19 Mayıs 2010 Çarşamba

Ya Sen Anlamadın, Ya Biz Anlatamadık



Takım tutmak kardeşler arasındaki özdeşlik gibidir. Nasıl başladığı, nasıl geliştiği, nasıl güçlendiği fludur. Yaşlandıkça hatırlarsın, yaşadıkça tanırsın. Akıl baliğ olduktan sonra okuduklarınla, gördüklerinle oluşturduğun kişiliğinle, duygularınla, değerlerinle, ilkelerinle birlikte şekillendirmeye başlarsın.

6 yaşındayken başımda taşıdığım sarı lacivert karton şapka ve sahada gördüğüm çubuklu formayla başlayan o flu hikaye, 4 Haziran 1989 günü gelen şampiyonluk ile netleşmeye başlamıştı. Fenerbahçe'nin 12. benim ise ilk şampiyonluğumdu. Fenerbahçe'yi böyle farkettim, Fenerbahçeli olmam böyle başladı ama Fenerbahçe ile özdeşleşmemi sağlayanlar bambaşkaydı.

Sarı lacivertin işgale direnişi, ulusun bağımsızlığınaa verdiği destek, Lefter'in taraftarı için halkın içine karışması, Halit Deringör'ün Hitler'in faşizmine karşı dik duruşu, Can Bartu'nun aidiyeti, Basri Dirimlili'nin mücadelesi, İslam Çupi'nin vakur sözleri, İsmet Uluğ'un güvenilirliği, Faruk Ilgaz'ın samimiyetiydi.

1910 Eylül'ünde, mali zorluklar nedeniyle Koço'nun Mühürdar gazinosunda Üsküdar birleşmesi görüşüldüğünde, Fenerbahçe ismini yok edecek öneriyi kabul etmeyen Ayetullah Bey'in 'Ben Fenerbahçe'yim' demesiydi Fenerbahçe.

Fenerbahçe'yi bu yüzden hayat yaptı binlerce insan. Fenerbahçe'nin bugünkünden bin beter olduğu yıllarda, beline kadar pisliğe gömülme pahasına derelerden geçti. Düşüp kafasını kırmasına pahasına duvarlara tırmandı. Poposunun taş zeminde buz kesme, yüzünün rüzgardan felç olma ihtimaline rağmen tribünleri doldurdu. Arkalar dörtlendi doldurdu. Aydın'dan 6, Sigma'dan 7 yendi doldurdu. Başkanı, yöneticisi, kaptanı, futbolcusu, amigosu ibretlik oldu. Hepsine, her yerde isyan etti. Evinde, yollarda, antrenmanda, stadda ama Fenerbahçe'nin peşini bırakmadı.

Belli ki sen de isyan ettin, bu kulübe başkan olma şerefine nail oldun. Stadı yeniledin. Rüzgarı kestin. Üstümüze çatı koydun, yetmedi havayı da ısıttın. Uçan kuşa borcu olan, tek bir tapulu malı olmayan kulübü Dünya'nın en zengin 20 kulübünden biri yaptın.

Ama benim bu renklere gönül verirken herkesten sakındığım safiyane duygularımı kirlettin. Çocukken sevdiğim, büyüklerimden dinlediğim Fenerbahçe'yi de öldürdün.

* Geldiğin gün "Fenerbahçe herkesle kavgalı, bu böyle gitmez" dedin, bugün kendi içimizde bile kavgalıyız.

* Kalacak dediklerin gitti, gelecek dediklerin kaçtı.

* İstikrar dedin, şampiyon olamayan her hocayı istisnasız kovdun.

* Kazanırken burnundan kıl aldırmadın, kaybettiğinde hayal sattın.

* Hata, suç varsa benim dedin ama bir tane hatanı da söylemedin.

* Biz siyasilerle sandıkta görüştük, sen taraftarından esirgediğin özrü onlara lütfettin.

* "TFF başkanı gidecek" dedin. Gitmedi. "Dönmeyecek" dedin. Döndü. Göz göre göre şampiyonluk gitti, önünü alacak bir tane hamle yapamadın.

* Güçlüyken nemrut, işin düşünce sevimli ve samimi oldun.

* Taraftarlarını bir sildin, bir çağırdın. Satılmış mafyözleri içimize atıp, birbirimize yumruk attırdın.

* Ağladın, inandık. Peşinden yürüdük, ama biz ağlarken sen yok oldun. Çıktıktan sonra da bir özür bile dilemediğin gibi suçu da seyircisiz oynanan maçlardna ötürü taraftarına attın.

* 100. yıllık Fenerbahçe Cumhuriyeti'ni muhalefet edenin kellesinin kesildiği diktatörlüğe çevirdin.

* "Fenerbahçe'nin önüne, ardına isim gelemez" dedin; ertesi sene Fenerbahçe'nin arkasına isim ekledin.

* Kulüpler Birliği'nden çıktın, geri girdin. Fenerbahçe ile terör örgütünün ismini yanyana koyanlara başkan oldun. Sonra istifa ettin ama bir daha geri döndün.

* "Yeni şeyler söylemek lazım" dedin, aynı teknik direktörle aynı finali 4 senede 2 kere yaşattın.

* Bugün dahi Fenerbahçelilerin duygu patlamasını anlamayacak kadar taraftarından uzaklaştın. Kendi Fenerbahçe'ni, kendi Fenerbahçelini yarattın.

* Mabedimi yıktın stadını yaptın.

* "Bir takım başarılar diğer başarısızlıkları görmezden gelmemizi engelleyemez" dedin ama kendi başarısızlıklarını hem diğer başarılarınla örttün.

* Her başarısızlıkta İslam Çupi'ye sarıldın ama Çupi'yi bile anlamadın.

O'nun Fenerbahçe'sinde eller rakiplerin lavabosuna sokulurdu, seninkinde taraftarın cebine. Onun Fenerbahçe'sinde Fenerbahçe'ye laf edecek adamın değil bakan, kim olursa olsun dili kesilirdi. O diller şimdi pabuç kadar oldu. Fenerbahçe başkanı ise ancak Recep Tayyip Erdoğan'ın sildiği Melih Gökçek'i dakikalarca eleştirebiliyor. Korkaklığından sıyrılıp da bakan Faruk Çelik'e haddini bildiremiyor. Bir de "başbakanı örnek alsın" diyor marifetmiş gibi.

İslam Çupi çubuklu formanın üzerine titrerdi, herkese yakıştırmazdı. Sen; formana küfür etmişi de, her türlü ahlaksızlığa bulaşmışı da o formaya layık gördün.

İslam Çupi'nin Fenerbahçe'sinin büyüklüğü, kupa ve şampiyonluk uğruna ilkesizliği göze almış başarısız başkanların ilanihaye görevde kalmalarının kılıfı değildi. Onun büyüklüğü öyle bir büyüklüktü ki, adını koyamamıştı.

Karar ver artık Aziz Bey. Fenerbahçe büyüklüğü kupa büyüklüğü mü değil mi ?

Kupa büyüklüğüyse kupasızlıklarınla, değilse de tutarsızlıkta ve ilkesizlikte zirve yapan yönetiminle gitme zamanın çoktan geldi ve geçiyor bile.

Ama ya sen anlamadın ya da biz anlatamadık.

Bir gün anlayıp gitmen dileğiyle.

Etiketler: