Aile Saadeti

Nistelrooy ailesi 1,5 yaşındaki kızları Moa ile.

( RVN çok aktif maşallah, bebekleri karıştırmışız. Uyaran Onur'a teşekkürler )

Newcastle, Keegan ve Gol

Kevin Keegan Newcastle United'ın başında 10 maça çıktı ve atılan gol sadece 6. Ortalama 0,6 eder. Bu görsel de ona ithafen.

Soco No Ar - Pele vs. Pato

Brolin'ın havada yumruklu burgusuna isim bulamasalarda, Brezilyalılar zıplayıp havada yumruk sıkılarak yapılan gol kutlamasına "soco no ar" diyorlar. Bu kutlama benzerliğini sergilemelerinin yanısıra, dünya çapındaki şöhretlerini yakaladıkları yaşların yakınlığından da ilham alarak bir Pele ve Pato kıyaslaması yapmış Globo gazetesi.

Kıyaslamanın kapsamı ilk kez çıktıkları profesyonel maçtan, ilk kez Brezilya Milli Takımı formasını giydikleri ana kadar olan performans.



Pele 15 yıl ve 10 aylıkken çıkmış ilk profesyonel maçına ve Corinthians'a karşı 7-1 kazandıkları maçta yazmış golünü. İlk milli maçı ise 16 yıl 9 aylıkken Arjantin'e karşı 2-1 galip geldikleri ve yine golünü attığı bir maç.

Pato ise 17 yıl 2 aylıkken 4-1 kazandıkları ve 1 gol - 1 asist ile oynadığı Palmeiras maçıyla ilk profesyonel siftahını yapmış. Milli Takım macerasının başlangıcı ise 18 yıl 7 aylıkken çıktığı ve 1 gol attığı son İsveç maçı. Pele'nin ondan 1 yaş daha gençken Dünya Kupası kaldırdığı maçın anısına oynanan karşılaşma.

Detaylı istatistik yukarıda mevcut. Sonuç ne mi ?

Pele'nin takım arkadaşı Pepe, Pato için kısaca "hadi len" demiş. Açılan anket sonucuna göre de % 45,19 Pepe'ye katılmış gözüküyor şimdilik.

Dürüst olmak gerekirse gerçek sonucu görmek için epey "soco no ar" var Pato'nun yapması gereken, hem de kazandıran cinsten.

Rekoru Kırar Mı ?

Bu sene altın ayakkabının Luis Fabiano ile birlikte en büyük adayı Cristiano Ronaldo, üstelik bir ortasaha oyuncusu olmasına rağmen.

Ronaldo'nun peşinde olduğu tek şey bu da değil, Dennis Law'un 1963/64 sezonunda elde ettiği 46 gollük kulüp rekorunu da kırmak var ufukta. En büyük gazı da Alex Ferguson veriyor, futbolculuk günlerinde Dunfermline'da attığı 45 golü geçemeyeceğini söyleyerek.

Ronaldo'nun oynayabileceği maç sayısı, Şampiyonlar Ligi finaline çıkıldığı takdirde, maksimum 12. Gol sayısı ise 34.

Hesabı siz yapın artık...

Riquelme Olmadan

La Bombonera'da Boca'nın Libertadores'te var olma maçıydı belkide. Riquelme'nin olmaması bir yana, maçın daha 22. dakikasında da 10 kişi kaldılar ve hemen akabinde 1-0 geri düştüler Colo Colo'ya karşı. Ama sonrasında muhteşem bir geri dönüş sahnelediler. Palermo ile eşitliği sağladılar önce, ikinci devre ise iyice açılıp 4-3 galip bitirdiler maçı. Goller Palacio, Gracian ve Cardozo'dan geldi.

Bu galibiyetle Boca, Colo Colo'nun üzerine çıkmış oldu. 9 Nisan'da Atlas ile deplasmanda oynayacakları 5. hafta maçında lider belirlenir gibime geliyor.

İspanyol Dönüşümsüzlüğü

Abileri İtalya'yı devirirken, bu üçlü ( Capel-Krkic-Mata ) Kazakistan ile oynuyordu. Kedinin fare ile oynadığı gibi.

Bundan 1,5 sene önce kadar da David Silva, Arizmendi, Raul Garcia, Albiol, Zapater, Cazorla, Soldado, De La Red, Sergio Ramos ile canına okuyorlardı herkesin. Ondan önce de Cesc Fabregas, Gavilan, Juanfran, Robuste ve Alexis ile.

Bizi de üzmüşlerdi hatta yakın zamanda.

İspanyollar bu oyunculardan şampiyon ya da, dörtlü final oynayan bir takım yaratabiliyorlar ama bu oyuncuları bir sonraki seviyede başarıya dönüştüremiyorlar.

Mesela bu yaz İspanya gene başaramadığında kimse şaşırmayacak. Bizim gibi temelden ve tepeden gelen sorunları da yok halbuki İspanyolların, zira bu saydığım isimlerin çoğu La Liga'nın önemli oyuncularından şu an.

Bu dönüşümsüzlük hakkındaki fikirlerinizi yorumlara bekleriz.

Helen Laneti

Portekiz 2004 yılından beri 3. kez evinde Yunanistan'a yenildi, ve 3. kez tek farkla yenildi. Yunanistan golleri yine duran toptan geldi. Golleri atan ise eski Benfica oyuncusundan Karagounis.

Scolari sonuç normal demiş. Ronaldo, Nani, Deco üçlüsünün yokluğundan mı yoksa artık psikolojik bir teslimiyetten ötürü mü dedi bilemeyeceğiz sanırım.

Rüya Bitti

İskoçya - İngiltere sınırında küçük bir kent Gretna. Multimilyoner Brooks Mileson'un bu kentin takımı alıp 3. Ligde, İskoç Premier Ligi'ne taşımasıyla anlam ifade etmeye başladılar bizler için.

Hearts ile oynadığı İskoç FA Cup finaliyle de tavan yaptılar. 2800 kişilik kentte 6000 kişilik stad yenilemesiykle hayret uyandırdılar ve bu gelişimin finansörü Brooks Mileson'un desteğini çekmesinin ardından 22 oyuncusu ile birlikte 8 teknik personeli bırakmalarıyla manşet oluyorlar şu sıra.

Bırakılanlardan biri de Mileson'un altyapıdaki oğlu.

Bir tür İstanbulspor ve Cem Uzan hikayesi. Resimde yer alan tırdaki rüyayı yaşamak artık buruk bir anı olarak kalacak, tarih de Gretna'yı endüstriyel futbolun bıraktığı yıkıntı olarak yazacak.

Ne acı...

Ah Şu İngilizler

Kontra

İngiltere hafta içinde Fransa ile oynayacak, Beckham bu kez kadroda ve büyük ihtimalle 100.kez İngiltere forması giyecek. Fakat bu sevinci biraz buruk yaşayacak zira Capello bir kontrayla 100. kez forma giyecek Beckham yerine Rio Ferdinand'ı kaptan olarak sürüyor sahaya.

Bir süre önce doping gerekçesiyle 8 ay futboldan men cezası alan Ferdinand'ı...

Manuel Ruiz de Lopera

Real Betis'in stadına isim babası olacak kadar sevgili bir başkandır Lopera, fakat şu aralar başı dertte.

Sevilla savcılığı Lopera'yı, kulübün gelirlerini ( 11 milyon € ) kendi çıkarı için hortumlamak ve kulübün çoğunluk hisselerini elinde bulundurması dolayısıyla yetkisini kötüye kullanmakla suçluyor. Savcının istediği ceza 6 ay ile 4 yıl arası bir hapis.

Ayrıca hortumladığının 3 mislini de ödemek zorunda kalacak suçlu bulunursa.

Şu suçu Türkiye'de işleyen kaç başkan vardır kimbilir, ya da kaç belediye kulübü bu para operasyonunu yapıyordur acaba ?

Al Gülüm Ver Gülüm

Barca ile Real Madrid arasındaki şampiyonluk mücadelesine ithafen.

Karikatür: El Mundo Deportivo

Madrid'de Hesap Vakti

Real Madrid için 2008 karabasandan farksız. 2008'in ilk 83 gününde tam 9 mağlubiyet aldılar.

Bu mağlubiyetlerin dördü Şampiyonlar Ligi ve Kral Kupası'nı umutlarını söndürdü, kalan 5 mağlubiyet ise Barcelona'yı şampiyonluk potasına soktu. Üstelik Madrid'in yenildiği takımların hiçbiri tepeye oynayanlar değil. Merak edenler için bu takımların Betis, Deportivo, Almeira, Getafe ve Valencia olduğunu ekleyelim.

Birkaç ay önce kutlama hazırlıkları yapan Calderon artık toparlanma çareleri arıyor. Bizdeki karşılığı Yıldırım Demirören'in evinde olağanüstü toplantı bunun. Hesap sorulacak isim ise Predrag Mijatoviç.

Puerta 11

Fotoğraf haftasonu Pizjuan'da oynanan ve Şampiyonlar Ligi için çok önemli olan Sevilla - Atletico Madrid maçında işsiz olduğu söylenen bir Atletico Madrid taraftarının bıçaklandığı anın sonrasına ait. Sevillistas'a bu az gelmiş olacak ki adamın bu haline bakmadan ve yerde yatarken tartaklamaya devam ediyorlar. Bunda sanırım bir Sevillalı'nın bacağından bıçaklanmasının verdiği hırs var.

Bu olaylar Pizjuan Stadı'nın 11 numaralı giriş kapısının etrafında oluyor. Yunanistan'ın meşhur Gate 7 ve Gate 13'ü artık yalnız değil artık. İspanyolların da Puerta 11'i var.

Biris Norte ve Frente Atletico arasında bundan sonra neler yaşanacağını ise zaman gösterecek.

Heyecan Aşağıda

İspanya'da herkes Real Madrid ile Barcelona'nın şampiyonluk oyunlarına bakadursun, biz biraz aşağıya göz atalım zira orası fokur fokur. Serie A'daki 2006-2007 sezonuna rakip olacak cinsten.

7. Espanyol'un ardından sıralanan 11 takımın en iyisiyle en kötüsü arasında sadece 7 puanlık bir fark var. Bir galibiyet alan 3-4 sıra yukarı tırmanabiliyor, mağlubiyet alan da aşağıya düşebiliyor. Betis'in Osasuna deplasmanında, Mallorca'nın evinde Deportivo'ya karşı aldığı 1-0'lık skor bir anda dengeleri değiştiriverdi misal.

Önümüzdeki hafta bu aralıktaki 6 takım birbiriyle oynayacak.

Getafe - Osasuna
Recreativo Athletic Bilbao
Vallodolid - Zaragoza

Bunların dışında bir de Deportivo ile son maçında Espanyol'a 4 atıp son kozlarını oynayan Murcia karşı karşıya gelecek ki, Murcia kazanırsa işler iyice kızışacak.

Detaylı paun durumu burada.

Maurizio Zamparini'yi Anlamak

İtalya'nın en renkli başkanlarındandır Zamparini. Önceleri Venezia ile futbol hevesini köreltmiş, takımı iflastan ve Serie C2'den alıp Serie A'ya taşımıştı. Kulüp Serie A'nın asansör takımı olunca Venezia'yı satmakta buldu çareyi. Daha potansiyelli olan Siciliya'nın pembe siyahlı Palermo ekibini satın aldı.

Serie B'de olan Palermo'yu Serie A'ya taşıyacak kaynağı ve organizasyonu yapılandırdı. Kulüp 31 sene sonra Serie A'ya döndü ve bu işin teknik mimarı Francesco Guidolin idi. Guidolin Serie A'da da UEFA Kupası kontenjanı almayı başardı ve 2004-2005 sezonunun sonunda Sicilya'dan ayrıldı.

Başarısız geçen 2005-2006 sezonunun ardından Zamparini yine Guidolin'i getirmekte buldu çareyi. UEFA'da Fenerbahçe'nin de olduğu ölüm grubundan çıkamamak bir yana herşeyi değiştiren Kanlı Sicilya derbisi oldu. Bunun ardından toparlanamadı Palermo ve kurban yine Guidolin oldu, ama bu ayrılığın ardından da mağlubiyetler gelince Zamparini geri çağırdı Guidolin'i. Son 2 maçta alınan galibiyetlerle de UEFA vizesi alındı ama Zamparini 2007-2008 sezonuna Guidolin ile başlamadı.

2006-2007'de Atalanta'yı Serie A 7.si yapan Colantuono'yu getirdi takımın başına. UEFA'da Mlade Boleslav'a eleniş ve Juventus'tan 5 yiyiş onun da sonunu hazırladı. Yerine can simidi Guidolin geldi ama ömrü gene fazla uzun sürmedi. Genoa'ya bu haftasonu 3-2 kaybettiler ve Zamparini , Guidolin'i yine kovdu.

Yerine kim mi geldi ?

Stefano Colantuono...

Zamparini play do hamuru gibi oynuyor teknik adamlarla, 21 yıllık kulüp başkanlığında bu çalışacağı 22.hoca.

Anlayan beri gelsin...

Giampolo Pazzini

Luca Toni'nin Bayern Münih'e transferinin ardından Fiorentina tarafında sevinen ender kişilerdendir sanırım Pazzini. İtalya'nın tüm ümit ve genç milli takımlarında gösterdiği parlamayı Fiorentina'da da göstermek için bulunmaz fırsattı bu Pazzini için.

Genç oyuncular konusunda hayli cesur olan Prandelli de tereddüt etmeden ona formayı verdi ve Pazzini de hakkını veriyor o formanın. Bu hafta maçın bitimine Lazio'ya attığı gol Fiorentina'yı Şampiyonlar Ligi'ne iyice yaklaştırdı.

Buffon'a da zamanında 2 gol birden atmışlığı vardır Pazzini'nin. Euro 2008 için şansı pek yok gibi ama Güney Afrika'da Azzuri forması giymesi işten bile değil. Milan'ın bitmek bilmeyen santrfor ihtiyacını da karşılayabileceğini, Pato ile çok iyi bir ikili olacağını düşünüyorum ayrıca.

Edit: Fotomaç vari bir hata yapmışız, uyaran ar için teşekkürler.

50.Yıl Anısına

Brezilya, İsveç'i 5-2 yenerek kazandığı 1958 Dünya Kupası'nın 50.yıl dönümünde yine İsveç ile oynayacak Emirates Stadı'nda.

İsveç'te Ibrahimoviç dizinden sakat olduğu için, Brezilya'da ise Kaka bir kas sakatlığından ötürü kadrodan çıkartıldı. Daha önce dikkatimizi çeken Almeira'nın kalecisi Diego Alves Dunga'nın da dikkatini çekmiş ve kadroda kendine ilk kez yer bulmuş.

Gremio'nun yetenekli stoperi Leo'nun da Diego ile aynı hissi paylaşacağını belirtelim.

Aday kadronun tamamı şöyle:

Kaleciler: Diego (Almeria) & Júlio Cesar (Inter Milan).

Bekler: Daniel Alves (Seville), Rafinha (Schalke), Marcelo (Real Madrid), Richarlyson (São Paulo).

Stoperler: Alex (Chelsea), Juan (Roma), Lúcio (Bayern de Munich), Leo (Grêmio).

Ortasahalar: Hernanes (São Paulo), Lucas (Liverpool), Josué (Wolfsburg), Gilberto Silva (Arsenal), Thiago Neves (Fluminense), Júlio Baptista (Real Madrid), Anderson (Man. United), Diego (Werder Bremen).

Forvetler: Robinho (Real Madrid), Luís Fabiano (Seville), Alexandre Pato (AC Milan), Rafael Sóbis (Betis).