14 Şubat 2009 Cumartesi

CSKA'da Değişimin Ardından

Ayrılan Gazzaev'in yerine hepimizi çok yakından tanıdığı bir isim olan Zico'yla anlaşan CSKA Moskova'da 18 Şubat'ta Aston Villa ile yapacakları maç öncesi keyifler yerinde. Hedeflerinden son derece emin konuşan başkan Sergey Giner (aşağıdaki fotoda solda), Gazzaev'in komutasında yaşadıkları günleri mükemmel diye nitelendiriyor. Ayrılışını ise asla dünyanın sonu olarak görmezken, hiçbir takımın, bir oyuncu ya da bir teknik direktör için kurulmadığı gerçeğinin kabullenilmesi gerektiğini belirtiyor.



Son yıllarda Rus futboluna Zhirkov, Berezutskiy, Ignashevich, Akinfeev, Dzagoev gibi çok önemli isimleri kazandıran CSKA'da yerli oyuncuların yanı sıra, yabancı oyuncuların da katkısı yadsınamayacak boyutta. Vagner Love, Carvalho gibi oyuncuları bünyesinde bulundura
n takımın başına geçen Zico'nun kendi ülkesinden oyunculara ayrıcalık tanıyacağını savunanlara şiddetle karşı çıkan Giner, Brezilyalı hocanın herkese eşit davrandığını ve bunun da tüm takım performasına en olumlu şekilde yansıyacağına inanıyor.


Rusya'ya gelmeden önce CSKA takımının maç kasetlerini izleyerek, tüm takımı tanıma şansı bulduğunu ve bunun geldiğinde yabancılık çekmemesini sağladığını belirten Zico, takımda Schennikov (1991 doğumlu), Dzagoev
(1990 doğumlu) gibi genç ve yetenekli isimleri görmekten oldukça memnun. Brezilyalı teknik adamın bu sene epey değişik kadrolar çıkartacağı aşikâr. Yeni getirilen kurallara göre Rusya'da sahada en fazla 6 yabancı oyuncu yer alabilecek. Görünen o ki, bu durum CSKA'ya epey zorluk çıkartacak. Carvalho'nun kiralık sözleşmesinin sona ermesi ve geri dönmesi, Necid ve Maazou'nun transferinden sonra CSKA kadrosundaki yabancı oyuncu sayısı 14'e çıkıyor!



Oyuncularının elinden gelenin en iyisini yapacağından emin olan Zico, CSKA'nın da yapı olarak daha önce görev aldığı Fenerbahçe'ye çok benzediğinin farkında. Katıldıkları her turnuvada şampiyonluğu hedefleyen, hiçbir zaman başarısızlığa tahammülü olmayan bir camiaya sahip olan CSKA'da, bu konuda her türlü çabayı göstereceğinin sinyalini veriyor. Brezilyalı gol kralı Vagner için, kendisine Brezilya milli takımına seçilmesi için yardımcı olmak istediğini belirtirken, Daniek Carvalho'nun da antremanlardaki motivasyonunun üst düzey olması Zico'yu mutlu ediyor. 2005 yılındaki UEFA şampiyonluğu ve Rusya'daki lig ve kupa şampiyonluğunda en büyük paylardan birine sahip olan Carvalho, Zico'nun kendisiyle Brezilya'da buluştuğunu ve dönüşü konusunda yardımcı olduğunu belirtiyor ve iddalı bir şekilde ekliyor :

" Çok iyi bir kadromuz, kaliteli bir teknik direktörümüz var. 2005'teki başarıyı tekrarlamak için her şart mevcut. "

Önümüzdeki günler CSKA adına neler gösterecek hep beraber göreceğiz. Inşallah Zico, hakettiği değeri Moskova'da görür ve başarılarını sürdürür.

Etiketler: ,

Hoffe Paramparça



Gollü maç bekliyordum ama 46. dakikada 5 gol olan cinsinden değil. Sanogo Hoffenheim'e uymamış, bir yabancı gibi dolanıyor sahada. Takım arkadaşlarını da bozuyor. Ragnick'in Obasi'siz oyuna başlaması da olmamış. Ibisevic'in Hoffenheim için sandığımdan daha önemli bir adam olduğunu gördüm bugün. Takım kendi içerisinden bir lider çıkaramazsa mücadelenin sonunu getiremeyecek gibi duruyorlar. Bir de bu ilk toplara gözü karartıp Allah ne verdiyse basma huyundan vazgeçmezlerse Hildebrand daha çok küfreder takım arkadaşlarına. Sadece boşa enerji sarfetmekle kalmıyorlar aynı zamanda sürekli de pozisyon veriyorlar bu yüzden. Leverkusen ise çok dengeli bir takım. 2 sağlam ortasaha göbeği, 2 iyi açık ve birbirini tamamlayan 2 santrfor ile kendi içerisinde neredeyse kusursuzlar. Üstelik hem fizik hem de hız olarak birbirlerine yakın ve ortalamanın üzerinde oyunculardan oluşuyorlar. Barnetta ve Augusto fazla kalmazlar Leverkusen'de. Helmes de son zamanlarda Kaka ile birlikte en temiz şut atan oyuncu. Friedrich yerine gerçek bir stoper bulabilirse savunma konusundaki sıkıntılarını da aşarlar. Sinkiewicz'e neden daha fazla şans verilmiyor bilemiyorum. Bu deplasman galibiyetiyle Leverkusen sadece şampiyonluk potasına girmedi, oraya yeni bir boyut da getirdi. Yarın ki Hertha Berlin - Bayern maçı Bayern'in en kritik maçıdır bana göre. Bu maçı alırlarsa işi en azından psikolojik olarak bitirirler...

Etiketler:

13 Şubat 2009 Cuma

1899 Hoffenheim vs. B.Leverkusen



Spox sitesinin verdiği muhtemel 11 ve dizilişler. Kanal 24 naklen veriyor maçı, sırf Renato Augusto ve Carlos Eduardo'y karşılıklı izleyebilmek bile maçı kaçırmamak için yeterli sebep.

Etiketler:

Hoeneß Biraderler



Futbolda güçlerini sadece sahada değil yöneticilik koltuğunda da başarıyla sergilemeyi başarmış, bu alandaki ender ve belki de en güçlü kardeşler Hoeneß biraderler. Futbolculuklarında peşisıra Bayern forvetini sırtlamışlardı ama bu hafta sonu rakip konumundalar. Dieter Hoeneß'in Hertha Berlin'i ile Uli Hoeneß'in Bayern'i oynayacak olimpiyat stadında.

Etiketler:

Scudetto Formülü



by
Helenio Herrera

Etiketler: ,

Hoffenheim Tesisleri







Bundesliga = Hoffenheim bu sezon. Takım sportif olarak iyi durumda ama kulübü daha çekici hale getirmek ve kulüpteki operasyonların kalitesini de arttırmak şart gelecek için. 30000 kişilik Rhein-Neckar Arena çok önemliydi o bakımdan. Sıradaki hedef ise 2009 - 2010 senesinde Hoffenheim'i yepyeni antrenman tesislerine kavuşturmak. 15 milyon € tutarında bir proje bu. Dietmar Hopp benzersiz diyor yeni tesisler için. İnşaatı sürüyor ve bittiği zaman yukarıdaki fotoğraflara benzeyecek. Şimdiki tesisleri merak edenler aşağıya bir göz atsın. Yemin ediyorum daha iyi halısahalar var Ankara'da...







Etiketler: ,

Nobre Fransa Yolcusu



Marcio Nobre Fenerbahçe'de ilk sezonunu tamamladığında UEFA'nın resmi olarak olumlu görüş bildirdiği oyunculardan biriydi. 23 yaş jenerasyonunun önemli adamlarından biri olarak görülmüştü ama uluslararası piyasaya açılmak yerine yerelleşti hatta adını da Mert yaptı. 28 yaşına geldi ve sezon sonu sözleşmesi bitiyor. Bobo'yu alamayan Fransızların yeni gözdesi durumunda. En büyük taliplileri önümüzdeki sezon bir sürpriz olmazsa Ligue1'de yeniden mücadele edecek olan Lens ile son birkaç senedir ciddi atılımlar yapan, bu sene de Avrupa Kupalarında mücadele eden Nancy. Nobre gibi en önemli özelliği fiziksel mücadele olan bir santrfor Fransa Ligi'nde fark yaratamaz, sıradanlaşır. İspanya, Portekiz gibi naif ligler daha uygun olacaktır. Elbette Beşiktaş ile anlaşamadığını düşünüyoruz bunları söylerken.

Etiketler:

Limonlu Derbi



Pazar akşamı 270. kez oynanacak Milano derbisi tarihinin unutulmaz karakterlerindendir Benito "Veleno" Lorenzi. 11 sene Inter forvetini domine etmiş, 1950 ve 1954 Dünya Kupası'nda Azzurri formasını terletmiştir fakat gollerinden daha çok 1957 yılında oynanan Milano derbisindeki icraatı konuşulmuştur. Olay 1957 yılında gerçekleşiyor. İki takım da berbat bir sezon geçiriyorlar, derbinin kıymeti daha bir başka o yüzden. Kıran kırana bir maç olurken hakem Milan lehine çok tartışmalı bir penaltı üflüyor. Bütün oyuncular hakemin etrafını sarmışlar, itiraz ediyorlar. Saha karışmış, kimse ne yaptığını bilmiyor. Interli Benito Lorenzi hariç. Kenardan bir limon alıyor, iyice emiyor ve kabuğunu da penaltı noktasındaki topun dibine yerleştiriyor. Hem Milan hem Inter oyuncuları hala hakemin etrafında. Lorenzi'nin ne yaptığını gören yok, tribünler dışında elbette. Sahaya atlamaya çalışan, Lorenzi'ya Veleno yani "zehir" diye bağıran binlerce kişi var. Milan'în sol kanadında oynayan Tito Cucchiaroni penaltıyı kullanmak için topu başına geliyor. Şimdiki topların önüne taş koysan yıkar geçer, velakin o zamankiler bu kadar aerodinamik değil. Limon kabuğu işe yarıyor, Tito Cucchiaroni penaltıyı kaçırıyor. Maçı da Inter 1-0 kazanıyor. İtalya'da mektup gönderme geleneği o zaman da var. Lorenzi 5000'den fazla ölüm tehdidi içeren mektup alıyor ama ölmek için 50 sene daha beklemek. 2007 yılında, 81 yaşındayken hastalığa dayanamayıp hayata gözlerini yumuyor. Inter formasını giydiği 314 maçta 143 gol atmıştı Lorenzi.

Etiketler: ,

Üzgünüz Andrey Burası Arsenal



Andrey Arshavin için en büyük hayal Rusya dışında bir ligde forma giymekti. Bunu da Arsenal transferiyle gerçekleştirmiş oldu. Bu sene Tottenham'a transfer olan Pavlyuchenko'nun başlarda yaşadığı gibi, Rus oyuncuların yurtdışında yaşadığı en büyük sorun olan, dil sorununu aşmak için geçtiğimiz sene boyunca Ingilizce dersleri aldı.Kendisini Londra'da bir sürü sürprizin beklediğini biliyordu elbet ancak geçtiğimiz sene uğraşıp didindiği dilin aksine, Arsenal'de Fransızca'nın daha hakim olduğunu gören Arshavin epey şaşırmış haliyle. Kendisine bu konularda yöneltilen sorulara cevaben, işi ne gerektiriyorsa kendini o yönde geliştirmeye devam edeceğini söylemiş. Bize de kendisine helal olsun demek düşer.

Etiketler: ,

Milito'nun Yeni Partneri



Gene Gnocchi 53 yaşında. İtalya'nın ünlü futbol şovmenlerinden. Sky ve Rai televizyonları için şovlar hazırlamış bir komedyen. Daha önce Serie C'de kısa bir tecrübesi olmuş ama en büyük hayali Serie A'da 1 dakika dahi olsa oynamak. Bunun için daha önce Parma ile anlaşmış ama kulübün o sene küme düşme hattında olması sebebiyle bu hayali gerçekleşmemiş. Gnocchi şansını bu kez Genoa ile deneyecek. Gasperini uygun görürse Fiorentina maçında Diego Milito ile birlikte oynayabilir.

Etiketler:

İşler Kontrolden Çıkınca



Geçtiğimiz gün Istanbul'da oynanan THY - Ayazağa Esenspor maçı dünya futbol tarihine ilginç bir şekilde geçti. Tamı tamına 15 kırmızı kartın gösterildiği karşılaşma hakemler tarafından tatil edildi.

Olayların başlamasına sebep olarak, bir oyuncunun kırmızı kartla oyun dışı kalmışken sahayı terkederken, karşı takımın yedek kulübesinden yapılan tahrikler gösteriliyor. Oyuncunu da bu laflara karşılık vermesinin ardından bir anda saha karışıyor, seyirciler bile sahadaki olaylara katılıyor. Hakemler olayları dışarıdan izleyip, emniyet güçlerini sahaya davet ediyorlar. Olayların kontrol altına alınmasının ardından soyunma odasına giden hakemler, kulüp temsilcilerine kararlarını bildiriyor. Sonuç THY'den 7, Esenspor'dan 8 kırmızı kart!

15 rakamı bizlere ne kadar korkunç gelse de, bunun üstüne çıkan bir isim daha olmuş, hem de çok yakın bir zamanda. Ocak ayı içerisinde İspanya Bölgesel Ligi'nde oynanan maçı yöneten Jose Manuel Barro Escandón, tamı tamına 19 kırmızı kart göstermiş!


Kavga, bizde olduğu gibi oyundan ihraç edilen oyuncunun tahrik edilmesiyle başlıyor, seyircilerin de katıldığı olaylar sonunda, hakem kart gösterme işini soyunma odasında tamamlayabiliyor. Taraflar hakemin kartlarda adaletsiz davrandığını söylüyorlar, ancak onun bile bir sınırı var yahu!

Etiketler: ,

12 Şubat 2009 Perşembe

Gol Yememe Rekoru



Edwin Van Der Sar tam 13 maç ve 1212 dakikadır Manchester United kalesini gole kapadı. Premier Lig tarihinde bu bir rekor. Peki ya da Dünya futbol tarihinde ? Bunun için biraz daha çalışmak zorunda Van Der Sar. Şu anki performansı ilk 10 içerisinde bile değil. 11 . durumda bulunuyor FIFA'nın sıralamasına göre. 13. sırada da tanıdık bir isim var. Dimitar Ivankov Levski Sofya'da oynarken 1190 dakika kalesinde görmemiş. Rekor ise Vasco De Gamalı Mazaropi'ye ait 1816 dakikayla. 20 maçın üzerinde ediyor bu. Hangi lig olursa olsun muazzam.

1 Mazaropi ( Vasco De Gama, Brazil) 1,816mins

2 Thabet El-Batal (National, Egypt) 1,442mins

3 Dany Verlinden (Club Brugge, Belgium) 1,390mins

4 José María Buljubasich (Universidad Católica Santiago, Argentina) 1,352mins

5 Thabet El-Batal (National, Egypt) 1,325mins

6 Essam El-Hadari (National, Egypt) 1,288mins

7 Abel Resino (Atlético Madrid, Spain) 1,275mins

8 Gaëtan Huard (Bordeaux, France) 1,266mins

9 Zetti (Palmeiras, Brazil) 1,242mins

10 Marios Praxitelous (Omonia Nicosia, Cyprus) 1,221mins

Etiketler:

Alessio Secco



Alessio Secco sportif direktörlerin en genç temsilcilerinden, İtalyadaki derneğin de başkan yardımcısı. Skandalların adamı Moggi'den sonra basın sözcülüğü görevinden terfi ettirilip, sportif direktörlük koltuğuna oturmuştu. Taraftarların pek memnun olduğu bir yönetici değildir. Eskiye oranla çok sönük transferler bir yana Andrade, Almiron, Tiago, Knezevic, Ekdal gibi karavana transferi de çoktur. Amauri dışında Juventus'a sınıf atlatabilecek bir oyuncu alamadı üstelik olanları da ucuza kaptırdı. Bir ara adı Genoa ile geçiyordu fakat sözleşmesi 2011 yılına dek uzatılmış bugün. Milan ve Inter'e daha büyük bir iyilik yapılamazdı.Juventus taraftarı eskiyi çok özleyecek kanımca. Merak edenler için Juventus Sistemi blog arşivinde.

Etiketler:

Top Toplayıcı













Bloga kadın resmi koymak pek sık yaptığım birşey değil ama hiç böyle top toplayıcılar görmemiştim. Kortta tenis oynayanlar, tribünde maçı izleyenler nereye bakacaklarını hayli şaşırmışlardır sanırım. Resimler Madrid'den.

Etiketler:

İngilizler Çime İniyor



Dün Fransa - Arjantin maçına odaklandığımdan İspanya - İngiltere maçını bölüm bölüm izleyebildim. İspanyollar kendilerine Euro 2008'i getiren oyuna kaldıkları yerden devam ediyorlar ama İngiltere'de büyük bir değişim var gördüğüm kadarıyla. Sadece kadro olarak değil, futbola bakışlarında da. Kendi klasiklerinin dışına çıkıp, daha fazla pas yapmaya ve bunu kısa alışverişlerle uygulamaya çalışıyorlardı. Kısacası rahmetli Brian Clough'ın "Tanrı bulutlarda top oynamamızı isteseydi, oraya çim koyardı" sözüne uygun hareket etmeye çalıştılar. Kulüplerinde böyle oynamayan oyuncuların bu tür bir oyuna bu kadar kısa sürede ayak uydurması zaman alacaktır elbette. İspanya gibi kendi yapmak istediklerini halihazırda çok iyi uygulayan bir takıma karşı alınan 2-0 mağlubiyet o bakımdan morallerini çok bozmamalı. Asıl moral bozucu olan kale ve forvet mevkilerinde yaşanılan kalite sorunu. Kalede hala James'e, forvette hala Heskey'e mecburlar. Yedekten giren oyuncu ise Carlton Cole ve Peter Crouch gibi ortalama adamlar. Rooney'nin formda olması onlar adına çok önemli. Yoksa gol sıkıntıları devem edecek. Carrick ve Barry ikilisi oynadığında bu sorun iyice kronikleşecektir. Tarz olarak çok yakın oyuncular. Üretkenlikleri sınırlı. Dolayısıyla Rooney kadar önemli bir oyuncu da Gerrard ve Joe Cole. Fakat yine de alternatif sorunları var ve bunun üstesinden gelip gelemeyecekleri meçhul. Capello'nun elini kolunu bağlayan, çaresiz bırakabilecek şeylerin başında geliyor bu. Yine de böyle bir İngiltere izlediğim için mutlu oldum, sabrederlerse İtalyan'a yıllardır duydukları özlemi giderebilirler...

Etiketler:

Maradonismo



Almanların, 94'ü saymazsak Brezilya'nın, İtalyanların, Hollandalıların oynadıkları dizilişler, oyuncular değişse de sadık kaldıkları ve kendilerine has bir tarzları vardı. Oysa 1978 ve 86 yıllarında kazandıkları ve 1990'da final oynadıkları Dünya Kupalarında çok farklı iki futbol oynamıştı Arjantin. Bu gibi marka olmuş futbol ülkelerinde pek görülmeyen bir durumdu. Misal 78'de Cesar Luis Menotti görevdeyken Kempes, Ardiles, Luque, Bertoni, Houseman gibi oyuncularla hücum ağırlıklı, zarif ve aynı zamanda rakibine saygı duyan bir oyun oynuyorlardı. Üstelik tek amacı kazanmak olan cunta rejimine rağmen. Ellerinde Maradona gibi insanüstü yetenekli bir oyuncu da yoktu o zaman. 86'da kazanılan kupada ise teknik direktör Carlos Bilardo idi. Maradona'nın liderlik ettiği oyuncularla sert, savunmacı, topsuz oyunda rakibin annesinin hatrını soran, eli kolu sürekli çalışan, gerekirse hakemi de taciz eden bir anlayışa büründüler. Aynı anlayışı 1990 İtalya'ya da taşıdılar. Bu iki farklı oyun anlayışına daha sonra teknik direktörlerinden esinlenerek Menottismo ve Bilardismo dendi.



Bugün sahada izlediğim Arjantin bunlardan da farklı bir takım. 78'deki takım kadar pas yapmıyorlar, onlar kadar hücum etmiyorlar; ama 86'daki takım kadar da savunmacı ve Maradona dışında tekdüze değiller. Sahadaki kabadayılık durumu da daha ölçülü. Mascherano gibi standart bir hareketi abartıp horozlanıyorlar en fazla. Maradona şu sıralar çok moda olan pas ya da fiziksel dayanıklılık seçeneklerinden biri yerine dripling yapabilen, çalım atabilen fuleli oyuncular üzerine kurmuş takımı. Messi, Agüero, Maxi Rodriguez ve Tevez... Hem pas kabiliyetleri hem de fiziksel durumları belirli bir seviyenin üzerinde bu oyuncuların da ama esas öne çıktıkları alan dripling, çalım, varyete. O bakımdan bunlarla kalite olarak aynı ayarda ama daha başka tarzı olan oyuncular bile olsa Maradona'nın havuzunda - mesela Batistuta, Crespo, Balbo türünde - gene mevcut tercihlerinde ısrarlı olacak gibi duruyor. Yani Diego Milito, Cavenaghi, Denis gibi adamlar ne kadar formda olurlarsa olsunlar Maradona'nın Arjantin'in de pek süre alamayacak gibi. Üstelik bu mevcut tercihlerinin kırılgan yapılarından ve savunma yeteneklerinin zayıflığından kaynaklanabilecek zaafları da ortasahada Gago ve Mascherano gibi yaratıcılıkları kısıtlı ama mücadeleleri her zaman üst düzey olan ve top hırsızı adamlarla dengelemeye çalışmış. Bu plan doğrultusunda fena da değillerdi, tempoları da yükselecektir ama bu oyun ne kadar sürede Maradonismo diye anılır bilemiyorum. O zamana dek de iyi pas yapabilen, topla katedebilen Brezilya, İspanya gibi dominant takımlar karşısında zorlanacakları kesin.



Fransa içinse söylenecek birşey yok. Kendi evlerinde taraftarlarından yediği ıslık, yuhalama, bilimum protesto ve Arjantin paslaşmalarında çekilen oleyler herşeyi anlatıyor. Bu kadar kaliteli ve alternatifli bir kadroyu Raymond Domenech'e emanet etmek enayilikten de öte. Topun üstünde kulukça işine alsınlar illa bir iş lazımsa Domenech'e.

Etiketler:

11 Şubat 2009 Çarşamba

Fransa vs. Arjantin



L'equipe sitesinde verilen 11'ler böyle. Gourcuff, Ribery, Anelka, Henry uyumu nasıl olacak merakla bekliyorum. Arjantin'i de biraz daha ofansif bekliyordum, Maradona Gutierrez'i tercih etmiş. Lavezzi daha iyi olabilirdi. Şu ana kadar oynanan maçlar aşağıdaki gibi. Arjantin'in bariz üstünlüğü var.

Tous les France - Argentine :
Le 15 juillet 1930 à Montevideo (ARG) : Argentine 1 - France 0.
Le 3 juin 1965 à Paris : France 0 - Argentine 0.
Le 8 janvier 1971 à Buenos Aires (ARG) : Argentine 3 - France 4.
Le 13 janvier à Mar del Plata (ARG) : Argentine 2 - France 0.
Le 25 juin 1972 à Salvador de Bahia (BRE) : France 0 - Argentine 0.
Le 18 mai 1974 à Paris : France 0 - Argentine 1.
Le 26 juin 1977 à Buenos Aires (ARG) : Argentine 0 - France 0.
Le 6 juin 1978 à Buenos Aires (ARG) : Argentine 2 - France 1.
Le 26 mars 1986 à Paris : France 2 - Argentine 0.
Le 7 février 2002 à Paris : France 0 - Argentine 1.

Etiketler:

Fred Fluminense'ye



Lyon'dan devam edelim. Konu bu kez Fred. Gönül bağlarını koparalı çok olmuştu Fred'in Lyon ile, adı da birçok takımla geçti ama ayrılık resmen gerçekleşmedi. Bu kez olacak sanırım. Fred Fluminense ile anlaştığını bizzat açıklamıştı ama bu yeterli değil. Fluminense'nin de Lyon ile anlaşması şart. Fluminense kulübü yöneticisi Alexandre Faria işi bitirmek için Fransa'ya gitmiş Salı günü fakat Aulas'ı bulamamış - kulakların çınlasın Özhan Başkan -, zira İsviçre'ye gitmiş Aulas. Bugün işin biteceği haberleri dolaşıyor Brezilya basınında. Sezon sonunda serbest Fred, araya bir Avrupalı son anda girmezse, Fluminense işinin olmaması sürpriz olur.

Etiketler: ,

Eski Çamlar Bardak Oldu



Malum Lyon hocası olup da Ligue 1'i almak marifet olmaktan çıktı, Şampiyonlar Ligi'nde başarı istiyor Aulas. Bu minvaldeki son kurban ise Alain Perrin. Perrin de az değil, gide gide Lyon'un ezeli rakibi St. Etienne'e gitti. Geçen sene beraber kupa kaldıran ikilinin arasında soğuk savaş var şu an. Bilhassa Perrin demeç veriyor. Bizdeki gibi sürmanşet olmuyor, 3 gün vıcık vıcık edilerek işlenmiyor. France Football'un web sitesinde kıyıda köşede bir yerde duruyor bu demeç ama yine de ciddi bir gündem. Perrin son olarak Başkan Aulas'ı hakemleri baskı altına almakla suçlamış. Örnek olarak da Ocak sonunda oynanan ve 1-1 biten derbide hakemin 10 metre uzaklıkta olmasına rağmen net penaltıyı üflememesini göstermiş. Geçen seneyi hafızasından silmiş olacak Perrin ama doğru "eski çamlar bardak oldu" artık.

Etiketler:

Alper Öcal Taca Çıktı



Bojan Krkic ve ikizi
blogun dünkü yazılarından biriydi. Mesaiden ötürü izleyemiyoruz ama sanıyorum Fuat Akdağ ve Mehmet Demirkol'un Spor Servisi programına da konu olmuş bu yazı ve fotoğraf. Ortada bir gerçek var ki Krkic'in yanındaki ikizi değilmiş, çok benzer başka bir İspanyol. Sahtesi, çakması anlayacağınız. Melekler söyledi. Tıpkı Ramon Calderon'u Nicholas Cage olarak ziyaret eden Paolo Calabresi gibi. O bilinçli bir şakaydı tabi, bizimkisi direk kırmızı kartlık hareket. Böyle durumlarda medyaya giydirmeyi iyi biliyorum, bu kez iğneyi kendimize batırma zamanı. Taca çıktın oğlum Alper, çizdin karizmayı. Geçmiş olsun...

Etiketler:

Kardan Top


Etiketler:

Mestalla'da Herşey Mümkün



Kriz her yerde, Valencia'da da elbette. Geçen sezon başlamıştı aslında. Koeman'ın har vurup harman savurduğu paralardan ötürü bu sezonun başında bırakın yeni transferi ellerindeki değerli oyuncuları dahi tutabilmek onlar için büyük bir hadiseydi. Başkan değişikliği, teknik direktör değişikliği sayesinde bunu zor da olsa başardılar fakat krizin etkileri hala baki. Yeni stad sürekli para yiyor, kendini amorti etmesi zaman alacak. Valencia yönetimi de ellerindeki Mestalla'yı değerlendirme yoluna gidiyor. 31 Mayıs'tan itibaren Mestalla'yı taraftarının ve meraklıların kullanımına açıyorlar.



Ne yapmak istiyorsanız yapabilirsiniz ? Herhangi bir etkinlik olabilir. Düğün, toplantı, vaftiz ayini. 480 metrekarelik VIP katında ne yapabileceğiniz sizin hayal gücünüze bağlı. Bunun bir bedeli var elbette. Gözden çıkarmanız gereken rakam günlük en az 2000 €. Bu parayı verdiğiniz zaman sizi kapıda İspanyolların meşhur milli içkisi Cava ile karşılayıp bir hoşgeldin diyorlar. Kulübün profesyonel fotoğrafçısını da refakatçi olarak verip stadda bir tur atıyorsunuz. Fotoğrafçı etkinlik esnasında da, kulübün tuttuğu bir garson ile size hizmet ediyor. Sofrayı da kulüp kuruyor elbette. Günün sonunda her katılımcıya kulüp ürünlerinden oluşan bir sepet ve kulüp tarihini anlatan bir de kitap veriliyor. Bunları sıradan bulursanız kesenin ağzını açmanız lazım. Ne kadar para o kadar ayrıcalık. O takdirde düğününüze Fernando Morientes'i çağırabiliyorsunuz, stad turunuza Unai Emery eşlik edebiliyor, David Villa oğlunuza kirvelik yapabiliyor. Hizmette sınır yok anlayacağınız. Bir de Mestalla'nın çimlerine inilebilseymiş çok daha güzel olurmuş. Yapanlar var. Bakınız Barcelona.

Etiketler:

10 Şubat 2009 Salı

İtalyan Hasta


Maçında başında Dunga'nın rüküşlüğünü ve İtalya'nın sahadaki onbirini görünce hevesim kaçmadı desem yalan olur. Lippi Dünya Derbisi dediği maça forvette çaylaklarıyla çıktı. Forvette dünkü çocuk Pepe ve ortasahada da Montolivo. Brezilya ilk 5 dakika oynayın bir görelim der gibiydi, sonra aldı sazı eline. Oluşturdukları küçük üçgenlerle, kısa ince paslarla aktılar İtalya kalesine. İtalyanlar ise afyon yutmuş gibiydi. Hiç bu kadar silik, vurdumduymaz, taktik disiplinden kopmuş bir İtalya izlememiştim daha önce. Pirlo başta, sadece ne yaptığını bilmez değil aynı zamanda kırılgandı da. Ezdiği topları sayamadım, üstüne bir de çıtkırıldım Robinho'ya top kaptırdı. Gitsin Pizza Kulesi'nden atsın kendini. O topun devamında Elano affetmedi. Buffon da maşallah Volkan'dan beter formuyla. Cagliari'den yediği golün aynısını yedi, kolay topta ters köşeye yattı. Bunlar aşılabilir sorunlar yine de, velakin İtalyan oyuncuların bireysel olarak formları yükselde de çok ciddi bir yaratıcı ortasaha ve savunma göbeği sıkıntısı olacağı aşikar. Lippi şapkadan tavşan çıkarmazsa 2010'da işleri zor.





Lippi ikinci devreye uyurgezerlerin bir kısmını çıkararak başladı. Luca Toni fiziğiyle Lucio - Juan tandemini epeyce zorladı, Perrotta da Ronaldinho'ya sardı. Yavaş yavaş futbol seyir zevkinden çıkıp laubalileşen hareketlerine "kırarım bacağını" oyunu oynadı. Rossi ise İtalyanların da inceci oyuncu çıkarabileceğini haykırır gibiydi. Peder Bey'i 82'ye götürdü hareketleriyle, Villareal'de kalmaz dedirtti.

Brezilya'nın da gol öncesindeki paslaşmaları ise enfesti. İlk golün ardından arayı fazla soğutmadan yine benzer bir organizasyonla geldiler, Robinho ölmüş topu diriltti. İtalya'nın sahadaki en istekli ve iyi oynayan Zambrotta'yı bir nevi crossover ile yatırdı, soluyla uzak direk dibine gönderdi. Legrottaglie ne yapıyordu o sırada ben çözemedim. Aynı şekilde Gilardino'yu da forvette. Son yılların en büyük bidonudur, hayalkırıklığıdır gözümde. Süperstar olması bekleniyordu, standart bir forvete döndü.


Ronaldinho'nun artistik pası ve sonrasında Marcelo'nun topuğunu ağzı açık izleyen ve hep beraber ayağa kalkan Emirates tribünleri günün fotoğrafıdır kanımca. Julio Cesar'ın Toni'nin 2 metreden yaptığı vuruştaki kurtarış ise uzun süredir gördüğüm en iyi kaleci refleksiydi. Maçta tek asabımı bozan şey ise Dunga'ydı.
Oyuncu değişikliği için maçın sonlarını beklemesi, Baptista ve Pato gibi iki formda oyuncuyu dalga geçer gibi son 5-10 dakika kala oyuna alması sadece benim değil eminim Brezilyalıların da hoşuna gitmemiştir. 2010'da ne yapacak merak içindeyim. Zira takıma girebilecek bambaşka yetenekleri olacak, Hernanes ve Keirrison başta...

BRASIL

Júlio César; Maicon, Juan (Thiago Silva), Lúcio e Marcelo; Gilberto Silva, Felipe Melo, Elano (Daniel Alves) e Ronaldinho; Robinho (Júlio Baptista) e Adriano (Alexandre Pato).
Técnico: Dunga

ITÁLIA
Buffon; Zambrotta, Cannavaro, Legrotaglie e Grosso; De Rossi (Aquilani), Montolivo (Perrotta), Pirlo (Dossena) e Pepe (Camoranesi); Gilardino (Luca Toni) e Di Natale.
Técnico: Marcello Lippi

Local: Emirates Stadium, em Londres (ING)
Data: Terça-feira, 10/02/2009
Juiz: Howard Webb (ING)
Gols: Elano, aos 12, e Robinho, aos 26 minutos do primeiro tempo
Cartões amarelos: Zambrotta, Grosso e Perrotta

Etiketler: ,

Bojan Krkic ve İkizi



Bojan Krkic ve ikiz kardeşi Cristian Pineda. O da İspanya'da futbol oynuyor ve ikizi Krkic gibi forvet oyuncusu. Cartagena'dan Lorca Deportiva'ya transfer olmuş. Maça çıktığında sahada Krkic olduğunu zannedenlerin sayısı hiç az değilmiş. Bu fotoğraf da Cartagena'nın 21 yaş altı seçmeleri esnasında çekilmiş. Ufak çaplı bir şok da yaşanmış. Demek ki yalnız değilim, benim gibi Krkic'in futbolcu bir ikizi olduğundan haberi olmayan epeyce kişi var...

Etiketler:

Her Kulübe Bir Wenger



Beşiktaş'ın Demirören dönemindeki transfer savurganlığı, Fenerbahçe'nin bu seneki fiyaskoları, Galatasaray'ın Fatih Terim ile yaptığı ikinci evlilik döneminde harcanan milyon dolarlar ve kazanılan hiçbirşey. Buna karşı Sivas'ın, Kayseri'nin, Gaziantep'in, Gençlerbirliği'nin yaptığı ekonomik ve isabetli transferler. Türk futbolunda gündemi en çok meşgul eden ve büyük kulüp yöneticilerinin en çok eleştirildiği konulardandır futbolda transferi ve bütçeyi doğru kullanamamak. Benzer bir tabloyu ezeli rakipler Arsenal ve Tottenham'ın son 13 senesini karşılaştırarak yaptığımızda da görüyoruz. Son 13 seneyi kapsamasının sebebi Arsene Wenger'in Gunners'ta göreve başladığı senenin 1996 olması. Aynı zamanda bir ekonomist olan Wenger'in müthiş başarısı böyle karşılaştırmalı bir tabloyla anlamak ve takdir etmek daha mümkün. Bu süre zarfında Arsenal oyuncu bonservislerine toplam 184 milyon £ harcamış. Tottenham ise 337,95 milyon £. Aradaki farka stad yaptı Arsenal neredeyse.

Listenin tamamına buradan erişebilirsiniz, birkaç eksik oyuncu da var ancak yine de önemli bir veri. Birkaç ismi ele alırsak;

Patrick Vieira - AC Milan, £3.5m
Nicolas Anelka - Paris St-Ger., £500k
Thierry Henry - Juventus, £10.5m
Kolo Toure - ASEC Abidjan, £150k
Gael Clichy - Cannes, £250k
Robin Van Persie - Feyenoord, £2.75
Emmanuel Eboue - Beveren, £1m

Arsenal sadece bu oyuncularla kupalar kazanmadı aynı zamanda satışlarından da ciddi para kazandı. 3'e alıp 5'e sattıkları Diarra gibi örnekler saymakla bitmiyor. Toure, Clichy, RVP gibi oyuncular ise maliyetlerinin 5-10 misli değere ulaşmış durumda. Bir de Ljungberg, Kanu, Pires, Petit, Wiltord gibi oyuncular var. Belki sözleşmeleri bittiğinden ötürü Arsenal'den ayrıldılar ama hepsi de kulübün gelmiş geçmiş en iyi 50 oyuncusu arasında gösterilecek kadar iyi performans sergiledi. Wiltor dışında da hiçbirine 10 milyon üzeri ödemediler. Başarısızlık denilecek en büyük transferler ise Francis Jeffers, Reyes'tir bana göre.

Tottenham cenahı ise felaket. Onların başarısız örnekleri ise sınırsız. Dean Richards, Rebrov ve son olarak Darren Bent. Başarı denilebilecek Berbatov, Carrick ve bir de Robbie Keane vardı, onu Keane'i sattıklarına yakın bir paraya geri alarak azalttılar. Aaron Lennon, Bentley gibi süperstar adaylarının akıbetleri ise doğru takımı ne zaman kuracakları bilinmediğinden muallak. Harry Redknapp ile de pek yakın sayılmaz kanımca.

Etiketler:

Brezilya vs. İtalya



Oynanan 18 Dünya Kupası'nın yarısı Brezilya (5) ve İtalya (4) müzelerinde. Aralarında pek fazla maç oynamasalarda tarih onları kupaların en civcivli anlarında karşı karşıya getirmiş. 1938 finalinde İtalya Brezilya'yı yarı finalde 2-1 yenmişler. Tartışmalı bir penaltıyla üstelik. 1950'de Uruguay'a Maracana'da kaybettikleri finalle birlikte Brezilyalıların içinde hala ukte olan maçlardan biridir bu maç. Bundan sonraki ilk maçları ise bir Dünya Kupası finalinde tam 32 sene sonra oynanmış. Carlos Alberto'nun o jeneriklik meşhur golünün de atıldığı ve Brezilya'nın 4-1 kazandığı 1970 finali. Sonraki maç bir final olmasa da gene bir Dünya Kupası maçı. 1978 yılındaki üçüncülük maçı. Yine Brezilya, 2-1 ile kazanmış. İtalyanlar bu ardarda kaybedilen maçların rövanşını 82'de Zico, Socrates, Falcao ve Ederli o muhteşem takımı 3-2 yenerek almışlardı. Karşılığı Baggio'nun kaçırdığı ve Taffarel'in kurtardığı penaltılarla 1994 yılında verildi.



Son olarak 1997 yılında 3-3 biten maç var. O günden bu yana iki takım maç yapmamış. Şu ana kadar oynanan 12 maçta iki takım da 5 galibiyet çıkarmış. Atılan gollerde de eşitlik mevzu bahis. 19 gol atmışlar karşılıklı. Bu akşam oynanacak maç ise bir türlü İtalya Ligi AllStar maçı gibi. Bunda futbolda dönen paranın çok uçuk seviyelere çıkması ve Brezilya'nın en iyi oyuncularını yurtdışına ihraç etmesinin sebebi oldukça etkili. Fakat ilginçtir Globo gazetesi manşetine EPL ve Bundesliga'da top oynayan Robinho ve Luca Toni'yi taşımış. Ertuğrul Sağlam'ın tanımadığı Legrottaglie de oynayacak maçta yüksek olasılık. Muhtemel kadrolar şöyle;


Etiketler: ,

Ricardo Oliveira ve Betis



Yayın olmadığından Sevilla - Betis derbisini izleyemedik ama
ankette Sevilla banko gözüküyordu. Oysa Betis zoru gerçekleştirdi ve Sevilla'yı 2-1 yendi. Bu galibiyet aynı zamanda Betis'in şeytanın bacağını kırdığı maç oldu. Tam 12 senedir Pizjuan'da Sevilla'yı yenemiyorlardı. Galibiyetin mimarlarından biri de yeni transfer Ricardo Oliveira olmuştu. Haftaya da Barcelona ile kendi evlerinde oynuyorlar. Oliveira da Sevilla galibiyetinin cesaretiyle gaz veriyor takım arkadaşlarına. "Betis Sevilla'yı kaç senedir yenemiyordu ? Ama başardık, Barcelona'yı da yenebiliriz" Güzel tabi ama bu maçta takımın 3 ası Nelson, Damia ve Arzu Sevilla maçlarında gördükleri kartlardan ötürü cezalılar. Bunun için de bir planı olup olmadığını merak ediyorum doğrusu...

Etiketler:

9 Şubat 2009 Pazartesi

Tanıdınız Mı ?



Enzo Francescoli
Tebrikler Bahadır.

Etiketler:

Ne Varsa Eskilerde Var



En son Amerika'da, DC United için oynadığını hatırlıyorum Marcelo Gallardo'nun. 33 yaşında 3. kez River Plate'e geri dönüş yaptı. Clausura 2009'un ilk hafta maçından önce taraftara sunuldu. Onun oynamadığı maçta River 2-0 öne geçti velakin biri son dakika olmak üzere son 15 dakikada yediği 2 golle Colon'dan 1 puan alabildi. El Monumental sadece Gallardo ile bu işin düzelmeyeceğini düşünüyor olacak ki, Ortega için de tezahürat yaptı. Bu ikilinin önüne Hernan Crespo yakışır derim ben. River'ın son 27 resmi maçta sadece 3 galibiyeti var...

Etiketler: