23 Ekim 2008 Perşembe

UEFA Kupası Fantasy Football



Şampiyonlar Ligi için akıl edemedik ama UEFA Kupası için geç değil. Burada ahkam kesiyoruz sürekli, yiğit arkadaşlarımızı bir de sahalarda görelim istedim.

http://en.ucupfantasy.uefa.com/M/home.mc

adresinden kayıt olup takımınızı kurabilirsiniz.

Ligimizin ismi Pelada.

Kodu:37488-4268

Herkes davetlidir. UEFA'nın vereceği ödüller bir tarafa, ligi sezon sonunda ilk 3 içerisinde bitirenlere istedikleri takımların formalarını hediye edeceğim. İlk üçten birisi ben olursam 4. olan alacak ödülü.

Başarılar...

Etiketler:

22 Ekim 2008 Çarşamba

Bir Bükreş Hikayesi



Avrupa'da kazıyarak geldiği noktadan tepetaklak olan tek takım değil Fenerbahçe. Bükreş'te de benzer bir gidişat var. Sezon başındaki UEFA klasmanı 28.lik olan Steaua Bükreş 3 maçta sadece 1 puan alabildi Şampiyonlar Ligi'nde. Romen Ligi'nde de ilk 2 içerisinde değiller ve teknik direktör Marius Lacatus görevi an itibariyle bırakmış durumda. Kulübün sahibi Becali'nin son 5 senede çalıştığı 8. teknik adam olacak yeni gelecek kişi. Bu noktada geriye dönelim ve şöyle bir bakalım hem Becali'ye hem de Steaua Bükreş'e.



Sene 2003, Gigi Becali uzun yıllar yöneticilik yaptığı kulüpte bütün iştirakçileri elimine ederek kulübü satın almış. Romanya'nın en zengin adamıdır ve politik bağlantıları da çoktur. Faşist söylemleri vardır. Komünizmin yıkılmasından sonra fırsatları değerlendirip multimilyarder olanlardandır. Neyse... O zaman kadar Steaua'nın 5 senelik lig performansındaki şampiyonluk sayısı sadece 1. Aynı dönemdeki Avrupa performansı da bizim ligimizin ortasıra takımları olan Ankaragücü, Antalyaspor, Gazintep ve hatta Gençlerbirliği'nden dahi kötüdür ve UEFA sıralamasında 163. durumdadırlar. 0 163.lük de Galatasaray'ın şampiyon olarak kapadığı UEFA 99-2000 sezonunda gelinen 3.turun eseridir. Diğer sezonlarda 2 kez UCL 3. önelemesinde elenilir, hemen akabinde katılınan UEFA ilk turunda 1. turlar geçilemez ve 2 kez de lig klasmanı yetersiz olduğu için hiçbir kupaya katılamamıştır Steaua.

Becali'nin ilk hamlesi 2004 - 2005 sezonuna efsane İtalyan kaleci Walter Zenga ile girmek olur. Takıma Dica, Goian, Ghionea, Marin Petre, Baciu, Cristea gibi bazıları hala forma giyen ve zamanla hem Steaua'nın hem de Roman Milli Takımı'nın temeli olacak genç isimler alınır. Walter Zenga'nın takımı o sezon ezeli rakip Dinamo'nun 1 puan önünde şampiyon olarak tamamlar. Daha da önemlisi 11 sezon sonra ilk kez Avrupa'da bahar ayını görmüştür Steaua.
UEFA Kupası'nda Beşiktaş, Atletic Bilbao, Parma ve Liege'in olduğu gruptan çıkarlar, son UEFA şampiyonu Valencia'yı penaltılarla elemelerinin ardından bir başka İspanyol Villareal'e 0-0 ve 2-0 elenirler. Taraftarların unutmayacağı ve iyi anılarla süslü bir sezsona rağmen Becali, Zenga'yı kovar.



Yerine getirdiği isim Oleh Protasov olur. En büyük transfer ise kağıt üzerinde bir önceki sezon Romanya'nın iyi golcülerinden Victoraş Iacob'dur; velakin 2.ligden alınan ve Tuncay Şanlı vari bir stili olan Banel Nicolita damgasını vurur sezona. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Rosenborg'a elenen takım, UEFA Kupası'nda Lens, Sampdoria, Hertha Berlin'in olduğu gruptan
lider çıkar. Hem de kalesinde tek bir gol dahi görmeden. Gruplardan sonra takımı bırakan ve memleketi Ukrayna'ya dönen Protasov'un yerine Cosmin Olaroiu geçer. Takım UEFA'ya kaldıkları yerden devam eder ve aynı şekilde Real Betis'i de gol yemeden eleyerek UEFA Kupası'nda çeyrek final oynarlar. O sezonun bir başka Romanya sürprizi olan Rapid'i çeyrek finalde eleyip Middlesbrough'un rakibi olurlar yarı finalde. Boro'ya karşı ilk maçı 1-0 kazanıp deplasmandaki maçın başında da 2-0 öne de geçerler ve final yolunu açarlar. Ama takımın tek yabancısı olan kaleci Fernandes sahneye çıkarak Boro'ya hediye eder finali. 4-2 kazanır Boro ve Steaua elenir. Ligde şampiyon olunur gene ama kaleci Fernandes'in ipini keser Becali. Onu almak isteyene yapacağı iyilikten ötürü kişisel olarak 100,000 $ ödemeyi taahhüt etmiştir.

Teknik adamı ise görevden almaz. 2006 -2007 sezonunda Steaua Bükreş tam 10 sene sonra Şampiyonlar Ligi'ne girer. Real Madrid ve Lyon grubundan doğal olarak çıkamazlar ama daha önce UCL önelemesinde geçemediği Dinamo Kiev'den 2 maçta 4 puan alarak ve Kiev'de 4 atarak UEFA Kupası'na katılma hakkı kazanırlar. Velakin o sezon UEFA'yı kazanacak olan Sevilla'ya 2 maçta da gol atamadan elenirler. Lig de ezeli rakip Dinamo'ya kaptırılınca teknik direktör Olaroiu yolun sonuna gelir. Yerine getirilen isim ise Hagi olur. Şampiyonlar Ligi vizesini Bate'yi eleyerek alırlar ama Becali'nin sürekli işine karışmasından, hangi oyuncuyu oynatması gerektiğinden bıkan Hagi 2 ay sonra istifa eder.



Zenga'nın uzun süre yardımcılığını yapan Pedrazzini geçici olarak göreve gelir ama 1 ay sonra kovularak bugün istifa eden Lacatus'un yardımcılığına getirilir. Steaua o sezon UCL'de SIFIR çekmekten son anda kurtulur.. Slavia Prag'dan kendi evilerinde aldıkları 1 puan ile sonuncu olurlar grupta. Ligi de bu kez Cluj'a kaptırırlar.
Ama ilginçtir Becali, Lacatus ile başlar 2008 -2009 sezonuna. Ve bu zaman kadar yapmadığı birşeyi yaparak takıma yabancı oyuncular transfer eder. Kapetanos, Tiago Gomes, Toja, Dayro Moreno, Pedriel gibi uluslararaso arenada ismi bilinmeyen ama kendi ülkelerinin ümit milli takımlarında oynayan isimlerdi bunlar. Çok çok iyi bir kadro kurmuş olan Galatasaray'ı UCL önelemesinde eleyerek iyi de başlarlar sezona ama Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk 2 maçta gol atamayarak 1 puan alırlar. 3. maçta dün nihayet Lyon'a 3 tane atmayı başarırlar lakin bu kez de 2 maçta 1 gol yiyen takım 5 gol görmüştür kalesinde. Buna son 3 lig maçında alınan 2 mağlubiyet ve 1 beraberlik de eklenince Lacatus başarılı olmadığını söyleyerek istifa eder.



Steaua'nın 5 yıllık süreçte yaşadıkları böyle. Görünen odur ki, bugünkü konumları tamamen bir tek adamın, Gigi Becali'nin iyi veya kötü yaptığı şeylerin eseri. Zira sadece finansal ve idari işlerle ilgilenmez rakiplerle ilgilendiği söylenir. Birçok kez ismi şike skandallarında geçmiştir. Politik bağlantıları her zaman tartışılmıştır. Sadece bu da değil, kendi takımıyla da teknik olarak ilgilendiği hep söylenilir Becali'nin. Takımın Dica gibi önemli bir ismini kaçırmıştır. Üstelik 7-8 milyon € değer biçildiği halde sadece 2 milyon € karşılığında. Görevine son verdiği her teknik adam da benzer şeylerden şikayet etmiştir. Bir süre görünüşte daha profesyonelleşse de Lacatus gibilerin kararlarının da sorumlusunun Becali olduğu açıktır. Bayern Münih maçından sonra Lacatus için söylediklerini hatırlamak yeterli. "Lacatus'u asla kovmayacağımı söyledim ve sözüme saygılı olacağım, onu boğulana kadar kendi haline bırakıyorum"

Lacatus boğuldu sonunda, bakalım Becali gibileri ne zaman boğulacaklar...

Etiketler:

Önce Futboldan Anlamayacaksın

Son söyleyeceğimizi ilk söyleyelim.

Önce futboldan anlamayacaksın !

Önce egondan kurtulacaksın !

Önce kadrom yetersiz demeden, rakip kim olursa olsun kendi oyununu cesurca oynatmaya ve oynamaya çalışana, spor ahlakını terketmeden başarılı olan ve daha da olmaya çalışana saygı duyacaksın. Fenerbahçe'yi yorumlayanlar ve yönetenler duymadılar.

40 yıllık Zico, tevellütü popüler futbol yorumculuğunun ötesine geçmemiş Rıdvan Dilmen'in dahi çözdüğü ve yeryüzündeki en basit futbol denklemi olan Anadolu takımlarına çift forvet, derbi ve Avrupa Kupası maçlarında tek forvet felsefesini şiar edinmek bir yana akıl dahi edememişti. Onun kulübe kazandırdığı 100.yıl şampiyonluğunu, TFF Süper Kupa'yı da aslında o kazandırmamıştı. Rakipler kötüydü ve Fenerbahçe 2006 - 2007 sezonuna moral ve teknik anlamda aslında sorunsuz girmişti. 14 Mayıs bir karnavaldı Fenerbahçeliler için. Şampiyonlar Ligi çeyrek finalini de oyuncuların arzusu getirmişti. Ve zaten disiplinsiz bir adamdı Zico. Yapılan işten ve sevgiden gaza gelip kaleye şut atan tercümanı Samet'ten belliydi. Yürüye yürüye kazanılması gereken ligi elinde eksiksiz ve geniş bir kadro olmasına rağmen kazanamamıştı. UEFA'nın kulübe verdiği milyonlarca franklık hakedişe rağmen Zico bırakın zammı, yeni bir sözleşmeyi haketmemişti. Böyle başarısız, beceriksiz bir adam Zico dahi olsa uğurlanmayı bile haketmiyordu ve her türlü medyası olan, özellikle de bunlara itibar edilmesini isteyen Fenerbahçe'nin kurumsal yapısı bu kararın bir öğrenci panelinde açıklanmasını gerektiriyordu. Altyazıyla gelen için çok bile. Yerine disiplinli ve kariyerli biri gelmeliydi. Anlı şanlı...

Fenerbahçe'yi yönetenler futboldan en çok anlayanlardı. Zico'yu keşfedenlerdi. Juventus'ta oynayan Appiah'ı tek bilenlerdi. Aurelio gitti, Emre geldi bu iş tamam diyenlerdi. Aurelio'ya da o kadar maaş verilmezdi. 1 oyuncunun gidişiyle de takım erimeyecekti ya. Hem 4 de oyuncu alınmıştı üstüne. Aurelio'ya verilmeyen yıllık zammın bilmemkaç katı bonservis harcanarak.

Florentino Perez de aynen böyleydi. Makelele'yi o kadar önemsemiyordu. Maaşına artış isteğini fazla bulup reddetiğinde "Makelele'yi özlemeyeceğiz. Tekniği vasattı, rakiplerini geçmek için gereken hız ve hünerden yoksundu, ve paslarının % 90'ı yana ya da geriyeydi " demişti. Hem Beckham'ı almıştı Perez. Hızlı, adamlarını geçen, iyi pas atan ve tüm Uzakdoğu ile Amerika'yı kendisine aşık edebilecek kadar yakışıklı. Zidane acı söylemişti sonra: "Motorunu kaybettikten sonra neden Bentley'e bir kat daha altın boya vurasın ki " Vicente Del Bosque show adamı değildi, takıma da her maçta 5 attıramıyordu. Real Madrid UCL'de yarı finali her sezon rahatlıkla oynayabilirdi. 2 UCL, 2 La Liga, 1 Kıtalararası Kupa, 1 Avrupa Süper Kupa, 1 İspanya Süper Kupa şampiyonluğunu bir altyapı hocası kazandırıyorsa biraz tecrübelisi çok daha fazlasını kazandırabilirdi. Yıldızları oyuncuları idare etme işini Perez, direktörü Valdano ile birlikte pekala kendisi de yapabilirdi.

Öyle olmadı elbet. Makelele ve Del Bosque'nin ardından Florentino Perez Başkanlığı'ndaki Real Madrid SIFIR kupa aldı. Del Bosque'nin gittiği sezon La Liga'da 4. oldu. Şampiyonlar Ligi'nde yarı finali görmek bir yana 2 sezon üstüste 1. eleme turu geçilemedi.

Geçen senenin en iyi 8 Şampiyonlar Ligi takımında biri olan Fenerbahçe de bugün UEFA Kupası'na da havlu attı. Geçen sene ki özveri, kendine güvenin yerinde yeller esiyor. Ligin treni de kaçmış vaziyette, çooook hızlı ve durmadan koşmak lazım yakalamak için.

Lakin bunlar çok önemli değil.

Arsenal'den 5 yemek o kadar da önemli değil, ligde şampiyon olamamak da...

Fenerbahçe elbette yeniden ayağa kalkacaktır.

Ama Ali Koç herşeyin farkında olduklarını söylemişti Kocaeli maçından sonra. Acaba gerçekten öyle mi ? Esas mühim olan bu.

Fenerbahçe'de rahip bulmak zordur gerçi ama gene de günah çıkarabilecekler mi ?

Var mı stad, tesisleşme, ekonomi filan demeden
"eğer kazanılan bir takım başarılar nedeniyle, bir takım başarısızlıkları göz ardı etmeye, tolere etmeye kalkarsak, bunu Fenerbahçe'de gelenek haline getiririz ki, bu da Fenerbahçe'nin geleceği açısından çok büyük bir tehlike oluşturur" lafının arkasında duracak cesaret ?

Var mı yetkiyi alıp da sorumluluğu başkasına yüklemeyecek ?

Var mı sesimi duyan ?

Var mı futboldan anlamayan ?

Etiketler: ,

21 Ekim 2008 Salı

Hangisi İspanyol



Şampiyonlar Ligi'nde haftanın maçıdır gözümde Atletico Madrid - Liverpool maçı. Sadece Torres'in evine tekrar dönme ihtimalinden ötürü değil elbette. Başka bir ilginç yanı daha var bu maçın. Liverpool son maçında 5 İspanyol oynattı. Torres, Reina, Riera, Arbeloa ve Xabi Alonso. İspanya'da 6 sezon top oynamış ve yanılmıyorsam vatandaşlığı da bulunan Brezilyalı Fabio Aurelio da var. Teknik direktör İspanyol Rafa Benitez. Atletico Madrid'in son ŞL maçında oynattığı İspanyol oyuncu sayısı ise 3. Pernia ve Raul&Luis Garcia. Platini'nin futbolda kimlik ile ilgili sözleri geldi aklıma. Siz İspanyol olsanız kimi tutarsınız, iki takımdan hangisi İspanya'yı temsil ediyor sizce ?

Etiketler:

20 Ekim 2008 Pazartesi

Martin > Eto'o > Kubala




Mart 2008'de Martin > Kubala > Eto'o şeklinde not düşmüştük bloga. 2009'da Barcelona'da olmayacağı üzerine yemin edenler vardı İspanya'da ve otomatikman bu sıralamanın değişmeyeceğine de elbette. Guardiola geldi Eto'o kaldı. Kamerunlu atmaya devam ediyor. Bilbao maçında attığı gol bir tarihi değiştirdi Barcelona'da. 114 maçta attığı 83 golle Kubala'yı geride bıraktı Eto'o, üstelik 2008 şartlarıyla.

Etiketler:

Boyunduruk



River - Boca derbisinden ötürü Inter - Roma maçını izleyememiş ve daha sonra izlemek üzere kaydetmiştim. Inter Roma'yı resmen dağıtmış. Maç hakkında satırlar yazmaya gerek yok. Muntari ile Loria arasındaki mücadele bütün maçı özetliyor. Inter boyunduruğu takmış, Roma debelenmiş ama nafile. Mancini'ye oldu olan, Roma taraftarı tüm enerjisini ona verdi...

Etiketler:

Beckham'ın Hedefleri



Galiani David Beckham ile ABD'ye gitmeden önce ilgilendiklerine ama sonuç alamadıklarına dair açıklama yapmış. Beckham'ın MLS bittikten sonra fit kalmak için milan ile antrenman yapacağını da söylemiş. Bir futbolcunun Milan gibi gelenek ve vefa sahibi üst düzey bir kulüp dururken neden LA Galaxy'ye gittiğini açıklamak zor. Aynı oyuncunun bu seçimine rağmen hala hedef peşinde koşmasını anlamak daha da zor. Capello sürtüşmesinden yılan hikayesine dönen 100. maçını Fransa'ya karşı gayet sıradan bir şekilde oynamıştı. Ne seramoni yapılmıştı ne birşey. Şimdi önümüzdeki ay Almanya ile Berlin'de oynanacak hazırlık maçında 108. maç ile Bobby Moore'un rekoruna ortak olmak istiyor. Ve ardından sıradan 109. maçı oynayıp Bobby Moore'un şu ana kadar kırılamayan rekorunu kırmak. Bunlar Beckham'ın ima dahi etmediği şeyler fakat öyle olmasa Dünya'nın en popüler futbolcusu neden Kazakistan maçında 11, Belarus maçında 2 dakika oynamayı kabullensin ki ? Hakan Şükür'ün de kulakları çınlasın...

Etiketler:

Drogba Vidic'i Bitirir Mi ?



Postun başlığında Droga yerine Roy Keane, Vidic yerine Haaland isimlerini koyduğunuz zaman tanıdık bir hikaye çıkar karşınıza. 97-98 sezonunun başıdır henüz. Leeds United ile Manchester United oynar. Ceza sahası içerisindeki bir topa Roy Keane hamle yapmakta gecikir ve Haaland araya girer, Keane o sırada profesyonelce bir faul yapmak ister topu almak için ama diz yan bağları kopar ve sezonu kapar. United o sezon Arsenal'e kaptırır ve kimilerine göre şampiyonluk Keane sakatlığında gitmiştir. Haaland ise o esnada yerde yatan Keane'in üzerine numara yaptığını düşünerek sanki bir leşe tükürürmüş gibi bir hareket yaparak olay yerinden uzaklaşır. Keane tam 4 sezon sonra intikamını alır. Haaland'ın futbol hayatını gördüğüm en vahşi faullerden biriyle bitirir. Daha sonra yazdığı otobiyografisinde de bunu kasten yaptığını açık açık yazar. Otobiyografi kurbanı olmaya aday bir futbolcu da Didier Drogba. Şampiyonlar Ligi finalinde Nemanja Vidic ile girdiği bir mücadeleden ötürü 116. dakikada oyundan atılmıştı ve belki de Terry yerine o son penaltıyı atacak adamdı Drogba. Acısı hala içinde olacak ki otobiyografisinda Vidic'i yumruklamak istediğini yazmış(1). Moruinho elini çabuk tutmazsa FA icabına bakacak Drogba'nın...

(1) "I have seen the match on video and I believe I should not have been sent off with three minutes to go. If I had punched him, I would have understood. Now I wish I had."

Etiketler:

Ronaldo Nereye ?



Bakmayın sırıttığına, Ronaldo topla çalışmalara başlamış ve kilo da vermiş. Gıdığı filan yerinde ama eskiye oranla da fena gözükmüyor. Top oynamaya da niyetli gibi ve talibi de çok. PSG, Flamengo ve son olarak da har vurup harman savuran M.City ile adı anılmıştı en son. Sampdoria'nın da bu kervana katıldığını açıklamış Ronaldo. Şu an Serie A'da 18. sırada ve 7 maçta attığı gol sayısı sadece 4 Sampdoria'nın. Fellik fellik forvet arıyorlar Cassano'nun yanına. Ronaldo'yu alırlarsa sportif direktör Giuseppe Marotta rezil de olabilir vezir de. Cassano kumarları tutmuştu, bir başka sorunlu Galacticos'o da top oynattırırlarsa ellerinden öpmek lazım bu adamların...

Etiketler: ,

Günaydın Buenos Aires





Superclasico'nun ardından günaydın böyle deniyor Arjantin'de.

Etiketler:

Enzo Francescoli ve River Plate



Son Superclassico'da üstelik Boca 10 kişiyken 1-0 kaybetmelerinden sonra büyük bir utanç içerisinde River Plate taraftarları. Zaten 2000'li yıllarda Boca'nın kazandığı 4 Copa Libertadotes , 2 Copa Sudamericana, 3 Recopa Sudamericana, 2 Kıtalararası ve 4 de Arjantin şampiyonluğuna yerel şampiyonluklar dışında hiçbir cevap verememişler ve en son Enzo Francescoli döneminde La 12'nin yaşadığı sevinçleri yaşayabilmişlerdi. Şimdi onu geri çağırıyorlar. Zidane'ın idolüdür, oğlunun da isim babasıdır; büyük futbolcu ve futbol adamıdır Francescoli. Onu tekrar stadyumlarda görmek enfes olurdu doğrusu. Lakin her ne kadar "eninde sonunda evet diyeceğim" dese de şimdilik bu görevi kabul etmemekte ve Gol TV'deki CEO görevine devam etmekte ısrarlı El Principe. Olsun bekleriz... Beklerken nostalji yapmak isteyenler için video burada...

Etiketler:

19 Ekim 2008 Pazar

River Kör Düğüm




NTVSpor muazzam bir maç yayını yaptı öncelikle. Maç öncesinde iki taraftarın gözünden çekilen belgeseli yayınladılar. Derbinin ambiansını uzaktan da olsa hissettik, maça da santra ile girmediler ve artık Türkiye'de hasret kaldığımız tribün görüntülerinden mahrum bırakmadılar bizi. Sis bombaları, konfetiler, dev pankartlar, şeritler... Maçsa bütün hevesimizi kursağımızda bırakmasına rağmen La 12'nin sesi bile beni ekrana bağlamaya yetti. İki takımın da eksiklerini düşünerek beklentimi düşük tutmuştum gerçi ama bu kadar da kısır bir maç beklemiyordum. İlk yarı boyunca sahada Buonanotte'nin bir kaç hareketi dışında hiçbirşey yoktu. Boca zaten 5'li bir savunma ile çıktı sahaya. Riquelme ve Viatri ile birşeyler yapmaya çalıştılar. Aslında River'ın pas hatalarından tahmin ettiğimden daha fazla hükmettiler oyuna fakat Palermo ile Palacio olmayınca hiç çoğalamadılar, rakip yarısahada oyunu tutmalarına rağmen yana geriye pas yapıp durdular. Etkili bir pozisyon yaratamadılar.

River Plate'in hücum planını ise ilk aşamada uzaktan şutlar oluşturuyordu. Bu tür derbilerde toy kalecilerden faydalanmak akıllıca aslında ama şans Garcia'nın yanındaydı. Sektirdiği topların hepsi için ya bir hamle daha yapacak zamanı vardı ya da arkadaşlarının önüne düştü bu toplar. Falcao'nun şutunda da direk imdadına yetişti. River'ın şutlar dışında etkili olabilecek birkaç atağında ise sahneye eski Ankaragücülü santrfor Salcedo çıktı. Özellikle maçın ilk 15 dakikasında müthiş bir beceriksizlik örneği sergileyerek kontraların hepsinde topları ya ezdi ya da yanlış yere oynadı. Simeone de zaten daha fazla dayanamayıp 2. devreye kendisiyle başlamadı. Boca 10 kişi kalınca River bir tane geçirir yatar diye düşünmüştüm ama duran topta Viatri, Fatih Tekke misali bir kafayla beni ters köşe yaptı. Sonrasında ise Riquelme'ye oynadılar her topu, o da ustaca zamanı öldürdü. River bu sezonu sanırım hiç hatırlamak istemeyecek. Kör düğüm olmuş durumdalar ve kimsenin de açabileceği yok. Bocalıların yarın sabah Buenos Aires sokaklarını süsleyecek afişlerini bekliyorum şimdi merakla. Son galibiyetlerinden sonra aşağıdaki afiş çıkmıştı ortaya.


Etiketler:

Sol Serbest



Juventus, Juventus olmaktan çıkmış. Nedved bitmiş. Kendimi bildim bileli Juventus'un en sağlam olan yeri olan sol kanadından Maggio ve Lavezzi ile dövdü Napoli kuzeyin efsane takımını ve lider oldu 1 günlüğüne dahi olsa. Juventus ise Fenerbahçe ve Bayern Münih ile birlikte sezonun en kötü büyük takım performansını sergiliyor. Ranieri hazır Juventus'un kaliteli sol bek geleneğini Molinaro ile yıkmış ve De Ceglie'yi kenarda oturturken, bir başka geleneği daha yıkıp yıllar sonra sezon ortasında görevine son verilen ilk Juventus teknik adamı olabilir. Bu arada Juventus'un bu sol bek konusunu başka bir postta ele alacağız. Pessotto'yu, genç yaşında rahmetli olan Fortunato'yu hatta daha da eskileri hatırlayacağız...

Etiketler:

Çakma Maradona



Abdulkadir Atıcı. Maradona'nın yıllardır dublörlüğünü yapıyor. 1965 İskenderun doğumlu, Almanya'da yaşıyor. Bu tecrübenin kitabını yazmış Almanca olarak ve Frankfurt'taki kitap fuarında tanıtıyor. İtalya'ya giderse ayağını denk alsın, Maradona'nın Napoli zamanlarında taktığı vergi borcundan ötürü alıverirler içeri. Az buz değil, faiziyle birlikte 36 milyon €...

Etiketler:

Miguel Vitor: Zahavi'nin Son Yatırımı



Pini Zahavi bir spor gazetecisiyken kendini işin pazarlama yönüne kaydırmış bir İsrailli. Apayrı bir inceleme lazım kendisi için aslında ama onun özellikle İngiliz futbolundaki yerini futbolu iyi takip edenler bilirler. Abramovich ve Gaydamak'ı İngiltere'ye sokan adamdır kendisi. Rio Ferdinand ve Veron'un Manchester United'a; Tevez ve Mascherano'nun West Ham'a transferlerinin baş aktörüdür. Tal Ben Haim ve Ben Sahar gibi iki vasat İsrailli'yi, Premier Lig'e pazarlayabilecek bir dehası vardır. Son yatırımı ise fotoğraftaki Miguel Vitor. Benfica'nın rotasyonunda geçen sene yaşanılan üstüste sakatlıklar dışında yer bulamamış 19 yaşında 1,82 boyunda bir stoper Miguel Vitor. Portekiz U-21 takımına da seçildi son dönemde. İzlemedim hiç ancak oldukça teknik olduğu, geriden dripling ile çıkabildiği ve topu oyuna sokma konusunda çok becerikli olduğu yazılmış. Bir stopere göre de hayli golcü olduğu ve potansiyelinin Real Madridli Pepe'den çok daha fazla olduğu notu var. Miguel Vitor'un idolü Ricardo Carvalho, hayalindeki kulüp ise Real Madrid. Zahavi'nin kanatları altında olduğu sürece orada oynaması hayli muhtemel.

Etiketler: ,

Futbol ve Aşk



Futbol aşkına başlamıştım bu bloga ve buna dair söylenmiş en güzel sözlerden biridir Nick Hornby'nin ki. I fell in love with football as I was later to fall in love with women: suddenly, inexplicably, uncritically, giving no thought to the pain or disruption it would bring with it.der Fever Pitch adlı kitabında. Nick Hornby gibi bir taraftarın futbola bakışının bu kadar duygusal olması doğal, peki ya bir yatırımcının ya da oligarkın ? Arsenal'in en büyük hissedarı Özbek Alisher Usmanov'un hisselerini satacağına dair bir dedikoduya verdiği cevap benim en son tahmin edebileceğim cinsten. Aferin ona...

"When a man loves a woman he can't conceivably sell that love. I'm in love with Arsenal. I have no intention of selling it"

Etiketler: