11 Şubat 2010 Perşembe

Ronaldinho Yağmur Yağdırsın


Milli takımlar için bir hazırlık maçının kadrosu çok da önemli değildir ama o maç Dünya Kupası'ndan önceki son maç ise işler değişiyor. Brezilya'nın 2 Mart'ta İrlanda ile oynayacakları hazırlık maçının kadrosu açıklandı. Dunga için bu yaz, seçtiği kadrolardan ötürü 'obsesif' demiştim. Huylu huyundan vazgeçmiyor, Dunga bildiği ezberi okumaya devam ediyor. Belli ki en iyi ve formda oyuncuları seçmekten ziyade, uyumu yüksek bir takım oluşturmaya çalışıyor. Başka türlü açıklanamaz tercihleri. Dunga'nın bu tavrından negatif anlamda en çok etkilenen, şansı tükenmeye yüz tutan oyuncu da Ronaldinho. Yükselen formuna rağmen yine milli takıma çağırılmadı. Brezilya basını da ümidini kesti artık ki; Ronaldinho'nun yağmur yağdırmak zorunda olduğunu yazıyorlar. Bu onların mucizeyi anlatmak için kullandıkları bir deyim. Yağmur dedikleri Milan'ın şampiyonluğu, Ronaldinho'nun baş rol oyuncusu olması. Mourinho'dan geçmez o mucize.

Etiketler: ,

10 Şubat 2010 Çarşamba

ALS İçin Futbol Kitabı




Geliri tamamen ALS MNH Derneği'ne bağışlanacak olan bir futbol kitabı
projesi...

Anadolu futbolunu yazan bloggerlar olarak en büyük çabamız
sesimizi duyurmaksa, sadece ama sadece Anadolu üzerindeki ilgisizliği biraz
olsun kırabilmekse; sadece blog satırlarından değil; sahaflardan, kitapçılardan
da insanlara seslenmeliyiz. Bunun için birkaç kitap yazıldı Türkiye'de, lakin
çok büyük kitlelere ses duyurulamadı, Anadolu içinse hala aynı tas aynı hamam!
İlgisizlik had safhada...

Bizler, biliyoruz ki Anadolu'da büyük bir
potansiyel, lakin büyük olumsuz koşullar var. Bu olumsuz koşullardan birisi de,
bilgisizlik. Madem takımını destekliyorsun, madem kalemine sarılıyorsun; sen de
katıl! Destek ver...

Takımına dair yazabileceğin şeyleri, insanların
ilgisini çekeceğini düşündüğün yönlerini; geçmişi, bugünü ve yarını harmanlayıp
yaz...

Sayfa sayısı konusunda bir kısıtlama olmamakla beraber, 10 - 15
civarı bir sayfa sayısı olursa iyi olur. Yazı konusu olarak belli bir kıstasımız
yok, sadece okuyanın gözünde takımın eskiden bulunduğu ve şimdi içinde olduğu
koşullar, futbolun ana şartı taraftar, oyuncular gibi futbol ögeleri canlanmalı.

Futbol bizimle güzel, futbolu güzelleştirmek de bizim elimizde!
Yazıları yollamak veya projeye dair bilgiler almak için adres:
flagg.a@gmail.com
Twitter:
http://www.twitter.com/alsicinfutbol
Facebook Grubumuz:
http://getir.net/kvo

Etiketler:

8 Şubat 2010 Pazartesi

İte Kaka Türk Futbolu



Futbolda sadece hücum eden takımlardan zevk alan, oyunun hücum tarafına kafa yoran ve buna dair güzellemeler yapan bir izleyici değilim. Savunma da en az hücum kadar bu oyunun bir parçası. Savunma yapan bir takım taraftarını coşturmaz belki; ama oyunundaki zeka pırıltıları, taktik disiplin ve deha pekala hayranlık uyandırabilir. 2008 - 09 Şampiyonlar Ligi'nde Nou Camp'ta savunma yapan Chelsea böyle bir takımdı mesela. Hiddink 60 yaşından sonra teknik adamlığına böylece katma değer sağlayabildi. Saygınlığını bir üst seviyeye taşıdı. Euro 2004'ü kazanan Yunanistan ve Otto Rehagel için de benzer bir durum var. Nou Camp'ta Barcelona mı yoksa Chelsea rolü mü üstleneceğiniz biraz hedefinizle, biraz kapasitenizle, çokça da rakibinizle alakalı.

Türkiye'de üç kutuplu bir lig var. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş dışında şampiyonluğu hedef koyan ve bu doğrultuda kaynak yaratıp, takım kuran bir kulüp yok. Trabzon, Kayseri ve Bursa dışında son 3-4 sezonda istikrarlı olarak ilk 5'e oynayan takım da yok. Kalan tüm takımların önceliği küme düşmemek. Bu yüzden Türkiye'de izlediğimiz maçların oyun seyri tek yönlü. Bir taraf hücum ediyor, diğer taraf savunuyor. Daha iyisi olsun, oyundaki iki tarafın da katılım gösterdiği bir futbol ortamı isterim. Yine de bu görüntüye itiraz etmiyorum. Ve kimseden de savunurken Hiddink ya da Rehagel kadar taktik yelpazesi geniş teknik adamlık beklemiyorum. Ama bu oyunun ruhunu bu kadar da kirletmemeliler.

Türkiye ligleri her geçen gün daha da anlamsızlaşan bir sertlikle çirkinleşmekten öteye gitmiyor. Türkiye'de futbol sertliğin en çok tolere edildiği İngiltere ve İtalya liglerinden dahi acımasız oynanıyor. Orada bile cezasız kalmayacak tekmeler, müdahaleler burada faule dahi layık görülmüyor. Görülmedikçe ortaya da sözde mücadelesi artan ama seyir kalitesi gitgide düşen bir lig çıkıyor. Bunda şu an tedavülden kalkan Maraton programının ve Erman Toroğlu'nun da ciddi payı var.

Erman Toroğlu dediğin adam "Ankaragücü'nde oynarken bizi vaktinde çok ezdiler, ben o yüzden hakem oldum" diye açık açık konuşan bir yorumcu. Futbolculuğunun da şimdiki baltalardan farkı yoktu. Tartışmalı pozisyonlarda da yıllardır 'penaltı gibi penaltı', 'futbol erkek oyunu', 'Avrupa'da bunlar devam hocam', 'ısıracaksın', 'koparacaksın' telkinleriyle oyunun sertleşmesine yol yapıyor ve Anadolu takımlarını kendince ezdirmemeye çalışıyordu. Muradına erdi.

Hakemler artık düdüklerini kullanmaktan çok eliyle kalk işareti ve top hareketi yapıyorlar. Senede 2 transferden aşağı yapmayan ortasaha ve stoper kazmaları ısırıyorlar, koparıyorlar. Ziya Doğan ve benzerleri gibi basiretsiz, at hırsızı kılıklı bir futbol oynatan teknik adamlara da bugün köşe yazılarında taktik methiyeler düzülüyor. Diyarbakırspor'un topu kırmak, rakibe tekme atmak dışında hangi ilkelerle savunma yaptığını ve Ziya Doğan'ın taktik dehasının ne olduğunu çok merak ediyorum. O taktik deha, olsa olsa 20 faul yapan bir takımın hocası olup da sahayı sadece 1 sarı kartla terkedebilmenin dehasıdır. Bu tablo, hakemlerin sarı kart gerekçesi olarak "3 kere faul yaptın"ı sunduğu bir ligde oluşması da ayrıca acayiptir.

Fenerbahçeli olduğum için Fenerbahçe'den girdim ama aynı sonuçlara bir Galatasaray ya da Beşiktaş maçı özelinde de ulaşabilirsiniz. Mesele kulüp meselesi değil, mesele ligin karakterinin ite kaka değiştirilmesidir. Rakamlarla bitirelim.

Son 3 sezonda lig şampiyonlarının puan ortalaması 73,3. Önceki 3 sezonun ortalaması 79,66.

Son 3 sezonda lig şampiyonlarının sezonluk gol ortalaması 63. Önceki 3 sezonun ortalaması 80,3.

Son 3 sezonda ligde maç başına gol ortalaması 2,51. Önceki 3 sezonun ortalaması 2,90. Toplama vurulduğunda sezonda 120 gol daha az izliyoruz demek bu.

Önceki 3 sezona göre son 3 sezonda futbola daha fazla para harcanmışken, ülkeye daha fazla uluslararası saygınlığa sahip oyuncu geldiği bir gerçekken ve şu tablo da ortadayken; kim ligde rekabetin veya futbol kalitesinin arttığını veya takımlarımızın daha iyi savunma yaptığını söyleyebilir ?

Sivasspor dışında ne üretti bu düzen ?

Bu düzenin öncüleri olan tarz sahibi hakemlerden hiçbiri de Avrupa'da yoklar. Olan da düdüğünü ağzından düşürmeyen Cüneyt Çakır.

Marka değerciler ???

Etiketler: ,