3 Ekim 2008 Cuma
2 Ekim 2008 Perşembe
Çin Malı Beşiktaş
Deplasmandaki Antalya maçından beri 4-2-3-1 dizilişinde ısrar ediyordu Ertuğrul Sağlam ve en kötü ihtimalle zor gol yiyordu. Bu maçta da diziliş 4-2-3-1 gibi gözüküyordu ama Holosko'nun sağ kanatta kullanılması dizilişi asimetrik hale getirdi. Sadece dizilişin değil Beşiktaş'ın da simetrisi bozuluverdi. Ortasaha gözükmesine rağmen sürekli savunmanın içine giren Serdar Kurtuluş ve çakılı oynayan bekleriyle oyunun mesafesini de çok uzattılar. 5-1-4 gibi gözüktüler. Haliyle de çok fazla alan buldu Metalciler. İyi ve verimli paslaştılar. Antalya maçında da benzer sorunlar ortaya çıkmış ve Antalyaspor'un iki geriden hareketlenen hücumcusu Djiehoua ile Zitouni maçın yıldızı olmuştu. Metalist'te de Jaja ve Devic parıl parıl parladılar.
Gökhan Zan da antrenman mankeni gibi adam. Onun sakarlıkları sayesinde de 8 yedikleri Liverpool maçından dahi daha fazla pozisyon verip, ilerideki Bobo ile Holosko'nun hiç top saklayamamasından ötürü de muazzam bir baskı yedi Beşiktaş. Yine de sahadaki oyuncuların bireysel performansları ve mücadele güçleri bu kadar kötü olmasa ve Aydın ile Nobre daha erken oyunda olsalar tur için şansları olabilirdi. Velhasıl Aydın ve Nobre dışında bütün Beşiktaş oyuncuları sanki Çin imitasyonu gibiydi. Hakan Arıkan'ın da güven sorunu olduğu ve Beşiktaş'a kötü şans getirdiği gerçek. Evet Metalciler çok iyi organiza oluyorlardı duran toplarda ama pek çok alınabilecek topu da alamadı Hakan Arıkan. Geçen sene deplasmandaki Marsilya maçındaki boşa çıkışlarından çokça sergiledi bu maçta. Keza 4. golde yere yatması. Önünde oynayan oyuncularla iletişiminin sorunlu olduğu da açık. Yazıyı Sinan Engin ve Rüştü ile bağlayalım. Bu kez ne bahane bulacak bakalım Sinan Engin ? Ne zaman anlayacak Beşiktaş'a bu tür hakem, haki hukuk muhabbetlerinin yaramadığını, hele de Avrupa Kupası maçı öncesinde faciaya sürüklediğini ve Rüştü ne zaman kritil bir maçta Beşiktaş kalesini koruyacak, sakat olmayacak ?
Nedved Out, Giovinco In
Juventus'un sıcak gündemlerinden birisi Giovinco. Sözleşmesi değil bu sefer, takımda direk yer bulup bulmaması konusu. Juventus'un Poulsen, Sissoko, Marchisio, Zanetti gibi sağlam oyuncuları var ancak yaratıcılık sorunları hat safhada. Ligdeki gol ortalamaları maç başına 1 bile değil. 5 haftada 4 gol atabildiler sadece. Şampiyonlar Ligi'nde de benzer sıkıntıyı yaşıyorlardı ki Giovinco kurtardı Ranieri'yi. Son BATE Borisov maçında Iaquinta'ya gol pozisyonlarını hazırlayan oyuncuydu. Onun artık oynaması gerektiğini söylüyor İtalyadaki çoğunluk. Gençlerin İtalya'da diğer liglere oranla fazla şans bulamadığı gerçek. Giovinco özel bir yetenek dahi olsa başka bir yerden büyük paralara transfer edilmediği için şansı az. O şansı bulduğu takdirde de Ranieri'nin düz 4-4-2 dizilişinden vazgeçmediği ve ona yeni bir rol yaratmadığı sürece esas mevkisi olan forvet arkası yerine kanatlarda oynayabilecek. Rakipleri ise takımın baba adamlarından Nedved ve Camoranesi. La Gazzetta Dello Sport okuyanlar Nedved kesilsin demiş. Ranieri sistemini değiştirsin diyenler de bir o kadar var.
Etiketler: Futbol
Meşaleler ve Cantalejo
İspanya'da ırkçılık dışında tribünler istenildiği gibidir. Birkaç istisna olay elbette var ama böyle meşlelaleli, taşlı olanını ben hatırlamıyorum. Maçtan önce Boixos Nois'in çağrısından belliydi bu tür bir olay olacağı esasında. Bütün üyelerini Espanyol'un seneye bu stadda olmayacağını ve onlar da bu son misafirliklerinde gereken uğurlamayı yapmaya çapırmışlardı. Yaptılar yapmasına ama bütün sorumlular kameralardan tespit edildi. 5 sene stadlara girme yasağı ve 65000 Avro'ya kadar cezalar aldılar. Olaylardan tırsıp sahaya giren bir Espanyol taraftara da benzer bir tarife uygulandı. Ceza alması gerekip de almayan ise maçın hakemi Cantalejo. Bütün bu şiddet ve meşale gündemi yaradı. Karikatür Barcelona tandanslı El Mundo Deportivo'dan.
Etiketler: Futbol
Loser
Geçen sene Shakhtar ile Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk 2 maçını kazanmış sonrasında 0 çekerek UEFA Kupası şansını da çöpe atmıştı. 4 senedir Şampiyonlar Ligi'nde Lucescu'nun ekibi ve Galatasaray'daki gibi Fleurquin çapındaki oyuncularla da çalışmıyor. Çok daha geniş imkanlarla çok daha iyi oyuncularla çalışıyor ama bir türlü Shakhtar'ı bir adım öteye taşıyamıyor. UEFA'da da beceremedi bunu. Kriz anlarında takımı hep yıkılıyor. 2 sene önce Palop yıkmıştı, bu kez de Messi yıktı. 5 dakikada Donetsk...
Etiketler: Futbol
Kardeş Kazığı
Anorthosis'in son 4-5 senedir yakaladığı çıkışı, neler yaptığını bilmiyorum. En kısa zamanda araştırmak ve yazmak sözüyle diyelim ama politik sebepler bir tarafa futbol için sevinmiyor değil insan. Bu kadar düşük profilli bir takımın bu denli iyi başladığını pek nadir hatırlıyorum. Slovak temsilcisi Artmedia vardı 2005 - 2006 sezonunda. Ön elemede Celtic ve Partizan'ı elemiş. Gruplardan çıkmayı da son maça bırakmışlar ama deplasmanda yendikleri Porto'yu evlerinde yenememişlerdi. Buna rağmen 3. olup UEFA vizesi almışlardı. Anorthosis çok daha fazlasını yapabilir çünkü çok daha iyi başladılar Artmedia'dan. 2 maçta 4 puan. İşin ilginci bütün bunları yaparlarken yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen Yunanlıları saf dışı bırakmış olmaları. Önce Olimpiakos'u Şampiyonlar Ligi'nden ettiler, şimdi de Panathinaikos'u UEFA'dan etmek üzereler bugünkü 3-1'lik galibiyet ile. 2 hafta sonra PAO evinde Bremen'i yenemezse havluyu atar Henk Ten Cate. Gruplarda Anorthosis'in son maçı da Panathinaikos ile. Anorthosis'in gruptan çıkma durumu bulunduğu takdirde neler neler olur o maçta...
Etiketler: Futbol
Guiseppe Meazza'da Boş Geçmiyor
2006 - 2007 sezonunda Bayern formasıyla üzmüştü Inter'i, bu kez Bremen formasıyla tekrarladı aynı şeyi. Golün asisti Bremen'de hatta Bundesliga'da ayın oyuncusu seçilebilecek performans sergilyen Mesut Özil'den geldi. Schaaf bu ekstra puan ile Weserstadion'da Anorthosis'e kaybedilen puanları bir nevi telafi etmiş oldu. Mourinho ise daha şanslı. Anorthosis ve Ketsbaia sayesinde Serie A'ya daha fazla konsantre olmak mümkün artık. Onların aldıkları bu sürpriz puanlar sayesinde 8-10 puan ile gruptan çıkabilirler. Şanslı ve hakkaten özel bir adam bu Mourinho.
Etiketler: Futbol
29 Eylül 2008 Pazartesi
Sebastian Giovinco
Geçen sezon Roma'ya attığı gol hala hafızalarda, Empoli'de 2 sezon önce sergilediği muhteşem kiralık performans da. Üstüne bir de genç yeteneklerin en büyük vitrinlerinden biri olan Toulon Turnuvası'nda en değerli oyuncu seçildi. 2008 Pekin Olimpiyatları'nda da İtalya'nın en iyisiydi. Arsenal dedikodusu da epey yoğunlaşmış ve Juventus'u da biten sözleşmesi konusunda hayli terletiyordu oyun kurucu. Yaz döneminde yazmadığı forvet arkası kalmayan ama transferinde başarılı olamayan Juventus'un evdeki bulgurdan da olmasını bekliyordum müstehak olarak. Giovinco insaniyetli çıkmış, uzatmış sözleşmesini.
Etiketler: Futbol, Genç Yetenekler
Racing Kaç River Tut
5 haftadır kazanamıyordu River Apertura'da. Sadece 1 galibiyetle ligin dibine çok yakınlar. En güvendikleri hücum oyuncusunun Buonanotte'den sonra 27 yaşındaki Paraguaylı santrfor Salcedo olması ne kadar kan kaybettiklerinin bir işareti aslında. Eski bir Ankaragücü oyuncusu Salcedo, Türkiye'de ekmek yiyemeyenlerden. Golünü attı gerçi Racing maçında ama galip gelemedi gene River. 3-3 berabere kaldılar Racing ile ve Apertura'da 16 .sıradalar. Boca'nın 4 yemesiyle bir nevi teselli buldular. Haftanın golleri burada.
Etiketler: Futbol
Schaaf Dokunuşu
Bundesliga'da son 2 haftada 10 gol attılar. Oyuncular değişse de bu özelliği değişmiyor Werder Bremen'in Thomas Schaaf döneminde. Son 10 yılda futbolun hücum yönüne dair birşeyler konuşulacaksa isminin anılması gereken yegane teknik direktörlerden. Oyuncuyken işi savunmak olan bir isim olması onun yaptıklarını daha da bir ilginç kılıyor, daha da değer katıyor. Kolay bir süreç olmadı elbette. Allofs ile birlikte tam 4 sezon altyapısını oluşturdular bu oyunun. Şampiyonluk sevinci yaşayacakları 2003-2004 sezonuna kadar Schaaf'ın ilk 4 sezonunda ilk 5 içerisine giremediler. Ortalama attıkları gol sezonluk 55,75. Maç başına 1,64 gole denk geliyor bu. Yedikleri ise 48,25. Maç başı 1,42 gol. Sonraki 5 sezonda yakalanan rakamlar ise bambaşka. 75, 45 gol atıyorlar ortalama. Maç başına 2,22 ediyor. Yediklerinde de % 23 oranında bir azalma mevcut. 40 golün altına iniyorlar her sezon. En iyi savunma hücumdur lafı için fena bir örnek değil. Ama postun konusu bu değil. Schaaf'ın bu dokunuşuyla birlikte Werder Bremen ile büyüyenler, bir başka aşamaya geçenler ve sonrası.
Kuşkusuz bu oyuncuların başında Diego Ribas geliyor. Santos'ta 16 yaşında parlamış ve Brezilyalı oyuncuların Avrupa'daki sıçrama tahtası olan Porto'ya transfer 19 yaşında. Porto'nun o zamanki teknik adamı Co Adriaanse'nin tarzına ayk uyduramamıştı zamanın en yetenekli Brezilyalı golcülerinden Luis Fabiano ile birlikte. Thomas Schaaf fırsatı kaçırmadı, kelepirken alıverdi. Şu an Avrupa'nın en çok talep gören ofansif ortasaha oyuncularından. Şampiyonlar Ligi resmi dergisi Champions'un onu "Zico'dan Daha İyi" diye sürmanşet vermişliği dahi var. Bu sene benzer bir çıkışı Mesut Özil yapıyor. Daha önce de Parma'da Bordeaux günlerinin çok uzağında kalan Johan Micoud'un Zidane vari bir rol üstlenmişliği var. Sanogo Hamburg günlerinden çok daha verimli. Miroslav Klose'yi Dünya çapında bir santrfor haline gelişi, Paraguaylı Nelson Valdez'in maç kazandıran rolü de yine Schaaf'ın dokunuşunun eseri.
Şimdi tıpkı Micoud gibi hem Klose hem de Valdez Bremen günlerinden uzak. Özellikle Klose sinirden kale direklerini dövecek kıvama geldi. Torsten Frings Dortmund'da tutunamamış ve kürkçü dükkanına dönmüştü daha önceden. Borowski Bayern'de yedek. Fabian Ernst Bremen'den ayrılalı, Schalke forması giyeli beri Alman Milli Takımı kadrosunun dışında. Ailton 4 sezonda 8 takım değiştirdi ve hiçbirinde Bremen'deki günlerinin yakınına dahi ulaşamadı. Yuvadan uçan son golcü ise Ivan Klasnic. Nantes günlerinin nasıl geçeceğini merakla bekliyorum ve tabi Bosna'dan alınan bu sezon transfer edilen ve bloga konu olmuş Said Husejinoviç'in göstereceği performansı da.
Etiketler: Futbol
İkinci Bahar
2004 yılında Robinho, Elano, Diego gibi oyunculardan mürekkep Santos ile zirve yapıp Real Madrid'e atmıştı kapağı Vanderlei Luxemburgo. Fakat bu evlilik ne Real Madrid'e ne de Luxemburgo'ya yaradı. Luxemburgo kısa bir Santos macerasının ardından kendisi gibi çıkış arayan Palmeiras'ın başına geçti. Palmeiras en son Brezilya şampiyonluğunu 1994 yılında yine Luxemburgo ile tatmıştı. Sancılı başlayan, Luxemburgo'nun ve özellikle Denilson transferinin çok eleştirildiği sezonda önce Paulisto Şampiyonası'nı kazandılar ve Serie A'da son haftalara da lider giriyor Palmeiras. Tam 15 sene sonra ikinci baharı yaşıyorlar. Fenerbahçe böyle gitmeye devam ederse devre arasında yine Luxemburgo ismini duyacağımız kesin.
28 Eylül 2008 Pazar
Tersine Derbi
Aslında Milan ile Inter oynadı ama derbi öncesinde o kadar çok konuştular ve odak noktası oldular ki derbi sonrasında da durum değişmeyecek sanırım. Ancelotti bundan 4 sezon önce Avrupa Süper Kupası finalinde 1-0 yendiği Mourinho'yu yine 1-0 yendi. Ronaldinho siftahını Milan'ın en önemli maçında yaptı. Zanetti 600. maçını hatırlamak istemeyeceği bir anıyla kapadı, Ancelotti 400. maçından sonra kredisini uzattı.
İki takımda 4-3-3 dizilişi ile başladı maça. İkisinin de fazla yaratıcı olduğu söylenemez ama Mourinho'nun gittiği her takıma yerleştirdiği duvar gibi savunması Inter'de henüz yerleşmiş değil. Lecce maçı hariç hep gol yediler ve Ronaldinho'nun 3 oyuncu arasından kafayla gol atması daha çalışılacak çok şey olduğunu gösteriyor bu anlamda. Hücum olarak da elindeki oyuncuların hakkını veremiyor şu an Mourinho. Maç başına 1,2 gol atabildi öğrencileri. Chelsea ile son sezonunda girdiği tıkanıklığın bir benzerini görüyorum. Inter'deki bu iki arıza Milan'ın son 19 maçta gol yeme ve Inter'in son 20 maçta gol atma istikrarını bu maçta tersine çevirdi. Eğer Vieira ve Ibrahimovic bu kadar kötü oynamaya devam ederse, uzun da süreceğe benzer.
Etiketler: Futbol
Hani Üçlü Ölmüştü
Napoli'nin eski günlerine dönme ihtimalinin yüksek olduğunu sezon başında bloga not düşmüştük. Şu ana kadar yanılttmadılar. Ligde 11 puanla 2. sıradalar. Roma ve Udinese gibi iki sağlam deplasmanda namağlup çıktılar. Evlerinde Fiorentina ve Palermo gibi iki güçlü takımı yendiler. Bütün bunları da Türkiye'de yüzüne dahi bakılmayan 3-5-2 ile başardılar. Bir de şu basit, anlamsız, bonibon kapağı tadındaki logolarını değiştirseler tam olacak.
Etiketler: Futbol
Luis Medina Cantalejo, Real Madrid ve Barcelona
Dünkü Barcelona derbisinin kahramanı ne Kameni ne Eto'o ne de bir başka futbolcuydu. Hakem Luis Medina Cantalejo'dan başkası değildi. 45+2'de Nene'yi yanlış bir kararla 2. sarıdan oyundan attı ve 90+5'te Eto'o için komik bir penaltı uydurdu ve Barcelona 1-0 kaybetmek üzere olduğu maçı 2-1 kazandı. Zaten sevmedikleri ve Real Madrid düşmanı belledikleri bu hakemin Barcelona lehine bu denli fahiş hatalarını yakalamışken demediğini koymuyor elbet Real Madrid basını. Marca "Barca kazandı, futbol kaybetti" demiş ve Cantalejo'ya 0 vermiş 10 üzerinden. AS gazetesi "Medina Culentalejo" başlığını atmış dalga geçerek ve maç yazısında çok daha ağır bir girişte bulunmuş. "Dün geceki derbinin tek bir sonucu vardı: Maç sadece Barcelona'nın ikinci golünden sonra bitebilirdi ve öyle de oldu". Cantalejo'nun neden Barcelona'yı bu kadar sevdiğini ve Real Madrid'den nefret ettiğini, neden fırsatını buduğunda Real Madrid aleyhine yapılabilecek ne varsa yaptığını bilemeyeceğiz kendisi açıklamadan; ama bu kanının ortaya çıkmasını sağlayan kararlarını biliyoruz. Hepsini listeleyecek değilim, sadece birkaç küçük örnek yeterli olur.
Tarih 1 Nisan 2006. Barca fırtına gibi. 11 puan fark atmış Real Madrid'e ve fişi çekmek için sahada. Real Madrid kendi evinde yaşadığı 3-0'lık mağlubiyetten sonra bu maç için biraz daha karakter sergilemekte. 10 kişi kalmalarına rağmen 1-1 berabere kalmayı başarmışlar. Ama maçın adamı Luis Medina Cantalejo. Van Bommel'in tiyatrosuna penaltıyı üfürmüş. Peşinden Roberto Carlos'u gösterdiği hatalı bir sarı kartın ardından ikinci sarıyla atmış oyundan. Real Madrid 65 dakika 10 kişi. O ikinci sarının gerekçesi de Roberto Carlos'un orta ve yardımcı hakemi kastederek "sen ve sen, ikiniz de boksunuz" demesi. Oysa televizyon görüntülerinden sol bekin "sen ve sen, ikiniz de bu boktan anlamıyorsunuz" dediği ortaya çıkmış. Sadece bu da değil. Ronaldo sürekli yerde, ekseriyetle Iniesta tarafından indirilmekte. Bir tanesi de penaltı kokuyor. Cantalejo tek birine dahi faul çalmamış. Puyol'un Ramos'a attığı kafaya da tabi...
Ertesi gün Real Madrid isyanlarda. Resmi sitesinden hakem için "yüzkarası" der. Gayrı resmi yayın organları AS "Yeter", Marca ise "Siyah Adam Mahvetmek İçin Yönetti" başlığını atar ve "Real Madrid Cantalejo'ya teslim oldu" der.
Bitmedi. Bu kez 2007-2008 sezonu. Real Madrid'in rakibi Villareal. Hakem yine Cantalejo. Sergio Ramos çok sevdiği, aynı altyapıdan geldiği ve daha birkaç gün önce hayatını kaybeden eski takım arkadaşı Antonio Puerta'ya "Puerta, hermano, D.E.P., no te olvidaremos" sözleriyle ithaf eder attığı golü. Cantalejo hüsniyet, insanlık, duygu filan dinlemeden kuralı uygular. Sarıyı cart diye yapıştırır Ramos'a. İspanya Futbol Federasyonu daha sonra kartı iptal eder. Bir tanesi milli maçta olmak üzere daha önce de Beckham'ı iki kez kırmızı kartla oyundan atmışlığı da vardır Cantalejo'nun. Kariyerinde en çok çektiği hakemdir Beckham'ın. Bir daha ki maçında neler olacak bakalım Cantalejo'nun.
Etiketler: Futbol
Cantalejo Kıyağı
Barcelona'nın sezon başından bu yana gol yemediği maç yok. Herkes bir şekilde avlıyor Victor Valdes'i. Guardiola da sürekli deniyor. Bu kez savunmada Puyol'un yanında Pique'yi denedi, sayesinde Coro milli oldu. Tek denemesi bu da değildi Guardiola'nın. Ortasahada da Busquets - Xavi - Gudjohnsen gibi garip bir rotasyona gitti. Forvette Eto'o ve Bojan yedek Henry ise Iniesta ve Messi ile birlikte oynuyordu. Barca maçı gene domine etti belki ama maç bittiğinde Busquets ve Gudjohnsen sahada değildi. Barca ortasahası olması gerektiği gibi Keita-Xavi ve Iniesta'dan teşekküldü. Iniesta'nın forvette boşalttığı yerde ise Eto'o vardı. Guardiola, Barcelona'yı yeniden keşfetmenin bedelini de ödemek üzereydi ki Luis Medina Cantalejo meydana çıktı. Real Madrid düşmanlığında sınır tanımadı yine Cantalejo. Nene'yi neden attı hala anlamadım. Penaltı ise apayrı bir komedya. Sport'un başlığı "hatırlanmak istenmeyen zafer". Guardiola da galibiyetin hakettiklerinden fazlası olduğunu söylemiş. Ve Espanyol başkanı Libre'nin dediği gibi "11'e karşı 10 ya da 9 kişiyle oynayabilirsiniz ama kötülük yapmaya gelen bir hakeme karşı değil". Stadda olan olaylar ve Boixos Nois bir başka postun konusu efendim.
RCD Espanyol: Kameni, Sergio Sánchez, Jarque, Pareja, Chica, Román, Moisés, Corominas (Sielva, 88'), Nené, Luis García (Callejón, 84') y Tamudo (Angel, 46').
FC Barcelona: Valdés; Alves, Piqué, Puyol, Abidal (Eto'o, 53'); Xavi, Busquets (Bojan, 65'), Gudjohnsen (Keita, 61'); Messi, Henry e Iniesta.
Etiketler: Futbol