5 Temmuz 2008 Cumartesi

Hasan Doğan 1956 - 2008



Ölüm için genç bir yaş 52. Hele planları, hırsı, arzuları olanlar için. Hasan Doğan gibi. Yapacak çok şeyi vardı. Sadece sakin ve yapıcı mizacı bile çok şey katmıştı Türk futboluna. Allah rahmet eylesin, taksiratın affetsin. Türk futbolunun ve ailesinin başı sağolsun.

Etiketler: ,

Avustralyalı Kemal Aslan



Öncelikle Galatasaray yönetiminin transfer riski konusunda daha öğrenmiş olduğunu belirtelim. Yeteneği ve Leeds United performansıyla neler yapabileceğini göstermiş bir oyuncudur Harry Kewell. Dripling, hız ve şut konusundaki kapasitesiyle sol açık, forvet arkası ve yardımcı forvet oynayabilir ve Galatasaray'a sadece bu konuda bile çok şeyler verebilir. Yaşı da geyet uygun. Hagi'den sonra ya tutarsa diye alınabilecek en iyi oyunculardan biriydi. Üstelik bonservissiz ve yıllık ücreti de eğer 1,8 milyon avro ise kabul edilebilir bir rakam. Ama... Aması var işte. Sakatlık. Eğer bu konuda daha çalışkan ve özverili olabilseydi Liverpool'un Peter Thompson - Steve Heighway ve John Barnes ile bildiğimiz kanat oyuncusu geleneğinde yerini alıp hafızalarda çok başka yer tutabilirdi. Liverpool ve Benitez de belki bu yüzden, üstelik 27 milyon sterline yaklaşan maliyetine rağmen, sabırla yaklaştı Kewell'a.



Olmadı, başaramadı Kewell. Maçtan ziyade antrenman yaparken gördük, yine de şanslıydı. Şampiyonlar Ligi dahil bütün final maçlarında gösterdi kendisini, şampiyonluklar tattı ve tarihi fotoğrafların hepsinde yer alacak. Tıpkı Kemal Aslan gibi. Zira rollerinin figüran seviyesinde olmasından ötürü ilk hatırlananlar arasında olmayacaklar. Kariyerlerinin seyri de benzer gidiyor. Kaybettiklerini kazanabileceklerine oranlarsak Liverpool'dan sonra Galatasaray'a gitmekle, Fenerbahçe'den sonra Gaziantepspor'a gitmek arasında pek fark yok. Ama toparlanıp son bir atak yapmak için de iyi tercihler. Meseala hem sertlik, hem fizik, hem de forma şansı olarak daha zorlayıcı Roma'da bu atağı yapma şansı çok daha düşüktü Kewell'ın. Oysa Türkiye'de bu konuda Hürriyet, İsmail Güldüren gibi birkaç istisnayı saymazsak daha rahat olacak. Şampiyonluğa oynayan bir takımda oynayacağından ötürü de gücünü sadece hücuma kanalize edebilecek lüksü olacak lig maçlarında. Türkiye de doğru dürüst fundamentali olan kaliteli bir oyuncu izleyecek. Sakatlanmazsa...

Etiketler: ,

4 Temmuz 2008 Cuma

Abalı



Peru 1982'den bu yana Dünya Kupası yüzü görmedi ama elemelere bu kadar felaket başlangıç yaptıklarını da hatırlamıyorum. 6 maç oynandı ve sadece 3 puanları var. Son üç resmi maçta 1 gol atıp 12 gol yediler. Bu kadar kötü performansın sebebi 4 baba oyuncularının Brezilya ile oynadıkları maçın ardından yaptıkları oturak aleminden ötürü aldıkları 18 aylık cezalar. Bugün üç oyuncunun cezası 3 aya düştü. İngiltere, İspanya ve Almanya gibi 3 büyük ligde oynayan 3 oyuncu. Pizarro, Farfan ve Acasiete. Dörtlüyü tamamlayan yeni Romen eski Ukrayna Ligi oyuncusu Andres Mendoza ise 18 ay şafak saymaya devam edecek.

