25 Nisan 2009 Cumartesi

Selçuk Şahin



3. sınıf kebapçıda asgari ücretle çaycılık yapamayacağı halde, 6 sezondur Fenerbahçe'de oynayan ve futbolunda kaydettiği insanüstü(!) gelişimin karşılığı olarak senelik 1,500,000 € isteyen futbolcudur. Boyu posu devrilsindir...

Etiketler:

Fútbol Violencia S.A



Hillsborough'yu 20 sene evvel Puerta 12 olarak yaşamış ama dersini alamamış bir ülke Arjantin. Olayları stadda yaşayan, dededen Boca Juniors taraftarı olan genç yönetmen Pablo Tesoriere ise didiniyor. Puerta 12'de ölen 71 kişi ve daha nice tribün olaylarında hayatını kaybeden onlarca Arjantinli'nin hikayesine bir yenisi daha eklenmesin diye. Fútbol Violencia S.A ismiyle 104 akikalık bir belgesel hazırlamış. Arjantin'de premieri yapıldı, Mayıs ayında Uluslararası İnsan Hakları Festivalinde gösterilecek. Türkiye'ye yolu düşmeyecektir birileri el atmazsa. Fuat Akdağ'ı da alıp bir koşu Arjantin yapsan Ich ( a.k.a yenilsen de yensen de Emre Atasoy )

Trailer: Fútbol Violencia S.A
Fútbol Violencia S.A Resmi Sitesi









Etiketler:

En Kritik Viraj



Valencia'nın bu sene yegane hedefi Şampiyonlar Ligi. Kulüp, taraftarlar ve medya ele ele vermiş durumda bu amaç için. Son olarak deplasmanda Betis'i geçtiler. Bu üstüste aldıkları 5. galibiyetti ligde ve şu an lig bitse CL ön elemesine kalabilecek konumdalar. Bu hafta Villareal zorlu Getafe deplasmanına gidiyor. Sevilla'da Real Madrid ile oynayacak. Atletico Madrid'in Racing'den yediği 5 golle işi bitti artık. Valencia evinde Barcelona'yı yenerse önemli bir virajı geçip düzlüğe çıkabilir. Velakin son 3 lig maçında Barcelona kalesine tek 1 gol dahi atamadıkları gibi 13 de gol yemişler. 6-0, 4-0 ve 3-0. Barcelona da Sevilla'yı pek sevmeyen Real Madrid'in takılacağını düşünüyor olacak ki Guardiola bu maçın hayati olduğunu söylemiş. Maç yarın 23:00'da. Murat Kosova sunsa keşke bir sürpriz yapıp.

Etiketler:

24 Nisan 2009 Cuma

Fenerbahçe 89 - 62 Galatasaray



Uzun süre oynadığım ve çok da sevdiğim bir oyun basketbol. Biraz vakit sıkıntısı ve biraz da yayının şifreli bir kanalda olmasından ötürü yazamıyordum. Derbi münasebetiyle başlamış olalım. Aslında bütçelerin ve kadroların güç dengesine çok ciddi yansıdığı bir spor basketbol ve derbinin atmosfer, konsantrasyon ve kazanma iştahı dışında pek bir etkisi yoktu maça. Fenerbahçe Türkiye'nin kadro derinliği, kadro kalitesi ve kadro dengesi açısından en güçlü takımı. Başta Giricek, Ömer Aşık ve Devin Smith olmak üzere henüz form tutamamış oyuncularına rağmen üstelik. Ve tek avantajı bu da değil Fenerbahçe'nin. Bu kadronun 7-8 oyuncusu 3-4 sezondur birlikte oynuyor.

Galatasaray ise yeni yapılanıyor. Bütçeden ötürü yerli dominasyonu sağlamaları çok zor. Zaten Hüseyin Beşok ve belki biraz Cüneyt dışında da oyuna liderlik edebilecek çapta bir yerli yok takımda. Cemal Nalga 2006 Avrupa Ümitler Şampiyonası'ndan takım arkadaşı olan Oğuz Savaş'ın yaptığı çıkışı yapamadı. Hala ümit vadeden oyuncu konumunda. Murat, Polat gibi oyuncular da rotasyon oyuncusu. Belirli bir seviyenin üzerinde oynadıkları maç kariyerlerinde yok denecek kadar azdır. Böyle olunca Galatasaray'ın kendisinden daha güçlü takımlara karşı - ev sahibi olduğu durumlarda arkasına alabileceği seyirci desteği ve Ayhan Şahenk potaları dışında - tek çıkar yolu var, o da yabancı performansı.

