21 Şubat 2009 Cumartesi

Gerd Müller'in Güme Giden Rekoru



1. Raul (Real Madrid) 66 buts

2. Filippo Inzaghi (AC Milan) 66

3. Gerd Müller (Bayern) 62
4. Andrei Chevtchenko (AC Milan) 61
5. Ruud van Nistelrooy (Real Madrid) 60
6. Eusebio (Benfica) 56
7. Henrik Larsson (Helsingborg) 56
8. Thierry Henry (FC Barcelone) 55
9. Alfredo Di Stefano (Real Madrid) 50
10. Alessandro Del Piero (Juventus Turin) 50

UEFA haftasının önemli anlarından biri Inzaghi'nin Werder Bremen'e attığı goldu. Bu gol ile Raul ile birlikte Avrupa Kupalarında en çok gol atan iki oyuncudan biri oldu Inzahgi. Bu yukarıdaki de Avrupa Kupaları'nda en çok gol atan ilk 10 oyuncunun listesi. Fakat listenin 3. sırasındaki Gerd Müller'in o listenin 1.si olması gerektiğini savunanlar var. Zira Gerd Müller'in 1955- 1971 yılları arasında oynanan ve Fuar Şehirleri Kupası ile oynanan maçlarda 7 golü daha mevcut ve bana kalırsa pek de haksız sayılmazlar.



Ancak UEFA, Fuar Şehirleri Kupası'nı kendi resmi organizasyonu olarak tanımıyor. Oysa bu kupanın başlangıç tarihi ile Şampiyon Kulüpler Kupası'nın başlangıç tarihi aynı. Düzenleyicileri de daha sonra FIFA üyesi olan ve organizasyon başladığında kendi ülke federasyonlarında görev yapan kişiler. UEFA Kupası'nın prototipi olarak bakılabilir bu kupaya. Zaten 1971 yılında da yerini UEFA Kupası'na bıraktı.
Velakin iki önemli falsosu var kupanın.

Birincisi tek şehir, tek kulüp kuralı. Bu kuralın sakıncası sadece kupaya katılımı azaltması değil aynı zamanda seçim konusunda da ulusal liglerdeki klasmana bağlı bir düzenleme getirmemesi . Çünkü dikkat ettikleri konu katılımcı kulüplerin ticari fuarlar konusunda yetkin ve ünlü şehirlerin kulüpleri olması. Türkiye'den bu kupaya ilk olarak Altay ve Göztepe'nin katılması da bu yüzden. Kupanın başlangıç hikayesi de bu gibi şehirlerin takımları arasında oynanan dostluk maçlarına dayanıyor esasen ve birkaç ülke federasyonu üyesi iyisi mi biz bunu biraz daha geliştirip kupa haline getirelim diyorlar. Sonradan bu tek şehir ve tek kural durumu değiştiriliyor ve 1961-62 yılından itibaren her ülkeden 3 külübün katılımına izin veriliyor. 1-2-3. turlardan sonra çeyrek final, yarı final ve final maçları şeklinde oynanıyor kupa. Aynı statü Galatasaray'ın kupayı kazandığı sene gelen 4.tur uygulamasına kadar da UEFA Kupası'nda devam etmiştir.
İkinci falso ise bu kupanın 1955 ve 58 ile 1958-60 sezonları arasında senelik değilde dönemlik oynanması. Her sezon için bir kupa organizasyonu düzenlemesi 1960-61 sezonuyla başlıyor.



Fakat düşünüldüğünde Jules Rimet Kupası ile FIFA Dünya Kupası arasında da benzer bir ilkellik var. Malum 1974 yılına dek kupanın ismi yaratıcısı Jules Rimet ile anılıyordu ve tasarımı farklıydı. Katılım ve kupa statülerinde de farklılıklar görülüyordu. Mesela 1930 yılındaki ilk kupa önelemesiz oynanmış, ülkeler davet üzerine gelmiş ve o zamanlar Dünya'yı saran ekonomik krizden dolayı okyanus ötesi birçok Avrupa ülkesi kupaya katılamamıştı. Katılanların masraflarını da Uruguay hükümeti karşılamıştı. Bu türden sorunlar daha sonra yapılan düzenlemelerle giderildi ve katılımcılar kıtalarda oynanan elemelerle belirlenmeye başlandı. Sizlerin yorumunu da merak ediyorum bu husus hakkında.

Etiketler: ,

20 Şubat 2009 Cuma

Real Madrid'i Kim Kurtaracak ?



Real Madrid'de bu yaz seçim var. Şu anda resmi bir aday da yok. Los Galacticos'un mimarı Florentino Perez arada bir nabız yokluyor. Bugün de Roberto Carlos'un desteği gelmiş eski başkana. Perez'in kendine özgü bir tarzı ve istediğini elde edebilecek gücü olduğunu, Real Madrid'i bu durumundan Perez'in kurtarabileceğini söylemiş Roberto Carlos. Perez'in gücü olduğu, daha büyük isimler alacağı doğru şeyler ama bunun Real Madrid'i ileri götürmediğini tecrübe etmişti tüm Dünya. Dolayısıyla Roberto Carlos fazla iyimser bana kalırsa. Fenerbahçe için de böyle hayalperest düşünüyorsa işimiz iş.

Etiketler:

19 Şubat 2009 Perşembe

İnce Ayar



Zaman çabuk geçiyor hakkaten. Perez Burrull'un katlettiği Real Madrid - Osasuna maçının üzerinden 1 ay geçivermiş mesela. 1 ay sonra ilk kez La Liga'da maça çıkacak. Hem de iyi maç. Deportivo - Valencia. İnce ayar durumu iki takımın da Burrull'un sabıkasının olmadığı, onun yönettiği maçlarda dengeli skorlar alan takımlar olmasından kaynaklanıyor. Bizim kurullar gibi delikanlılık yapıp katlettikleri takımın maçına atamıyorlar dinlendirmenin hemen ardından. Deportivo 4 maçta 3 beraberlik; Valencia ise 3 galibiyet 3 mağlubiyet ve 1 beraberlik almış Burrull ile.

Etiketler:

İmkansız Goller: X



Gol öyle değil belki ama kaleci imkansızı başarmış.

Etiketler:

Forma - Yönetim - Taraftar



TRT'nin Avrupa'dn Futbol programlarında Queens Park Rangers ile birlikte iple çektiğim iki takımdan biriydi Crystal Palace. Sırf isimlerin ve okunuşlarının karizması yüzünden. Doğrusu Palace'ın 1990-91 sezonunda takımı da gayet başarılıydı. Palace daha sonra Premier Lig'e döndü dönem dönem ama kalıcı olamadılar pek. Seneye de dönecek gibi değiller ama Championship ekonomisi bile bizim TSL'den daha iyi. Errea olan forma sponsorluk anlaşmalarını uzatmayıp yola Nike ile devam edecekler artık. Nike'ın ikisi iç saha, ikisi de deplasman olmak üzere ürettiği 4 yeni tasarım kısa bir süre önce kulübün resmi sitesinden taraftarın beğenisine de sunuldu. Velakin gelen oylar bu tasarımların, bilhassa da deplasman tasarımlarının pek beğenilmediğini ayyuka çıkardı. Beğenilmeyen tasarımlar başlık fotoğrafında. Şimdi yeni bir kreasyon sunmuş Nike taraftarın beğenisine. Renklerin tonları, parlaklığı filan gibi detaylara dikkat edilmiş. En azından tanıtım resimlerinde öyle gözüküyor. Hatta oylama sonucunda gelen yorumlar da dikkate alınmış olacak ki, deplasman alternatifi 3'e çıkarılmış.



Yeri gelmişlen değinelim. Türkiye'de de yazın en civcivli konularındandır bu forma hikayesi. Taraftar forumları forma konularından geçilmez. Transfer duyumu kadar mühimdir forma duyumu. Fakat bilhassa 3 büyük kulüp yeni formalarını devlet sırrı gibi sakladığından, hatta sezon öncesi hazırlık maçlarında bile çoğunlukla giyilmediğinden insan fıtık olur. Forum üyelerinden yetenekli birkaç kişinin yaptığı tasarımlar üzerinden fikir beyan edilir. Tabi kulüpler gene bildiğini okur. Crystal Palace gibi sorumlu davranmazlar bizim kulüpler. Üstelik bu kulübün sahibi taraftardır klişesine rağmen. Bir tanesi de akıl etmez taraftar forma delisi, onların beğenisine göre tasarlanan özel replika bir forma üretelim, ya da en azından 5 çeşit formanın abuk sabuk renkli olanının tasarımını danışalım filan diye.Şekip Bey'e bununla ilgili soru gelecek mi bakalım bugün ?

Etiketler:

18 Şubat 2009 Çarşamba

Guilherme



Guilherme geçen sene Brezilya Serie A'ya süper başlamış, uzun süre gol kralı olarak kalmış ancak 18 golle bitirdiği sezonda 4 oyuncu onu geride bırakmayı başarmıştı. Bu oyuncular Keirrison( 21 gol ), Washington( 21 gol ), Kleber( 21 gol ) ve Alex Mineiro( 19 gol ). Hepsi ülke içerisinde kaldı bu oyuncuların. Bilhassa Keirrison'un direk Avrupa'ya pazarlanmaması ilginçti. Bu ayrı bir yazı konusu olacak zaten, fakat çok daha eksik bir oyuncu olan 20 yaşındaki Guilherme kapağı Avrupa'ya atmayı başardı. Zaragoza ile ismi geçerken Cruzeiro müthiş bir başarıyla onu Dinamo Kiev'e 5 milyon € + Kleber karşılığında sattı. Müthiş başarı diyorum çünkü Avrupa futbolu için çok da uygun olmayan bir oyuncu Guilherme. En büyük özelliği çok iyi pozisyon alması, golü hissetmesi. Cruzeiro'nun efsanelerinden Alex De Souza ile karşılaştırılabilir derecede iyi bu konuda. Fakat kısa boyuna rağmen sprinti yok, fuleli değil. Klişe tabirle yere sağlam basan, güçlü bir adam da değil. Üstelik driplingi ve pasları da bu eksiklerini kapatacak kadar muhteşem değil. Edeceği maksimum değeri almış bana kalırsa Cruzeiro Kiev'den. 20 yaşında olmasa onu da alması zordu. Üzerine bir de 25 yaşındaki ve geçen sezon ortasında Palmeiras'a kiralanıp Guilherme'nin yarısı kadar gol atmayı başaran Kleber. Esas başarı bu. Sao Paulo'da parlayıp 20-21 yaşında Kiev'e gittiğinde çok değerli bir oyuncuydu bu Kleber. Avrupa için hem oyunu, hem de fiziksel yetenekleri uygundu. İspanya, Portekiz gibi ülkelerde çok başka bir oyuncu olabilirdi, Ukrayna Ligi'nde kayboldu gitti. Guilherme'nin de Kleber'in yapamadığını yapması zor. Daha doğrusu bu çoğu Brezilyalı için zor. Brezilya kulüpleri ise Rus & Ukrayna pazarından gayet memnun olsa gerek zira son 4 yılda bu liglere satılan oyunculardan ederlerinden çok daha fazlasını kazandılar ama oyuncuları bitirdiler. Buna da bilahare değineceğiz...

Etiketler: , ,

Tribün



"Ah ah, özledim o eski tribünleri mirim"

Etiketler:

UEFA Kupası Fantasy Football #3



Uzun bir aradan sonra Avrupa Kupaları maçları başlıyor. Bizim UEFA Football Fantasy ligi olan Pelada Ligi de elbette. 31 takımla yolumuza devam ediyoruz. Takım kurmayı unutanlar için hatırlatma olsun bu post. Detaylar burada.

Etiketler:

Delikanlı Flamengolu



Flamengo ile Vasco De Gama Rio'nun iki takımı. Aralarındaki maçlar özellikle Maracana'da oynanır. Sadece futbolda değil basketbol, yüzme, judo gibi branşlarda da faaliyetleri vardır. Rekabetleri her alanda daimdir. Bugün ve 2 hafta sonra da Brezilya Kupası'nda karşılaşacaklar. Vasco da işler iyi gitmiyor. Geçtiğimiz sezon tarihlerinde ilk kez küme düşmeleri bir yana, bardağı taşıran asıl damla Romario'nun ayrılması olmuştu. Dün de 100 - 150 kulüp çalışanı aylardır maaşları ödenmediği için eylemdeydiler. Eyleme taraftarlar da sızmış doğal olarak, efsane oyuncuları ve başkanları Roberto Dinamite için yalancı diye tezahürat yapmışlar. Bu Fenerbahçelilerin Lefter'e, Galatasaraylıların Metin Oktay'a küfretmesi gibi birşey. O kıymette bir isimdir Vasco için Dinamite, Zico ile karşılıklı giriştikleri rekabet unutulmazdır. Bu fotoğraftaki Flamengolu bu durumdaki Vasco'nun antrenmanına gelerek canına susamış diyeceğim ama görüldüğü gibi tebessüm edilmiş, pek ciddiye alınmamış. Racondan yuhalanmış sadece. Maç da böyle olmaz yalnız, beyninin şerbetini elinde görüverir. Zira son 2 haftada oynanan Vitoria - Bahia ve Sao Paulo - Corinthians derbilerinde çıkan olaylar ve arbede sonucunda 100'e yakın taraftar yaralandı.

Etiketler: ,

17 Şubat 2009 Salı

Di Stefano'dan Masallar



Fenerbahçe'de taraftar duble Kazım'a ne gözle bakıyorsa, Real Madrid'de de Drenthe'ye benzer gözle bakılıyor. Benim bakışım da farklı değil. Kazım gene milli takımda Fatih Terim'in elinde, geçen sene de Zico'nun elinde zaman zaman fena işler yapmamıştı. Drenthe için böyle bir şey de hatırlamıyorum. Real Madrid'in fark yiyeceği söylenen Barcelona maçında biraz kıpırdamıştı o kadar. Taraftarı da her fırsatta yuhalıyor Drenthe'yi. Di Stefano da Hollanda'da ünlü bir spor programının Drenthe'yi sorması üzerine televizyon kanalıyla nasihat etme gereği duymuş. Tam dedemlik bir nasihat...

"Real Madrid'de bana herşeyi sorarlar. Drenthe'nin de hücumdan ziyade savunması üzerine çalışması gerek, ayrıca saçını kestirmeli ve küpelerini de çıkarmalı"

Drenthe cephesinde etkisi ise La Fontaine'den masallar nispetinde.

"Di Stefano'nun sözünü her zaman dinlerim. Herşeyimi de Real Madrid'e veriyorum ama saçlar ve küpe konusu kişisel tercihim. Kendim olmayı seviyorum, tavsiyesini dinlemiyorum"

Bu performansın üzerine bir de bu demeç ile, Bernabeu'yu seneye rüyasında görür ancak Drenthe.

Etiketler:

Juan Mata



İspanya'nın milli takıma en çok oyuncu veren takımlarından biri Valencia. Mata da o havuzun en genç oyuncularından. Henüz milli olamadı belki ama kadroya çağırılıyor. Kolay değil elbette, önünde Silva, Cazorla, Iniesta gibi oyuncular var. Fakat pas konusunda biraz daha olgunlaşırsa orayı da zorlayacaktır. Bu sezon da Valencia'da parmak ısırtacak bir performans sunuyor. Haliyle Real Madrid ve Inter'in de ciddi ilgisi var oyuncuya. Fakat Inter küçük bir operasyon yaparak bir adım öne geçmiş. Babası ve menajerini Milano derbisine çağırmışlar, ağırlamışlar ve seneye de Maxwell'in de içinde bulanacağı bir transfer paketiyle Valencia'nın kapısını çalacaklar yazılı medyada dolanan dedikodulara göre. Quaresma, Mancini, Obinna gibi adamların Mourinho'nun 4-3-3 ünde tutunamadığını düşünürsek fena bir hamle gibi görünmüyor. Bu arada Türk Eto'o denilen bir İlhan Parlak vardı Mata ile U19(edit: Erkut'a teşekkürler) seviyesinde karşılıklı kapışan ve Real Madrid'in istediği. Ne oldu ona ?

Etiketler:

Podolski Sürprizi



Bayern Münih haftasonu önemli bir virajda yoldan çıktı. Üstelik lider Hoffenheim'ın yenildiği bir haftada. Galatasaray maçında izleyenlerin "bu da takım mı" dediği Hertha Berlin lider oldu Bundesliga'da. Bayern aynı zamanda Luca Toni'yi de kaybetti Hertha maçında. Bu haftasonu da Köln'e gidiyorlar. Köln'e satılalı beri kadroya alınmayan ve yerine London Donovan'ı ikame eden Bayern, Podolski'yi mecburen kadroya aldı. Mecburen diyorum zira binbir bahaneyle oynatılmıyordu. Uli Hoeness o zaman hazır olmadığını, şimdi ise sağlıklı ve oynayabilir olduğundan kadroya alındığını söylese de bir tür aforoz yok değildi bana kalırsa. Allianz Arena'daki ilk maçta Köln'ü üzmüştü Podolski. Rhein Energie'de önümüzdeki seneyi dört gözle bekleyen taraftar karşısında neler yapacağı ya da yapamayacağı Bundesliga'da haftanın gündemlerinden biri olacak.

Etiketler:

16 Şubat 2009 Pazartesi

Fabio Luciano



Lugano ile birlikte izleyebilseydik keşke, bıktırırdınız duran top golleriyle. Bu Fener de başka birşey yapmıyor dedirtiniz. Galatasaray'a ikiniz birden sıralardınız. Hiç olmadı Dereli'ye beraber posta koyardınız. Olcan gitti bu arada ama Abdülkadir var ligin kaşarlarından korunmaya, kaptanlığa ihtiyacı olan. Şimdi de kaptansın belki, Flamengo'da takım arkadaşlarının alacakları için futbol direktörüyle, başkan yardımcısıyla mücadele içindesin belki ama Saraçoğlu'nda daha bir başkaydı. Hele bu Yasin gibi cıvık adamları bu forma altında görüp de senin terini, hırsını, sahiplenmeni hatırlayınca...

Etiketler: , ,

Rekor Gelir Mi ?



UEFA maçları yaklaşırken konuşulan konulardan biri de, gol krallığında son sürat ilerleyen Vagner Love'in UEFA Kupası'nda bir sezonda en çok gol atan oyuncu olma rekorunu kırıp kıramayacağı. Şu anda rekorun sahibi olan Klinsmann, Bayern Münih formasıyla 1995 - 1996 sezonu boyunca UEFA Kupası'nda toplam 15 gol kaydetmişti. Vagner ise şu ana dek 6 maçta 8 gol kaydetmiş durumda ve CSKA' nın grup maçlarını yenilgisiz tamamlamasında en büyük paylardan birine sahip. 18 Şubat günü Aston Villa karşısında Zico'nun en güvendiği isimlerden biri olan Vagner, eğer bu formunu sürdürürse rekoru kırması işten bile değil.

