Blog arşivinde "Gençler Hakem Olun" başlıklı bir yazı var. Neredeyse 1 sene önce yazılmış, ikincisini yazmanın zamanı gelmiştir bu maçtan sonra. Bu iş profesyonel bir meslek halini almadığı sürece böyle kötü icra edilmeye devam edecek. Maçın başında iki pozisyon var. Kazım kendi cezasahası içinde taban göstererek topu alıyor. Hakem Fenerbahçe lehine yanlış karar verip devam ettiriyor. Aynı hakem Alex'in nizami olmayan golünden önce aynı pozisyona Manisa aleyhine çift vuruş veriyor. Kendi kendini yalanlıyor. Ergin'in Emre'ye arkadan yaptığı hareket sarı kart. Doğru kararı verse Ergin atılacak, Tolga Özkalfa elini cebine atmıyor.Simpson'un Andre Santos'a yaptığı hareket Dünya üzerindeki herhangi bir sahada kırmızı karttır. Daha atlanan birçok da faul var. Türkiye'de hakemler oyuna bunları vermeyerek tempo kazandıracağını filan sandığından olsa gerek acayip ve anlamsız sert bir ligimiz oldu. Sonra kalite arıyoruz maçlarda. Bekir'in Ergin'e yaptığı hareket de penaltı. Yanında sarı da gerektirir. Bekir de atılacak yani oyundan; ama ne kart var ne de penaltı kararı. Bunlar benim kendi görgümce yorumu olmayan kararlar. Manisa'nın yan hakem tarafından kesilen ve devamında gol olan tartışmalı ofsayt kararına diyeceğim yok. Santimetreler konuşur, Şansal Büyüka piero yapsın ona.
Fenerbahçe son Sion maçıyla Emre'nin, bu maçla da Gökhan Gönül'ün oyuncu niteliği anlamında değerini anlamıştır artık. Bu iki yerli mücevher sadece mevkilerinde değil; Fenerbahçe'nin hem hücumunda, hem de takım savunmasında alternatifsizler. 4-2-3-1 dizilişinin işlemesi için Mehmet Topuz'u tercih ederdim ben Gökhan Gönül'ün yokluğunda. Daum ise Bekir İrtegün ile başladı. Bekir'in sağ bek gibi oynamak yerine stoperleri üçleyen karakteri sayesinde takımın simetrisi bozuldu. Önder'in süpürücü ve Lugano'nun sol, Bekir'in sağ stoper gibi oynadığı 3'lü bir savunma hattı oluştu.
Daum talimat vermiş sanırım; "geriden çıkarken beklerinize ya da önünüzdeki ortasahaya oynayın, ezbere ve havadan oynamayın" diye. Stoperlerin ayağı tuğla gibi, takımın boyu da kısa zaten. Bu açıdan talimat mantıklı ama maç özelinde Alex'in tepesinde Yiğit vardı sürekli ve ortasahadan uzak oynadı hep. Andre Santos içeride kayboldu, Kazım arkasındaki Bekir'den destek göremeyince çizgiye inemedi. Manisaspor'un kompakt ve rakip yarı sahada pres yapan 4-1-4-1'i sayesinde Emre ve Cristian da yüzü dönük top alamadı. İlk 15 - 20 dakika hariç Fenerbahçe de doğal olarak topu ortasahada çokça kaptırdı ve oyunu bir türlü 1. bölgeye taşıyamadı. Yokları oynadı. İlk devrede Andre Santos'un sıfıra inip, ceza sahası içinden arka direğe çıkardığı top ve Kazım'ın sol çaprazdan yaptığı plase dışında pozisyon yok. Manisaspor'un ise Mehmet Nas'ın ortasında Simpson'ın uçarak vurduğu kafa ile yakaladığı ve 3'e 1 gelişen atakta Cristian'ın kestiği net bir pozisyonu var.
Kulübe geçen seneki gibi boş değil. Toplam değeri nereden baksan Türkiye şartlarında 20-25 milyon € olan Mehmet Topuz, Özer, Semih gibi oyuncular var. Şu görüntüde bu oyuncular kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak ? Daum yine 70. dakikaya kadar bekledi. Değişikliklerin geciktiği her saniye Manisaspor'un etkiniği arttı. Nizamettin ve Güven, yavaş olan Bekir'in ve gidip de gelmeyen Roberto Carlos'un arkasına rahatça sarktılar. Becerikli olsalar Ergin kariyerinin en unutulmaz maçını oynardı. Cristian, belki de mecburen, geldiğinden bugüne en agresif oyununu sergiledi. Lig TV'nin teknolojisine güvenmiyorum, benim gözlemlediğim kadarıyla takımın en çok koşan oyuncularından biriydi. Yenilen gole kadar Volkan ile birlikte 'iyi oynadı' denilebilecek tek Fenerbahçe oyuncusuydu Cristian. Yenilen golde de kabahatin büyüğü Lugano'nun. O şiddetteki bir pas iki kişi tarafından kontrol edilen oyuncuya atılmaz. Atarsan bu kaçınılmaz sondur. Iniesta bile zor döner o topu alıp. Emre'nin de oyundan atılmasıyla Cristian'ın son 15 dakika paspas olması kaçınılmazdı.
Manisa'nın bu süreçte galibiyeti getirecek pozisyonları var ve ikinci golü bulmaları işten bile değildi. En azından bir puanı haketmişlerdi ama son dakikada Fenerbahçe'ye büyük ikramiye vurdu. Alex büyük topçu. 4 maçta 4 galibiyetli bir sezon başlangıcını da epeydir hatırlamıyorum.
Bu kötü maçtan Fenerbahçe adına umutlanacak tek icraat var. Geç bile yapmış olsa Daum'un Mehmet Topuz ve Semih değişiklikleriyle Fenerbahçe'yi 4-1-2-1-2 dizilişine kaydırması. akabinde Emre'nin kırmızı kartına rağmen hemen de üstünlük sağlandı ve Guiza'nın golü geldi ( gözlerim yaşardı maçı % 100 gol pozisyonu/gol oranıyla bitirmesi ). Aragones olsaydı muhtemelen Crsitian yerine Josico girerdi ve maç kaybedilirdi. Daum'un farkı bu riski göze alabiliyor olmasıdır.
Roberto Carlos'un şu hali tam bir kara delik. İtibarı yüksek, sorumsuzca çıkıyor. Çıkabilmesi için Andre Santos'un içeri katetmesi lazım. RC o kadar çok çıkıyor ve geri dönmüyor ki, Andre Santos ortasahadaki kalabalıkta kayboluyor ve anlık parlamalar dışında oyundan düşüyor. Mehmet Topuz ve Semih sağlıklılarsa yedek kalacak oyuncular değiller. Guiza oynuyorsa, onun aklı olan Alex'e mecbursun. Önder'i yazmaktan bıktım, eldeki kadroda Bilica olmalı Lugano'nun partneri ama yabancı sınırına takılıyorsun. Bu çok bilinmeyenli denklemi çözecek iksir 4-1-2-1-2. Daum ilk döneminde denemişti ama ya kanat beki ya da ideal iç oyuncularını bulamamıştı. Üstelik çok fazla forvet ve açık oyuncusu vardı takımda. Bu diziliş bir çok atıl oyuncu yaratıyordu. 4-2-3-1 daha uygundu. Bu kez öyle değil. Elinde hem daha dengeli ve alternatifli bir kadro, hem de bu dizilişi oynayacak kanat bekleri ve iç oyuncuları var Daum'un.
Volkan
Gökhan Gönül - Lugano - Bilica - Andre Santos
Cristian
Mehmet Topuz - Emre Belözoğlu
Alex
Semih - Güiza
Ukalalık gibi olmasın fakat teoride hem daha hücumcu, hem de savunmada zorluk çıkarmayacak bir düzen bu. Andre Santos ve Gökhan Gönül için daha ideal bir hücum ve savunma yapısı sağlıyor. Emre ve Mehmet Topuz yardımı var zira. Mevcut ortasahadan daha yaratıcı ve dinamikler üstelik. En azından kolay gözüken maçlarda ilk plan olabilir. Sadece Kazım'ı feda etmek zorundasın. Yine de maçına ya da oyunun gidişata göre forvette ya da skoru aldıktan sonra 4-2-3-1'e dönüp sağ açıkta kullanılabilir.
Emre'yi çok iyi oyuncu olmasına rağmen benim gibilerin neden sevmediğinin, benimsemediğinin cevabını Diyarbakır ve Manisaspor maçlarını izleyenler bulabilirler. Fenerbahçe forması bu kabadayılığın kostümü değil, olmamalı. Oysa meşrebi geniş bazı yöneticiler kendisine kaptanlığı layık görebiliyorlar. Yazık...
Gökhan Gönül'den sonra Fenerbahçe forması giyecek sağ beklere de Allah sabır versin. Kaç oyuncu yuhalanır Saraçoğlu'nda ?Etiketler: Futbol, Türkiye