Etiketler:

Savcı Dayanmaz



İtalya büyüklerin başrolde olduğu Calciopoli skandalının yarattığı yıkımdan çıkamamışken bu kez küçüklerinin ayak oyunlarına epey mesai harcayacak gibi. İtalya Futbol Federasyonu 5 oyuncuyu ve kulüplerini hakkında geçen sezon şike yapmakla suçladı. Başrolde ise futbolu siyasetle yorumlamayı sevenlerin çok tuttuğu Livorno var. Eski Kaptan Balleri ve üç Livorno oyuncusu ile Atalanta kaptanı Bellini düzeyinde yapıldığı yazılıp çiziliyor şikenin. Merak edenler için iki takımın birbiriyle oynadığı maçlardan ilki berabere bitmiş, küme düşmenin kızıştığı ve Mayıs ayında oynanan maçı ise Atalanta kazanmış. Atalanta her zaman kazanmaya oynarız diyerek kendini savunmaya çalışıyor. Livorno zaten küme düştü. Olası bir yaptırım konusunda kabak oyunculaırn başına patlayacak gibi bu kez. İddialar doğru mudur bilinmez ama La Gazzetta Dello Sport kararını vermiş Mayıs'ya oynanan maçtan sonra yaşanan sahnelerden sunduğu bir kareyi sahte tartışmalar diye etiketleyerek. İtalya'ya savcı dayanmaz bu gidişle...

Etiketler:

Tribun Deneyi



Yıllarca devlet sözü dinlediklerinden midir nedir, Rusya etkisi altındaki ülkelerdeki tribün hadiseleri pek azdır. Bu manzarayı hem de bu mevsimde görünce şaşırmıştım ta ki sağ köşede sırıtan herifi görünceye kadar. Aylardır Ukrayna'nın 2012 organizasyonunda geri kaldığı söyleniyordu, UEFA Başkanı Platini de denetlemeye gitmiş. Bu görüntü de oradan. 2012 yılındaki Avrupa Şampiyonası için güvenlik tatbikatı yapmışlar. Biber gazı yerine kullandıklarını merak etmem bir yana, o tribün böyle abazalarla dolu olacaksa şimdiden bıraksın Ukrayna bu işi.

Etiketler:

César Mendiondo ve Xavi Enriquez



Fenerbahçe'de garip şeyler oluyor. Parreira döneminde de kondisyoner olan ve alanında en iyilerden olan Santanna mesleki basiretsizliği sebebiyle, akıl hocalarının ne derece ehil olduğu belli olmayan Fenerbahçe yönetimi tarafından istenilmiyor. Zico'ya sen kal Santanna ile Edu gitsin diyorlar. Bunu diyenler 1 oy farkla göreve geldiğinde başkasının yönetimiyle çalışmak istemeyip kendi ekibini isteyenler. Zico elbette kabul etmiyor ve beraberce gidiyorlar.

Gelen isim Luis Aragones. Alaattin Metin vb... medya güvercinleri aracılığıyla getiriliş sebebindeki en büyük etkenin yardımcıları olduğuna dair pr çalışmaları yapılıyor. Bu yardımcılardan biri olan César Mendiondo'nun geleceğin Mourinhosu olduğu yazılıp çiziliyor. Mourinho'nun 42 yaşındayken Şampiyonlar Ligi kazanıp, Arsene Wenger ve Alex Ferguson gibi kurt teknik adamları tokatlamasını bir kenara koyuyorum. Hadi diyelim ki gerçekten Mourinho potansiyeli var Mendiondo'da. Ama şampiyon olamayanı gönderen Fenerbahçe'de, mevcut hocanın asistanına bağlı olarak gelecek planlaması yapıldığını düşünmek komik. Sanki ezelden beri Almanya Milli Takımı'ndaki gibi bir usta-çırak devri mevcut kulüpte. Doğrusu insanları buna inandırmayı rahmetli Banker Kastelli dahi beceremezdi. Oysa Fenerbahçeliler inanıyor.

César Mendiondo'nun kendisine gelince. Taktik ve maç planı geliştirme konusunda İspanya'da çok methedilen bir isim. Atletico Madrid'de Aragones ile çalışmışlığı var. Fakat onun gözü kulağı olan Xavi Enriquez'in Fenerbahçe'ye gelip gelmediği açıklanmadı. Asıl önemli olan isim Enriquez, zira İspanya Milli Takımı'nda Aragones'in yardımcılarında biriydi. Eğer Fenerbahçe yardımcılar konusunda bu kadar hassassa gelmesi gerekenlerden biri de bu isim. Ne yapar peki Xavi Enriquez ? Film çeker. Evet film çeker. Rakiplerin antrenman ve maçlarından kayıtlar yapıp video ve resimler hazırlar. Basit bir iş gibi gelebilir ama doğru filmi çekmek, resmi almak herhalde zordur. Yönetmenlik diploması olduğu için montajlarını da kendi hazırlıyor. Mendiondo ile değerlendirildikten sonra final cut versiyonları sabah kahvaltısından sonra futbolcular tarafından izleniyor. Bu filmlere katılım beleş ama zorunlu.

Etiketler: ,

3 Temmuz 2008 Perşembe

El Gordo



Bizim Hürriyet kasabından haşmetli göbek yapmış bir zamanların tay gibi adamı Ronaldo. Bence kendine Sergen'i örnek almalı, yorumculuktur artık yolun sonu.

Etiketler:

Crespo Serbest



2 gün sonra 33 yaşına girecek olsa da en beğendiğim santrforlardandır Valdanito. Herşeyi yapabilen, Ömer Üründül'ün tarifine uyabilen ender adamlardan. Kariyerindeki eksiklerden lig şampiyonluklarını Chelsea ve Inter ile, esasoğlan olarak katkı yapmasa da, kazanmayı başardı. Liverpool'un İstanbul mucizesi olmasaydı Big Ear da ellerinde yükselecekti. Olmadı. Artık emekliliğe yelken. Bir zamanlar oluk oluk para akıtılan Hernan Crespo artık serbest. Chelsea kontratını yenilemedi. Son dönemlerinde River yakışır ona...

Etiketler:

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Klinsmann Sahada



Generalden teğmene düştü Bayern Münih Jurgen Klinsmann'ı getirerek. Bu kez arkasında Löw de yok. Kariyeri hem oyunculuk hem de antrenör bazında ABD'den ibaret olan Martin Vasquez olacak bu kez Klinsmann'ın sağ kolu. Hitzfeld'den kalan tek miras ise iyi oynayan ve şampiyon bir takım ile yardımcı antrenörü Michael Henke. Fakat bu kez görevi farklı Henke'nin. Daha çokrakiplerin maçını izleyip, bilgisayar başında geçirecek vaktini. Transfer de geçen seneye göre kısır geçiyor Bavyera ekibinde. Belki kağıt üzerinde iyi bir kadro var ama o kadronun UEFA finaline dahi ulaşamadığını da unutmamak lazım. Bir de Schweinsteiger ve Podolski gittiği takdirde Klinsmann'ın sahadaki mesaisi hayli sıkıntılı başlayacak gibi.

Etiketler:

Danny Morais Monaco'ya


Lyon'u bir kenara koyarsak Dünya'nın her yerine oyuncu gönderen Brezilya'nın Fransa'ya oyuncu ihracatı düşük kalmıştır genelde. Monaco, Lyon'dan sonra bu alandaki ikinci takım olma yolunda. Avrupa'da çalışan ender Brezilyalı hocalardan Ricardo Gomes'in bunda etkisi büyük. O geldikten sonra Monaco'nun kadrosunda Brezilyalı sayısı 4 oldu. İşin ilginç tarafı ortasaha oyuncusu olan Nene hariç bunların hepsi de savunmacı. Şimdi kadroya 5. bir Brezilyalı alma peşindeler ve ilgilendikleri oyuncu yine bir savunmacı. Internacional'in 23 yaşındaki stoperi Danny Morais'i istiyorlar. 2006'da Libertadores'i alan takımın Bolivar ile birlikte savunma tandemini oluşturuyordu Morais. Bolivar zaten o sene sonunda Monaco'ya gitmişti, Morais'i de alırlarsa Fenerbahçe'nin Cruzeiro toplamasından sonra ikinci bir emsal olabilirler. Tabi ilk olarak daha birkaç hafta önce 2013 yılına kadar kontrat imzalayan oyuncunun 40 milyon € tutarındaki serbest kalma bedeline bir çare bulmaları şart.

Etiketler: ,

7 Bela Barton



Sıkı bir Everton taraftarı, bıçkın bir Merseyside delikanlısı Joey Barton. Sorunlu bir aile yaşamı ve çocukluğun ardından futbol ile düzgün bir hayata kaçış hikayesi var ama pek de başarılı olduğu söylenemez. Zira Türk filmlerinin kabadayı karakterleri kadar kötü bir sicili var Barton'un. City'nin Noel partisinde genç takımdan Jaime Tandy'nin gözkapaklarına izmarit basmakla başlayan vukuatları, Fransız takım arkadaşı Ousmane Dabo'yu antrenman sahasında yumruklayıp geçici bilinçkaybı ve görme bozukluğuna yol açana kadar devam etti.


Dabo'yu bu hale getirdikten sonra City onu Newcastle'a sattı 5,8 milyon sterline ancak sezon ortasında Liverpool'da bir adamı yumrukladığı için 6 ay hapis cezası ve 200 saatlik kamu hizmeti cezası aldı. Şu an hala hapiste ve bir kötü haber de Dabo davasından geldi. Irkçılık cinayetinden 17 sene hapis cezası alan kardeşi Michael ile 4 ay daha vakit geçirecek 25 yaşındaki Barton. İngiltere Milli Takımına kadar yükselen bir kariyer için hazin bir son. Bundan sonrası için sanırım boks ya da pankreasa yönelebilir. Hem boksör dostu Ricky Hatton'dan aldığı dersler de boşa gitmemiş olur.

Etiketler:

"Vinciamo Senza Rubare"



Boşuna demiyorlar aşırı sevinç ya da üzüntü hallerinde edilen laflara dikkat etmek lazım diye. Dejan Stankovic bunun sıkıntısını çekiyor şu an. Başlıktaki söz Inter'in şampiyonluk kutlamalarında sırasına iki dudağının arasından çıkıvermiş Stankovic'in. "Çalmadan kazandık" mealinde bir söz. Juventus'un şike skandalına atıfta bulunuyor Stankovic. Ama futbol bu. Mancini'yi postaladı Moratti ve onun Lazio'dan beri gözdesi olan Stankovic'e de yol gözüktü haliyle. Sonrasında Juventus'un teknik adam seçiminden, transfere kadar sürekli karavana atan Moggi halefi sportif direktörü Secco'nun, bir türlü memnun kalmadıkları ortasaha için Stankovic ile anlaştığı haberleri çıktı. Juventus taraftarları da çileden çıktı haliyle. Daha biten birşey yok, taraftarımızın sesine kulak veririz türünden açıklamalarla yan çiziverdi hemen Secco. Stankovic ise ortada kaldı. Beter olsunlar...

Etiketler:

Eski Aşka Dönüş



Donadoni tecrübesi kötü bitti İtalya'nın. Çarçabuk Lippi'ye sığındılar. Fazla zorluk çıkarmadı Lippi. Zaten bu sene teknik direktör krizi yaşayan tüm büyük takımlarla adı geçerken "eski aşklarıma ihanet etmem" demesiyle de bunu gösteriri gibiydi. 2006 yardımcı kadrosuna eski kalecisi ve yeni kaleci antrenörü Angelo Peruzzi'yi de dahil ederek 2010 için işe koyulacaklar. Dün de ilk kez basın karşısına çıktı Lippi. Benim için önemli olan birkaç kelamı var. Dünya Şampiyonu olmalarının üzerinden 2 sene geçtiğini hatırlatarak geçmişle geleceği harmanlamak istemesi, İspanyolların oyunlarını taklit etmeyeceğini ve bunu zaten başaramayacağını söylemesi ile Totti ve Nesta'nın Milli Takımı bırakma kararına saygı duyduğunu açıklaması en ilgimi çekenleri. Geçmişten ne kadar faydalanabilir Lippi bilemiyorum ama Casiraghi'nin gençlerinden birkaçını dahi hazırlasa İtalya'nın 2010'da kendine gelmesi işten bile değil. Başka da şansı yok gibi zira Calciopoli'den sonra prestiji sarsılan, oyuncu kalitesi düşen Serie A'nın 1-2 senede toparlanacağını sanmıyorum.

Etiketler:

Bu Kupa Bizim Mi ?



Fotoğraf Marca'dan. Hala inanamıyorlar gibi bu kupanın ellerinde olduğuna, hele kral Carlos. Yeni baba olan arakadaşımın kucağındaki çocuğuna bakışı kadar şaşkın ama bir o kadar da sevinç dolu Carlos'un bakışları. 2010'da bir de Dünya Kupası ekleseler bari müzeye...

Etiketler:

Gonzalo Arconada



Büyük kulüplerin ya da takımların teknik direktörlerinin yapacakları her zaman daha merak konusudur. Bu sene Guardiola'nın, Mourinho'nun, Scolari'nin üzerinde olacak basının gözleri fakat bu adamlar kulüplerinin geleceği açısından çok fazla şey ifade etmiyorlar bana göre. En kötü başarısız olup kovulurlar, fakat her zaman başarı standardı olacak bu kulüplerin. Onlarla ya da başka birileriyle. Oysa bir anda çıkış yapıp ortalığı kasıp kavuran, tepeye oynayan takımlar vardır. Kulüp olarak imkanlar kısıtlıdır, teknik adamlarının becerilerine bakarlar. Onları kaybettiklerinde kendilerini başka bir yerde bulabilirler. Almeria sadece bu yüzden merakla takip edeceğim bir takım. Geçen sene La Liga'yı çok iyi bir yerde bitirdiler ve bunda aynı zamanda kendileri 2.ligden alıp La Liga'ya taşıyan Unai Emery'nin katkısı büyüktü. Ama Valencia'ya hayır diyemedi Emery. Batan bir gemiyi kurtarmaya çalışacak orda. Onun Almeira'daki halefi ise Gonzalo Arconada oldu. Onun görevi ise yükselen gemi Almeira'yı batırmamak, hatta La Liga sularına daha sağlam tutunması için uğraş vermek. Umarım abisi Luis Arconada'nın talihine sahip olmaz ve Almeira da Villareal yolunda gider, Alaves değil. Çünkü yakışıyor bu güzel Endülüs şehri futbola.

Etiketler:

30 Haziran 2008 Pazartesi

Napoli Eski Günlerine



80'lerin sonu ve 90'ların başında unutulmaz bir takımdı Napoli. Maradona o takımın esasoğlanıydı belki ama bir adam vardı ki, bütün sportif yapılanma, transfer organizasyonlarını yapan kişiydi. Kuklanın ipleri asıl onun elindeydi. Blogda daha önce de yazdığımız üzere bu sene için Juventus'un yönetim kadrosuna transfer etmek istediği Pierpaolo Marino'dan başkası değil bu kişi. Aldığı kararlarla Napoli'yi bundan 20 sene önce olduğu gibi diriltip, tekrar Serie A'ya taşıyan yönetici, seneye Napoli'yi daha iyi duruma getirmek için kaldığı yerden devam ediyor. Serie A'nın ekonomik olarak pek iyi durumda olmamasına rağmen 25 milyon € para harcayabilmesi onun işinde ne derece usta olduğunu göstermeye yeter de artar bile.

Bu parayla 3 oyuncu aldılar ve onların en önemlisi de kulübün Arjantinsever geçmişine birebir uyan German Denis. Son 2 senedir kasıp kavuruyordu Denis ülke futbolunu. Nihayet kapağı attı Avrupa'ya. Kendine güveni de tam ki Corriere Dello Sport'a "hayalkırıklığına uğramayacaksınız" diyebilmiş. Marino'nun diğer iki transferi bu sene Sampdoria'nın milli takım için adı geçen açığı Maggio ve Palermo'nun savunmacısı Rinaudo. Hamsik, Lavezzi, Zalayeta, Gargano gibi yabancıları ve dinamik İtalyanlarıyla iyi bir takımlardı zaten. Kadroyu biraz daha genişletirlerse eski günler uzak değil.

Etiketler:

29 Haziran 2008 Pazar

Viva España



Maçtan önce Almanya'nın bu maçta İspanya'nın zaman zaman forvet gibi oynayan hızlı ortasahasına karşı neler yapabileceğinin maçın kazananını belirleyeceğini düşünüyordum. Almanlar hiçbirşey yapamadı. Löw'ün tercihlerinin de etkisi vardı bunda. Diri olmayan Frings ve Ballack'ın yanına bir de sahada hayaletten farksız olan Schweinsteiger ile Podolski eklenince İspanyol ortasahası ilk 10 dakika dışında cirit attı Almanların arasında. Dar alanda o kadar isabetli, etkili ve zarif paslaştılar ki hayran olmamak elde değil. İspanyolların hızıyla başa çıkamadılar Almanlar, en çabukları olan Lahm dahi Torres'in rüzgarına yetişebildi ancak.



O Torres benim maçın adamı adayımdı ve oldu da. Attığı gol bir yana, Mertesacker ve Metzelder'i eskilerin tabiriyle hallaç pamuğu attı. Löw ikinci devre hücumu hiç olmayan Friedrich'i oyundan alıp Lahm'ı o kanada yollasa Almanların şansı olabilirdi ama bunu yapmadığı gibi, takımın tek vasatüstü oyuncusu Hitzlsperger'i de oyundan aldı. Aragones de karşı hamle olarak ortasahasını güçlendirşnce sahadan tamamen silindi Almanlar. Birşey yapamayınca da sinirlendiler, oyunu çirkinleştiler. Sonrası ise oyun olarak kedi fare kovalamacasından farksızdı. İspanyollar işi biraz dalgaya ve şova vurmasalar Almanların oyun içerisindeki acziyeti skora da yansıyacaktı ama olmadı.



Hülasa İspanyollar hakettikleri bir şekilde, 44 senelik özlemi sonlandırdılar. Her maçta standartlarını korudular ve geçen turnuvada Yunanistan'ın kazandığı şampiyonluğun ardından seyri değişen Avrupa futboluna başka bir ufuk kattılar. Sadece bunun için bile teşekkür edilir çiçeği burnunda Fenerbahçe hocası Luis Aragones'e. Palop'un Arconada'nın 24 sene önceki kaleci kazağını giymesi de kupa seramonisinin güzelliğiydi. Marca'nın dediği gibi onlar artık Avrupa'nın Kralı. Viva España...

Etiketler: ,

Almanya vs. İspanya



Ben dahil futbolseverler İspanya'nın kazanmasını istiyor bu gece. Almanların kazanmasından bıktı artık insanlar ve elbette İspanya'nın kazanamamasında da. Bir değişiklik lazım. Futbolun selameti açısından ise beklentim yok. Anti futbol oyunuyor denilen Almanlar İspanya'dan 1 gol az atmış sadece, iyi denilen savunmaları ise 3 fazla gol yemiş. Buna rağmen herşey iki teknik direktörün elinde, onların taktik ve stratejik çözümlemesi belirleyecek herşeyi.



Aragones'in Almanlara karşı hem oyuncuyken hem de teknik adamken yaşadığı kötü anlar var. 1965-66 Kupa Galipleri Kupası çeyrek final maçında Atletico Madrid ile Borussia Dortmund'a elenirler. 1974 Şampiyon Kulüpler Kupası Finali'nde de ise gol atmasına rağmen Atletico Madrid 120. dakikada yediği golle Bayern Münih ile berabere kalır. O zamanki statüye göre yeni bir maç oynanır ve Panzerler 4-0 ile kupayı alırlar. Hocayken de yaşadığı dramatik maçlar var. 1975-76 Kupa Galipleri Kupası yarı final maçında Hamburg'u ilk maçta 3-1 yenmelerine rağmne ikinci maçı 3-0 kaybederek elenirler. Yine 1979-80 UEFA Kupası maçında Dynamo Dresden'e iki maçta da yenilerek elenir takımı Atletico Madrid. Almanlara karşı ilk turunu 23 sene evvel oyuncu olarak elendiği Bayern Münih'e karşı Valencia ile alır ama bu kez de çeyrek finalde yine bir Alman'a, Schalke 04'e kaybederek elenir.

Löw ise bu konuda rahat çünkü ilk kez bir resmi maçta İspanyollara karşı mücadele edecek.



Aragones mecburiyetten oynattığı çift santrfor yerine David Villa'nın yokluğundan istifade Fabregas ile güçlendirilmiş bir ortasaha tercih edecek gibi. Bizim yaptığımız gibi Almanları pas manyağı yapmaları olası. Almanya'da da Ballack oynamayacak benim UEFA'nın resmi sitesinde okuduğuma göre. Almanların en zayıf yanı, rakipleri İspanya olmasından dolayı, savunmaları olacak gibi. Şu ana kadar yedikleri 6 gol ile pek güven vermemişlerdi zaten. Üstelik Metzelder de zaten turnuvaya ham geldi, Real Madrid'de doğru dürüst topa vurmadı. Mertesacker ve iki kenar beki de zaman zaman forvet gibi oynayabilen o hızlı ortasahaya karşı ne kadar başarılı olacak göreceğiz.

Maçın adamı adayım, şu ana kadar turnuvanın bana göre hayalkırıklığı olan Fernando Torres.

Etiketler: ,