Etiketler: ,

Riquelme Newcastle'a



Haberi Brezilya basınından aldım ama İngilizlere dayandırmış Globo. Newcastle'ın Riquelme'ye geçen sezondan beri ilgisi malum fakat resmi bir girişim olmamıştı şu ana kadar. Brezilyalılar Mike Ashley'in bu yaz bu transferi için ikna edildiğini yazmış. Fakat niyeti kiralık almak. Boca ise bonservis parası almak derdinde. Yarısı için 7 milyon sterlin istiyorlar. Newcastle'ın saçtığı o kadar parayı düşününce 30 yaşındaki bir oyuncu için, hele de Riquelme için fazla değil bana kalırsa. İngiltere'de ne kadar form tutar sorusunun cevabını ise transfer gerçekleşirse bilebileceğiz ama sağında Gutierrez ve solunda Duff ile can yakma kapasiteleri hayli yüksek.

Etiketler:

Jérémie Janot



Fransa'da bayrak adam pek yetişmez, başta İngiltere ve İtalya olmak üzere Avrupa'nın kalburüstü takımlarına transfer olurlar. Jérémie Janot bir istisna, tam 13 yıldır Saint Etienne forması giyiyor. Sıkı bir Saint Etienne taraftarı. Lyon'dan nefret ediyor. Milan'a elendikleri sezon kaleye Milan formasıyla çıkmak gibi bir teşebbüsü dahi olmuştu ama izin verilmemişti. Lakabı ise örümcek. Fotoğrafta gördüğü üzere hayli benimsemiş. 176'lık boyuna rağmen müthiş spekteküler olmasından dolayı bu lakap ile anılıyor. Uzak doğu dövüş sanatlarındaki bazı hareketleri kalecilik nosyonuyla birleştirebilen, karizmatik bir adam. Kale arkasına konuşlanan fotomuhabirlerini gazetelerine eli asla boş göndermez. Son olarak PSG maçında Luyindula'nın bir kesmesine muazzam bir plonjon yaptı. Youtube'da muhtelif videoları var, Higuita ile rakip olduğu bir maçı izlemek bambaşka olurdu doğrusu. L'equipe tarafından 2006 - 07 sezonunda yılın kalecisi seçildiğini söyleyerek yazıyı bağlayalım.

Etiketler:

Tükürükus

Etiketler:

Gattuso ve Salyangozları



73,000 $ ödüllü iddia üzerine Gattuso'nun canlı canlı salyangoz yediğini okumuşsunuzdur medyada. Bu da işin reklamı. "Calabria'ya gelin ve beraber salyangoz yiyelim" diyor. Memlekette bir dönem esen suşi fırtınasından baymış bir adam olarak, ben almayayım.

Etiketler:

Inter vs. Tuttosport #2


Tuttosport'un başını çektiği Torino basını Inter ile uğraşmaya devam ediyor. Dünkü derbinin ardından bugünkü manşetlerine Adriano'nun elle attığı golü taşımışlar. Inter'e hakemlerin yardım ettiğini yazıyorlar. Bir açıdan haklılar ama Juventus da sürekli puan kaybediyor. İşin bu tarafına pek değinmiyorlar. Bu gidişle daha çok muhabir dövdürürler Guiseppe Meazza'da

Etiketler: ,

Görevimiz Şampiyonlar Ligi



Fatih Terim Bülent Uygunlaştı, Ercan Taner pozisyonları anlatmak için neredeyse müsade istemek zorunda kaldı. Ben de televizyonun sesini kıstım. Tam anlamasam da Inter'in resmi radyosundan dinledim maçı. Hiç değilse spiker maçı yaşayabiliyordu ve sadece gol anonsları bile beni ayağa kaldırmaya yetti. Maç öncesi istatistikler zaten Milan'ın da Inter'in de gol bulacağını gösteriyordu. Öyle de oldu. Inter çok iyi başladı maça. Maç öncesi koreografideki gibi sanki Kuzey tribünün o coşkulu kalbini taşıyorlardı içlerinde. Milan savunmasındaki hantallığı Ibrahimovic ve Adriano ile çok iyi kullandılar. Bu ikili sanki hazırlık maçı oynarmış gibi rahatça indiler Milan kalesine. Hatta Stankoviç, Muntari, Maicon dahi yokladı Abbiati'yi. 2-0'dan sonra ciddi olsalar o meşhur 6 gollük yenilginin rövanşını alabilirlerdi. Hele Adriano'nun ikinci devre başında kaçırdığı gol inanılır gibi değildi. Sonrasında Milan aldı insiyatifi. Inter'in iki katı pas yaptılar ama finali yapacak oyuncuları yoktu. Julio Cesar yıldızlaştı, Mourinho'yu geç yaptığı değişikliklerin hesabını vermekten kurtardı. Bunda Milan forvetlerinin hovardalığı da etkili elbette. Doğrusu 3 sene önceki Shevchenko'yu arıyorlar ama o fasıl kapanmışa benziyor. Seneye piyasadaki bütün forvetlere saldırmalarını bekliyorum.



Maçın en önemli anlarından biri de Inzaghi'nin ofsaytlarını kaçırmayan yardımcının, Adriano'nun çok net eliyle attığı golü kaçırmasıydı. Hakemi aldatıp penaltı kazandırdığı maçın ardından 2, ceza sahasında rakip oyuncuyu nakavt edip hiçbir şey yokmuş gibi devam ettiği Sampdoria maçının ardından 3 maç ceza alan Adriano bunun bedelini de ödeyecektir. Mourinho'ya koşarken elini işaret edip, maç sonunda kasıtlı değildi demesi ayrıca cezaya tabi olmalı. Muntari'nin Beckham'a derbiye hoşgeldin karşılaması, Inzaghi'nin veryansınları maçın aklımda kalan diğer anlarıydı. Bundan sonra Mourinho rahat rahat rotasyona gidecek ,artık görev Şampiyonlar Ligi Inter'de. Zira puan farkı Milan ile 9, Juve ile 11 oldu.

Etiketler:

15 Şubat 2009 Pazar

Genoa'lı Amato



Gabriele Amato 37 yaşında bir Genoa taraftarı. 3-0 öne geçtikleri ancak 10 kişi kalıp 3-3 berabere bitirdikleri Fiorentina maçının ardından 100 - 150 kişilik bir grupla stad çıkışında hakemi bekliyor. Fakat hakemden evvel Fiorentina kafilesi çıkıyor staddan. Hem Gabriele Amato hem de arkadaşları Fiorentina otobüsüne yöneliyorlar ve taciz etmeye başlıyorlar. Otobüsün şoförü kalabalığı yarıp geçiyor ama bir taraftarı ezdiğinin farkında değil. Kendisini uyarmak için otobüse atılan maddeleri de taciz gibi gördüğünden, polis tarafından durdurulana kadar uzunca bir süre de farkına varmıyor. Ezdiği taraftar ise Genoa'lı Amato. Fiorentina otobüsünü yumruklarken sol ön tekere sıkışmış. Yol boyunca da arka tekerleğe kadar sürüklenmiş. Kırılmadık kemiği kalmamış. Yaşaması mucize diyor doktorlar. Şoför ise sorguda. Olayın fotoğrafları burada.

Etiketler:

Inter vs. Milan



270. derbi öncesi ilginç notlar var. Mourinho çalıştırdığı takımlarda tam 109 maçtır evinde kaybetmiyor. En son 2002 yılında Porto'yu çalıştırırken 24. hafta maçında Beira Mar'a kaybetmiş. Inter ise evinde oynadığı son 33 maçın 32'sinde namağlup, alınan tek mağlubiyet Juventus'a karşı. Bir de gol istatistiği var. Evinde oynadığı son 68 maçta gol atamadığı tek bir maç var Inter'in. Genoa ile 0-0 biten maç. Bu 68 maçta toplam 146 gol atmışlar. Maç başına 2 gol üzeri bir rakam. Milan ise son 10 derbinin hepsinde Inter kalesine bir gol atmayı başarmış. Aynı zamanda Serie A'da oynadığı 22 maçlık bir gol atabilme serisi var. Bu 22 maçta toplam 41 gol atmışlar. Gol atamadıkları son maç Cagliari ile 5 Ekim 2008'de oynadıkları 0-0 biten maç. Bütün bunlardan çıkarılacak sonuç derbide en az 2 gol atılacağı şeklinde olabilir. Zaten Inter'in ev sahibi olduğu son 3 derbide atılan ortalama gol sayısı 3,67. 0-0 Biten son maç 20 Nisan 1989 yılında oynanmış. Aynı tarihe kadar 1-0 biten maç sayısı ise 3 ve hepsini de Milan kazanmış Van Basten, Inzaghi ve Kaka'nın golleriyle.



Mourinho'nun Milan karnesi kırık. 2 maçta 2 mağlubiyeti var. Birinde süper kupa kaybetti diğerinde de derbi. Ronaldinho ile de pek iyi anıları yok. Ancelotti'nin ise teknik adamlık kariyerinde Inter'e bariz üstünlüğü var. 27 maçta 15 galibiyet 5 beraberlik ve 7 mağlubiyet almış ve Milan takımıyla oynadığı 8 Inter deplasmanında da gol sevinci yaşamış. 8 maçta 13 gol. Mourinho ve Ancelotti'nin derbi öncesindeki demeçleri de ilginç.

JM: Eğer kabul ediyorsanız yarın hangi takımla, hangi taktikle, hangi sistemle oynayacağımı söyleyeceğim. Size herşeyi söyleyeceğim. Basın toplantısını bitirip hepimiz eve gidebiliriz. Eğer sorularınız kimin oynayıp kimin oynamayacağı üzerineyse 3 dakika içinde herşeyi anlatacağım. Böylece biraz zaman kazanırız.

CA: Milan gibi mükemmel ve prestijli bir kulübü çalıştırmak istemesi normal. Fakat benim birgün Inter'i çalıştırmam imkansız, yoksa geçmişimi inkar etmiş olurum ( Mourinho'nun birgün Milan'ı çalıştırmak istediğini söylemesi üzerine )



Hepsi bir yana, derbi sahada oynanacak. Bu iki kulübün her zaman birer bayrak adamları olmuştu. En efsaneleri de bizim izlemeye yaşımızın yetmediği Sandro Mazzola ve Gianni Rivera. Kardeş Baresi'lerin durumlarından dahi ilginç. Aralarında öyle bir rekabet varmış ve o kadar üst düzey oynuyorlarmış ki iş İtalya Milli Takımı'a gelince bir devre Mazzola, bir devre Rivera oynarmış. Maldini ve Zanetti için böyle birşey olamıyor mevki ve tabiyet gereği, ama yine de benim izlediğim en iyi sol ve sağ bek performanslarına imza atmış adamlardır. Bu maçta ise muhtemelen stoper ve ortasaha olarak oynayacaklar ve bundan sonra Zanetti maç öncesi seramonisinde başka bir Milanlı'nın elini sıkacak. Maldini 24 senelik Milan kariyerindeki son derbisini oynayacak. Derbinin bir önemli adamı da Jankulovski. Serie A kariyerindeki 200. maçı olabilir Inter maçı. Inter'de ise Santon'un ilk derbisi.

Inter (probable): Julio Cesar; Maicon, Burdisso, Materazzi, Santon; Zanetti, Cambiasso, Muntari; Stankovic; Ibrahimovic, Adriano

Milan (probable): Abbiati; Zambrotta, Kaladze, Maldini, Jankulovski; Beckham, Pirlo, Ambrosini; Seedorf, Ronaldinho; Pato

Etiketler:

Nakavt





Lazio - Torino maçının 62. dakikasının fotoğrafıdır efendim. Kolarov'un füzesi hakem Saccani'nin suratında patlıyor. Çaktırmadan intikam... Nasılsa bir yamuğu olmuştur ya da olacaktır Lazio'ya...

Etiketler: