23 Mayıs 2008 Cuma
Hitzfeld ve Zico
Sevinenleri yazdık, bir de ayrılanlar var. Onları da toparlayacağız ama Hitzfeld'den başlamak lazım. Epeyce önce belli olmuştu ayrılacağı. Duygusal olarak yoğun olsa da naif ve medeni bir ayrılık oldu. Hem Bayern hem de Hitzfeld için.
Zico da ayrılacak gibi. UEFA'nın chat etkinliğinde veda minvalinde cümleler okuduk. Ayrılmasa da farketmez. Ortada bir gerçek var. Zico ile görüşmelerin sadece kontratının bitiminden 15 gün önce başlanması ve bunun Zico'da yarattığı kırgınlık. Bir de sunduğu raporun henüz tartışılmaya bile açılmaması elbette.
Türkiye'de sportif açıdan ekonomi, kurumsallık vb. alanlarda örnek olarak sunulan Fenerbahçe'nin aylardır niyetini belli eden ve prestij olarak Dünya'nın sayılı futbol adamlarından biri olan Zico'ya bu yaklaşımı ile Bayern'in Hitzfeld'e olan yaklaşımına bakıyorum da katedilecek epey yol var.
Zico'yu çok sevmem, olası ayrılığı bir yana bu tutum beni ciddi bir hayalkırıklığına uğrattı. Görünen o ki Fenerbahçeliler için sezon sonları kabus olmaya devam edecek. Teknik direktör ayrılıkları, başkan istifaları, son dakika transferleri, sıfır bilgi akışı...
Yaş daha 30 bile değil ama dayanılacak gibi de değil bu. Sabırlar olsun...
22 Mayıs 2008 Perşembe
Yeni Moda
Racing Santander'in nadide savunma oyuncusu Garay Barcelona'nın kapısından döndü ve daha düşük bir bonservis bedeline ( 10 Milyon € ) Real Madrid'e transfer oldu. Buraya kadar herşey normal. Fakat bu transfer sadece Garay, Racing ve Real Madrid arasıdna geçmiyor, ucu ta Arjantin'e kadar uzanıyor.
Garay'ın eski kulübü Newell's Old Boys bu transferin % 15'ini cebine indirecek, haliyle de oyuncunun daha düşük bedelle Real Madrid'e transfer olmasından pek memnun değil. Yeni moda oldu bu yüzde hadisesi. Türkiye'de Beşiktaş yapıyor bunu ve başa bela oluyor bazen. Sanırım Carew'in Aston Villa'ya transferinde sırf bu sebepten bonservis ödenmemiş ve takas yöntemi uygulanmıştı Lyon ve Villa arasında.
Merak ediyorum acaba bu modadan en çok geliri hangi kulüp hangi oyuncunun transferinden elde etmiştir... Fikri olanlar yorumlara...
Etiketler: Futbol
Rus Ruleti
Gördüğüm en güzel kupa fotoğrafı bu. Kupaların da en ihtişamlısı ve en zor kazanılanı olunca daha da güzel gözüküyor. Finali de bir o güzel, heyecanlı ve her final gibi dramatikti. Aslında durgun başlamıştı maç. United oyunu forse etmeye çalışıyor ama Chelsea'nin sağlamlığından pek birşey yapamıyorlardı. Maç tam tıkanmış, 90 Dünya Kupası formatına bürünmüşken, Cristiano Ronaldo'nun 15. dakikada Essien'e sol çizgide attığı çalım geldi ve hem kapanan gözlerim hem de maç açılıverdi.
United bundan sonra tam 25 dakika top göstermedi Chelsea'ye. Bir ara ekrana yansıyan 128-60 tamamlanan pas sayısı sanki bu durumun kanıtı gibiydi. United bu baskıdan Ronaldo'nun kafasıyla bulduğu gol dışında Tevez ile 2, Carrick ile de 1 pozisyondan faydalanamadı.
Sonrasında Lampard'ın hüsniyetinden midir bilinmez, Chelsea'nin serseri bir top sonucunda attığı gol geldi.
United ikinci devre sadece Grant'ın anlamsız Anelka tercihinden sonra nefes alabildi. O dakikaya kadar Joe cole tehdidinden hiç bindirme yapmayan Evra, Anelka'nın vurdumduymazlığına daha fazla kayıtsız kalamadı ve iki kez cezasahasına indi. Charlton'un rekorunu arşivlere yollayan Giggs ise topu fileye yollayamadı ve finalin kahramanı olma şansını tepti.
Bunun dışında Luzhniki'de 75 dakika boyunca maviler oynadı. İnsanüstü bir tempo, enerji ve kararlılık ile Chelsealiler rakibine 1 gol atabilmek için tüm hünerlerini sergilediler ama direkler vardı. Aslında o toplardan ve Terry'nin ayağını kayışından sonra futbolun Chelsea'ye değil United'a güleceği aşikardı. Üstelik 1996'da Juventus'un direk dibine giden penaltılarında sünen Van Der Sar'dan eser yokken.
Ama Anelka vardı. Grant'ın saatlerce çalıştırdığını söylediği penaltılarda ritüele uymayan tek oydu. Herkes Van Der Sar'ın soluna atarken o sağına attı ve fotoğraftaki manzara. Tevez'in ayaküstü sergilediği ajitasyon, Drogba'nın insanı çileden çıkaran egosu, Ronaldo'nun kendini beğenmişliği ise finalin detayları.
Benim aklımda ise Abramovich'ın penaltılar atılırken sergilediği çocuksu hareketleri, Grant'ın çöküşü, Terry'nin gözyaşları, Anelka'ya ettiğim küfürler ve United oyuncularının rakiplerini alkışlaması kalacak.
Etiketler: Futbol
20 Mayıs 2008 Salı
Brezilya 2008: 2. Hafta
Brezilya'da hafta sert geçti. Oynanan 10 maçta tam 6 kırmızı kart çıktı. Bunların ikisi haftanın en sıkı maçı olan Palmeiras - Internacional karşılaşmasında gösterildi. Konuk Internacional 9 kişi kalmasına rağmen rakibini çok zorladı ama 2-1 kaybetti. Buna rağmen bilet fiyatlarından şikayetçi olan Palmeiras taraftarlarının pankartlı protestosu vardı Parque Antarctica stadı ve çevresinde.
Evinde kazanan tek şampiyon adayı Palmeiras değildi. Santos, Vasco ve Cruzeiro da haftayı kayıpsız geçtiler.
Ama hiçbiri liderliği alamadı zira geçen hafta Goias'ı yenen Pernambuco takımı Nautico, bu kez ligin favorilerinden Fluminense'yi deplasmanda yıktı. Maracana'daki en önemli an ise fotoğraftaki Carlinhos'un penaltıyı kaçırdığı andı.
Haftanın belki de Brezilya2da sezonun oyuncusu ise Santos'un Ipatinga'ya 4 gol attığı maçta hat-trick yapan Kleber Pereira idi. toplu sonuçlar aşağıda.
Atlético-PR 1-1 São Paulo
Fluminense 0-2 Náutico
Goiás 1-1 Atlético-MG
Sport Recife 0-0 Vitória
Palmeiras 2-1 Internacional
Vasco 3-1 Portuguesa
Santos 4-0 Ipatinga
Cruzeiro 1-0 Botafogo
Figueirense 2-1 Coritiba
Grêmio 0-0 Flamengo
Sevinenler: Ligue 1
Lyon 7. kez üstüste şampiyon oldu. Blogun ilk zamanlarda belirttiğimiz üzere Juninho, Govou ve Coupet bu 7 şampiyonlukta da var olan isimler. Böylece Saint Etienne efsanesi Herve Revelli'nin de Ligue 1'de en çok şampiyon olan oyuncu ünvanına da ortak oldular. O Saint Etienne ise eski şatafatlı günlerine dönmese bile bir zamanlar hayli isimlerinden bahsettirdikleri Avrupa Kupalarına döndüler 4-0 aldıkları Monaco maçıyla. Küme düşmemem mücadelesinde ise bir hafta önce birbirleriyle oynamalarına rağmen Toulouse ve PSG zafere ulaştılar.
Bir başka sevinen de Eric Gerets idi. Gerets'in Marsilyası, bu sezon evinde hiç kaybetmeyen Nancy'nın son hafta mağlubiyetiyle Şampiyonlar Ligi vizesi aldı, 3. torba hesapları yapan Fenerbahçe'yi birkez daha üzdü.
Etiketler: Futbol
Sevinenler: Bundesliga
Bayern Ottmar Hitzfeld'in ayrılığı sebebiyle biraz buruk sevindi ama sevindi. Bielefeld berabere kalmasına rağmen Nurnberg'in evinde Schalke'ye kaybetmesiyle kümede kaldı. Nurnberg o kadroya yazık etti doğrusu. Trabzon'da şamaroğlanı olan Marcelinho ise Wolfsburg'u Stuttgart'ın önünde UEFA'ya taşıdı.
Etiketler: Futbol
19 Mayıs 2008 Pazartesi
Sevinenler: La Liga
Şampiyon Cibeles'te epey önceden sevinmişti zaten, Deportivo'yu geçen hafta yenen Atletico Madrid 9 sene sonra Şampiyonlar Ligi'ne döndü. UEFA için mücadele eden Santander ve Mallorca evlerinde küme düşmemek için çırpınan Osasuna ve Zaragoza'yı yendiler. Gülen Santander oldu, Mallorca ise Ersen Martinli Huelva'yı sevindirdi.
Etiketler: Futbol
Sevinenler: Serie A
Şampiyon Inter, Milan'ın önünde Şampiyonlar Ligi vizesi alan Fiorentina ve ligin bitimine 5 dakika kala attığı golle Serie A'ya tutunan Catania.
Etiketler: Futbol
18 Mayıs 2008 Pazar
100. Yılda 16. Kez
2 aydır ortalarda görünmeyen Ibrahimovic söktü aldı şampiyonluğu, Inter'in 100.yılını kabus olmaktan kurtardı. Parma'yı da Serie B'ye gönderdi. Moratti'yi bu kesmeyecek ve Şampiyonlar Ligi için harcayacaktır artık mesaisini. Roma mı ? Teselliyi Coppa Italia'da aramaktan başka çareleri yok.
Etiketler: Futbol