21 Temmuz 2010 Çarşamba

Issiar Dia Fenerbahçe'de



Issiar Dia yerine Fransa'nın klasman takımlarından başka bir oyuncu alınsaydı hakkında ahkam kesmem pek olası değildi ama Dia'nın geldiği takım AS Nancy Lorraine olunca durum değişiyor. Michel Platini'yi yetiştirmiş olmak ve Arsene Wenger'in teknik direktörlük kariyerinin büyümesine yardımcı olması dışında, tarihinde merak uyandıracak ögeler bulundurmayan Nancy kulübünün dönüşümü Pablo Correa ile başlar. Milli formayı terletmemiş, vasat bir Uruguaylı olarak Nancy'de futbolu bırakmasının ardından, 35 yaşında kulübün teknik sorumluluğuna getirilir. Ligue 2'de aldığı takımı sistemin içerisine yerleştirdiği altyapı oyuncularıyla 2004-2005 sezonunda şampiyon yaparak Ligue 1'e taşır. Şampiyon olanın, Avrupa kupalarına vize alan kulüplerin bile düşebildiği bir ligde Nancy'yi istikrarlı olarak tutmakla kalmaz, aynı zamanda 2005-06 sezonunda Fransa Lig Kupası şampiyonu olur. Benim Nancy ve Pablo Correa birlikteliğinin farkına varmam da böyle başlar. 43 yaşındaki Pablo Correa bu sene Nancy ile 9.yılına giriyor. Pablo Correa pekala bir Arsene Wenger yükselişi yaşayabilir ama konumuz bu değil. Dia'ya geçelim.

Issiar Dia bu filmin önemli karakter oyuncularından. Fransa'nın 98 Dünya Kupası ve Euro 2000 şampiyonluklarının arkasındaki Afrika projesinin kalbi olan ve birçok uluslararası yıldızın çıkış yaptığı Clairefontaine akademisinden yetişme bir kenar oyuncusu. Fransa'nın alt yaş milli takımlarında zaman zaman yer bulsa da, UEFA'nın düzenlediği kıta şampiyonalarında veya Toulon gibi prestijli turnuvalarda forma giymişliği yok. Yetenek olarak en üst seviyede değil. Fransa doğumlu bir Senegalli olarak da Clairefontaine akademisinden mezun olduktan sonra profesyonel kariyerine Ligue 2'de mücadele eden Amiens SC kulübünde başlıyor. Amiens kulübündeki 2. sezon performansıyla da, 2006-07 sezonunun başında Ligue 1'de oynayan Nancy'ye transfer oluyor. Nancy'de 4 sezon boyunca ortalama 30 lig maçı var. İlk 3 sezonunda bir kanat oyuncusu olarak skora katkısı zayıf. Toplam 5 gol 10 asisti var. Nancy'deki son sezonunda 8 gol 7 asistlik performansıyla önceki 3 sezonluk kariyer toplamına ulaşarak kariyerindeki en büyük sıçramayı yapıyor ve Fenerbahçe'ye transfer oluyor.

23 yaşındaki bir oyuncunun 4 sene içerisinde Fransa 2. liginden Şampiyonlar Ligi seviyesindeki bir kulübe gelmesi kariyerinde doğru adımlar attığını gösterir. Clairefontaine'den yetişmesinin bu ilerleyişteki katkısı büyük. Clairefontaine oyuncularının atletik, genellikle 2 ayağını da iyi kullanmaları, hızlı olmaları, ortalamanın üzerinde bir oyun zekası taşımaları sürpriz değil. Bu akademinin en büyük özelliği, oyuncuların güçlü özelliklerini parlatmasının yanında zayıflıkları üzerine farkındalık yaratması ve hem teknik hem de mental olarak o eksikliklerin giderilmesi konusunda dirayetli olmalarını sağlamasıdır.

Issiar Dia da bu kabilden bir oyuncu. Atletik, hızlı, driplingci, iki ayağını da kullanabiliyor, iki kanatta da oynayabiliyor, adam eksiltebiliyor, gerektiğinde çizgiyi kullanıp gerektiğinde içeri kat ederek derin oynayabiliyor ama iki büyük eksiği var. Birincisi yukarıda da bahsettiğim üzere yeteneklerine rağmen skora katkısının ofansif bir kanat oyuncusu için az oluşu. Afrikalıların klasik tercih sorunu ve savrukluğu Dia'nın oyununda da var. Bulduğu fırsatları bazen bu yüzden verimli kullanamıyor. Diğer problemi de devamlılık. Atletik ama fizik kalitesini oyun geneline yayamıyor. Oyunu maç içerisinde dahi gelgitler yaşıyor ve bu yüzden de hiçbir zaman Nancy'de düzenli bir 11 oyuncusu olamadı. Ya oyuna sonradan girdi ya da ilk 11 başladığı maçlarda ikinci devrenin ortalarında oyundan alındı. TSL'nin skor açısından gitgide kısırlaşan ve sertliğinin yükseldiği düşünüldüğünde bu 2 eksik iç karartıcı ama Dia'nın karakteri ve gelişimi bir nebze de olsa yüreklere su serpiyor.

2008 yılında Nancy'nin sitesine verdiği röportajda, yukarıda belirttiğim skor katkısızlığı da dahil olmak üzere eksiklerini, geliştirmesi gereken yönlerini açık yüreklilikle dile getiriyor. Röportajdan birkaç seçki ile örnekleyelim.

UEFA kupası'nda Schalke'ye attığım gol bana çok yardımcı oldu. Yeni gelmiştim ve kendimi kanıtlamama yardımcı oldu. 2. sezonum ise zorluydu. Rakipler oyunumu çözmeye başladılar. Oyunum klişeleşti. Önümüzdeki sezon tahmin edilemez olmam lazım. Maç içerisinde oyunumu değiştirebilmeliyim. Artık topu tutmak veya tek pas oyunu arasında geçiş yapabilmeliyim. Futbol ayağa ve derine diyagonal oynamayı gerektiriyor. Kale önünde daha etkin olmalı, gol atıp, asist yapmalıyım. Penaltı yaptırmalıyım. Ayrıca sahayı daha geniş kullanmalı ve savunmamı da geliştirmeliyim. Takımda daha düzenli oynamalıyım. Yaşım 21 ama öylece kalmıyor. Yapacak çok işim var.Kendime her zaman muktedir olduğumu söylüyorum.

Issiar Dia, 2009-10 sezonunda bu demeçlerinin karşılığını sahaya koyarak, Fransa'nın şampiyonluğa oynayan Marsilya, Bordeaux, Lyon gibi takımlarıyla anılmaya başlıyor. Türk oyuncuların her sezon başında ya da kötü biten maç sonrasındaki 'sözde' ders alma temalı söylemlerinde bu yönüyle sıyrılıyor. Bu konuda gayet güvenilir bir karakteri var ve hedefleri doğrultusunda daha fazlasını yapabileceğine dair iyi sinyaller veriyor. Örnek aldığı oyuncunun 'mükemmelliğin karşılığı' diye tanımladığı George Weah olması da benim için önemli.

Transferin teknik yönü bu. Bir de sosyal yönü var. Türkiye'ye gelen birçok uluslararası yıldızın saha performansının şöhretinin altında kalmasında bunun payı büyük. Ortega'nın nasıl gittiğini hatırlamak kafi.

Issiar Dia pozitif bir karakter. Nancy'den takım arkadaşı Hadji onu soyunma odasındaki keyifli atmosferin vazgeçilmez bir parçası olarak görüyor. Küçük olduğu için çok takılmamıza rağmen alınganlık göstermediğini söylüyor. Alicenaplığına ve kibarlığına vurgu yapıyor. Chris Malonga ise maçtan önceki akşam yemeği sonrası sohbetlerde kendileriyle ilgili komik hikayeler anlattığını ve esprileriyle güldürdüğüne dikkat çekiyor. Dia'nın kendisi de ailesinin hayattaki herşeyi olduğunu, bütün parasını annesine verdiğini belirtiyor. Annesinden ayrı olarak Fransa Ligi'nde önemli işler başarmış ve Liverpool'a kadar yükselmiş Titi Camara'dan feyz aldığını, ondan çok şey öğrendiğini anlatıyor. Futbol hakkındaki ilk tavsiyeyi de Titi Camara'dan almış. Kibirli olmamamı söylediği için ona minnettarım diyor.

Krasic veya Hazard'ı almak için pazara gidip eve Dia ile dönmek Fenerbahçe yönetiminin hanesine elbette eksi puan olarak yazılacak. Fenerbahçe taraftarının bir kısmı düşük profili yüzünden, Dia transferden memnun da olmayacak ama Aykut Kocaman'ın dün yaptığı basın toplantısında çalışmak istediği oyuncu karakteri ve Dia'nın hem sahada hem de sosyal yaşamında çizdiği profil birbirine cuk oturuyor. İnsiyatif, teknik direktörün istediği ortamı yaratması için su götürmez bir gereklilik ve bu açıdan Aykut Kocaman istediğine kavuşmuşa benziyor.

Fenerbahçe mükemmel olmasa da yetenekli, gelişime açık, sistem içerisinde parlayabilecek, uyumlu, Avrupa'ya pazarlayabileceği genç ve dinamik bir oyuncu aldı. Alex'in geldi geleli ilk kez Stoch ve Dia gibi iki safkan kanat oyuncusuyla oynayacak olması da ümit vaadeden bir başka husus.Bu 3'lünün önüne sistemi işletecek niteliklere sahip bitirici santrfor transferi gelirse, takımın gitgide kısalan boyu ve savunmadaki sıkıntı da üst düzey hücum ile tolere edilebilir.

Hayırlı olsun.

Etiketler: , ,

19 Temmuz 2010 Pazartesi

FB-GS Derbisinin Skorunu Bilene BONUS'tan Forma Hediye



Fenerbahçe ve Galatasaray yıllar sonra lig başlamadan önce kozlarını paylaşacaklar. Derbinin ateşi her zaman büyüktür ama biraz iddia şüphesiz maçı daha da heyecanlı kılacaktır. Garanti Bonus sayesinde bu fırsat ayağınıza geliyor. Derbinin skorunu ve gol atacağını düşündüğünüz oyunculardan birinin ismini yorumlara yollamanız katılım için yeterli. Hem skoru hem de golü atacak oyunculardan birini ilk bilen Garanti BONUS'tan 1 adet forma kazanacak.

Örnek: FB 1 - 4 GS
Gol: Baros

Hepinize bol şans.


Daha fazla forma kazanmak isteyenleri Tribündergi'ye alalım.

http://bit.ly/9Ueaqk

Etiketler: