Dip yapılan bir sezonun ardından, hele de o sezon Beşiktaş şampiyon olmuşsa, Fenerbahçe'nin şansı fazladır. Hafızam ve istatistikler öyle diyor.
İşin futbol kısmında da sezon başında çok umutluydum takımdan.
Aragones'in takımı tarihin belki de en kifayetsiz ortasahasına sahipti. Alex, Fenerbahçe kariyerinin en silik yılına imza atmıştı. Bu sene o bölge sağlam Cristian ve sağlam bir Emre ile sınıf atladı. Alex de sezona çok iyi başladı. Tuncay ve Serhat'tan sonra işlemeyen kanatlara 20 milyon € civarında bir yatırım yapılarak Andre Santos, Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı alındı. Andre Santos daha gelir gelmez kalitesini belli etti. Lugano takımda tutuldu. Edu'nun yerine herşeye rağmen Bilica alındı. Geçen senenin faydasızları alternatif durumuna düşünce kadro kağıt üzerinde genişledi. Daum da yönlü hocadır, birden fazla dizilişi bu kadroya adapte edebilir ve daha evvel de etti dedik. Tek sorun santrforların veriminin düşük oluşuydu. O da Koch'un gelişiyle artacak fizik kalite ve Daum'un seleflerine göre hücumu daha fazla düşünen oyun anlayışıyla nispeten çözülecekti. Aziz Yıldırım'ın sezon başı vaadinden sonra takım zaten öpmemezlik edemezdi. Aykut Kocaman'a verilen görev ile de çağdaş bir modele geçildi.
Blogda sezon başında yapılan Fenerbahçe yorumlarının özeti bu. Sezon başladığında diziliş meselesi hariç bu beklentilerime olumlu cevap aldım. Sezon kupayla açıldı. Fenerbahçe'nin direnci, devamlılığı, temposu ve isteği iyiydi. Takımdaki roller - Semih, Mehmet Topuz ve Özer gibi önemli yerlilerin sakatlıklarına rağmen - oturmuştu. Oyun karakteri yavaş yavaş beliriyordu. En korktuğum bölge olan savunma dahi sağlam iskelet ve Volkan'ın şaşırtan formu sayesinde gol yemiyordu.
Ne olduysa 24 Ağustos'ta oldu. Türkiye'nin en zor şehir deplasmanlarından biri olan Diyarbakırspor maçını, takım geriye düştüğü halde karakter göstererek çevirmişken; ilginçtir "takımın neden bu kadar agresif olduğunu anlamadığını ve bunu araştıracaklarını" belirten bir demeç geldi.
Fenerbahçe o günden sonra evrim geçirdi. Takımın bütün gazı kaçtı. Pasif, rölanti bir oyun oynanmaya başlandı. Diyarbakırspor maçından 3 gün sonra Şükrü Saraçoğlu'nda oynanan Sion maçında, sezonun en laubali maçını izledik. Hakem uyduruk penaltıyı vermese Avrupa Ligi hedef olmaktan çıkabilirdi. Daha sonra içerideki Manisa maçıyla ligde sezonun en kötü oyunu oynandı. Gidişat Bursa, İBB, Antalya maçlarıyla devam etti. Fenerbahçe kazanmasına ve 7'de 7 yapmasına rağmen ben "biraz nefes" yazısını yazıp, bloga ara verdim. Daum ise "en son ne zaman 8'de 8 gördünüz" diye posta koydu. Futbolda dün yok, bugün var. Bu evrim Daum'un kötü formuyla birleşince Fenerbahçe son 7 maçta 7 puan aldı. Galatasaray ve Steaua Bükreş maçları dışında akılda kalan bir futbol ve iyi bir maç yok. Son 3 lig maçında da 0 çekilmiş. 92-93 sezonundaki Trabzon, Bursa, Galatasaray serisinden bu yana böyle bir performans çizilmemiş.
Şu tabloya rağmen hala kaybedilen birşey yok. Bütün hedeflerin tepesinde duruyor takım. Doğru hamleler, doğru adımlar ile sezonun sonu hala aydınlık olabilirdi ama Aziz Yıldırım o ümidimi de tüketti.
Zaten ne zaman bu krizleri doğru yönettin, ne zaman dışarıda açtığı cephelerden galip çıktın ki ?
Haluk Ulusoy ile kavga ettin. 7 sene istifa diye bağırdı tribünler. Gittikten 18 ay sonra, Anelka olayı yönetilemediği için geri geldi Haluk Ulusoy. Yabancı sayısı kavgasını başlattın, kaybettin. Medyayla kavga ettin. Ediyorsun; ama hala hergün o medyayı yalanlamaya da devam ediyorsun. Orada da çuvallayıp, sonunda alaya alınıyor ve kavga ettiğin medyadan özür dileyecek duruma geliyorsun.
Bir zaman omzunda ağlayacak kadar yakın hissettiğin Şansal Büyüka ve yayıncı kuruluş bugün karşı cephe. Bir zamanlar halefin olan Saadettin Saran artık hain, düşman. Bari iyi siper al. Resmi sitenden, UEFA gelirlerini devretmesi için insaf çağrısı yapma. Yalvarma !
Genç Fenerbahçeliler ve liderleri Sefa ile girdiğin muharebeyi bile kazanamadın. Kendi sihirli ellerinde büyüttüğün bir adam, hain ilan ettiklerinin işbirlikçisi oldu. Kendin diyorsun.
Açıklayacağım dediğin birçok şeyi de açıklamadın. Sonuncusu Mehmet Topuz transferindeki menajer olayları.
Hepsinde de taraftarının desteği tamdı.
2005 - 2006 sezonundan beri hem sportif hem idari anlamda, neredeyse yaptığın herşey yanlış. En büyük doğruların Alex'i ayakta alkışlamak ve bugün Kulüpler Birliği Başkanlığı'ndan istifa etmek. Velakin gösterdiğin gerekçe ve yaptığın hakem açıklamasıyla, bugün o doğrunun da üstünü çiziyorsun.
Uğur Dündar'ın programında 3 başkanı da yanına alıp, sezon başında yabancı hakem isterken ne düşündün ki ?
Hafta içerisinde de, dün yönetim kurulu ve Cemil Turan ile birlikte oturan, Alaattin Metin'den darbenin ayak seslerini okuruz. Kimse yemeyecek bunları. Gündem değiştirdi diyecekler. Sabıkan o kadar çok ki, haklı olsan bile yalancı çoban muamelesi göreceksin.
Kulüpler Birliği Başkanlığı yetmez, Fenerbahçe'den de istifa et.
Ben sıkıldım aynı rutinden, aynı kısır döngüden.
Midemi bulandıran iktidar ilişkileri yüzünden, Fenerbahçe'mi sevemeyeceğim bile neredeyse.Etiketler: Futbol, Türkiye