18 Aralık 2009 Cuma

UEFA Avrupa Ligi Kuraları



İlahi midir, yoksa gizli eller mi ayarlıyor bilemiyorum; ama futbolun da kendi içinde bir dengesi olduğu kesin. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın grup kuraları tahminlerin ötesinde iyiydi. Kuraya birinci torbadan girmedikleri halde 5 büyük ligden bir takım çekmediler. Birinci torbanın da kağıt üzerinde en kolay takımlarıyla eşleştiler. Tahmin edilenden çok daha iyi puanlarla, maçlar daha bitmeden liderliği garantilediler. Yeni rotalarında ise organizasyonun kağıt üzerinde en güçlü takımlarından birkaçını ziyaret etmek zorundalar. Atletico Madrid - Everton/Sporting Lizbon ve Lille OSC - Urziceni / Liverpool güzergahı yarın ki gazetelere lokum, şeker vb. başlıklar attıracak kuralar değiller.

Şubat ayına kadar hem Lille hem de Fenerbahçe'de şimdiki durumlarında olmayacağından taktik, teknik ahkam kesmek yersiz olur. Daha genel bilgiler geçelim.

Lille bir sanayi şehri. Belçika sınırında, Fransa'nın kuzeyinde. Köklü bir futbol gelenekleri yok belki ama 7-8 yıldır Fransa'nın en istikrarlı takımlarından. Şimdilerde Lyon'un boynuna ilmiği geçirmek üzere olduğu Claude Puel ile 6 sene boyunca Avrupa kupalarına düzenli olarak katılıp, gelenek sahibi olmaya başladılar. İyi bir şablon takımı oldular. Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United'ın önünde gruptan çıkmışlıkları var. Altyapısı ve gözlemcileri de iyi çalışır. Pascal Cygan, Cheyrou biraderler, Eric Abidal, Mathieu Bodmer, Matthieu Delpierre, Jean Makoun, Kader Keita, Michel Bastos ilk aklıma gelen ve Lille'in parlattığı kalburüstü oyuncular. Lyon'dan iyi ekmek yediler.

Mevcut kadrolarında da önemli oyuncular var. İtalya macerası sönük geçen Tulio de Melo ve Almanya'dan alınan Robert Vittek forvetteki yedek güçler. Esas oğlanlar Gervinho, Frau ve Obraniak şu an Fransa'nın en sıcak hücum hattı. İstim üzerindeler. Şubat ayına kadar kim öle kim kala; ama son 4 haftada Monaco, St. Etienne, Lyon ve Valenciennes'i üstüste koyup 4'lediler. Fransa'da sanıyorum bunu yapabilmiş başka bir kulüp yok. Bu performans felaket başladıkları ve 10-15. sıra arasında gidip geldikleri Ligue 1'de 5.liğe yükselmelerini sağladı.

Hücumdaki bu üçlüye destek ortasahadaki Yohan Cabaye ve Rio Mavuba'dan geliyor. Belçikalı süper yetenek Eden Hazard'ı da rakibe ya da oyunun durumuna göre kullanıyorlar. Beria - Rami tandeminin önünde bu sene transfer edilen Kamerunlu Chedjou oynuyor. Debuchy, Balmont, Dupont ortasaha rotasyonundaki diğer oyuncular. Landreau ve Butelle gibi Fransa futbolunun iki önemli kalecisine sahip olmaları da cabası. Köy takımı muamelesi yapacaklar ağır gelsinler.

Atletico Madrid'i uzun uzun yazmanın lüzumu yok. Neredeyse her hafta izliyoruz. O kadroyla La Liga ve Şampiyonlar Ligi'nde havlu atmış olmaları büyük hayalkırıklığı ama bu kulüp yıllardır ne yapacağı en kestirilemeyen takımlara sahip olmaktan gurur duyuyor gibi. Ekonomileri de iyi değil. Agüero & Forlan'ı sezon başında satmadığına pişman Gil ailesi. Başta Agüero & Chelsea olmak üzere hala talipleri var bu oyuncuların. Bu tür bir değişim Galatasaray için büyük avantaj olur. Rakibin en büyük avantajı bence Vicente Calderon. Orası çıkılması çok zor, efsane bir stad. Skor ne olursa olsun o stadda maçı bırakmıyorlar ve alabildiğine zorluyorlar. Rakibin hücum silahları ve Galatasaray'ın savunması da düşünüldüğünde ilk maçın orada olması bence Galatasaray için dezavantaj.

Hem Fenerbahçe'den hem de Galatasaray'dan gollü maçlar bekliyorum. Fenerbahçe'nin şansı Galatasaray'a göre daha fazla bence; ama turlar ortada. Rakiplerin durumundan bağımsız olarak devre arasında yapılacak bir santrfor transferi Kadıköy'ü, bir stoper takviyesi de Mecidiyeköy'ü öne çıkarır gibime geliyor.

Etiketler: ,

17 Aralık 2009 Perşembe

Alan Kardec ve Sercan Yıldırım



Alan Kardec 20 yaşında ve santrfor oynuyor. 189 boyunda. Brezilya'da yeteneğini böyle bir fizikle birleştirebilmiş oyuncu bulmak zordur. Sırf bu yüzden, amatörce de olsa, iki senedir olabildiğince izlemeye çalışıyorum. 2007 yılında, 18 yaşındayken Vasco da Gama formasını giyiyordu. Sadece fiziği değil gol vuruşu da Adriano'nun ilk çıktığı seneler gibiydi. Kalecinin üstüne vuruyordu. Sonra o vuruşlara o kadar çalıştı ki, Jardel'e benzetilmeye başlandı. Vasco Da Gama'da hocası Romario olunca, insan bu gelişime şaşırmıyor. Yine de bazı yetenekler doğuştan gelir, bir yere kadar sonradan gelişir. Alan Kardec'in en büyük sorunu oyunu okuyamaması ve gol sezgisi. Belki bir kısmına sonradan dahil oldu, ama 45 maçta attığı 10 gol yine de az. Daha fazla atabilmesi ve değerini katlaması için Vasco başkanı Eurico Miranda vaktinde Romario ile papaz oldu. Romario'dan formayı alamazken, başkandan kaptı formayı Alan Kardec. Zira PSG görmeye gelecekti. Romario büyük adam, anından bastı istifayı. Vasco o sezonun sonunda küme düştü. Alan Kardec de Elton, Alex Teixeira, Rodrigo Pimpao rotasyonundan forma görememeye başladı. Müdavimi olduğu Brezilya 20 yaş altı milli takımdan da kötü haber gelmişti ama Palmeiras'ta oynayan Marquinhos'un sakatlanmasıyla Dünya Kupası fırsatı yakaladı. O şansı iyi değerlendirdi. Mısır'da düzenlenen turnuvanın en dikkat çekici oyuncularından biri oldu. Giuliano ile süper bir uyum yakaladı ve attığı 4 gol ile Brezilya'yı finale taşıdı. İsmi birçok kalburüstü kulüple geçmeye başladı. Brezilya'dan transfer yapacaksan uyanık olacaksın. Vasco'nun mali sorunları eyalet şampiyonaları öncesi krize doğru giderken, Benfica hemen davrandı. 2,5 milyon € verip, Alan Kardec'i transfer etti.



Sercan Yıldırım'ın yaşı 19. Alan Kardec gibi santfor oynuyor. Tarzları farklı ama kalite olarak Alan Kardec'ten aşağı kalır değil. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli yeteneklerden biri. Her yaş kategorisinde ülkesinin milli formasını giydi. Ligde çıktığı 48 maçta da 14 golü var. Alan Kardec'in istatistiklerine benzer bir performans. Alan Kardec gibi teknik direktör - başkan krizinin göbeğine düşmese de, en az onun kadar popüler bir oyuncu. Son Bursaspor kongresinin en önemli gündemlerinden biriydi. Sezon başında da transferin gözdesiydi. İsmi Avrupa'nın kalburüstü takımlarıyla anıldı. Türkiye'nin en büyük kulüplerinden Fenerbahçe ve Galatasaray da oyuncuyu çok istediler ama alamadılar. Bu sene Sercan sakatlandı. 8 maçta 1 golü var. Alan Kardec gibi rehabilite olacağı bir milli organizasyon da yok şu an. Üstelik Dünya futbolunda pek de geçerli ve güvenilir referansları olmayan Türkiye liglerinde oynuyor. Bursaspor kulübünün Vasco da Gama gibi Romario, Juninho Pernambucano, Edmundo filan yetiştirip Avrupa'ya pazarlayan bir geçmişi yok. Bursaspor'un ekonomisi Vasco'dan daha iyi ama tok satıcı olacak kadar da değil. İki resim arasında ufak detaylar farkediyor; oysa bugün Bursaspor'un kapısını çalıp İbrahim Yazıcı'ya 2,5 milyon € teklif etseniz Sercan'ın sağ ayağını alamazsanız.

Ya Bursaspor çok uyanık ya Vasco çok enayi.

Veya Sercan Yıldırım bildiğin Pele ama farkında değiliz.

Diğer şıkkını işaretleyenleri yorumlara beklerim.

Etiketler: , , ,