Bugünkü maçta Galatasaray'ın en büyük sıkıntılarından biri buydu. Beşiktaş maçında başta Tolliver olmak üzere coşan Galatasaray yabancıları bu maç durdular. Kağıt üzerinde 62 sayının 46'sını attılar belki ama oyun içerisindeki ağırlıkları fark yaratacak cinsten değildi. Dönem dönem Atkins, Graves ve Hosley insiyatif almaya çalıştılar ama karşılarındaki Fenerbahçe hem bu oyuncuları dönüşümlü savunarak enerjisini verimli kullandı hem de rakibini yordu. O yorgunluk maçın sonunda çok belli etti kendi. Kalan çeyreklerde de başta Hosley olmak üzere yanlış şut seçimleri yaptı Galatasaraylılar. Hüseyin'in maçın başında girdiği faul problemi Galatasaray adına maçın kazanılma ihtimalini düşüren bir başka saha içi faktördü. Savunma zaten Mincinozlu'nun elindeki bu kadronun iyi yapabileceği bir iş değil.



Fenerbahçe ise dünden hazır. Taraftar salonu doldurmuş, takım ilk maçtaki hezimetten ötürü bilenmiş. Ek olarak ilk 5 başlamasa da Solomon'un gelişinin yarattığı pozitif bir hava var. Çok da iyi başladılar maça. Sahada rakiplerine karşı en üstün oldukları front courtu ısrarla zorladılar. Oğuz Savaş ile içeriden, Ömer Onan ile dışarıdan sazı ellerine aldılar. Galatasaray kontrollü bir oyun oynuyor gözükse de ben çizilmiş bir set üzerinden oynanan iyi bir hücum göremedim. Ya hücum ribaundlarından ve ya da teketek zorlamalarla üretmeye çalıştılar. Başarılı olduklarını söylemek de güç. Daha ilk çeyrekte 8-10 sayı farkı yakaladı Fenerbahçe. İkinci çeyrekte de Damir Mrsiç'in peşpeşe attığı o muazzam üçlüklerle maçı bitirdiler. Devrenin sonuna doğru Mincinozlu bir umut tam saha pres denedi ve iki ekstra smaç basket ile sonuç da aldı. Velakşn Tanjevic maçtaki ilk coaching performansını başarıyla vererek molasını derhal aldı. Momentumu Galatasaray'a teslim etmedi, rakibinin hızını kesti. Kanarya devreye Mrsiç'in üçlüğü ile 16 sayı farkla girdi.



3. çeyrekler Fenerbahçe'nin Aydın Örs döneminden beri kabusu. Mirsad'ın sakatlanıp soyunma odasının yolunu tutması, ilk yarının en iyisi olan Oğuz'un kenarda olması, Rasim gibi iki ucu keskin bıçağın varlığını da düşünerek ben Galatasaray'dan devre başında ufak bir seri bekliyordum. Yapamadılar. Ömer Aşık, Oğuz'un bıraktığı yerden devam etti. Rasim'in üçlüğüyle fark 20 oldu. Galatasaray alan savunması ve tam saha pres ile devre başında beklediğim seriyi devre ortasında 7-0 ile yakaladı. Tanjevic'e tam da burada bir eleştirim var. Persona non grata Green zaten Solomon'a olan ilgiden ötürü psikolojik olarak iyi değil. İlk iki preste de Emir ve Giricek ile top getirilememiş ve fark yavaş yavaş erimeye yüz tutmuşken Solomon'un o sırada sahada olması lazımdı. Israr etti Tanjeviç ve son saniyede Emir Preldzic ile gelen üçlük olmasaydı bambaşka bir 4. çeyrek oynanabilirdi; ama o üçlükle gardı düştü Galatasaray'ın. Son çeyreği rölanti de götürüp son 2 dakikada tekrar gaza basan Kanarya istediği farkı da son saniyede yine Emir'in üçlüğüyle fazlasıyla yakaladı. Hülasa Fenerbahçe teknik olarak ekstra işler yapmadığı bir maçta savunmasıyla rakibini çok düşük bir şut yüzdesinde tuttu ve hücumda da yakaladığı yüksek şut yüzdesi sayesinde farklı bir galibiyet aldı.

Maçla ilgili iki notum daha var.

- Emir'in maçın sonundaki üçlüğünün basketbol etiğinde yeri yok. Sanıyorum Özyer'in ilk maçta fark 20 sayı iken ve bitime saniyeler kala aldığı o molayı düşündü. Yine de atmaması lazımdı.

- Blogu takip edenler bilirler bu sene Aziz Yıldırım ve yönetimine getirdiğim eleştirileri. Bilmeyenlerin arşive bakması kafi. Görevi devretmelerinin zamanı geldi de geçti. Velakin tribünlerdeki bir grubun birilerinin ayakçılığını yapması Aziz Yıldırım'ın yaptıklarından ve yapamadıklarından dahi büyük zarar verir bu camiaya. "Aşkımız için rekabet etmeyiz, ölürüz" pankartı açıp maç oynanırken yönetimi istifaya çağırmak, salondaki basketbol seyircisine karşı fiziksel temasta bulunmak delikanlılık değil. Yersiniz ıslığı anında. Maç sonunda yaşanması gereken o coşkunun da içine ettiniz, aferin hepinize.

Etiketler: ,

23 Nisan 2009 Perşembe

Kayserili Glazer



Dünya'yı saran ekonomik bir kriz var. Neredeyse kapalı gişe oynayan İngilizler dahi yeni sezon kombine fiyatlarını bu yüzden ya düşürdüler ya da arttırmadılar. Manchester United hariç. Maç başına 1 pound fazla ödeyecek yeni sezonda Old Trafford sakinleri. Sebep ise her maç ortalama 5000 taraftarın Old Trafford'un kapısından dönmesi ve bunun maddi açıdan önemli bir kayıp olması. Kayserili tüccar kafasıyla doğrudur bu hamle. Böylesine sadık bir taraftara, hele de böyle koşullarda bunu yapmak bence ahlaksızlıktır. O stickerlar boşuna yapılmamış zamanında demek ki. Merak edenler için 2009-10 sezonunun en düşük ve en yüksek kombine fiyatları da aşağıda. 3 büyük takım taraftarının şu futbol ve futbolculara ödedikleri paranın ne kadar boş olduğunu anlamalarına yardımcı olacaktır şüphesiz.


Etiketler:

Cannavaro'ya Mesaj



Juventus'un gündemi sıcak, oradan devam edelim. Dünkü Lazio maçından bir kare bu. buffon, Del Piero ve Pavel Nedved. Bu 3 oyuncunun ortak özelliği kulübün tarihindeki en kötü anı olan Calciopoli'den sonra Torino'da kalıp Serie B'de mücadeleye devam etmiş olmaları. Mesajı alması gereken de doğal olarak Fabio Cannavaro. Açık seçik istemiyorlar skandal sonrası Real Madrid'e uçaradım giden Cannavaro'yu; ve sadece görsel değil tezahüratla da bunu belli ettiler dün. İlginç olan bugün La Stampa'da Cannavaro'nun önümüzdeki sezon giyeceği formaya dair çıkan haber. Zebina'dan kendisine ait bir klasik olan 5 numarayı istemeyeceğini ve 29 numarayı alacağına dair bir haber. Cannavaro'nun ya da Juventus kulübünün payı var mıdır bu haberde bilinmez ama gönül almak için bundan iyi numara çekilemezdi.

Etiketler:

Sizin İçin Kaybedecek Zamanımız Yok



Juventus taraftarlarının halet-i ruhiyesi Fenerbahçelilere çok benziyor doğrusu. Transferlerden memnun değiller, kulübün gelenek ve hedeflerine uygun oyuncuların alınamadığından şikayetçiler. Her zaman en iyilerle çalışan kulübün başında Ranieri gibi vasatın biraz üstü bir teknik adam var. Ligde bir şampiyonluk yarışının içinde bir dışında kalırken çektikleri çile ortada. Ellerindeki tek hedefi de dün kaybettiler ve giderlerini yaptılar kulübün Vinovo'daki antrenman tesislerinin olduğu yola astıkları pankartla. Başlık o pankartın tercümesidir. Kadıköy'de benzer bir pankartın yer almayışının sebebi de Sivasspor ile Lazio farktan öte değildir.

Etiketler:

22 Nisan 2009 Çarşamba

Marko Arnautovic



Bir ara Business Channel veriyordu ve Pazar öğlenlerimi şenlendiriyordu Eredivisie ama uzun zamandır yayın yok maalesef. Okuduklarımızdan ve maç özetlerinden takip edebiliyoruz ancak. Ligin bu sene iki flaş takımından biri olan Twente'nin forveti Arnautovic'in o çıkıştaki payı büyük. 12 golü Boşnak asıllı Avusturyalı'nın. Fiziği de oyunu da Ibrahimovic'in kopyası gibi. Sezon ortasında ismi Feyenoord ve Schalke ile anılmıştı. Bu kez müşterisi İtalyan. Inter'e gitmesi muhtemel Diego Milito'nun yerine düşünüyor onu Genoa. Velakin Şampiyonlar Ligi'ne kalamazlarsa işleri zor zira Twente 5-6 milyon € civarındaki teklifleri reddetmişti. Bu formuyla bonservisinin daha da artacağını düşünürsek Başkan Preziosi'nin bu krizde oyuncak satışlarını hayli arttırması gerekecek

Etiketler: ,

Estádio São Januário



Tıpkı evler gibi stadların da tanımı değişti artık. Sadece 90 dakikayı çıkartmak ve o coşkuya ev sahipliği değil görevleri. İşlevleri çoğaldıkça çoğalıyor. Vasco De Gama taraftarları yıllar önce 37,000 kişilik bu stadı kendi elleriyle 10 ay gibi bir sürede yaparlarken tek istedikleri takımlarının adamakıllı bir mabedi olsundu. Brezilya'da bir kulübün kendi mülkü olan ender stadlardandır bugün bile. Yaptıkları yapının o gün için görkemi ve büyüklüğü bu stadın arada sırada Brezilya Devlet Başkanları'nın konuşmalarına ev sahipliğine neden olmuş gerçi ama bu küçük detay dışında sadece bir futbol stadı São Januário. En unutulmaz futbol anıları da şimdi kulübün başkanı olan Roberto Dinamite'nin attığı gollerde saklı. Zamana meydan okuyarak 82 yaşını kutladı dün bu stad. Biraz buruklar, zira seneye Serie B'de oynayacak Vasco.

Etiketler:

21 Nisan 2009 Salı

Korsan Prim



Üniversitedeyken işletme dersindeki vakalarımızdan biri Dennis Rodman'ın kontratıydı. Sahada yaptığı veya yapamadığı herşeyin karşılığı vardı. İyi yaptıklarına iyi para alıyordu. Öyle motive ediliyor, takımdaki rolü öyle pekiştiriliyordu. Saçları oyunundan daha ilgi çekici olan bir adam böylece Chicago Bulls'un en değerli parçalardan biri olmuştu. Bizde de iyi işleyen bir çarktır bu aslında. Böyle profesyonel değil hatır gönülle yürür daha çok ma yürür. Soyunma odasına gelen yöneticiye çek yazdırmak, cip ya da değerli eşya sözü almak gibi. Kimse de sormaz eğer çok büyük birşey değilse o sözün akıbetinin ne olduğunu. Benim ilgisizliğimden ya da Serhat Ulueren lafı çok gevelediğinden olabilir ama hala bilmiyorum mesela 2002 model cipler ne oldu ya da Balili Mecnun Başkan'dan saati aldı mı ? Öyle bir kamuoyu yaratılmadı çünkü. Ama İngilizler didik didik ediyor bu tür vakaları. Zamanında Chelsea incelenmişti böyle; Hasselbaink Abramovich'in kendilerine 2004 Cl yarı finalinden dolayı açıktan korsan prim verdiğini söylediğinden ötürü. Şimdi de Fulham'ın başı belada. Gerçi hemen yalanladılar ama Ganalı savunma oyuncusu Paintsil 2-0 kazandıkları Manchester United maçında Cristiano Ronaldo'nun geceyi golsüz kapatmasından ötürü teknik direktörünün kendisine £10,000 verdiğini söyledi. Defter-i kebiri hazırlamaya başlamalılar şimdiden.

Etiketler:

San Siro'nun En İyi Barı


Etiketler:

Mes Que Un Futbolista



Ronaldo'nun servetinin 400 milyon € olduğu tahmin ediliyor. Futboldan kazandıkları, sponsor anlaşmaları, imaj hakjları, özel iştirakleri, yatırımları vs... herşey dahil bu rakama. Yarıdan fazlası favela denilen gecekondularda yaşayan bir ülkede böyle bir servete sahip olunca konumunuz futbolcudan da öte oluyor haliyle. Fotoğraftaki kişi o favelalarda yaşayan 32 yaşındaki Adriano Ricardo. Amatör bir müzisyen. Sertanejo denilen Brezilya'nın yerel halk müziğiyle arası epey iyi. Sokaklarda, denk getirirse barlarda müziğini icra etmeye çalışıyor ama karnını havaalanlarında anahtarlık satarak doyuruyor. Hayat böyle geçmez deyip 2006 yılında İspanya'da denemiş şansını. Yine sokaklarda müziğini yapmış, ve broşür dağıtmış. 6 ay kendi standardına göre iyi de para kazanmış ama geriye kalan 6 ay işler istediği gibi gitmemiş. Ülkesine dönmüş. Albüm yapmak istiyor ama profesyonel bir kayıt için parası yok. Orada da işler bizim Unkapanı'ndaki gibi yürümediğinden olsa gerek çareyi futbolcularda arıyor. Daha önce Gilberto Silva ve Cafu'nun kapısını çalmış ama sonuç alamamış. Şimdiki hedefi Ronaldo. Corinthians'ın antrenmanlarının sadık bir izleyicisi olacağa benzer elindeki pankartla. Portekizce müzik için berbat bir dildir ama merak edenler için kayıt burada.

Etiketler: ,

Medya - Taraftar El Ele



La Liga'nın tadını Barcelona kaçırdı ama küme düşmeme ve Şampiyonlar Ligi'ne katılma mücadelesi yine de heyecan verici. Şampiyonlar Ligi için Barcelona ve Real Madrid dışında 2 kontenjan var, velakin aday sayısı 4. Sevilla, Valencia, Atletico Madrid ve Villareal arasında mücadele. Villareal son 3 maçında 8 puan bıraktı ve avantajını yitirdi. Sevilla rahattı ama son 2 maçını kaybetti. Önündeki fikstür de hiç yardımcı olmayacak onlara zira Barcelona, Real Madrid ve Villareal ile oynayacaklar peşpeşe. Atletico Madrid sezon içerisinde iniş çıkışlar yaşasa da son iki maçını kazanmayı başardı. Fikstürü de fena değil. Fakat en şanslı aday Valencia gibi gözüküyor. İstim üzerindeler. Son 4 maçlarını da kazandılar ama önlerindeki 5 maç hayli zor. Küme düşme korkusu yaşayan Betis ve Espanyol ile şampiyonluğa oynayan Barca ve Real Madrid ile oynayacaklar. Ardından da Vicente Calderon deplasmanı. Sadece oynayarak kazanılacak maçlar değil bunlar, başka bir güç ve inanç da lazım. Orada devreye bölgenin yerel spor gazetesi Superdeporte girdi. "Tots Units Pel Valencia" adıyla bir kampanya başlattılar. 5000'i geçti katılımcı sayısı. İlk meyvesi de Sevilla maçında yapılan bu koreografi oldu. Bu duruma bölgenin aynı hedef için çarpışan takımı Villareal taraftarlarının nasıl baktığını da Nihat'a sormak lazım. Varol yollayıver topu El Madrigal'e, Ercan Taner'den neyin eksik...

Etiketler:

Maracana'nın Dedesi



82 yaşındaki bir adamın yapamayacağı şeylerin sayısı yapabileceklerinden fazladır. Yapamayacaklar listesine normalde top sektirmeyi de koyarım ben ama Jankel Schor sınır tanımıyor gerçekten. Akranları ayakta dahi zor dururken, kendisi 3000 kez o topu sektirebiliyor. Hedefi 2014 yılında bunu Maracana doluyken yapmak. Allah uzun ömür versin...

Etiketler: ,

Maxi Lopez



Bazı adamlar vardır kariyerlerinde kupalar gözükür ama gerçekte anılarından başka hiçbirşeyleri yoktur. O takımların parçası olmayı pek becerememişlerdir. Maxi Lopez de onlardan biri. Kariyerinde La Liga şampiyonlukları ve Ronaldo'da bile olmayan CL Kupası var, elinin altında da madalyaları. Ama o kadar işte, fazlası değil. Göz hakkı gibi, Barcelona kadrosunda olmanın hakkından öte bir espirisi yok. Aslında River Plate ve Arjantin'in 20 Yaş Altı takımlarında yaptıklarıyla çok şey beklenilen oyunculardan biriydi. Crespo'nun veliahtı olarak görülüyordu. Boylu, fizik gücü yüksek ve aynı zamanda atik bir oyuncuydu. Saviola gibi o da Barca'nın yolunu tuttu ama Chelsea'ya attığı gol dışında birşeyini hatırlamıyorum futbol olarak. Nerelerde diye düşünürken bu sene başında Gremio'ya transfer olduğunu okudum. Orada da birşey oynamıyor. 20'li yaşlarının başındaki bir oyuncunun böyle keskin düşüş içerisinde olması anormal nitekim. Ayağın kırılsa toparlarsın ama işin içine aile girdiği zaman kolay olmuyor. Eşi Arjantinli model ve aktrist Maxi Lopez'in. Wanda Nara. Porno videoları düşmüş internete, boşanmak üzerelermiş.

Etiketler:

20 Nisan 2009 Pazartesi

Sonbahar Güneşi



Ibiseviç'in sakatlandığı tarihi unutmuyor Hoffenheim taraftarları. 15 Ocak 2009. Bu tarihten beri oynadıkları 11 maç var. Aldıkları galibiyet sayısı sadece 1. Tam bir beraberlik takımı olmuş durumdalar. Şampiyonluktan bahsederlerken UEFA hesapları yapıyorlar. Ibiseviç yerine alınan ve çıktığı ilk maçta golle buluşan Sanogo da Cottbus maçında attığı o golle kaldı. Sonbahar güneşi gibi doğdular Bundesliga'ya şimdi ortalarda yoklar. Wolfsburg filan iyi ama yine de özledim ben Hoffenheim'ı. Sadece galip gelmiyorlardı, mutlu da ediyorlardı izleyenleri. Uli Hoeness hariç elbette.

Etiketler:

Eto'o ve Messi



Real Madrid tarafı Clasico'ya odaklanmış durumda. Lassana Diarra o maçın şampiyonu belirleyeceğini söylüyor ama Katalanlar şampiyonluk havasına çoktan girmiş durumdalar. Takım o kadar iyi durumdaki geçmişin efsaneleriyle karşılaştırmalar ve istatistiklerden geçilmiyor Katalan basını. Gol rekoru, puan rekoru gibi detaylar bir yana bırakmış ve iyice derine inip en çok gol atan forvet ikilileriyle ilgili bir makale yayımlamış Sport. Akbaba Beşlisi döneminde 107 gol atan efsane Real Madrid takımında Hugo Sanchez ve Martin Vazquez 52 gol atmış. Bobby Robson döneminde Luiz Enrique ve Ronaldo'nun da 51 golü varmış Barça adına. Şu an Eto'o ve Messi'nin gol sayısı ise 46. Kalan 7 haftada 7 gol atmaları yeterli. Bana kalırsa işten bile değil.

Etiketler:

Bu Da Brezilya Derbisi



Brezilya'da Paulista Eyalet Şampiyonası Yarı Finalleri oynandı haftasonu. Santos ve Palmeiras 2-1'lik ilk maçın rövanşında karşı karşıya geldi ama bizim derbimizden hallice görüntüler ortaya çıktı. Fitili ateşleyen isim oyuna Neymar'ın giren Domingos. Girer girmez oldu herşey. Kavgaya tutuştuğu ise Diego Souza. Santos teknik direktörü Vagner Mancini'nin planı olduğunu söylüyor Domingos'un girer girmez yaptığı hareketlerin. Kendisi de az değil. Bilhassa sahaya geri dönüp Domingos'u indirmesi akıl alır gibi değil. 540 gün ceza alabilir. Hakem Salvio Spinola da ayrı bir hikaye. Sahada futbol dışı bir olay var, ve Diego Souza da ordaysa affetmiyor. Geçen sene de Sao Paolo ile olan eşleşmede atmıştı aynı oyuncuyu. Maçı merak edenler için; Santos yine 2-1 kazandı. Corinthians ile final oynayacaklar. Ronaldo sahada olacak elbette...

Video: Diego Souza ve Domingos

Etiketler: ,

İtalyan Ahmet Çakar



İtalya derbisi bitse de yankısı geçmiş değil. Derbi tarihinin en unutulmaz karelerinden biridir bu pozisyon. 1997-98 sezonu. Avrupa'nın en iyi liginin Serie A olduğu zamanlar. Bitime 3 hafta var. Inter şimdilerde varlığı tartışma halinde olan Gerçek Ronaldo sayesinde şampiyonluk potasında. Rakip ise Juventus. Aradaki puan farkı 1. Inter lider olarak Delle Alpi'ye geliyor. Maçın hakemi Piero Ceccarini. Ülkede FIFA kokartı takan 5 hakemden bir tanesi. Diğerleri ise Pierluigi Collina, Livio Bazzoli, Graziano Cesari ve Fiorenzo Treossi. Aslında maçın hakemi için ortak bir kamuoyu var. Pierluigi Collina'ya herkes güveniyor velakin 8,59 değerlendirme notu sayesinde maçı alan hakem Ceccarini oluyor. İlginç olan Tuttosport'un bunu herkesten önce bilebilmesi.

Maç 1-0 Juve lehineyken, 72. dakikada olan bir pozisyonda Ronaldo cezasahasında Iuliano'ya attığı çalımın ardından yerde kalıyor. Hakem gözünün önünde cereyan eden bu pozisyondaki çok net penaltıyı vermek yerine devam diyor. Topu alan Juventus oyuncuları sol kanattan Zidane ile kontraya çıkıyor, ve topu cezasahasında Del Piero ile buluşturuyorlar. Taribo West'in müdahalesiyle yerde kalıyor Del Piero. Hakem 30 saniye önce yapmadığını yapıyor ve tereddütsüz veriyor penaltıyı. 30 saniye öncesinde diğer cezasahasında olan kadar net olmayan pozisyona üflenen bu penaltıyla Interliler cinnet geçiriyor. Saha karışıyor, kıyamet kopuyor. Zamorano ve Inter'in teknik direktörü Luigi Simoni atılıyor vs... İşin ilginci Del Piero da penaltıyı atamıyor. Velakin bu Inter'in verilmeyen penaltısı için bir mazeret değil. Inter maçı 1-0 kaybediyor, Scudetto'yu da. Ronaldo maçın ardından "soyulduk" diyor, bugün sorsanız Calciopoli'ye bağlarlar olayı. O zaman Calciopoli yok ama İtalyan hakemler için bir milat oluyor bu maç. Zaman zaman bizde de tartışılan torba yöntemiyle maçlara atanmaya başlıyorlar.



Maçın hakemi Piero Ceccarini'den ise uzun süre ses çıkmıyor. Maçtan 96 gün sonra sessizliğini RAI'nin meşhur Domenica Sportiva programında bozuyor. Hata yaptığını ve pozisyonun penaltı olduğunu itiraf ediyor. Pozisyona çok yakın olduğu halde neden olayı süzemediğini soranlara verdiği cevap da ilginç. O sırada penaltı, faul gibi hadiselerin daha çok yaşanabileceği Birindelli ve Zamorano arasındaki eşleşmeye konsantre olduğunu, Ronaldo ve Iuliano arasındaki pozisyonunun başlangıcını kaçırdığını ve bittiği zaman gördüğü şeyde anormal bir durum olmadığını söylüyor.

Bugün ise 20 Nisan 2009. Bu söyleşinin üzerinden 10 sene geçmiş. Ceccarini yine konuşmuş. Penaltıdan vazgeçerek "en azından endirek vuruş vermeliydim" demiş La Gazzetta Dello Sport'a. Endirek vuruş fikrinin temelinde ise pozisyondaki engelleme yatıyor. Bu gitgellere bakılırsa hala uyanamamış o kabustan. İçi hala rahat değil, Ahmet Çakar gibi...

Video: Iuliano - Ronaldo

Etiketler:

Mexes'e Dokunma



Totti haftasonu Lecce karşısında kariyerindeki 175. golünü atarak İtalya futbol tarihinde en çok gol atan 10. oyuncu oldu. Roma geçen haftaki derbi hasarına rağmen Lecce'yi yenerek Genoa ve Fiorentina ile girdiği Şampiyonlar Ligi'nde yer kapma yarışına ortak durumda. Taraftar içinse bunlara rağmen kayıp bir sezon yaşanılıyor. Önümüzdeki seneyi kurtarmak derdindeler. Bilhassa Milan'a satılması muhtemel Fransız Mexes için pankartı yapıştırmışlar Başkan Rosella Sensi'nin gözüne. Dokunmayın demişler Mexes'e. Merak etmesinler, Lugano gelecekse fazla hissetmezler eksikliğini...

Etiketler:

19 Nisan 2009 Pazar

Neymar'ın Yeni Kramponları

Etiketler: ,

Fenerbahçe Mükemmel



Fenerbahçe bu sezon seyrine doyum olmayan, yağ gibi akan futboluyla insanı izlerken paralize eden, nefes kesen bir resital sunuyor. Ankara deplasmanlarında bir kademe üste çıkıyor sahnedeki oyun. Yardımlaşma ve pas organizasyonu Barcelona'nın bile üzerinde seyrediyor. Sağlı sollu deparlar, klas şutlar, tempo desen EPL'ye taş çıkartır. Bilgeler Bilgesi Aragones'in seçimleri, taktikleri ve kulübe performansı da Shakespeare'in kelimelerindeki uyum kadar mükemmel zaten. Bilhassa da Deniz'i oynatmaması. Ben bu kadar pasif, sahada ne yaptığını bilmeyen ve iş ahlakından yoksun futbolcu pek nadir görmüştüm. İyi etti de kesti ipini. Zico dönemindeki ızdırabı unuttum sayesinde.


Aragones takımı da çok iyi hazırlamış ayrıca. As takımdan birçok eksik olmasına rağmen sırıtan hiçbir oyuncu yoktu sahada. Gerçi bu kadar geniş bir kadro da kimseye nasip olmaz hani. Ali Bilgin bana Brehme'yi hatırlattı misal. Tren gibi gitti geldi, yorulmak bilmedi. Bu kadar güçlü ve ne zaman görev verilse hazır olan bir futbolcu gerçekten zor bulunur. Yasin ve Önder rakı ve balık gibiydi. O derece iyi tamamlıyorlardı birbirlerini saha içerisinde. Hiç kademe hatası yapmadılar, Ankaraspor forvetlerine karşı amansız oldular. Hele Neca'nın arka direkte yakaladığı pozisyon bir stoper nasıl kademe yapmalı sorusuna yanıt gibiydi Önder'in aldığı pozisyon. Zico hata etmiş, iyi ki onu yeniden kazanmış Fenerbahçe. Roberto Carlos'u unutttum sanmayın. Yıllanmış Chateau Margaux'dan farksız.

Savunma böyle olur da ortasaha onlardan aşağı kalır mı ? Maldonado ve Josico gibi Dünya futboluna damga vuran oyuncularının eksikliğine rağmen kusursuz bir oyun oynadılar. Selçuk sene başında çok istenen Xabi Alonso ve Senna gelsin oynayamaz dedirtti futboluyla. Öyle çabuk, öyle isabetli paslar çıkardı ki futbol libidosu Ayşe Arman'dan bile yüksek olan Güiza'ya... Emre pek gününde olmasa da olgun ve temiz futboluyla taraftarın kendisine olan sevgisinin ne denli, doğru olduğunu gösterdi. Fizik olarak da mükemmeldi. Lampard Machine Man ise Emre'ye takacak lakap bulamıyorum ben. Sol kanatta oynayan Uğur büyük aşama kaydetmiş. Futbolu aklıyla oynuyor adeta, kafası her zaman yukarıda. Bir zamanlar karşısında perişan olduğu Dani Alves Brezilya Serie B'ye kadar düşmüşken, Uğur adete Barcelona'ya göz kırpıyor. Üstelik Chateau Morgeaux RC3 ile telepatik bir bağ var sanki aralarında. Sağ kanattaki Kazım Kazım da disiplinli futbolu ve oyuna olan saygısıyla büyülüyor gerçekten. Böyle bir ortasahan olduktan sonra Deivid dediğin oyuncu Herbert Von Karajan olmasa da olur. En kötü hali Hikmet Şimşek kadar kötü oluyor ancak. Sonradan giren oyuncuların özverisine ve sadakatine de hayran oldum. İlhan Parlak'ı Real Madrid'e kaptırsaymışız yazık olurmuş. Çok daha iyisine layık çünkü. Vederson ve Gökhan Emreciksin'i de unutmamak lazım. Oyuna kattıkları renk gökkuşağını bile kıskandıracak nitelikteydi.


Güiza Fenerbahçe yönetiminin fiyat/performans bakımından yaptığı en büyük transfer. Böyle bir oyuncuyu 14 milyon € bedelle alabilmek LSE kampüsünde case olarak okutulacak cinsten. Attığı golleri anlatmaya gerek yok ama ben bilhassa top kontrollerine bayılıyorum. Sezon başında ona "broken arrow" diyenler utansın. Asıl patlamayı seneye yapacak.

Sözün özü Fenerbahçe mükemmel ve Fenerbahçeliler de gerçekten çok şanslılar. Öyle ki;

"kalemizde
ivancevic var

geri dörtlu çelikten duvar
orta saha hepsi canavar

ileride cemil şevki var"

tezahüratını yenilemeleri gerek artık. Ne kadar teşekkür etseler az gerçekten. Kime mi ?

Rabbime sordum Aziz Yıldırım dedi.

Etiketler:

Pankartlarla İtalya Derbisi







Etiketler: