Brezilya 2008 Başlarken

Yazın futbolsuz kalamayanlar için Euro 2008 hayli doyurucu bir alternatif ama daha uzun soluklu bir heyecan arayanlar Brezilya'ya dönecekler yüzlerini. Zira Avrupa'nın gözlerini diktiği birçok genç yeteneğin yanı sıra Adriano, Carlos Alberto gibi Avrupa'daki formsuzların rehabilitasyonunu da izleyebileceğiz.



20 takımın deplasmanlı lig usülüne göre Aralık ayına kadar oynayacağı ligin favorisi son şampiyon Sao Paolo'yu bir kenara koyarsak, bana göre Palmeiras. Güçlü kadrolarına eyalet şampiyonalarının sürpriz takımları Mirassol ve Guaratinguetá'nın çıkış yapan 2 şer oyuncusunu da eklemeleri, Luxemburgo gibi tecrübeli bir teknik adama sahip olmaları bu fikrimdeki en büyük etken.

İlk hafta programını aşağıda, fikstürün tamamını burada bulabilirsiniz.

São Paulo x Grêmio
Náutico x Goiás
Vitória x Cruzeiro

Internacional x Vasco

Ipatinga x Atlético-PR

Botafogo x Sport

Coritiba x Palmeiras

Portuguesa x Figueirense

Atlético-MG x Fluminense

Flamengo x Santos

City'ye Centilmenlik Bonusu

UEFA kendi adını verdiği kupa için her sene iki kontenjanı centilmenlere, oyunu daha adil oynayanlara ayırıyor. Bir kontenjan Avrupa kupalarındaki en centilmen ülkenin takımına veriliyor, kalanı da ilk 8 içerisindeki herhangi bir ülkeye kurayla.

İngiltere'nin kontenjanı EPL'nin en centilmeni olmasalara, önlerindeki takımların hepsi klasman gereği Avrupa'da olacaklarından Manchester City'ye gidecek 2003 yılındaki gibi. Böylece Shinawatra sermayeyi kediye yüklememiş olacak, Sven Amca'nın oyun tarzı bir işe yarayacak.

Son Azzuri

Donadoni Euro 2008 kadrosunda kimlerin olacağını açıklamasa da Corriera Dello Sport çok iddialı bir şekilde Euro 2008 kadrosunu yazmış gök mavililerin. Şu kadroda o kadar ortasaha oyuncusunun yanında Cassano, Montolivo ve hiç sevmesem de forvet pozisyonunda Superpippo'nun olması lazım doğrusu.

Portieri: Buffon, Amelia e Toldo
Difensori: Panucci, Oddo, Cannavaro, Materazzi, Barzagli, Chiellini, Zambrotta e Grosso.
Centrocampisti: Gattuso, Pirlo, Ambrosini, De Rossi, Perrotta, Aquilani e Camoranesi
Attaccanti: Del Piero, Borriello, Di Natale, Qaugliarella e Toni.

Coupe De France 1960 Finali

Monaco'nun ikisi Ligue 1, ikisi Coupe De France olmak üzere 1960'lı yıllarda alacağı 4 şampiyonluğun ilkidir 1960 Coup De France. Daha sonra Fransa'yı 1984'te Avrupa Şampiyonu yapacak olan Hidalgo'nun önderliğinde, zamanın moda dizilişi olan 4-2-4 ile St. Etienne'i uzatmada 4-2 devirmişlerdi.

Fotoğraf o yıllara ait.

Monaco 1960, vainqueur de la Coupe de France.
Debout : Lucien Leduc, Kaelbel, Nowak, Alberto, Thomas, Biancheri, Ludo.
Accroupis : Hess, Hidalgo, Roy, Cossou, Carlier

Coupe De France

Bu sene 90. kez düzenlenecek Fransa Kupası ve finalistleri ligin şampiyonluğa ve düşmemeye oynayan iki takımı olan Lyon ve PSG. Alain Perrin ligi Bordeaux'e kaptırırsa kovulmamak için tek kurtuluşu bu kupa, zira Lyon bu kupayı 1973'ten bu yana alamıyor. PSG ise 2 sene önce almıştı bu kupayı. Marsilya'dan sonra 7 kez ile kupayı en son kazanan takımdır aynı zamanda PSG.

Finale 2 hafta kala arasıra eski bir finali kazanan takımları, kadroları, bildiğim kadarıyla da futbollarıyla ilgili yazacağım, tabi fotoğraflarla destekli. Fransızcası olanlar L'equipe'in konuyla ilgili amme hizmetini şimdiden hatmedebilir.

Biz de zerre önemsenmeyen ve heyecanı olmayan kupayla ilgili eksikliğimizi Fransa doldurur belki.

İtalyan Modası

Transfer piyasası liglerin sonunun kısaldığı şu sıralar hayli kızışmış durumda. Oyuncuların Euro 2008 sonrası kıymete binecek olmalarının da etkisi büyük elbet.

Almanya'da, Luca Toni'nin Bayern formasıyla yaptıklarından sonra senelik 1,75 milyar € paranın döndüğü Bundesliga'nın takımlarını bir İtalyan modası sardı. Bayern, Toni'den sonra Gattuso ve Oddo'yu da istiyor. Felix Magath ise tam oyun tarzına uygun, Palermo'da oynayan iki İtalyan savunmacı Zaccardo ve Barzagli'yi Wolfsburg'a alma derdinde.

İtalyanlardan oyuncu almak, bir İtalyan'ı ülkesi dışında oynatabilmek zor olmuştur hep, bakalım yazın neler olacak...

Testosteron

Babalar ve Oğullar

Baba oğul futbolculara ve ekranda görünmelerine alışığız ama İtalya'da bize bu anlamda da ufkumuzu açmaya devam ediyor. Çizme'de patlayan Gea skandalındaki aktörler arasında Luciano Moggi, Fabio Capello gibi futbol adamlarının yanısıra oğullarının da ismi geçiyor.

Hikaye Calciopoli skandalının kahramanı olan Luciano Moggi'nin oğlu Alessandro Moggi tarafından idare edilen GEA isimli bir menajerlik şirketinin İtalya'da forma giyen oyuncuların haklarını baskı, tehdit ve hatta şiddet kullanarak almak istemeleri. Alessandro Moggi'ye, İtalyan teknik direktör Marcelo Lippi'nin oğlu ve GEA için çalışan Davide Lippi'nin de yardımcı olduğu iddia ediliyor. Fotoğrafta da epey samimiler...

Sanık olmasa da tanık olarak dinlenen ve şu sıralar Roma savcısı Luca Palamara tarafından bu davaya istinaden yalan beyan vermekle itham edilen Fabio Capello da bu sürecin bir parçası. Tabi menajerliğini ve sözcülüğünü yapan oğlu Pierfilippo Capello da.

Pierfilippo babasının hem bu davada, hem de Torino savcısı tarafından 16 milyon € vergi kaçırdığı söylenerek 6 sene hapsi istenen davada temiz olduğunu söylüyor.

Aslında bu hikayeden Godfather'a rakip olacak filmler çıkabilir. Savcıların ne diyeceğini de senaristler belirlesin artık.

Ronaldo Sadece Futbolcu Mu ?

Futbolun sadece futbol olmadığını Simon Kuper'den öğrenmiştik. Futbolcuların da bundan sonra reklam yıldızı olmasına alışmıştık ama söz konusu olan Ronaldo'nun sektör değiştirdiğini görüyoruz.

Kadınlarla ilgili kaçamakları basında çok yer almıştı ama böyle değil.

Takip edenler bir hafta önce Ronaldo'nun sakat olan dizi için gittiği Brezilya'da, tedavi amaçlı mı bilinmez, bir motelde 3 travesti ile yakalandığını hatırlarlar. İşin ardında Ronaldo'nun kiraladığı fahişelere, travesti olduğunu anlamasından sonra paralarını vermemesi ve daha sonra da gasp edildiğini söylemesi vardı. Buna karşın travestilerin esasoğlanı Andreia Albertine ( fotoğrafta bu olayın haber olduğu bir gazeteye bakıp dalgasını geçmekte ) Ronaldo'nun kendilerini uyuşturucu aldıktan sonra tehdit ettiğini söylemesiyle birlikte olay magazinden çıkıp Ronaldo için de adli bir vakaya büründü.

Bunların hemen üzerine Ronaldo'nun şu an Japonya'da yaşayan eski kız arkadaşı Vivi Brunieri bir porno film çekeceğini ve Brezilya'ya detayları görüşmek için ( nasıl görüşülecekse artık )geleceğini açıkladı. Filmin adı da "Vivi Ronaldinha, mi Primera Vez" ve ABD'de satışa sunulacağı fiyat 69,90$ .

Ben olsam battı balık yan gider deyip Vivid Entertainment ile bir sözleşme imzalar ve R9 markasına katkıda bulunurdum. Böylece kimse de böyle skandal haberleri yapamaz hatta bir sinema emekçisi olarak saygı bile görürdüm.

La Bombonera ve Futbol

Futbolun belki de en güzel, en coşkulu, en pazarlıksız olduğu stadyum La Bombonera. Bir süre uluslararası futbol maçlarına ev sahibi olamayacak bu mabed. Sebebi de Copa Libertadores için mücadele ettikleri Cruzeiro maçında, hem de 2-1 öndeyken atılan bir buzun yardımcı hakem Pablo Fandino'nun alnında küçük bir kanamaya yol açması, hakemlerin maça devam etmemesi ve bunun neticesinde Günay Amerika Futbol Federasyonu'nun stadın güvenlik standartlarını yetersiz bulması.

Bunun için maç tatil edilmez ama maçın orta hakeminin sansasyonlarıyla ünlü Uruguaylı Jorge Larrionda olduğunu öğrenince şaşırmadım doğrusu.

Merak edenler için maçın yarıda kalmasına rağmen Boca lehine 2-1 tescil edildiğini belirtelim. Bu da ayrı bir saçmalık ya, neyse...

Taraftarın Milliyeti

Galatasaray maçı sonrasında Kezman'a tesis çıkışı bir taraftarın "are you player, are you a big player" söylenmesi malum. Medya, kulüp ve Fenerbahçeli taraftarın genelinin verdiği içli tepki de.

Aslına bakarsanız bu davranışın bizim gibi düşünce özgürlüğü ve ekonomisi pek gelişmemiş ülkelerde daha çok olduğunu düşünürdüm, bunlar genelde tribün gruplarının başının altından çıktığı için de pek sıcak bakmazdım onlara. Lakin kazın ayağı pek öyle değil gibi. Sadece bu sene PSG, Atletico Madrid ve son olarak Valencia futbolcularının yaşadığı deneyimler bile bunun öyle olmadığının göstergesi.

Mesela bugün Ivan Helguera başta olmak üzere Valencia'nın antrenman tesislerinde, 6-0 lık Barcelona mağlubiyetinin tetiklediği ve bir grup münferit taraftarın tepkisi vardı futbolculara. Taraftar oyunculara küfür ediyor ve sonrasında Helguera da topu taraftara doğru şutluyor, ardından iş antrenman çıkışı otopark alanına kadar uzuyordu izlediğim görüntülerde.

Kezman'a saldıran da münferitti.

Sanıyorum taraftarın milliyeti, sosyo ekonomik durumundan ziyade duygusal olarak ne kadar çöktüğü ve ne kadar alkol aldığınız önemli oluyor. Maraton Altın zengin adamı da olsanız farketmiyor.

Stad da Yaparım Transfer de...

Arsenal dahi stadını yenilerken transfer için kalibresine göre çok daha az bir bütçe ayırmıştı. Oysa ezeli rakip Tottenham hem White Hart Lane'in yerine ( canary'ye düzeltme için teşekkürler ), 2012 yılında tamamlanacak 300 milyon sterlin bütçeli, 55-60000 seyirci kapasiteli yeni bir stad yapma hazırlığında hem de Luka Modric'i transfer edip üstüne birçok ünlü Avrupalı futbolcunun ve Carlos Cuellar gibi çıkış yapanların peşinde koşmakta.

Daniel Levy Abramovich'e bile parmak ısırtıyor vallahi.

Misilleme

Hemen aşağıda İngilizler ile Ruslar arasında vize mübadelesine değinmiştik. Ruslar maç biletlerinin 3 günlük vize niyetine kullanılabileceğini, vize için ayrıca ücret alınmayacağını belirtmiş. Buraya kadar güzel, Ruslar yola geldi diyebilirsiniz ancak öyle değil. Rus turist bürosu 65 sterlini ödeyen 10,000 kadar İngiliz taraftara geri ödemede bulunmayacağını da eklemiş bu açıklamaya.

Diplomasi ustası İngilizler ise buna hemen kıvrak bir hamleyle cevap verdiler. Zenith'in Rangers ile Manchester Şehir Stadı'nda oynayacağı UEFA Finali için Rus taraftarlardan 70 sterlini cukkalayacaklarını açıkladılar. Bakalım sonu nereye varacak bu işin.

Rus Vizesi

İngilizler bu vize için çıldırmış durumda. Zira Moskova'da Şampiyonlar Ligi finalini izlemek için bunu edinmek şart. Ruslar da anasının gözü, normalde 45 sterlin alınan vize için ekstradan 20 sterlin daha isteniyor İngilizlerden.


Luzhniki ve civarına akacak 100,000 İngiliz'i düşündüğümüzde vurgun 2 milyon sterlin oluyor.

İyi para.

Audrey Hepburn

There was something in her smile, in her eyes, in her timeless and natural elegance.

Arjantin Budur

Brezilya'da Bu Hafta - #7

Geçtiğimiz hafta Brezilya'da eyalet ligleri sonuçlandı. Carioca diye de bilinen Rio ve Paulista Ligleri bunların en çok izlenen ve en güçlü olanları malum.

Rio'nun şampiyonunu ise Taça Guanabra ile Taça Rio'nun şampiyonları Flamengo ile Botafogo'nun nefes kesen iki maçı belirledi. Takımının 2 maçta attığı 4 golün 3'üne imza atan Obina sayesinde eski dost Fabio Luciano'nun ellerinde yükseldi kupa.



Paulista Eyalet Ligi'nde Palmeiras fırtınası esti, Luxemburgo yine yaptı yapacağını. Önce Adriano'nun 2 golüyle Sao Paolo'yu 2-1 kaybettikleri maçın rövanşında 2-0 kazanarak elediler. Peşinden de bu senenin sürprizi Guaratinguetá'yı her iki maçta da yenen Ponte Preta'yı toplamda 6-0 ile geçerek kupayı kaldırdılar.

Haftaya Brezilya Serie A başlayacak ve sambacıların gerçek şampiyonunu Aralık sonunda öğreneceğiz.

Geraldo Wendel

Bordeaux bu sene kafaya oynuyorsa Brezilyalı sol açık Wendel'in sayesinde diyebiliriz. Fransa gibi berbat ve kısır bir ligde bir sol açığın 12 gol atması bu Wendel'in nelere muktedir olduğunun işareti. Hele de bu goller Lyon, Marsilya, PSG, Auxerre, Monaco gibi ligde her zaman başarı beklenen takımlarına karşıysa.

Biri Toulouse maçında olmak üzere 2 hat trick sahibi aynı zamanda. Yaptığı 6 asist de cabası.

Alex'in Cruzeiro'dan takım arkadaşıdır aynı zamanda.

Yeni Bir Şampiyon

Şampiyonlardan daha çok ilgi çeken birşey varsa o da şampiyonların devrilişidir.

Lyon hariç Fransa, futbolseverler, hatta Ankara'nın Dikmen'indeki bu eleman dahi o anı bekliyor. Puan farkı 2, Lyon ŞL için mücadele eden Nancy ve köklü Auxerre ile oynayacak.

Kara Mayıs

Efendim öncelikle bu uzun aranın istenmeyen sebeplerden ötürü yaşandığını belirtelim. Yoğun iş temposu, sonrasında gelen ufak bir rahatsızlık derken epeyce boş kaldı blog.

İtalya Ligi'nde bu haftasonu büyük bir eşik aşıldı. Yukarıda roma ve Milan, aşağıda ise Torino, Reggina ve Cagliari adına. Kuşkusuz haftanın maçı Milano derbisiydi. Inter şampiyonluk, Milan ise önümüzdeki sezon Kadıköy'de finali oynanacak UEFA Kupası'nın en büyük favorisi olmaktan kurtulup kapağı Şampiyonlar Ligi'ne atma derdindeydi.



Kırmızı siyahlıların istediği oldu. Maç öncesinde öğrendiğim Ancelotti'nin 18 galibiyet, 12 beraberlik ve 10 mağlubiyetten ibaret Kara Mayıs'ı da aydınlandı, hatta Inter'in Mayıs'ını da kararttı gibi.

Roma artık yeni bir Lazio olmasını bekleyecek Parma'dan.