Mevsim kış, günlerden Pazar olunca yapılacak en iyi şeylerden biri güzel bir brendi veya çay eşliğinde maç izlemek. NtvSpor'da maçtan önce Inter - Milan rekabetin tarihçesini yaşayanlardan nakledip seyircisini motive ederek dersini iyi çalıştığını gösterdi. Giuseppe Meazza ile bağlantıya geçilip şu mevsimde halı gibi zemini ve dolu tribünleri görünce iyice havaya girdim. Maç da hakkını verdi. Rocchi düdüğü çalar çalmaz, Serie A'nın pek de aşina olmadığı bir tempo ile gözümüzün pası silindi.
Jose Mourinho klasiğini bozmadı ve Sneijder transferinden sonra yaptığı gibi takımını 4-3-1-2 ile sahaya sürdü. Eksiği çoktu, ama takımın belkemiği Cambiasso ve Davide Santon'un sakatlıktan dönmüş olmaları da kazançtı. Leonardo'nun elinde Mourinho'nun sahip olduğu kadar bol alternatif yok. Cam adam Nesta'nın yerine stoperde mecburen Favalli'ye sarıldı. Milan pas yaparak topa sahip olmak, Inter ise hızını kullanmak istiyordu. Inter baskın çıktı, hızlı başladı. 2. dakikada Sneijder'ın yayın üstünden sol doksana yolladığı şandel şuta Dida yetişemedi. Inter tribünlerin sesini direkten gelen ses böldü. Milan Antonini ve Beckham ile kanatlara inip Borriello'yu beslemeye çalıştı ama Julio Cesar günündeydi. Armut toplar gibi topladı ortaları. 9. dakikada Pandev'in slalomlarla getirdiği topu Sneijder yine gole çeviremedi. Dida 2. kritik kurtarışını yaptı.
Kalecinin lastik gibi uzamasına rağmen, parmaklarının dibinden filelere kavuşan topu izlemek büyük keyiftir. Hele bir de çaprazdan uzak köşeye atılımışsa, benim için gol anında zevkin doruğuna çıkılmış demektir. Zira, o an sadece golü değil santrforun oyun zekasının teknik ve bitiricilikle buluşmasını da izlersiniz. Diego Milito bu işin ustalarından. Pandev'in 10. dakikada attığı 30 metrelik pasta Dida'yı affetmedi. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar...
Inter 1-0 öne geçmesine rağmen durmadı. 15. dakikada yine Pandev & Milito uyumunu konuşturdu. Milito bu kez sağ çaprazdan vurdu. Açısı biraz dardı. Dida üstüne gelen topu çıkardı. 19 ve 22. dakikalarda Pandev ve Muntari'nin gol girişimlerinde Dida'ya bu kez Favalli eşlik etti. Leonardo, bu atakları kenardan çaresizce izlerken imdada hakem Rocchi yetişti. Lucio'nun numarasını yutmadı, sarıyı yapıştırdı. Haklıydı. Brezilyalı da paşa paşa yerine dönüyordu ama Sneijder kendinden geçti. İşi abartarak hakemi alkışlayıp, üzerine de bravo çekince soyunma odasının yolunu tuttu. Kreatif direktörünü kaybeden Inter'in façası bozuldu, tüm albenisini kaybetti.
Pirlo dümene geçti, Milan oyuna ağırlığını koydu. Oyunu Inter sahasına yıktılar, topu da yaya kadar iyi getirdiler ama; Ronaldinho da kötü olunca bu baskıdan üretkenlik sağlayamadılar. Belki 1 kişi fazla oynuyorlardı ama bu nicelik avantajını cezasahasına taşıyamadılar. Leonardo'nun taktik dersinden çakmasının sonucudur elbette. Eksilen Inter ortasahasına karşılık kendi ortasahasından bir oyuncu feda edip, Huntelaar ya da Inzaghi'den birini sürebilirdi sahaya. Devre arasına kadar değişiklik yapmadığı gibi, tercihini de Gattuso'yu yerine Seedorf'u oyuna almaktan yana kullandı.
Huntelaar oyuna girdiğinde dakika 80, maç da çoktan 2-0 olmuştu. Mourinho dalgasını geçmekle kalmamış, Pandev yerine Motta'yı kullanarak ortasahasını güçlendirmişti. Balotelli ile de pusuya yatmıştı. Ronaldinho'nun 90'da kullandığı penaltı gol olsa kalan 4 dakika Inter için bitmek bilmez ve ben de bu yazdıklarımı yırtmak zorunda kalabilirdim ama Julio Cesar gibi bir kalecisi var Inter'in. Penaltı kaçınca, Mourinho da fırsatı kaçırmadı tabi. Şovunu sahneledi. Giuseppe Meazza'ya amigoluk yaptı. Seveni de çok, sevmeyeni de ama bu oyuna kazandırdıkları paha biçilemez. Bunu bilir, bunu söylerim.
Ranieri dün Juventus'a format atmıştı, Inter de bu galibiyetle Milan'ı uzak köşeye yolladı. Puan farkını 9'a çıkardı. Jose Mourinho rahat rahat Chelsea'ya hazırlayacağı şovu düşünmeye başlamıştır. Materazzi'yi Londra'da da böyle görmek isteriz ayrıca.
Etiketler: Futbol