödemezsin ben hapse girerim ya da Real Madrid'e imza atarsın. Veiga'nın asıl bombası ise başka. Real Madrid'in Cristiano Ronaldo için de aynı taktiği yürüttüğünü söylüyor. Ronaldo'nun köle demagojilerinden ve bu kadar çok mızmızlanmasınasından dolayı gerçeklik payı olabileceğini düşünüyorum ve ekliyorum. Aziz Yıldırım epey insaflıymış. Bkz: Gökdeniz Karadeniz transferi.

Etiketler:

Lyon vs. Bordeaux



Lyon geçen seneki şampiyonluğu kılpayı kazanmasının ardından bu sene para saçtı. Ederson, Makoun, Pjanic ve Mensah'a 50 milyon € yakın para ödediler. Geçen sene ki rakipleri Bordeaux da boş durmadı. Arsenal'in göz hapsindeki Gouffran, Avrupadaki en istikrarlı Arjantinlilerden Placente ve geçen sezon Milan'a yeni bir Zidane umuduyla alınan fakat şans bulamayn Gourcuff'u aldılar. Hepsini, özellikle de Benzema & Gouffran kapışmasını bu akşam Fransa Süper Kupası maçında izlemek vardı ama yayın yok Türkiye'de sanırım. Liveonsat NTV+Football diyor, bakacağız...

BORDEAUX : Ramé (cap.) - Chalmé, Henrique (ou Diawara), Planus, Jurietti - Diarra - Fernando, Gourcuff, Wendel - Gouffran, Chamakh.

LYON : Lloris - Clerc, Cris, Boumsong, Grosso - Toulalan, Makoun - Govou, Juninho (cap), Pjanic - Benzema.

Arbitre : M. Layec

Etiketler:

Lilian Thuram



Son 10 senede Fransa ve futbol denilince aklıma gelen isimdir Lilian Thuram. Bu süre zarfı boyunca yükselen Fransa'nın başardıklarının hepsinin içerisinde. Ama en değerlisi 10 sene önce 1998 yarı finalinde Hırvatistan maçında yaptıklarıydı şüphesiz. 10 sene sonra oynadığı son turnuva ise en fazla Avrupa Şampiyonası oynayan oyuncu ünvanından başka bir işe yaramadı. Barca ile de kötü geçen sezonun ardından kadim dostu Makelele ile birlikte 1 sezon PSG'ye liderlik edip, tadamadığı Fransa Lig Şampiyonluğu ile bırakmaya niyetliydi futbolu. Kalbi izin vermedi. Kesin emeklilik kararını açıkladı. Teknik direktör olarak geri dönüşünü bekliyoruz futbola.

Etiketler:

CFR Cluj



Parayla Saadet Olur başlığında CFR Cluj'un hikayesi mevcut. O zaman şampiyon değillerdi, şimdi Şampiyonlar Ligi'ne direk katılan Romen temsilcisi konumundalar. Diğerinin önünde Galatasaray engeli var. Steaua Bükreş Şmapiyonlar Ligi'ne kalır mı kalmaz mı göreceğiz ama Romen Ligi'nde Dinamo Bükreş ile birlikte son 20 yılda 17 şampiyonluk aldığını bilmek CFR Cluj'un başardığının ne derece zorlu olduğunun bir kanıtı. Cluj şimdi o noktada kalıcı olmak derdinde. Kulübün finansörü Arpad Paszkany söylenildiği gibi 50 milyon harcayacak gibi durmuyor ama sunduğu kaynağı başkan Iuliu Mureşan ( fotoğrafta sağdaki ) ve teknik direktör Ioan Andone ( fotoğrafta soldaki ) iyi harcıyorlar.



Geçen sene Rosenborg'un Şampiyonlar Ligi'ndeki çıkışındaki en beğendiğim adam olan, 2 senede toplam 30 civarı gol atan Yssouf Kone'yi aldılar üç kuruş paraya. Asıl şaşırtıcı olansa geçen sene Argentinos Juniors'un en çok konuşulan oyuncusu Uruguaylı Alvaro Pereira'yı almaları oldu. Bu transfer için Arjantin kulübüne 2,5 milyon € ödediler ve bu sezon transferine en fazla ödedikleri oyuncu konumunda Pereira. Aldıkları diğer oyuncular geçen sene Belenenses'te oynayan Brezilyalı Hugo ve 1.ligde oynayan fakat isimlerini hiç duymadığım 3 Arjantinli. Bu transferlerle 16 Latin Amerika ve onların arka bahçeleri olan Portekizli oyuncuya sahip oldular toplamda. ŞL kurasında 4. torbadan gelmesi için herkesin dua edeceği CFR Cluj bambaşka şeyler yapabilir eğer iyi bir ritim yakalarlarsa. Bu kadar karma bir takım için bu çok önemli.

Etiketler:

31 Temmuz 2008 Perşembe

Sotiris Ninis



Sotiris Ninis de Valon Behrami gibi Arnavutların ellerinden kaçırdığı bir sağ açık. Tek farkı İsviçre'nin değil Yunanistan'ın nasipleniyor olması. 18 yaşında olmasına rağmen Yunanistan rekorlarını altüst ediyor. Avrupa Kupalarında oynayan en genç Yunan oyuncu, Yunanistan Milli Takımı'nda oynayan ve gl atan en genç oyuncu gibi. Dün de Şl 2. öneleme turunda Dinamo Tiflis'e karşı döktürmüş. Bir genç oyuncu uzmanı olan Henk Ten Cate'in elinde daha da büyüyeceği kesin Ninis'in. Kapağı EPL'ye atması da...

Etiketler: ,

Alex'ten Xavi Yaratmak



Maçtan önce Fenerbahçe’nin işinin kolay olmayacağını düşünüyordum. İkisi teknik biri psikolojik üç sebebi vardı bu görüşümün. Psikolojik sebep MTK kulübünün Fenerbahçe’ye karşı geçmişten gelen özgüveniydi.

1999 – 2000 sezonunda, son senelerde taktisyenliğiyle çok revaçta olan Hollandalı Henk Ten Cate koçluğunda kazandıkları UEFA turu hafızalarda. Bir de 1963 – 64 Kupa Galipleri Kupası hikayesi var. MTK çeyrek finalinde Fenerbahçe’nin birkaç sene sonra Manchester City zaferini kazanacak takımını 3. maç sonunda elemiş, kupayı Sporting Lizbon’a kaybetmelerine rağmen finale kadar çıkmıştı. Macarların resmi sitelerinden tutun taraftar forumlarına kadar bu ön eleme turunda, Şampiyonlar Ligi’nin son 8 takımından biri olmasına rağmen Fenerbahçe’yi arzulamalarını bir nebze açıklıyor bu.

Üstelik Fenerbahçe’nin o zamanlar Lefter, Şeref Has, Ogün Altıparmak, Şeref Has, Aydın Yelken, Şenol, Birol, Selim Soydan, Mikro Mustafa Nedim Doğan, Ali İhsan gibi çok özel ve tarihe geçen oyunculardan oluşan bir takım. Keza 60’lı yıllarda alınan 5 şampiyonluk ile dönemin en iyi takımı, büyüklerimizden duyup sonradan okuduklarımıza istinaden.

Oysa MTK Macar futbolunda Ferencvaros, Ujpest, Vasas gibi kulüplerden sonra geliyordu o dönem. 1962 ve 66 Dünya Kupalarında 44 kişilik Macar Milli Takımı’na sadece 3 oyuncu ( Sipos, Sandor ve Nagy ) verebilmişler. 1958’den 1987 yılına kadar 29 sene şampiyon olamamışlar. Sadece 2 Federasyon Kupası kazanıp, 2 de lig ikinciliği elde etmişler.

Teknik olarak endişe verici olan ise başta Fenerbahçe’nin Selçuk’a emanet tek ortasahası ve rakip MTK’nin bu alanı çabuk geçebilme ihtimalleriydi. Teoride mantıklı gözükse de pratikte bunu yapamadı MTK. 4-5-1 dizilmelerine rağmen üstelik. Kalibreleri ve toplam kaliteleri yetmedi. Bu yüzden ciddi bir hazırlığın ötesine geçemedi taraftarın ve maçın havası.

Fenerbahçe’nin dizilişini ise simetrik olarak belirtmek zor. Kağıt üzerinde 4-1-3-2 gibi dizilirdi bu kadro ama sahadaki daha çok İbrahim Altınsay’ın buçukluları gibiydi. En önde Güiza, biraz gerisinde ortasahaya yakın oynayan Semih ile 1,5 santrfor. Selçuk ve biraz önünde Alex ile 1,5 ortasaha.

Uzun süre uzaktan şut denemeleri ve kenardan gelişigüzel kesmeler denedi bu düzeniyle Fenerbahçe. 16’da Roberto Carlos’un Real Madrid günlerini hatırlatan ve 56’da Selçuk’un rakibe çarpıp kaleyi bulan şutlarıyla çabanın sonucu alındı. Bunlar dışında Güiza’nın 14. dakikada Kazım’ın ortaladığı topa vurduğu kafa ve 29. dakikada Semih’in altıpasın birkaç metre çaprazından çıkardığı şut vardı ama bu kadar çapsız bir takıma karşı daha fazlası yapılabilirdi.

Yapılamaması Alex’in oynadığı yerin etkisi ile açıklanabilir. Aragones şampiyon İspanya’da Xavi’ye verdiği rolün benzerini vermiş Alex’e. Bu yüzden rakip sahaya belki daha iyi ve daha çabuk top taşıdı Fenerbahçe ama topu da kaleye çok uzak aldığından ve Aragones’in elinde Silve ve Iniesta muadilleri olmadığından üretmekte zorlandılar. Alex ‘in oynadığı alandan ötürü rakibi de karşılamak zorunda olması, daha fazla efor harcaması ise bir başka sorundu. Kaleye yaklaştığı anlarda çok iyi becerdiği ince işlerde eskisi kadar mahir değildi büyücü. Pas şiddetini birkaç kritik pozisyonda iyi ayarlayamadı bu yüzden. 19. dakikada kazanılan bir duran topta sağdan kaçırdığı Gökhan Gönül’e attığı pas gibi. Golü sadece attırmayan aynı zamanda atabilen Alex’ten mahrum kalır Fenerbahçe eğer Aragones bu rolde ısrarcı olursa.

Sırf bu yüzden Emre’ye büyük ihtiyaç var. Oyun aklı, tekniği, tecrübesi ve eğer sakatlanmazsa fiziğiyle mevcut kadroda Xavi rolünü en iyi üstlenecek en uygun kişi Emre çünkü. 75’te oyuna girip, Alex daha önde oynamaya başladıktan sonra daha iyi anlaşılmıştır bu durum şüphesiz. Güiza gerginliğinden olacak biraz cömert davranıp bitiremedi ama daha üretken ve daha dinamikti Fenerbahçe son 15 dakikada.

Fakat yine de 4-1-3-2 benzeri bu dizilişle üst düzey oynayabilmek için birkaç yamaya daha ihtiyacı var Fenerbahçe’nin. Özellikle Uğur Boral ve Colin Kazım bazında. Zira bu oyuncular taç çizgisine çok yakın oynuyorlar. Bu, en başta Fenerbahçe’nin ortasahada eksik kalmasına ve rakibine geniş alanlar bırakmasına sebep oluyor. MTK beceremedi fakat daha üst düzey maçlarda Fenerbahçe’nin bu kusurunu değerlendirebilecek çapta olanlar muhakkak çıkacaktır.

Aynı oyuncuların pas konusundaki eksiklerinden ötürü driplingi tercih etmeleri de cabası. Bu maç özelinde kanatların işlemesi ve seyir zevki olarak yansıdı bize. Ligimizde de böyle yansıması muhtemel; ancak Şampiyonlar Ligi’nde ne Kazım’ın o güzelim slalomlarına izin verirler ne de Uğur’a bu kadar rahat ortalatırlar. Bunlardan ötürü Deivid ve Vederson’un eksikliği üst düzey maçlarda hayli hissedilir.

Fenerbahçe adına en olumlu gelişmeler ise henüz etkili olunmasa da geçen seneye göre daha fazla alternatif üretilen duran toplar ve pres yapma isteğiydi.

Etiketler: , ,