Mamadou Niang ve Fenerbahçe
Mamadou Niang bugün İstanbul'a geldi ve kontrata bağladığı 4 senelik macerasına ilk adımını attı. Niang transferi, Fenerbahçe'nin Nobre'nin gidişinden sonra ayyuka çıkan santrfor problemine çözüm olması için alınan 4. oyuncu. Kulüp Anelka, Kezman ve Güiza'dan alamadığı katkıyı ve verimi bu kez Niang'ın ayaklarında arayacak. Elimizin altında plütonyum ile çalışan ve saatte 88 mile çıkabilen bir DeLorean olmadığı için ne kadarını bulacağını bilmek şu an için imkansız, ancak tahminde bulunabiliriz. Doğruya en yakın tahmin için de Niang'ın oyuncu karakteriyle Aykut Kocaman'ın oyun karakterinin nerede buluşacağını kestirmek şart.
Mamadou Niang'dan başlayalım. Kezman ve Güiza'nın hem toplu hem topsuz oyunda Türkiye liglerinin fizikselliği içinde eriyip gitmesini hatırladığımızda, Senegalli'nin Aykut Kocaman tarafından tercih edilmesindeki en önemli faktörlerin güçlü fiziği, atletik yetenekleri ve top taşıma özelliği olduğu aşikar. Bu ligde tutunmak ve devamlılık sağlamak için futbolcuların ya fiziksel defolarının minimum olması ya da Alex, Kewell gibi çok özel bir futbol zekasına ve tekniğine sahip olması şart. Niang teknik olarak üst düzey yeteneklerle donatılmış bir futbolcu değil ama bu ligin fiziksel şartlarına maksimum ölçüde uyum gösterecek atletik yeteneklere sahip. Ligue 1'in benzer şartlarında bu açıdan hiç sırıtmadı. Üstelik inatçı ve vazgeçmeyen bir karakteri de var. Marsilya'da 5 sezon kalabilmek de başka türlü mümkün değil zaten. Niang baskı altında oynamayı, kendi göstermeyi fazlasıyla tecrübe etmiş bir oyuncu. Dolayısıyla, Kezman ve Güiza'nın duygusallığıyla birleşen fiziki yetersizliğin sonucunda sahada gördüğümüz 'help me' haykırışlarını ve bakışlarını Niang'da görmeyeceğimizi söylemek yanlış olmaz. Yaşından bağımsız olarak Niang'ın sahadaki kullanım ömrü seleflerine göre daha fazla olacaktır.
Gol atmak ve verimli olmak için bunlar yeter kıstas mı ? Değil tabi. İşin bir de teknik boyutu var. Niang'ın Aykut Kocaman'ın şablonunda üstleneceği rol başarısı için kilit. Aykut Kocaman ister Alex odaklı 4-2-3-1 ister Alex yoksunu 4-3-3 tercih etsin, Niang'ın sahadaki konumu ilk etpata merkez forvet, yani 9 numara olacak. Atletik yetenekler bu pozisyonun yıpratıcılığı için olmazsa olmaz ama hakkını vermek için başka nitelikler de gerektiriyor. 9 numaraların en temel görevlerinden biri bitiriciliğin yanı sıra açıkların ve ortasahanın hücuma katılması için boş alan yaratmak ve o boşlukları işletecek pas yeteneği sergileyebilmek. Niang yılmaz karakteriyle ne kadar mücadele ederse etsin 9 numaranın oyuncusu değil. Tam aksine, kariyeri boyunca parladığı anlar dış forvet olarak 9 numara rolünü üstlenen oyuncunun yarattığı boşluklardan faydalandığı ve atletizmini değerli kıldığı dönemlere denk düşer. Bunun için kariyerini birazcık incelemek yeterli.
Niang'ın ilk elle tutulur performansını 24 yaşındayken, 2003-04 sezonunun ikinci devresinde FC Metz'de kiralık oynadığı dönemde sergiler. Niang kendisinin sol dış, Adebayor'un merkez olduğu düzende 12 maçta 5 gol atar. Adebayor sezon sonunda Monaco'ya, Niang da Strasbourg'a transfer olur. Strasbourg'da merkez rolünü Danijel Ljuboja, dış forvet rolünü ise Niang üstlenir. Ljuboja 15 maçta 7, Niang ise 15 maçta 8 gol atar. Ljuboja devre arasında Paris Saint Germain'e transfer olur. 2004 Afrika Uluslar Kupası'na giden Niang ise, Strasbourg'a döndüğünde Ljuboja'nın merkez forvet rolünde çıktığı 8 maçta sadece 1 gol atar. Strasbourg ertesi sezon Ljuboja'nın yerini Mickael Pagis ile doldurur. Niang bildik mevkisine geçer ve gol sayısını ligde 12'ye çıkarır ve Pagis ile olan işbirliği ile Lig Kupası'nı kazanırlar. Caen'i 2-1 yendikleri maçta ilk golü Niang atar ve adı artık Fransa'nın zirve mücadelesi yapan takımlarıyla birlikte anılır.
Niang yarışını kazanan, Metz'deki hocası Jean Fernandez'in da araya girmesiyle 7 milyon € karşılığında Marsilya olur. Jean Hernandez onu Ribery, Nasri, Lamouchi, Oruma gibi asist ve skor becerisi olan ortasaha oyuncularına güvenerek en uçta oynatır. 2005-06 sezonunun ilk devresinde Niang 14 maçta sadece 3 gol atar. Marsilya devreyi 7. bitirir. Niang'ın istikrarsız son vuruşları ve kaçırdığı goller de eleştiri konusu olur. Jean Hernandez devre arasında Niang'ın eski takım arkadaşı Pagis'i transfer eder. Pagis merkeze, Niang ise dış forvete geçer. Niang ligin kalan yarısında 7 gol bulup sezonu 28 maçta 10 gol ile tamamlarken, Marsilya'nın Ligue 1 klasmanındaki yeri 4.lüktür. Marsilya 2006-07 ve 2007-08 sezonlarında Cisse'nin merkez, Niang ve B.Kone'nin dış forvet oynadığı düzende sezonu 2 ve 3. olarak kapatır. Niang'ın bu sezonlardaki gol ortalaması ise 15'tir. Niang 2008-09 sezonunu Rennes ve Auxerre maçlarında attığı 2 golle açar. Cisse'nin Sunderland'e transfer olmasıyla birlikte, Niang yine merkez rolüne geçer. Devrenin geri kalanını 4 golle tamamlar ve 17. haftadaki Nice maçında kasığından sakatlanır. 2 ay boyunca sahalardan uzak kalır. Marsilya bu sakatlık sebebiyle devre arasında Shakhtar Donetsk'ten Brandao'ya imza attırır. Niang 25. haftada Le Mans maçıyla tekrar sahalara döner ve Brandao'nun merkeze geçmesiyle tekrar dış forvet olarak oynamaya başlar. Sezonun kalan 13 haftasında 8 gollük bir performans sergiler. 2009- 10 sezonunu da aynı rolde 18 golle gol kralı olarak kapatır ve Marsilya yıllar sonra şampiyon olur.
Şu kariyere bakıldığında Niang'ın Fenerbahçe'yi bir seviye yukarı taşıyacak performans göstereceğini söylemek iyimserlik. Ne kadar savaşırsa savaşsın , merkez forvet rolünün altından kalkacak nitelikleri eksik ve bu zaman kadar yapamadığını 31 yaşından sonra yapmasını düşünmek de delilik. Kaldı ki çok daha uluslararası bir ligi ve Şampiyonlar Ligi'ni bırakıp para için, sağlam bir sözleşmeyle Fenerbahçe'ye gelen bir oyuncuyu ekstra işler için motive etmek de kolay olmayacaktır. Katkısı elbette Güiza & Kezman'dan fazla olur ama yaşıyla orantılı düşen fiziğiyle birlikte gitgide sakilleşeceğini; ve hatta Marsilya'da 9 gibi oynatıldığı dönemlerde sergilediği istikrarsız son vuruşlarını burada da sergilemesi ihtimal dahilinde.
Aykut Kocaman'ın sadece Niang'ın değil, Stoch, Dia, Caner, Özer ve Mehmet Topuz gibi benzer mevkide oynayan oyuncuların verimini arttırması ve kaliteli hücum setleri yaratabilmesi için muhakkak bir 9 numara alması veya Semih'i 2-3 sezon önceki formuyla tekrar takıma kazanıdırıp diğerlerini rotasyona sokması şart. Kafasının bir köşesinde 9 numarasız, sürekli hareket eden, gezgin dış forvetlerle oynanan 4-6-0'ın olduğuna eminim ama bunu devamlı oynamak ütopyadan başka birşey değil. Ferguson, Spaletti gibi üst düzey ortasaha oyuncularına ve oyunu 40 metrede oynayan takımlara sahip olan bilgeler bile bu maceradan bir süre sonra vazgeçtiler.
Takımı 60-70 metrede oynamaya iten hantal stoperler ve istikrarsız ortasaha ikilileriyle bu ve türevi şablonlar Fenerbahçe'ye hüzün ve gözyaşından başka birşey getirmez.