24 Ocak 2009 Cumartesi

İmkansız Goller: Alessandro Del Piero



1994 - 95 sezonu. Juventus 85-86 sezonundan beri şampiyon olamıyor. Şimdilerde bela okunan Moggi - Giraudo ve Bettega üçlüsünün debut sezonu. İlk icraatları da Juventus'a son Scudetto'yu kazandıran Trapattoni'yi görevden alıp; yerine tecrübesiz ama bir evvelki sezon Napoli'yi UEFA Kupası'na taşımayı başaran Marcelo Lippi'yi getirmek. Yapılan en büyük transferler de Fransız Didier Deschamps ve Hırvat Robert Jarni. Del Piero da Tacchinardi ve o sezon elem bir şekilde vefat edecek olan Fortunato ile birlikte takımın bel bağlanan gençlerinden. Sezona gayet iyi başlamış Juve. Milan ve Inter dökülüyorlar.Şampiyonluktaki rakipler Parma, Roma ie Batistuta ve Rui Costa'nın sürüklediği Fiorentina. 12. haftada, 4 Aralık 1994 tarihinde şimdi Juventus'u çalıştıran Ranieri'nin o Fiorentinası ile oynuyorlar. Aralarında 4 puan fark var ve Juventus lider. Galip geldikleri takdirde Fiorentina safdışı kalacağı gibi; o haftaki maçlarını kazanan Parma ve Roma'ya olan avantajlarını da koruyacaklar.Fakat Ciro Ferrara, Di Livio, Conte, Deschamps gibi oyuncularından yoksunlarken, olabilecek en kötü senaryolardan biri daha gerçekleşiyor. Takım kaptanı Roberto Baggio hafta içerisinde sakatlanıyor. Yerine 10 numaralı formayı giyecek isim ise doğru dürüst maç tecrübesi olmayan Del Piero.

Maça da çok iyi başlıyor. Juventus'un maçta yakaladığı ilk ciddi pozisyon onun sağ kanattan kestiği topla doğuyor. Porrini'nin kafasına konduruyor Del Piero topu. Fakat Toldo spiker klişesiyle aynı güzellikte çıkarıyor. Juventus durmuyor, Ravanelli cezayayına yakın bir yerde oluşan bir karambol esnasında tüm Fiorentina savunmasını ekarte ediyor. Kaleci Toldo'yu da geçiyor ve boş kaleye topu yuvarlıyor. Sevinmeye taraftarına koşmaya hazırlanırken, Marcio Santos'un topu çizgiden çıkardığını görüp dizlerinin üstünde kalakalıyor.

Bundan sonra devreye kadar atamayan atarlar. Sousa'nın savunmadan çıkarken kaptırdığı top Robbiati'nin önünde kalıyor. Soluyla hemen Batistuta'ya oynuyor Robbiati. Kaleciyle karşı karşıya kalıyor Batigol ama topu biraz sağına açıyor, cılız da olsa şutunu atmayı başarıyor. O şut birbiriyle yumak olan kaleci Peruzzi ve Carrera'dan dönüyor. Dönen topa Baiano kayarak dokunuyor. 24. dakikada skor 1-0. 10 dakika sonra bir serbest vuruşta şişirilen topla bu kez Carbone kaleciyle karşıya kalıyor ve iyi vuruyor. 2-0. Fiorentina kaleyi bulan ilk 2 şutunu da gole çevirerek soyunma odasına giriyor.

Buna rağmen ikinci yarıya iyi başlayan yine Juventus. Soldan Ravanelli'nin ortasına Vialli altıpas içinde dokunuyor ama Toldo'nun üzerine. Hemen ardından bu kez Del Piero kesiyor soldan. Vialli bu defa ıska geçiyor. Juventus madeni iyi kullanıp soldan gelmeye devam ediyor. Vialli üçüncü ortaya bu kez bazuka gibi bir kafa vuruyor. Hem de uzak köşeden filelerle buluşan kafa. Maçın bitmesine 15 dakika var. Sevinmiyor bile, topu aldığı gibi santraya... Juventus ataklarına soldan tam gaz devam ediyor. Oyuna sonradan giren Jarni'nin ortasına bu kez Ravanelli vuruyor ama direk Fiorentina'nın imdadına yetişiyor. Yine spiker klişesiyle atak devam ediyor. Orlando soldan dolduruyor ve Ravanelli'nin indirdiği topa Vialli altıpasın hemen dışından dokunuyor ve Toldo'nun sağından gol oluyor. 2-2. Lippi tam 79 dakika sonra rahatlıyor ve purosunu yakıyor. Maç beraberliğe bağlanıyor artık. Juve duruluyor ve pas yapmaya başlıyor. 2-2 ye herkes razı ama futbol değil. Orlando maçın son dakikasında sol çaprazdan gelişigüzel dolduruyor ve Del Piero bu inanılmaz vuruşu yapıyor.

Dün geceki maç öncesinde Sky Sport kanalındaki Permette Signora programına verdiği röportajla öğreniyoruz ki, bu gol aynı zamandaki kariyerindeki 255 gol arasında onun en güzel ve anlamlı golü. 9 sezon sonra şampiyonluğu getiren, takımın bu yoldaki inancını perçinleyen gol. Bettega'yı ağlatan ve maçtan sonra " Cuore, bravura e coraggio " yani "Yürek, teknik ve cesaret" dedirten gol. 10 numara Del Piero'nun Juventus formasıyla kariyerindeki 10.gol.

Etiketler:

Harley Davidson



30,000 € değerinde bir mücevherden farksız bu alet. Özel bir üretim. Benim gibi motora, arabaya ilgisi olmayanlara dahi kendini aldıracak albeniye sahip. Ibrahimovic gibi harcayacak çok parası olanlar nasıl almasın ? Cristiano Ronaldo'dan daha iyi sürücüdür umarım.

Harley Davidson VRSCF Muscle

Engine: 1 250 cc. Horsepower: 123. Weight: 292 kg.

Etiketler:

23 Ocak 2009 Cuma

Joe Cole


Etiketler:

Bundesliga'da Nike



Yenilik konusunda öncü olan ve herşeyi standardize etmeyi seven Almanlar nedense yıllardır Bundesliga'da tek tip bir top kullanmıyor. Misal Rummenigge topun fark yarattığına inanmadığını belirtiyor açık açık ama işin ucunda da fena sayılmayacak bir para var. EPL senelik 7 milyon € gelir elde ediyor mesela bu sponsorluktan. 2010 - 2011 senesinden itibaren Almanların da bu uygulamaya geçeceği konuşuluyor. İhalenin Adidas'ta kalması kimseyi şaşırtmaz. Peki ya en büyük rakibi Nike alırsa ne olur ? Bu savaşta tarihi bir gol atmış olurlar bana kalırsa. Zaten eskisi kadar da dominant gözükmüyor Adidas Bundesliga'da. Bayern, Schalke, Hamburg, Leverkusen olmak üzere toplamda sadece 4 takımın forma sponsoru durumundalar. Nike ise Hertha Berlin, Borussia Dortmund ve Wolfsburg olmak üzere 3 kulübe forma tedarik ediyor.

Etiketler:

Ginola Başkan



PSG'nin yaşadığı başkanlık kaosu Fransız basınının üzerinde en çok durduğu konulardan biri. 3 Şubat'ta seçim yapılacak. Kulübün en büyük hissedarı olan Colony Capital'in tepe yöneticilerinden Sebastien Bazin'in seçileceği kesin gibi. Lacoste'un CEO'su Christophe Chenut ve neci olduğu hakkında bir bilgiye ulaşamadığım ama taraftarlar arasında kötü bir ün sahibi olduğunu anladığım Philippe Bondrieux'un Bazin'i zorlayacağına pek ihtimal vermiyor L'Equipe. Şu günlerde öne çıkan bir diğer aday ise efsane açık ve kulübün de emektarlarından olan David Ginola. Bazin'in seçimi kazandığı takdirde görevi kendisinin üstlenmeyeceği, işi profesyonel ellere bırakmak istediği ve bunun için Ginola ile görüştüğünü Ginola bizzat kendisi doğruladı. Futbolun futbolu gerçekten seven ve emek verenlerce idare edilmesine taraftar biri olarak heyecanlandım doğrusu. İnce ince kulis çalışması yapan ve Sochaux'ye 8 sene başkanlık eden bunak Plessis avcunu yalasın diyorum buradan. Arkandayız Ginola Başkan...

Etiketler:

22 Ocak 2009 Perşembe

Erman Hoca Piero Yapsana



Venezuela'da oynanmakta olan 20 Yaş altı Güney Amerika Şampiyonası'nda Brezilyalı Walter'in, Paraguay'a attığı goldür bu. Bu kadar uzaktan, bu kadar sert ve isabetli bir şutu uzun süredir görmüyordum. Hani tam derslik, kalçadan çıkarılmış bir şut. Şurada Guardian gazetesinin derlediği en hızlı şutların listesi var ve bu şut o listenin ilk 3 sırasına girecek kadar iyi bana kalırsa. Erman Toroğlu'na sesleniyorum buradan, şu şuta bir piero lütfen...

Etiketler: , ,

Gonzalo Higuain



Galacticos döneminin sona erişinin sembollerinden, devrik Başkan Calderon'un Real Madrid'i takım yapma planındaki ilk adımlardan biridir Arjantinli Gonzalo Higuain. Beklenen katkıyı yeni yeni yapmayı başladı. Messi ile birlikte La Liga'daki en golcü Arjantinli, Real Madrid'in de 12 golle en golcüsü; velakin gol deyince bu sene akla Barcelona forveti geldiğinden yeterli övgüyü alamıyor. Halbuki Real Madrid şansı düşük de olsa şampiyonluk kovalıyorsa ve Juande Ramos geçiş sürecinde kazanabiliyorsa bu onun sayesinde. Bu sene Bilbao, Malaga, Valencia, Osasuna ve Atletico Madrid maçlarında takımına galibiyet getiren golleri attı. 15 puan kazandırdı Real Madrid'e. Henüz Arjantin Milli Takımı formasını da A düzeyinde giymiş değil. Maradona'dan çağrı bekliyor artık ve hakediyor da.

Etiketler: ,

Kameni ve Pablo



Barcelona La Liga'nın ilk haftasında 1-0 kaybettiği Numancia maçından beri oynadığı her maçta gol atıyordu. Hem rekor seviyede. Şampiyonlar Ligi ve Kral Kupası da dahil buna. Bugünkü derbide bu seriyi bozdular. Tam 143 gün sonra bir maçı gol atamadan kapattılar. Ne ilginçtir ki yine Messi'siz başladıkları bir maçtı, son 15 dakikada oyuna girse de mucize yaratamadı. Başlıktaki iki isim ise Barcelona'dan bu sezon gol yememeyi başaran yegane iki kalecidir.

Etiketler:

Calderon Hasılatı




Real Madrid Başkanı Calderon'u koltuğundan eden olaya atfen, kıvrak zekalı bir İspanyol'un t-shirt tasarımı. "Ben de Madrid Kongresindeydim" yazıyor üzerinde. Darısı Beşiktaş taraftarına diyelim, hep Demirören t-shirt bastıracak değil ya...

Etiketler:

21 Ocak 2009 Çarşamba

Fred'in Yeni Durağı



Brezilya'nın ciddi beklenti içerisinde olduğu santrforlardan biriydi Fred. Biriydi diyorum, çünkü oynadığını görmüyorum artık. Lyon 1,5 senedir FM tabiriyle unsettled durumda olan Fred ile uğraşıyor. Yanına Benzema'yı da verip Brezilya'ya bir git gel, toparlan dediler en son; ama orada kafa dinleyeceğine Palmeiras ve Fluminense ile işi pişirmiş Fred. Düne kadar bu iki takımdan birine gideceği kesin gibiydi. Ben Traffic desteğine sahip Palmeiras'ın dahi Fred'in maaşını karşalayamayacağını düşünüyordum ki Marca bugün Atletico Madrid ile önanlaşma imzaladığını yazmış Fred'in. Lyon'da oynamadığı için huysuzlanan bir oyuncuyu Madrid eğer Forlan ve Agüero'yu yedeklemek için düşünüyorsa yazık ederler hem takıma hem de Fred'e. Porto'da eriyip giderken Sevilla'da kendini bulan Luis Fabiano gibi yeniden doğabileceği bir takıma gitmesini isterim. İspanya'dan ziyade de İtalya'ya. Serie A'ya çok yakışacağını düşünüyorum. Napoli olabilir mesela. Careca etkisi yaratabilir. Sezon sonunda serbest bu arada Fred. Henüz 25 yaşında.

Etiketler: ,

CD Logrones



CD Logrones La Liga'yı 80 sonu 90 başında takip edenlerin hatırlayacağı bir takımdır. Salenko, Lopetegui, Ruggeri, Tato, Quique Setien gibi oyuncularıyla UEFA Kupası vizesi alacak kadar iz bırakmıştı dönemin İspanya futbolunda. Sonra 2.lig, ardından 3.lige düştüler. Kulübe çöreklenen karanlik tiplere bir de ekonomik kriz eklenince oyuncularının maaşlarını dahi ödeyemeyecek duruma geldiler. Son maçlarında sahaya çıkaracak 9 oyuncu bulabilmişlerdi. Artık o da yok ve artık 3.ligde değiller. Hatta herhangi bir ligde değiller. Sezon ortasında ortada kaldı koca kulüp. İspanya Federasyonu ne karar alacak bakalım. Krizden birçok şirketi maddi yardım ile kurtaran devletler arada bunları da görse keşke...

Etiketler:

İmkansız Goller: John Barnes



Sene 1984. John Barnes henüz Liverpool'a transfer olmamış, Watford için ter döküyor. İngiltere formasıyla tanışması henüz çok yeni ve bir dostluk maçı için Maracana'da Brezilya ile oynuyorlar. Attığı bu golle sadece İngilizlerin değil Dünya'nın konuştuğu ve bildiği bir oyuncu haline geliyor. Sebep sadece golün güzelliği, inanılmazlığı da değil üstelik. Ten rengi ve kökeni. Irkçı National Front partisi Jamaika doğumlu Barnes'ın İngiltere'de doğmadığı için İngiliz olmadığını, ten renginden ötürü insan dahi olamayacağını söylüyor. Takım Güney Amerika'dan dönerken parti yandaşları oyuncuyu taciz ediyorlar uçakta ve İngiltere'de maçın skorunun 1-0 olarak kabul edilmesi gerektiğini açıklıyorlar. National Front'un ismini cismini duymuyoruz artık tarih olmuştur belki de ama John Barnes hala hayatta. Ne yaptığını bilmesek de...

Etiketler:

Taraftar Sosyal Anketi



Türkiye'de futbol üzerine yapılmış akademik ve istatistiki çalışma pek azdır. Hele taraftar üzerine olanı yok denecek kadar az. Eğer yeterli katılım olursa bu anketin bu boşluğu doldurabileceğini düşünüyorum. Ankete Taraftar Sosyal Anketi Blog sayfasından ulaşabilirsiniz. Anketin içeriğiyle ilgili daha detaylı bilgi de orada. Mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmak lazım.

Etiketler:

20 Ocak 2009 Salı

2009 G.Amerika Gençler Şampiyonası



Venezuela'da başladı turnuva. Geçtim ucuza oyuncu almak isteyen takımlarımızın yetkililerini, biz bile unutmuşuz. Yayın olmazsa doğal deyip kendimi kurtarayım. Ekvadorlu forvet Rojas Peru'ya attığı 2 golle şimdiden piyasasını yaptı bu arada. River Plate'de kiralıkmış bu sezon, merakla bekliyorum Arjantin'de liglerin başlamasını. Turnuva statüsüne de değinelim. 6 takımlı 2 grupta oynanıyor şampiyona. 3 er takım çıkacak gruplardan ve 6 takımlı final grubu oluşacak. O grupta ilk 4 sırayı alanlar ise FIFA 20 Yaş Altı Dünya Gençler Şampiyonası'na katılma hakkı kazanacak. Brezilya'nın Avrupa kulüplerinin çok sıkı takip ettiği Douglas Costa başta olmak üzere çok iyi bir jenerasyonu var. Avrupa'nın. Kadroların tamamı burada. PDF olarak isteyenler mail atarlarsa hemen yollarız.

Etiketler:

11 Ay Önce 11 Ay Sonra



This is what I’ve wanted all along,
Stewart Downing / Şubat 2008

"We received a written transfer request from Stewart this morning"
Keith Lamb / Ocak 2009

Etiketler:

Podolski Yüreğinin Götürdüğü Yerde



Schweinsteiger ve Podolski yazısı blog arşivinde. Schweinsteiger beklenmeyeni yaparak kaldı Bayern Münih'te ama Podolski yetiştiği kulüp olan Köln'e geri döndü. Ben Köln'ün satın alma opsiyonundan habersiz olduğumdan buna pek ihtimal vermiyor ve İngiltere'ye döneceğini düşünüyordum. Buna tek sebep maliyet değildi elbette. Ne kadar duygusal bağları olursa olsun, bu seviyedeki bir oyuncunun Bayern'den Köln'e gitmesi bana mantıklı gelmiyordu ama Podolski hiç düşünmeden döndü eski takımına. Bu Alman futbol tarihinde sıradışı bir olaydır. Bayern Münih'in bu kadar kapasiteli, milli takımda banko oynayan ve genç bir adamı Almanya içerisinde sattığı pek görülmemiştir. Uli Hoeness sanırım yaşlandıkça babacanlaşıyor. Ne yalan söyleyeyim memnun da oldun bir futbol izleyicisi olarak. Kaka ve Poldi gibi para yerine sevdikleri kulübü tercih eden futbolcular olduğunu bilmek güzel. Başlık da bana değil Köln Başkan'ı Wolfgang Overath'a ait. Susanna Tamarro'dan mı esinlendi bilemiyoruz...

Etiketler:

Chelsea'nin Kriz Raporu



Hemen aşağıdaki Malouda postunda Chelsea'nın mali krizine küçük bir atıf var. "Ne krizi ?" diye mailler geliyor. Biraz daha açalım. Bütün dünyayı saran ekonomik kriz Abramovich'in de servetini hatırı sayılır miktarda eritti. Sıcak paraya ihtiyacı olduğu ve bu yüzden neredeyse 1 milyar pound harcadığı ve çok sevdiğini her defasında tekrarladığı Chelsea'ye müşteri aradığı söyleniyor. Bu sene yüksek bonservisli transfer de yapmadılar, devre arasında da yaprak kımıldamıyor Londra'nın zenginler kulübünde. Scolari'nin takıma takviye istediği Joe Cole'un sakatlığına rağmen 3. kez reddedildi bugün. Scolari'ye "kadron iyi, çok oyuncu lazımsa akademiye bak" diyerek kapıyı gösterdiler. İngilizler merakla kulübün önümüzdeki ay açıklayacağı faaliyet raporunu bekliyorlar. Durum budur Chelsea cenahında..

Etiketler:

Manchester City


Etiketler:

Fener'in Sol Açık Adayları



Maldonado Türkiye'de alaya alınsa da, Brezilya'da seveni, beğeneni çoktur. Sao Paulo, Cruzeiro, Santos gibi Brezilya'nın çok büyük kulüplerinde istikrarlı oynamış bir oyuncudur. Brezilya basınında çıkan son haberlere göre bavullarını bu kez Luxemburgo'nun Palmeiras'ı için topluyor. Ondan boşalan kontenjana sol açık almak uğraşıyor Fenerbahçe. Uğur ile sezonun bitmeyeceği nihayet anlaşılmış. Bir ara iç basında da yükselen Deportivo'dan Guardado haberlerinin doğruluk payı var o bakımdan. Murat Özaydınlı'nın birkaç kez bu transfer için İspanya'ya gittiği dahi geldi kulağıma. Velakin oyuncunun Deportivo'daki en değerli oyuncu olması, ikame edilecek bir başka ismin olmaması ve kulübün UEFA'daki iddaası yüzünden gerçekleşmedi transfer. Şimdiki duyum ise mali krizde olan Chelsea'nin sol açığı Florent Malouda için Fenerbahçe'nin bastırdığı yönünde. 7-8 milyon sterlin Fenerbahçe'nin karşılamakta sıkıntı çekmeyeceği rakamlar, asıl mesele Fransız'ı ikna etmek. Fotomaç'tan evvel ben söyleyeyim istedim. Deniz Derinsu duysun bu sesi, telif ya da atıf isterim ona göre...

Etiketler:

Bir Ada Hikayesi



Internette gezinirken gördüm fotoğrafı ve şimdilerde unutulan bir turnuvayı ve rekabeti hatırladım. Daha ortada FIFA filan yokken, futbolun beşiği İngiltere iken Birleşik Krallık ülkelerinin aralarında oynadıkları turnuvayı. British Home Championship turnuvasını. İngiltere, İskoçya, İrlanda ve Galler'in aralarında lig usulü oynadığı, 1883 - 1884 sezonunda başlayan ve Dünya Savaşları hariç tam 100 yıl boyunca, 1983 - 1984 sezonuna dek yapılmış bir turnuvadır. 1967 senesi bu turnuvanın en önemli kilometre taşlarından biridir. 1966 Dünya Kupası sahibi İngilizler o günden beri kadar yenilgi yüzü görmemişlerdir. 1967 British Home Championship'in sahibini bulacağı İskoçya maçına da öyle çıkarlar. Beraberlik dahi İngilizleri şampiyon yapacaktır fakat İskoçlar 3-2 galip gelmeyi başarırlar Wembley'de. Kendilerini de Dünya Şampiyonu ilan ederler. Bu fotoğraf ise o maçtan tam 10 sene sonra, 1977 senesindeki İngiltere - İskoçya maçına ait. İskoçlar 10 yıl boyunca İngilizlere karşı sadece 2 galibiyet alabilmişler, buna mukabil 5-1 gibi ağır mağlubiyetleri var. Hem bu yüzden hem de resmi olmayan Dünya Şampiyonluklarının 10. senesi olmasından dolayı maça büyük önem veriyorlar. 2-1 de kazanıyorlar maçı. Tartan Army Wembley'in çimlerine akın edip kale direğini kıracak kadar coşkuyla dolu. O kale direğini daha sonra parça parça edip evlerine hatıra olarak götürenler dahi olmuş. Keza Wembley'in çimlerini de. Bu İskoçların belki de futbol adına bu kadar coşku oldukları son andır. Şimdi düşünüyorum da ne güzel olurdu İtalya maçını kazansalar ve İngilizlerin katılamadığı Euro 2008'de boy gösterebilselerdi. Hem Tartan Army'yi, hem de İskoçları özledik çünkü. 10 senedir yoklar büyük turnuvalarda. Bekliyoruz...

Video: Direğin kırıldığı an
Video: İngiltere vs. İskoçya - Wembley 1977

Etiketler:

Herşey Kaka İçin !


Tevellütüm yettiği beri takip ederim, izlerim futbolu. Çok büyük oyuncular izledim, çok sevilen oyuncular gördüm ve birçoğu da takım değiştirdiler. Çok büyük protestolara, çok büyük taşkınlıklara sahne oldu bir sürü stat, sokak, cadde, kulüp binası önü, başkan malikaneleri. Ama hiçbirinin Kaka için yapılanlar kadar etkili ve farklı olduğunu hatırlamıyorum. Yabancı ve belki de tek kelime etmedikleri bir futbolcuyu kaybetmemek uğruna 3 gününü verdi Milano ve Milan taraftarı. O yüzden çok farklıydı bu gece. Kaybetmemek uğruna olduğu için. Maradona'nın Napoli'ye getirilmesi de muhteşem bir hikayedir ama bu başkaydı. Sevgiliyi kaybetmemek için verilen mücadele gibiydi. Milan taraftarı da sevgilisi Kaka'yı kaybetmemek, veda etmemek için önce San Siro'da mesai yaptı. Fiorentina maçında onlarca pankart açtılar ve Kaka'yı satmayın manasına gelen "Non si Vende Kaka" tezahüratlarıyla maçı bitirdiler. Bugün de evinin önünde nöbet tuttular. Herkes farklı gösterdi sevgisini. Kimisi serenat yaptı, kimisi dua etti. 20 yaşındaki Nicholai de mektup yazdı mesela.




Bir tanesi de fotomuhabirlerine bunu hazırladı. Şu fotoğraf inanın çok mühimdir, bir İtalyan'ın nasıl Tarık Akan olabileceğini göstermiştir bana en azından. ( bkz: Ah Nerede filminde Gülşen Bubikoğlu için apartmanın önüne tezgah kurup seni seviyorum yazılması ) Kaka neyseki Gülşen Bubikoğlu ablamız kadar inatçı çıkmadı ve hiçbir Rossoneri intihar teşebbüsünde bulunmadı. Fiorentina maçında veda emareleri verirken, bu gece evinin penceresine Milan formasıyla çıkıp, elini 3 kez göğsüne götürdü ve City işi bitmiş oldu. Bu bir futbolcuyla taraftar arasında kurulabilecek en gelişmiş bağdır bana göre. Üzerine resmi açıklama da gecikmedi fazla. Berlusconi İtalya'da 4 ay sonra yapılacak seçime yatırım mı yaptı, yoksa Kaka gerçekten satılamaz mı hala emin değilim ama emin olduğum birşey var ki o da Milan taraftarının Kaka'ya olan sevgisi ve daha da mühimi güveni. İtalyan kimliğine çok önem veren, kibirli bir kentin sakinlerine bir yabancının bu kadar güven vermesi ve kendini bu kadar sevdirebilmesi inanılmaz. Yarın İtalyan gazetelerinde hem transfer öyküsünün, hem de Milan taraftarının bu tavrının hikayesi çarşaf çarşaf yazılacaktır. Hem de kronolojik olarak. Alıp saklamak lazım. Şimdilik bununla idare ediniz, bilhassa en alttaki videolar enfes...

Etiketler: ,

19 Ocak 2009 Pazartesi

Serie A'nın En İyileri



2008 bitti ama ödülleri bitmedi. İtalya Serie A'nın en iyileri ödüllerini bu gece aldı. Şampiyon 4 ödül birden alan Juventus oldu. Inter'de Ibrahimovic en iyi oyuncu, en iyi yabancı oyuncu ve en güzel gol ödülleriyle hat-trick yaptı. Ben olsam sıcağı sıcağına Cannavaro'ya bir taş atardım ama henüz birşey duymadım, hala bekliyorum. Juventus'ta ise Del Piero en iyi İtalyan oyuncu ve en sevilen oyuncu ödüllerini aldı. Takım arkadaşları Chiellini en iyi savunma oyuncusu, Buffon ise en iyi kaleci ödülünü kaptılar. Napoli'den Marek Hamsik en iyi genç oyuncu, Fiorentina'dan Cesare Prandelli en iyi teknik adam ödülüyle boy gösterdi. En iyi hakem ise Rossetti oldu. Velakin Kaka transferi sayesinde manşet olamadılar. Seneye artık...

Etiketler:

Kaka Protestosu











Via Turati/Milano, 19/01/2009

Etiketler:

Almanyadaki Brezilyalılar



Eskiden Jorginho, Dunga, Elber filan gibi bazı özel adamları izleyebilirdik Bundesliga'da. Son dönemde ise Balkan ülkeleri dışında Almanya'ya en çok oyuncu ihraç eden ülkelerin başında Brezilyalılar. Bunda fiziksel olarak gösterdikleri gelişim ve kıta futboluna olan uyumlarının payı büyük. Bordon ve Josue gibi iş ahlakı yüksek olanlar kaptan dahi olabiliyorlar kulüplerinde ama uç örnekler bunlar. Ülkenin Brezilyalılara uymayan şehir yaşamından mıdır yoksa halkının soğuk yapısından mıdır; ya da başka bir sebebi mi var bilemiyorum ama genel olarakm sürekli arıza çıkarmakla ünlüler. Sadece Diego için bir günlük tutsak sayfa boşa kalmaz mesela. En son alkollü araç kullanırken yakalanmış bugün. 4 hafta alınmış ehliyeti. Garip olan Bremen gibi güvenli bir şehirde yaşadığı için mutlu olduğunu açıklaması. Öyle de rahat ve ciddiyetsizler. Bu tür alkollü oturak alemleri dışında Brezilyalıların en büyük vukuatı ise ülkelerinden geç dönmek. Onun bugünkü örneği ise Schalke'de oynayan Ze Roberto. Bu gecikmenin bedeli de 58,000 €. Bunların bir özetini çıkarıp Top 10 yapmak lazım aslında. Yanılmıyorsam Borges'in bu tür genel bir listesi vardı, Brezilyalılar için de rica etsek yapar mı acep ?

Etiketler: ,

Ortadirek Hayaller



Manchester City'nin Kaka'ya önerdiği maaşla neler alınabileceğine dair bir grafik hazırlamış Globoesporte. Zaman aralıkları olarak saniye, dakika, saat, gün ve hafta baz alınmış. Yeni birşey değil, her medya kuruluşu yapmıştır benzer birşeyler. Ama hiçbirinin sakız, mp3 çalar, televizyon filan gibi sıradan ürünler için yaptığını görmedim. Gün ve hafta için biraz kendilerini aşmışlar diyeceğim ama daire Sao Paulo'dan. Araba için de Ferrari filan değil lüks tabiri kullanılmış sadece. Resmi dikkate alırsak Türkiye'de her köşe başında görülebilecek cinsten bir araba, öyle aman aman lüks birşey de değil. Favelalarda yaşıyor çoğu ama hayalleri bile ortadirek adamların.

Etiketler: ,

Fortis Türkiye Kupası



Kupa Galipleri Kupası lağvedileli ve UEFA Kupası ile birleştirileli beri ülke federasyonlarının düzenlediği kupaların tarihten gelen prestijleri dışında bir esprisi kalmadı. Hele yoğun maç trafiği olan Şampiyonlar Ligi kulüpleri için tam bir angarya konumunda. Bir derbi filan olmadığı sürece içerisinde final geçen turlara kadar çoğu takım rotasyonda az oynayan oyuncularla ilerlemeye çalışıyor kupada. Bizimki de pek farklı değil. Fakat turnuvanın kuralları zaten angarya olan bu kupayı iyice çekilmez hale getiriyor. Eleme üsulüyle oynandığında Lüleburgaz, Pendik gibi efsaneler yaratan ve bir nebze heyecana hasıl olan kupa, bu formatıyla ve derbi maçı olmadığı sürece keçiboynuzu tadının ötesine geçemiyor. Buna rağmen Federasyonu tebrik etmek lazım, iyi pazarlıyorlar bu garabeti. Zira benim gözümde bu kupayı anlamlı ve özel yapan tek şey Fenerbahçe'nin 20 küsür senedir alamamış olması. Bir de ligde başarılı olamayan büyük kulüplere amorti olması. Başka ne özelliği var şu haliyle ? Varsa fikri olan yorumlara alalım. Velakin yine de es geçmemek lazım, çeyrek final eşleşmeleri belli olmuş. Nasıl bir usül ise aynı gruptaki 4 takım yine birbiriyle eşleşmiş. O halde ne anlamı oluyor grup maçı oynayıp, klasmanı 1. bitirmenin ? sorusuyla postu bağlayalım. Gerisini Fortis Bankası düşünsün artık.

Fenerbahçe

-

Bursapor

Galatasaray

-

Sivasspor

Antalyaspor

-

Beşiktaş

Denizlispor

-

Ankaraspor

Etiketler:

Rahat Batıyor


Sezon başında sormuştuk "PSG Adam Olur Mu ?" diye. Benim overrated gördüğüm teknik adamlardan olan Le Guen saha içerisinde bir hayli toparladı PSG'yi. Yeniden yarışmacı bir takım oldular en azından ve uzun yıllar sonra şampiyonluktan bahsediyorlar takımdaki bir sürü arıza adama rağmen. Tam herşey güllk gülistanlık derken bu kez de idari kaos yaşıyorlar. Rahat batıyor hepsine. Zira kulüp delegasyonu, başkan Charles Villeneuve'u kulübün sorumlu direktörlerini fırçaladığı ve daha fazla yetki ile güç isteyen meşhur mektubunun ardından görevden aldı. Olayın perde arkasında Villeneuve'un kulüpteki en büyük hissedar Sebastien Bazin ile yaşadığı çekişme olduğu söyleniyor. Kimilerine göre Villeneuve kulübü Arap sermayesine satarak Bazin'i tasfiye edecek ve ipleri iyice eline alacaktı. Hatta arasının hiç iyi olmadığı Le Guen'i de görevinden alacaktı. Bazin erken davranmışa benziyor. Bu ayak oyunları bir şampiyonluğa mal olursa o faşist neler yapar, düşünmek dahi istemiyorum...

Etiketler:

Başa Bela Proje



Yakın tarihte her mevkiden efsane bir Barcelona oyuncusu sayarım, kale hariç. Kaleci mevkii için hiçbir zaman kulübün şanına yakışır bir adam bulamamışlardır bana göre. Modern kalecilik nosyonlarının çoğundan bihaber Rüştü'yü dahi denemişlerdi kalelerinde. Kendi dertleri yetmezmiş gibi üstüne bir de Real Madrid San Iker'i çıkarınca, kaleci konusundaki takıntıları iyice ortaya çıkmış ve zorlama bir hamleyle kaleye altyapıdan gelen Victor Valdes'i yerleştirmişlerdi. Maç kaybettiren hatalarına rağmen ısrar ettiler Valdes de, ve ortalamanın biraz üzerinde bir kaleci olmayı da başardı. Ben pek umutlu olmasam da alacak yolu var hala Valdes'in; fakat Barcelona'da mı alacak o yolu belli değil. Bu özçocuk takıntısının farkında olacak ki 2010 yılında bitecek kontratının yenilenmesi için senelik 9 milyon € istiyor. Bu Casillas'ın Real Madrid'den aldığı parayla aynı. Alın size proje demek istiyorum. Barca da boş durmuyor bu arada. İspanya U-21 kalecisi Asenjo için bastırıyorlar. Valladolid de oynuyor...

Etiketler:

Fotoğraflarla Calderon











As gazetesi kendince Calderon'un unutamadığı anlarının fotoğraflarını yayınlamış. Seçim sonrası Mijatoviç ile birlikte verdiği poz dün gibi aslında. Ruud Van Nistelrooy transferi, şampiyonluk kupaları vs... Önemli izler ve anılar bıraktı Real Madrid'de. Fakat hiçbirisi istifasını açıkladığı basın toplantısı kadar hatırlanmayacak, eminim.

Etiketler:

Capi de Gitti



Aurelio ve Emana gibi iki kalburüstü ortasahaya rağmen Real Betis sahada olması gerektiği gibi değil. İzlediğim en kötü La Liga takımlarından biri. Üstüne bir de takımın sembol ismi ve en istikrarlı oyuncularından Capi fibula kemiğinden ayağını kırdı Valladolid maçında. Maçı 3-1 kazandılar ama Capi'nin ilk maçı 2009 - 2010 (edit) sezonunda olacak. Bu krizde Chaparros oraya oyuncu mu transfer eder yoksa takım içerisinden mi çare üretir bilemiyorum; velakin küme düşmeme mücadelesi daha bir zorlu artık Betis için. Aurelio ne halt ettim ben diyor mudur acaba ?

Etiketler: